Blood Orange'dan Yedi Yıllık Aranın Ardından 'Essex Honey' Albümü: Dev Hynes'tan Sakin Bir Başyapıt

Haber Merkezi

29 August 2025, 18:51 tarihinde yayınlandı

Blood Orange'dan Yedi Yıllık Aranın Ardından 'Essex Honey' Albümü: Dev Hynes'tan Sakin Bir Başyapıt

Blood Orange'dan Yedi Yıllık Aranın Ardından 'Essex Honey' Albümü: Dev Hynes'tan Sakin Bir Başyapıt

Müzik dünyasının kendine özgü ve ilham verici figürlerinden Dev Hynes, nam-ı diğer Blood Orange, yedi yıllık uzun bir aranın ardından merakla beklenen yeni albümü 'Essex Honey' ile dinleyicileriyle buluştu. Brooklyn merkezli İngiliz şarkıcı-söz yazarı, yapımcı ve multi-enstrümantalist Hynes, bu yeni çalışmasında kişisel bir yolculuğa çıkarak, kederle başa çıkma sürecini ve memleketi Essex'teki çocukluk anılarını müzikal bir rüya âlemine taşıyor.

Dev Hynes Kimdir? Müzik Dünyasındaki Derin İzleri

Dev Hynes, 2010'lu yılların başından itibaren R&B, alternatif ve pop müziğini harmanlayan kendine özgü tarzıyla Blood Orange projesini bir başarı hikayesine dönüştürdü. Sadece kendi müziğiyle değil, aynı zamanda Tinashe, Solange, Sky Ferreira, FKA Twigs, Lorde, A$AP Rocky, Mac Miller ve Nathy Peluso gibi pek çok önemli ismin şarkılarına yaptığı katkılarla da adından sıkça söz ettirdi. Nathy Peluso ile ortak şarkıları 'El Día Que Me Perdí Mi Juventud' ile Latin Grammy kazanan Hynes, son yıllarda klasik kompozisyonlar yazıp icra etmenin yanı sıra birçok film ve TV dizisi için de müzikler besteledi. Hatta 2011 tarihli 'Champagne Coast' şarkısı, yayınlanmasından on yıldan fazla bir süre sonra TikTok sayesinde küresel bir hit haline gelerek popülerliğini yeniden kanıtladı. Bu uzun ara ve farklı projeler, 'Essex Honey' albümünün neden bu kadar kişisel ve farklı bir tınıya sahip olduğunu daha iyi açıklıyor.

'Essex Honey': Kederden Doğan Bir Ses Manzarası

Basın notlarına göre 'Essex Honey', “kederle başa çıkma yolculuğundan yaratılan bir düş manzarasının müziği.” Aynı zamanda, Essex'te büyüme sürecinin ve müziğin Hynes'ın hayatına nasıl ilham verdiğinin, iyileştirdiğinin ve dokunduğunun bir yansıması. Bu derin kişisel temalar, albümün müzikal atmosferine de doğrudan yansıyor.

Önceki Blood Orange albümlerine kıyasla daha sakin, daha içe dönük bir çalışma olan 'Essex Honey', bolca dingin an, ara bölümler, katmanlı armoniler ve nazik ritimlerle dolu. Albümde R&B unsurları azalırken, saksafonlar, sentezleyiciler, akustik gitarlar, çellolar ve caz piyanoları müzikal dokuyu zenginleştiriyor. Şarkılar ani yön değişiklikleri gösterse de, bu geçişler asla rahatsız edici olmuyor, aksine dinleyiciyi sürekli tetikte tutan bir iç mantığa sahip.

Albümün 11. şarkısı olan 'The Train (Kings Cross)', önceki parçalara göre neredeyse iki kat daha hızlı temposuyla aniden öne çıkıyor. Çoğunlukla akustik ve nazik bir yapıda olan bu şarkı, Love grubunun 1967 klasiği 'Forever Changes' albümündeki bir parçayı anımsatıyor ve albümün genel sakin akışı içinde küçük bir sürpriz sunuyor.

