Piksellerin Ardındaki Sanat: 2011 Model Telefonla Çekilen 3 Saatlik Film 'Kuru Yaprak' Sinema Dünyasını Sarsıyor

Haber Merkezi

17 August 2025, 17:54 tarihinde yayınlandı

Eski Telefonla Çekilen 3 Saatlik Film 'Kuru Yaprak' Sinema Kurallarını Baştan Yazıyor

Sinema dünyası, yüksek çözünürlüklü kameralar ve kusursuz görüntü kalitesi peşinde koşarken, Gürcü yönetmen Alexandre Koberidze adeta akıntıya karşı kürek çekiyor. Yönetmenin 3 saatlik yeni filmi 'Dry Leaf' (Kuru Yaprak), günümüz teknolojisinden fersah fersah uzak, 2011 yılında üretimi durdurulan eski bir Sony Ericsson cep telefonuyla çekildi. Locarno Film Festivali'nde prömiyerini yapan ve aralarında Naomi Kawase'nin merakla beklenen Yakushima's Illusion filminin de bulunduğu güçlü bir seçkide Jüri'den Özel Mansiyon alan bu cesur eser, sinemaseverleri ve eleştirmenleri ikiye böldü: Bu, sinemanın sınırlarını zorlayan bir başyapıt mı, yoksa izleyicinin sabrını test eden bir deney mi?

Koberidze, 2021 yapımı 'Gökyüzüne Baktığımızda Ne Görürüz?' filmiyle adını duyurmuş ve izleyiciye farklı bir bakış açısı sunmuştu. 'Dry Leaf' ile bu çizgisini daha da radikal bir noktaya taşıyor. Film, baştan sona kasıtlı olarak bulanık, pikselli ve adeta 'bozuk' görünen bir estetiğe sahip. Bu durum, ilk bakışta teknik bir hata gibi algılansa da aslında yönetmenin bilinçli bir sanatsal tercihi. Amaç, izleyiciyi alışılagelmiş 'güzel' ve 'çirkin' algılarının ötesine taşıyarak, piksellerin ardındaki gizemi ve duyguyu keşfetmeye davet etmek. Aslında yönetmenin bu yaklaşımı, aynı festivalde ödül alan ve 16mm Bolex kamera kullanarak kaybolan bir dilin izini süren “Saç, Kağıt, Su” gibi filmlerle birlikte, sinemada eski teknolojilerle yeni anlatım dilleri arama yönündeki daha geniş bir eğilimin parçası olarak da görülebilir.

Görünmez Bir Yoldaş ve Kayıp Bir Kızın İzinde: 'Kuru Yaprak' Ne Anlatıyor?

Filmin hikayesi, bu sıradışı görsel anlatımın içinde yavaşça demleniyor. Yerel bir spor üniversitesinde öğretmen olan Irakli (yönetmenin babası David Koberidze canlandırıyor), spor fotoğrafçısı olan kızı Lisa'dan bir mektup alır. Lisa, uzaklara gittiğini ve onu takip etmemesini yazmıştır. Kızının bu uyarısını görmezden gelen baba, editöründen Lisa'nın kırsal Gürcistan'daki terk edilmiş futbol sahaları üzerine bir fotoğraf projesi yürüttüğünü öğrenir ve onun izini sürmeye karar verir.

Bu yolculukta Irakli'ye, Lisa'nın ilk gezisinde ona eşlik eden Levan eşlik eder. Ancak bu yol arkadaşının iki tuhaf özelliği vardır: Hafızası kötüdür ve en önemlisi, Levan görünmezdir. Film, bu durumu asla tam olarak açıklamaz; karakterlerin bu görünmezliği sadece izleyiciye mi özel olduğu yoksa çevrelerindeki herkesin bu durumu kanıksayıp kanıksamadığı belirsizdir. Bu belirsizlik, filmin genel atmosferini besleyen en önemli unsurlardan biridir.

Irakli'nin kızını arayışı, gerilim dolu bir görevden çok, pastoral ve melankolik bir gezintiye dönüşür. Paslanmış kale direklerinin birer totem gibi durduğu unutulmuş sahalarda geçen bu yolculuk, kaybolan insanlara, mekanlara ve anılara dair dokunaklı bir nostalji sunar.

Sanatsal Bir Başyapıt mı, 3 Saatlik Bir Sabır Sınavı mı?

'Dry Leaf', kesinlikle her izleyiciye hitap eden bir yapım değil. Üç saati aşan süresi, minimalist hikayesi ve alışılmadık görsel dili, ana akım sinema seyircisi için yorucu olabilir. Filmin en hareketli anının bir kedinin ahududu yemesi olduğunu söylersek, filmin temposu hakkında bir fikir edinmiş olursunuz. Bu durum, 'Dry Leaf'i bazıları için 'sıkıcı' veya 'anlamsız' kılabilir.

Şeytanın Avukatı: Karşıt Görüş

Öte yandan, filmi bir sanat eseri olarak görenler için bu yavaşlık ve görsel tercih, modern sinemanın hızlı tüketim kültürüne bir başkalıdırıdır. Yönetmen, eski ve 'işe yaramaz' bir teknolojiyi kullanarak kalıcı ve yeni bir sinema dili yaratmayı hedefliyor. Piksellerin her biri, hem bir detayı gizlerken hem de yeni bir detayı ortaya çıkarıyor. Filmin büyüsü de tam olarak bu paradoksta yatıyor: En küçük kameralardan biriyle çekilmiş olmasına rağmen, etkisini tam olarak gösterebilmesi için en büyük sinema perdesini talep ediyor.

Bu yaklaşım, izleyiciyi aktif bir katılımcı olmaya zorluyor. Görüntüdeki boşlukları zihninizde doldururken, hikayenin ritmine kendinizi bırakmanız gerekiyor. Bu yolculuğa çıkmaya istekli olanlar için 'Dry Leaf', unutulmaz ve derin bir deneyim vaat ediyor.

Peki, Filmin Adı Nereden Geliyor?

Filmin adı olan 'Kuru Yaprak', futbolda özel bir vuruş tekniğine verilen isimdir. Topun, kalecinin üzerinden bir yay çizdikten sonra aniden ve neredeyse dikey bir şekilde kaleye düşmesini ifade eden bu vuruş, hem estetik hem de şaşırtıcıdır. Filmin yapısı da bu vuruşu taklit eder: Uzun süre havada süzülür gibi yavaşça ilerler ve sonunda hedefine, yani anlatmak istediği duyguya, net bir şekilde ulaşır. Bu zekice metafor, Koberidze'nin projesinin her detayını ne kadar ince düşündüğünü gösteriyor.

Görev İsim
Yönetmen, Senaryo, Görüntü Yönetmeni Alexandre Koberidze
Müzik Giorgi Koberidze
Oyuncular David Koberidze, Otar Nijaradze, Irina Chelidze
Süre 186 Dakika (3 saat 6 dakika)
Prömiyer Locarno Film Festivali (Uluslararası Yarışma)
Aldığı Ödül Locarno Film Festivali - Özel Mansiyon

Bu haberde yer alan temel bilgiler, sinema dünyasının önde gelen yayınlarından Variety'de yayınlanan incelemeden derlenerek Nexus Haber editörleri tarafından yeniden yorumlanmış ve zenginleştirilmiştir.