Sinema dünyası, bildiğimiz vampir hikayelerinden çok uzak, cüretkar ve kafa karıştırıcı bir yapımla çalkalanıyor. Ödüllü Rumen yönetmen Radu Jude, efsanevi karakter Dracula'yı bugünün dijital karmaşasının merkezine yerleştirerek, neredeyse üç saatlik bir sinematik deneyimle izleyicinin karşısına çıkıyor. Ancak bu bir korku filmi değil; aksine, yapay zeka, TikTok videoları ve hatta OnlyFans göndermeleriyle dolu, sinemanın kendisine yönelik punk-rock bir manifestosu.
Jude'nin Locarno Film Festivali'nde prömiyerini yapan son projesi, klasik bir anlatı yerine, birbiriyle ilgisiz gibi görünen sahnelerden oluşan bir kolaj sunuyor. Film, F.W. Murnau'nun sessiz sinema klasiği “Nosferatu” görüntülerinin üzerine spam porno sitesi reklamları bindirmekten, Transilvanya sokaklarında derme çatma bir kabare Drakula'sını kovalarken, vampir partnerinin OnlyFans hesabı için selfie çekmesine kadar uzanan absürt anlarla dolu. Yönetmen, bu filmi kasıtlı olarak “kötü” ve “izleyiciyi sömüren” bir yapım olarak tasarladığını gizlemiyor.
Öne Çıkanlar
- Süre: Film, 169 dakikalık (2 saat 49 dakika) uzunluğuyla izleyicinin sabrını sınıyor.
- Yapı: Geleneksel bir hikaye akışı yok. Film, bir düzineden fazla farklı filmden oluşmuş bir “Frankenstein canavarı” gibi tanımlanıyor.
- Teknoloji: Yapay zeka, filmin merkezinde yer alıyor. Yönetmen, AI'ın kusurlarını ve hatalarını komedi unsuru olarak kullanıyor.
- Eleştiri: Film, Hollywood'un formül odaklı yapımlarını, kapitalizmi ve modern medya tüketim alışkanlıklarını sert bir dille eleştiriyor.
Yapay Zeka Yönetmen Koltuğunda: Dr. AI Judex 0.0
Filmin en çarpıcı yanlarından biri, yapay zekayı bir anlatı aracı olarak kullanma biçimi. Hikayede, yaratıcılık tıkanıklığı yaşayan bir yönetmen (Adonis Tanța), izleyicilerin isteyebileceği her şeyi içeren “süper ticari” bir Dracula filmi tasarlaması için “Dr. AI Judex 0.0” adını verdiği hayali bir yapay zeka yazılımına başvuruyor. Bu yazılım, “çıplaklık, seks, şiddet, araba kovalamacası, bolca kan ve şakalar” gibi talepleri kalite kaygısı gütmeden işleme koyuyor.
Radu Jude, yapay zekanın henüz mükemmelleşmemiş halini bir zayıflık olarak görmek yerine, bunu bir avantaja çeviriyor. Özellikle AI tarafından üretilen ve ekstra parmaklar, kaynaşmış bedenler ve mutant genital organlar içeren grafik parti sahneleri, teknolojinin mevcut sınırlarıyla dalga geçerek filmin en akılda kalıcı anlarını oluşturuyor. Bu yaklaşım, sinema endüstrisinin yapay zeka tehdidine karşı aldığı savunmacı pozisyonun tam tersi bir duruş sergiliyor.
Bu Ne Anlama Geliyor? Radu Jude'nin Dracula'sı, sadece bir film değil, aynı zamanda bir medya eleştirisidir. Tıpkı “The Matrix Resurrections” gibi, yapımcıların taleplerine karşı bir başkaldırı niteliği taşıyor. Yönetmen, “ticari bir film yap” baskısını, sinemanın kendisini ve izleyici beklentilerini eleştiren bir meta-şakaya dönüştürüyor. Film, “iyi sanat” ve “kötü sanat” arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak, izleyicinin neden bazen “kötü” olandan daha fazla zevk aldığını sorguluyor.
İzleyiciyi Uyaran Bir Deney: “Uyarılmadım Demeyin”
Eleştirmenler, filmin anarşik yapısının ve aşırılığının onu daha “punk” kıldığını, asla sıkıcı olmadığını ancak takip etmesi zor bir deneyim sunduğunu belirtiyor. Jude'nin her fikri aynı anda sunma ısrarı, filmi hem zengin hem de dağınık kılıyor. Yönetmenin en temel görevi olan “karar verme” yetisinden bilinçli olarak kaçındığı vurgulanıyor. Film, sanki tüm kirli ve saf olmayan fikirleri midesine indirip, sonra hepsini izleyicinin üzerine kusuyor gibi tarif ediliyor.
Sonuç olarak, Radu Jude'nin “Dracula”sı, sinema salonundan kafanız karışmış ama üzerine düşünecek çok şeyle ayrılacağınız türden bir yapım. Klasik bir vampir hikayesi bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacak, ancak sinemanın sınırlarını zorlayan, modern kültür ve teknoloji üzerine kışkırtıcı bir yorum arayanlar için kaçırılmaması gereken bir eser.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
1. Bu film bir korku filmi mi?
Hayır. Film, Dracula karakterini bir korku unsuru olarak değil, modern toplum, sanat ve kapitalizm üzerine bir eleştiri yapmak için bir araç olarak kullanıyor. Türü, daha çok deneysel bir hiciv veya meta-komedi olarak tanımlanabilir.
2. Bir yönetmen neden kasıtlı olarak 'kötü' bir film yapar?
Yönetmenin amacı, izleyici beklentileriyle ve Hollywood'un ticari formülleriyle dalga geçmektir. 'Kötü' estetiği, sanatın ne olduğu ve ne olması gerektiği üzerine bir tartışma başlatmak için kullanılan provokatif bir yöntemdir.
3. Filmi Türkiye'de izleyebilecek miyiz?
Film şu anda uluslararası film festivali döngüsünde gösteriliyor. Türkiye'deki vizyon tarihi veya bir dijital platformda yayınlanıp yayınlanmayacağı henüz belli değil.
Kaynak: Habere kaynaklık eden ve daha detaylı analizler sunan Variety'deki orijinal makaleye buradan ulaşabilirsiniz.