Editörün Bakış Açısı: Sanatsal Evrimin Yansıması

Dev Hynes'ın 'Essex Honey' ile sunduğu bu yeni sound, bazı eski Blood Orange dinleyicileri için şaşırtıcı olabilir. Sanatçının geçmişteki enerjik ve belirgin R&B/funk etkileşimlerinden uzaklaşarak daha minimalist ve deneysel bir yola girmesi, onun kişisel ve sanatsal olgunlaşmasının bir göstergesi. Bu durum, sanatçının müziğini sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkarıp, bir iyileşme ve kendini ifade etme aracı olarak kullandığını açıkça gösteriyor. 'Essex Honey', Hynes'ın evreninde yeni bir kapı aralarken, dinleyiciye de sanatçının zihin dünyasına daha derin bir pencereden bakma fırsatı sunuyor.

Öne Çıkan Parçalar ve Yıldız İşbirlikleri

Albümün kadifemsi atmosferinde, birkaç sakin ama etkileyici parça dikkat çekiyor:

  • 'Vivid Light': The xx ve Blood Orange'ın önceki materyallerinin birleşimi gibi tınlayan bir parça.
  • 'The Field': Caroline Polachek'in büyüleyici vokaliyle desteklenen, dingin bir coşku sunan bir şarkı. Polachek aynı zamanda 'Mind Loaded' parçasında da yer alıyor.

Hynes'a bu albümde birçok önemli isim eşlik ediyor. Lorde ('Mind Loaded' parçasında zar zor fark edilse de), Daniel Caesar, Turnstile'dan Brendan Yates, şarkıcı-şair Mustafa ve yazar Zadie Smith gibi yetenekler albüme katkıda bulunuyor. Ancak tüm bu işbirliklerine rağmen, dümenin başında kimin olduğu hiçbir zaman şüpheye yer bırakmıyor; Dev Hynes'ın benzersiz vizyonu ve imzası her notada hissediliyor. Şarkı yazımı ve düzenlemeler, aldatıcı derecede derin ve karmaşık; alışılmadık şarkı yapıları ve ani yön değişiklikleri, albümü birkaç dinlemeden sonra bile keşfedilecek yeni katmanlarla dolu, ilgi çekici ve şaşırtıcı kılıyor.

'Essex Honey' Kime Hitap Ediyor?

'Essex Honey', bir partiyi coşturacak bir albüm değil. Ancak bir partinin son saati gibi, insanların sakinleştiği veya sadece evde loş ışıkta geçirilen bir gece için mükemmel bir seçenek sunuyor. Eleştirel bir bakış açısıyla, bu albüm her ruh haline uygun olmayabilir; Hynes'ın daha enerjik işlerine alışkın olan dinleyiciler için farklı bir deneyim sunsa da, sakin, derin ve dinlendirici bir müzik arayanlar için gerçek bir 'sakin başyapıt' olarak öne çıkıyor. Albüm, belirli bir mood'a hitap ederek, sanatçının kişisel olgunlaşmasını ve müziğin iyileştirici gücünü zarif bir şekilde kutluyor.

Bu benzersiz müzikal yolculuk hakkında daha fazla bilgi edinmek ve albümü dinlemek için siz de bir şans vermelisiniz.

Pop Sahnesinde Son Gelişmeler: Sabrina Carpenter'dan Cesur Bir Albüm

Dev Hynes'ın sakin ve içe dönük çalışması 'Essex Honey' müzik dünyasındaki yerini alırken, pop sahnesinin genç ve iddialı isimlerinden Sabrina Carpenter da yedinci stüdyo albümü "Man's Best Friend" ile dinleyicileriyle buluştu. Toplam 12 şarkıdan oluşan albümdeki 10 parçanın "explicit" etiketi taşımasıyla dikkat çeken Carpenter, bu projesiyle hem müzikal yeteneğini hem de cesur ve mizahi kişiliğini ön plana çıkarıyor. Albümün yayınlanışına eşlik eden, görsel açıdan oldukça stilize edilmiş "Tears" klibi ise izleyicilere adeta sinematik bir deneyim sunuyor ve pop müziğin sınırlarını zorlamaktan çekinmeyen bir sanatçı duruşunu sergiliyor.

