Yeni ekolojik gerilim dizisi After Us, iklim değişikliği krizine genç kuşağın radikal tepkisini mercek altına alıyor. Louis Aubert ve Matthieu Bernard tarafından yaratılan bu altı bölümlük yapım, çevreyi koruma taahhüdü vermeleri için şirket liderlerinin çocuklarını kaçırmaya karar veren öfkeli genç aktivistlerin hikayesini anlatıyor.
Les Films du Cygne ve Storia Television tarafından France Télévisions ve Almanya'nın ZDF kanalları için ortaklaşa üretilen dizi, Mediawan Rights aracılığıyla uluslararası dağıtıma sunuluyor ve ilk kez Le Havre'deki Unifrance Rendez-Vous'da sektör profesyonelleriyle buluştu. Almanya'dan Maze Pictures, Belçika'dan Sequel Prod ve Avrupa kamu yayıncılığı girişimi New8'in (ZDF'nin de ortağı olduğu) eş yapımcılığında hayata geçirilen proje, şimdiden küresel ilgi çekiyor.
Bu küresel ilgi gören yapımlardan biri de dünyaca ünlü Fransız fotoğrafçı, belgesel yapımcısı ve aktivist Yann Arthus-Bertrand'ın son eseri 'Doğaya Uzlaşma Çağrısı' (Nature – The Call for Reconciliation) belgeseli oldu. Almanya'nın ZDF ve Çek Cumhuriyeti'nin Ceska TV kanalları tarafından yayın hakları satın alınarak uluslararası arenaya taşınan bu önemli yapım, Federation International tarafından dağıtılıyor ve 'After Us' gibi Unifrance Rendez-Vous etkinliğinde de tanıtıldı. Yann Arthus-Bertrand'ın doğaya uzlaşma çağrısı belgeseli uluslararası yayında izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.
İklim Değişikliği: Geleceğin Değil, Bugünün Sorunu
Dizinin yaratıcıları Aubert ve Bernard, Variety ile yaptıkları röportajda, iklim değişikliğinin çoğunluk için "geleceğin bir sorunu" olarak görüldüğünü, ancak kendilerinin bu durumun "bugünün sorunu" olduğunu vurgulamak istediklerini belirtiyor. Aubert, "İklim değişikliği yüzünden elbette yangınlar, sıcak hava dalgaları ve seller görüyoruz, ancak aynı zamanda toplumda ve özellikle nesiller arasında da gerilim var" diyerek dizinin temel motivasyonunu açıklıyor. Bu durum, "eski kuşakların yeterince çaba göstermediği hissine kapılan genç kuşağın bir şeyler yapma çabası" fikrini doğurmuş.
"Bu öfke var ve biz bunu konuşmak istedik. Başlangıç noktası bu öfke. Ancak bizim için önemli olan yüksek sesle bunun çözüm olmadığını ve başka bir yol bulmamız gerektiğini söylemek." - Louis Aubert
Yann Arthus-Bertrand da iklim değişikliğiyle mücadeledeki mevcut durumu oldukça gerçekçi bir bakış açısıyla ele alıyor. Yönetmen, bu mücadeleyi kaybetmekte olduğumuzu ve fosil yakıtsız bir yaşamın zorluklarını her gün gördüğünü belirtiyor. Dünyanın petrol bağımlılığı ve büyüme odaklı yapısı karşısında, Arthus-Bertrand çözüm sunmanın karmaşıklığına dikkat çekerek şunları ekliyor:
"İklim değişikliğiyle mücadeleyi bugün kaybettiğimizi düşünüyorum. Her gün hayatımızda fosil yakıtsız yapmanın ne kadar karmaşık olduğunu görüyorum. Yağ her yerde ve dünyayı olduğu gibi sürdürmek için büyüme şart. Bu yüzden, sesimi duyurmak ve bunun üzerine bir düşünce sunmak zorlu, çünkü alçakgönüllülükle söylemek gerekirse, bende çözüm yok. Endüstriyel et tüketimimizi azaltmak veya yaşam tarzımızı yeniden düşünmek gibi bana göre minimum olan şeylerden bahsettiğimde, çevremdeki insanların bunu duymak istemediğini veya gerçekten umursamadığını görüyorum."
Ancak bu karamsar tabloya rağmen, Arthus-Bertrand belgeselinde asıl göstermek istediği şeyin dünyanın güzelliği olduğunu vurguluyor. Doğa bize her gün hayranlık uyandırırken, biyoçeşitliliğin kendiliğinden yeniden canlanabilmesi bir umut ışığı sunuyor. Goodplanet uluslararası çevre örgütünün kurucusu olan yönetmen için 'Doğaya Uzlaşma Çağrısı' filminin en büyük mesajı, dünyaya daha fazla sevgiyle bakmayı yeniden öğrenmek. Sevgi ve birlikte çalışma arzusu, sorunların özüne inerek bize bir yol gösterecek bir çözüm olabilir.
Aktivizm ve Aşırıcılık Arasındaki İnce Çizgi
Dizinin en dikkat çekici yönlerinden biri, tutkulu aktivizm ile terörizm arasındaki ince çizgiyi sorgulaması. Yönetmen Franck Brett, hikayede "kötü adam ya da iyi adam olmadığını" vurgulayarak, izleyicilerin baş kahramanların çocukları kaçırmak gibi çok yanlış bir şey yaparken bile, son derece insancıl hatta dokunaklı davranışlar sergilemesi karşısında zorlanacağını belirtiyor. Bu durum, "After Us"ın sadece bir çevre draması olmadığını, aynı zamanda insan doğasının karmaşıklığını ve ahlaki ikilemleri derinlemesine irdeleyen bir yapım olduğunu gösteriyor.