Müzik dünyasında son dönemde dikkat çeken bir diğer gelişme ise Paramore'un karizmatik solisti Hayley Williams'tan geldi; Williams, hayranlarının da aktif rol aldığı benzersiz bir süreçle ortaya çıkardığı yeni solo albümü "Ego Death at a Bachelorette Party"nin nihai ve resmi sıralanmış versiyonunu müzikseverlerin beğenisine sundu. Sanatçı ve dinleyici arasındaki etkileşimi yeniden tanımlayan bu albümün detayları ve fanların şekillirdiği yayın süreci hakkında daha fazla bilgiye Hayley Williams'ın "Ego Death" albüm haberinden ulaşabilirsiniz. Öte yandan, 2026 yılı, pop dünyasında da büyük bir geri dönüşe sahne olacak; yedi yıllık bir aranın ardından sahnelere dönen Ariana Grande, "Eternal Sunshine" turnesinin ilk tarihlerini duyurarak hayranlarını heyecanlandırdı. Ariana Grande'nin "Eternal Sunshine" 2026 turne tarihleri ile ilgili detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Müzik İkonu Marianne Faithfull'ın Hayatı 'Broken English' Belgeseliyle Venedik'te

Çağdaş müzik gelişmelerinin yanı sıra, müzik tarihinin efsanevi isimlerinden Marianne Faithfull'ın yaşamına odaklanan "Broken English" belgeseli de önemli bir gelişmeyle gündemde. BAFTA adayı Iain Forsyth ve Jane Pollard'ın yönetmenliğini üstlendiği bu çarpıcı yapım, Faithfull'ın hayatının son yıllarında çekildi ve onun son stüdyo performansını içeriyor. Şarkıcı-söz yazarı, şair ve oyuncu kimlikleriyle tanınan Faithfull'ın sanat, hayatta kalma ve miras üzerine samimi düşüncelerini, nadir ve korumasız anlarını izleyiciye aktaran belgesel, dünya prömiyerini 30 Ağustos'ta Venedik Film Festivali'nin Yarışma Dışı bölümünde gerçekleştirecek. İtalyan dağıtım şirketi I Wonder Pictures, filmin İtalya haklarını alarak sinemaseverlerle buluşturacak. Belgeselde, Nick Cave, Warren Ellis, Courtney Love gibi müzik dünyasının önemli isimlerinin yanı sıra, Tilda Swinton ve George MacKay de 'Unutulmayanlar Bakanlığı' araştırmacıları olarak Faithfull'ın kültürel mirasını ele alıyor.

Lollapalooza Hindistan 2026 Kadrosu Duyuruldu: Linkin Park ve Playboi Carti Manşette!

Müzik festivallerinin heyecanı tüm dünyayı sararken, Hindistan'ın en büyük müzik etkinliklerinden biri olan Lollapalooza Hindistan da 2026 kadrosunu duyurarak müzikseverleri heyecanlandırdı. Dördüncü edisyonuyla 24-25 Ocak tarihlerinde Mumbai'de gerçekleşecek festivalin manşetlerinde, uzun zamandır beklenen bir ilk performansla efsanevi rock grubu Linkin Park ve hip-hop sahnesinin yenilikçi ismi Playboi Carti yer alıyor. Bu duyuru, Hindistan müzik sahnesi için tarihi bir an işaret ederken, festivalin küresel çapta ne denli iddialı olduğunun da altını çiziyor. Lollapalooza Hindistan 2026 Linkin Park, Playboi Carti lineup hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Müzik Tarihine Geçen Performanslar: Linkin Park ve Playboi Carti

Linkin Park: Hindistan Sahnesine İlk Adım

Grammy ödüllü, dünya çapında 100 milyondan fazla albüm satmış Linkin Park, kariyerinde ilk kez Hindistan'da sahne alacak olmasıyla festivalin en çok konuşulan ismi haline geldi. "In the End," "Numb" ve "Crawling" gibi nesillere damga vurmuş marşlarıyla tanınan grup, Hintli hayranların yıllardır en çok talep ettiği isimler arasındaydı. Grubun son albümü "From Zero" ve "Lost," "Friendly Fire" gibi yeni parçalarıyla listelerde üst sıralarda yer almaya devam etmesi, bu performansı daha da özel kılıyor. Bu, sadece bir konser değil, bir neslin beklentisinin gerçeğe dönüşmesi anlamına geliyor.