Bu bağlamda, Oscar ödüllü oyuncu Riz Ahmed'in Shakespeare'in klasik eseri "Hamlet"e getirdiği radikal ve kışkırtıcı yorum da dikkat çekiyor. Ahmed'in çağdaş gerilim filmi uyarlamasında prens, kararsız bir melankolik olmaktan çıkıp, öfkesiyle dolup taşan ve adaletsizliğe karşı savaşmaya hazır bir figür olarak yeniden canlanıyor. Modern Londra'nın lüks malikanelerinde geçen bu versiyon, kleptokrasi ve güç istismarı gibi güncel temaları işleyerek, "Hamlet"i modern bir adaletsizlik isyanı olarak konumlandırıyor. Bu, tıpkı "After Us"ın aktivizm ve aşırıcılık arasındaki çizgiyi sorgulaması gibi, klasik eserlerin dahi güncel toplumsal sorunlara nasıl cesurca ayna tutabileceğini gösteriyor. Riz Ahmed'in çağdaş gerilim filmi "Hamlet" uyarlaması hakkında daha fazla bilgi için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Ancak gençlik temalı tüm yapımlar aynı başarıyı yakalayamıyor. Örneğin, "Outer Banks" dizisinin yaratıcısı Jonas Pate'in imzasını taşıyan ve Amazon Prime Video'da yayınlanan "The Runarounds" dizisi, bir müzik grubunun lise sonrası kariyer yolculuğunu konu alsa da, dağınık alt konuları, zayıf karakter gelişimi ve zaman/mekan algısı eksikliği gibi eleştirilerle beklentilerin altında kaldı. Eleştirmenler, müzik kalitesinin kabul edilebilir düzeyde olmasına rağmen, genel anlatım ve işlenişin yetersizliğini vurgulayarak, projenin taslak aşamasında kalmasının daha iyi olacağını belirtti. Prime Video'da yayınlanan The Runarounds dizi incelemesi ve eleştirileri hakkında detaylı bilgiye sitemizden ulaşabilirsiniz.
Dizinin Odak Noktaları:
- Genç neslin iklim değişikliği endişesi ve öfkesi.
- Aktivizmin sınırları ve radikal eylemlerin sonuçları.
- Nesiller arası çatışma ve çözüm arayışları.
- Etik, ahlak ve mantık üçgeninde insanlık durumu.
Yapımcı Alexandre Charlet, projenin başlangıcında "mantığımızı, ahlakımızı ve etiğimizi sorguladığını" söylediklerini aktarıyor. Bu, aynı zamanda, "doğru bir amaç için yanlış bir şey yapan insanlar hakkında yazmanın çok ilginç olduğunu" düşünen Aubert için de büyük bir çekicilik taşımış.
Bu noktada, Yann Arthus-Bertrand'ın belgeselleri, iklim değişikliği gibi karmaşık konuları ele alırken estetik ve umudu ön planda tutmasıyla öne çıkar. 'Doğaya Uzlaşma Çağrısı', sadece bilimsel verileri sunmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyiciyi gezegenin güzelliğiyle yeniden bağ kurmaya davet ediyor. Bu tür yapımlar, verilerin ötesine geçerek duygusal bir etki yaratır ve toplumsal farkındalığın artmasında kritik bir rol oynar. Arthus-Bertrand'ın hem gerçekçi eleştirileri hem de iyimser mesajları, radikal eylemlerle sorgulanan çözüm arayışlarına farklı bir denge ve ilham sunuyor.
Küresel Bir Soruna Uluslararası Bakış
İklim krizinin uluslararası petrol, kimya ve finans şirketlerinin rolünü de ele alması, dizinin küresel çapta güçlü ilgi görmesini sağlıyor. Aubert, "Yaratıcı açıdan, diziyi düşünmeye başladığımızda, sadece Fransız olamayacağı, tüm Avrupa hakkında konuşmamız gerektiği açıktı, çünkü iklim değişikliği sorununun sınırı yok" diyerek projenin uluslararası niteliğini vurguluyor. Bu küresel yaklaşım, Yann Arthus-Bertrand'ın 'Doğaya Uzlaşma Çağrısı' gibi belgesellerinde de görülen, iklim sorunlarının sınır tanımayan doğasına yapılan güçlü bir vurgudur.
Dizi, Léo Legrand, Marie Colomb, Gaël Langouet, Matéo Paitel ve Natacha Lindinger gibi Fransız yeteneklerin yanı sıra Benno Fürmann (Almanya), Catalina Del Rosario (İspanya), Jonathan Nyati (İngiltere), Will Attenborough, Alva Schäfer ve Pauline Pollmann gibi Alman, İspanyol ve İngiliz oyuncuları da önemli rollerde barındırıyor. Çekimler Fransa'nın Annecy, Grésivaudan Vadisi, Haute-Savoie ve Lyon gibi pitoresk Auvergne-Rhône-Alpes bölgesinde gerçekleştirildi.
"After Us", genç kuşağın gezegenin geleceği adına duyduğu umutsuzluğu ve radikal eğilimlerini ele alırken, aynı zamanda toplumun bu karmaşık sorun karşısında nasıl birleşebileceği üzerine önemli bir diyalog başlatmayı hedefliyor. Dizi, iklim değişikliğinin sadece çevresel değil, aynı zamanda derin toplumsal ve etik sorunları da beraberinde getirdiğini cesurca ortaya koyuyor.
Kaynak: Variety.com