Playboi Carti: Hip-Hop'ın Yenilikçi Sesinden Bir Hindistan Çıkışı

Linkin Park ile birlikte festivalin eş-manşetliğini üstlenecek olan Playboi Carti de Hindistan'daki ilk performansını sergileyecek. Son albümü "Music" ile Billboard Hot 100 listesine 30 parçasıyla birden girmeyi başararak hip-hop dünyasındaki yenilikçi konumunu pekiştiren Carti, sahneyi Opium plak şirketinden Ken Carson, Destroy Lonely ve Homixide Gang gibi isimlerle paylaşacak. Carti'nin deneysel tarzı ve enerjik sahne performansları, festivalde taze bir rüzgar estirecek.

Müzik Dünyasında Yeni Bir Soluk: Sanal Prodüksiyonla 'Words + Music' Serisi

Müzik festivallerindeki heyecan devam ederken, dijital platformlarda da içerik zenginliği artıyor. MGM+, sonbaharda izleyiciyle buluşturacağı 'Words + Music' serisiyle müzikseverlere eşsiz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor. Gunpowder & Sky ve Audible iş birliğiyle hayata geçirilen bu yeni nesil müzik belgeseli, 30 Kasım'da Elvis Costello, Sheryl Crow, John Legend ve Alanis Morissette gibi efsanevi isimlerin kişisel hikayelerini ve performanslarını, sanal prodüksiyon teknolojisinin gücüyle birleştiriyor.

Seri, sanatçıların samimi anlatımlarını, kendi hayatlarından yüzlerce tablo, fotoğraf ve kişisel görüntülerle zenginleştirilmiş devasa LED ekranlar eşliğinde sunuyor. Bu format, yalnızca bir konseri kaydetmenin ötesine geçerek, müziğin ve sözlerin görsel bir şölenle harmanlandığı, adeta yaşayan bir deneyim yaratıyor. Gunpowder & Sky CEO'su Van Toffler, serinin kökenlerinin Audible ile yürütülen başarılı 'Words + Music' podcast'ine dayandığını ve "volume" sahneleri gibi ileri teknolojilerin, hikaye anlatımını televizyon formatına taşıyarak görsel temsilde yeni ufuklar açtığını belirtiyor. Hollywood'un yeni oyun alanı olarak görülen 'volume' sahneleri, devasa LED ekranlarla çevrili, gerçek zamanlı olarak değiştirilebilen arka planlar sunarak yaratıcı özgürlük sağlıyor ve post prodüksiyon maliyetlerini düşürüyor. Toffler, bu yeni yaklaşımı MTV Unplugged ile bir filmin birleşimi olarak tanımlarken, VH1'ın 'Storytellers' ve CMT'nin 'Crossroads' programlarının yaratıcısı Bill Flanagan da teknolojinin hikayeleri üç boyutlu anlatma fırsatlarına dikkat çekiyor.

Müzik ve teknolojinin bu kusursuz uyumu, hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden tam not alacak gibi duruyor. Müzik dünyasındaki bu yenilikler ve sanal prodüksiyonun sunduğu imkanlar hakkında daha fazla bilgiye MGM+ "Words + Music" Serisi: Elvis Costello, Sheryl Crow ve Sanal Prodüksiyon haberimizden ulaşabilirsiniz.

Lollapalooza Hindistan 2026'dan Öne Çıkan İsimler

Festival Sahnesindeki Küresel ve Yerel Yıldızlar:

  • Uluslararası Fenomenler:
    • Yungblud (İngiltere): Alternatif rock'ın genç ve enerjik temsilcisi.
    • Kehlani (ABD): Grammy adayı R&B sanatçısı.
    • Knock2 (ABD): "Dashstar" ile festival ve Counter-Strike marşı yaratmış EDM yıldızı.
    • LANY (ABD): Synth-pop'ın melankolik sesi.
    • Sammy Virji (Birleşik Krallık): Bass müziğin usta ismi.
    • Fujii Kaze (Japonya): Yetenekli şarkıcı-söz yazarı.
    • The Midnight (ABD): Synthwave ikilisi.
    • Mother Mother (Kanada): "Nostalgia" albümüyle 20 yılını kutlayan rock beşlisi.
    • Nubiyan Twist (Birleşik Krallık): Afro-jazz-funk kolektifi.
    • Hamdi (Birleşik Krallık): Garage müziğin yükselen sesi.
    • Baalti (Güney Asya): Bağımsız müzik sahnesinin güçlü temsilcisi.
    • BUNT. (Almanya): House müziğin duygu yüklü ritimleri.
    • MU540 (Brezilya): Baile funk'ın yenilikçi ismi.
    • Hot Milk (Manchester): Alternatif rock'ın asi ruhu.
  • Hindistan'ın Güçlü Temsilcileri:
    • Bloodywood: Metal-folk füzyonunun öncüsü.
    • Ankur Tewari & The Ghalat Family: Indie müziğin sevilen yüzü.
    • Karsh Kale: Tabla sihirbazı ve elektronik müzik ustası.
    • OAFF-Savera: Elektronik ikilisi.
    • MXRCI: Yükselen hip-hop sanatçısı.
  • Yükselen Hint Yetenekleri (Tanıtım Platformu): Sen, Zoya, Gini, Pacifist, Zokova, Gauley Bhai, Nate08, Pho, EXCISE DEPT, Still in Therapy, Rudy Mukta, Rounak Maiti, Sijya, Sunflower Tape Machine, Trance Effect.

Lollapalooza Hindistan'ın Müzik Ekosistemindeki Rolü ve Beklentiler

Lollapalooza Hindistan, küresel müzik sahnesinin dev isimlerini Hindistan'a getirerek ülkenin festival takvimindeki yerini sağlamlaştırıyor. Linkin Park ve Playboi Carti gibi headliner'lar, şüphesiz geniş kitleleri festival alanına çekecek. Ancak bu tür devasa etkinlikler, sadece eğlence sunmakla kalmıyor, aynı zamanda kültürel bir köprü görevi de görüyor. Festivalin kadrosundaki tür ve kuşak çeşitliliği, farklı müzik zevklerine hitap etme potansiyelini artırırken, "şeytanın avukatı" rolüyle sorulması gereken soru şu: Bu kadar geniş bir yelpaze, festivalin kimliğini zayıflatır mı, yoksa daha kapsayıcı hale getirerek gücünü mü artırır?

Böylesine büyük ve çeşitli bir kadro, her ne kadar farklı zevklere hitap etse de, festivalin ana hedef kitlesi üzerinde bir dağılma yaratma riski taşıyor olabilir. Öte yandan, bu çeşitlilik, Hindistan'ın dinamik ve büyüyen müzik pazarının küresel sahneyle entegrasyonu için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Festival, aynı zamanda, Bloodywood gibi köklü yerel grupların yanı sıra, sahneye yeni çıkan Hintli yeteneklere de bir platform sağlayarak yerel müzik endüstrisinin gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyor. Bu denge, Lollapalooza'nın sadece ithal bir eğlence aracı olmanın ötesinde, yerel kültüre de değer katan bir etkinlik haline gelmesi için kritik öneme sahip. Bilet fiyatları ve erişilebilirlik gibi faktörler de, bu tür büyük festivallerin geniş kitlelere ulaşması ve sürdürülebilirliği açısından sürekli tartışılan konular arasında yer alıyor.

Festivalin Arkasındaki Güç: Organizatörler

Hindistan'ın önde gelen eğlence platformu BookMyShow'un canlı eğlence kolu olan BookMyShow Live, festivalin tanıtımını ve ortak yapımcılığını üstleniyor. Küresel yapımcılar Perry Farrell (Lollapalooza'nın kurucusu) ve C3 Presents ile birlikte çalışarak, bu devasa organizasyonun sorunsuz bir şekilde ilerlemesini sağlıyorlar. Bu iş birliği, Lollapalooza markasının küresel standartlarını Hindistan'a taşımanın anahtarı.

Mumbai'de Unutulmaz Bir Hafta Sonu İçin Geri Sayım Başladı

Lollapalooza Hindistan 2026, Linkin Park ve Playboi Carti gibi dünya starlarıyla birlikte, zengin ve çeşitli bir müzik yelpazesi sunarak Mumbai'yi iki gün boyunca müziğin kalbi haline getirecek. Hem uluslararası hem de yerel yeteneklere sahne açan bu festival, Hindistan'ın küresel müzik sahnesindeki yerini daha da sağlamlaştırıyor. Müzikseverlerin ajandalarına şimdiden not düşmeleri gereken bu etkinlik, unutulmaz anlara sahne olmaya hazırlanıyor.

Kaynak: Variety

Kaynak: Variety - Blood Orange’s Dev Hynes Creates a Chill Masterpiece With ‘Essex Honey’: Album Review