Bosna sinemasının 2000'li yılların başındaki en parlak isimlerinden biri olan ve Toronto, Berlin gibi prestijli festivallerde ödüller kazanan yönetmen Srdan Vuletic, tam 17 yıllık bir sessizliğin ardından yeni filmi “Otter” ile sinemaya geri dönüyor. Ancak bu dönüş, sadece bir sanatçının yeniden üretme heyecanını değil, aynı zamanda ülkesindeki sinema sektörüne yönelik biriken öfkesini ve derin bir hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor. Saraybosna Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapacak olan film, Vuletic için yıllardır sustuğu konuları en yüksek sesle dile getirme fırsatı sunuyor.
Vuletic, bu uzun arayı kendi deyimiyle bir 'film hapishanesi' olarak tanımlıyor. Yönetmen, sadece yaratıcı bir tıkanıklık değil, aynı zamanda Bosna'daki film endüstrisinin yapısal sorunları nedeniyle projelerini hayata geçiremediğini belirtiyor. Bu dönüş, aslında bir isyanın da başlangıcı niteliğinde.
'Film Hapishanesi' ve 'Uzatılmış Ötenazi': Bosna Sinemasının Kanayan Yarası
Srdan Vuletic, Variety'e verdiği demeçte, Bosna Hersek'teki politikacıların film yapımcılarını “uzatılmış bir ötenazi durumunda” bıraktığını söyleyerek durumu özetliyor. Bu eleştirinin temelinde, hükümetin uluslararası alanda ülkeye büyük başarılar getiren sinema sektörüne karşı sergilediği ilgisizlik yatıyor. Yönetmen, Oscar adaylıkları ve uluslararası festivallerde kazanılan ödüllere rağmen, film yapımcılarının hükümetle sağlıklı bir diyalog kuramamasından yakınıyor.
“Ülkemizin gerçekten başarılı olduğu tek bir alan varsa o da sinemadır. Oscar'ımız var, adaylıklarımız var, saygı görüyoruz. Ancak hükümetle açık bir diyalog kuramama gibi büyük bir sorunumuz var. Bu aslında kolayca çözülebilecek bir şey.”
Vuletic'e göre en büyük sorunlardan biri, devletin film yapımına sağladığı fonların yetersizliği ve bu fonlara ulaşmanın çok uzun sürmesi. Eski Yugoslavya'yı oluşturan Sırbistan, Karadağ ve Slovenya gibi ülkelerin tamamında bir film merkezi bulunurken, Bosna Hersek'in hala böyle bir kurumdan yoksun olması, eleştirilerin odak noktasını oluşturuyor.
Karadağ Örneği: Komşu Ülkenin 'Sağlıklı' Sinema Ekosistemi Nasıl İşliyor?
Vuletic'in hayal kırıklığı, yeni filmi “Otter”ı neden Bosna'da değil de komşu Karadağ'da çektiğini de açıklıyor. Film, tamamen bir Karadağ yapımı ve oyuncu kadrosundan teknik ekibe kadar büyük ölçüde yerel yeteneklerle çalışılmış. Yönetmen, Karadağ'daki deneyimini Bosna'daki durumla kıyaslarken aradaki farkı net bir şekilde ortaya koyuyor.
“Karadağ'ın film endüstrisi bizimkinden çok daha sağlıklı,” diyen Vuletic, komşu ülkenin daha az tanınmış yönetmene sahip olmasına rağmen sağlam bir vizyon ve stratejiye sahip olduğunu vurguluyor. Karadağ'da devletin ve film fonunun bir projeyi erken geliştirme aşamasından dağıtımına kadar takip etmesi, sanatçılar için büyük bir fark yaratıyor. Yönetmen ayrıca, 600.000 nüfuslu bir ülkede gençleri sanata yönlendiren kültürel altyapının gücünden ve seçmelere beklediği 40 kişi yerine 300'den fazla gencin katılmasından ne kadar etkilendiğini de ekliyor.
Nexus Yorumu: Bir Yönetmenin Çığlığı Sanat Politikalarını Değiştirebilir mi?
Srdan Vuletic'in eleştirileri, sadece kişisel bir sitem değil, aynı zamanda Balkanlar'daki sanat ve politika ilişkisine dair önemli bir fotoğraf sunuyor. Saraybosna Film Festivali gibi uluslararası bir platformu bu sistemik sorunu gündeme getirmek için kullanması stratejik bir hamle. Karadağ örneği, devlet desteği ve doğru bir vizyonla küçük bir ülkenin bile nasıl sağlıklı bir sanat ekosistemi yaratabileceğinin kanıtı. Vuletic'in bu çıkışı, Bosna'da uzun süredir görmezden gelinen sanat politikalarının yeniden masaya yatırılması için bir kıvılcım olabilir mi? Zaman gösterecek.
Fırtınanın Merkezindeki Film: "Otter" ve Hassas Konulara Yaklaşımı
Tüm bu tartışmaların merkezinde ise bir büyüme hikayesi olan “Otter” yer alıyor. Film, 16 yaşındaki utangaç Hana'nın, nadir bir güneş tutulmasının yaşanacağı gün babasını kaybetmesiyle başlayan olaylar zincirini konu alıyor. Hana, bir yandan yas süreciyle başa çıkmaya çalışırken diğer yandan ataerkil ideallerle yetiştirilmiş erkeklerin neden olduğu büyük bir acıyla yüzleşmek zorunda kalıyor.
Vuletic, ölüm ve cinsel istismar gibi hassas konuları işlerken sette büyük bir özen gösterdiklerini belirtiyor. Yapımcının tavsiyesiyle sette bir psikolojik destek uzmanı bulundurmuşlar. Bu uzman, bir nevi yakınlık koordinatörü görevi görmüş. Ayrıca, filmin hassas temaları nedeniyle genç oyuncuların aileleri de en başından itibaren sürece dahil edilmiş ve her konuda bilgilendirilmiş.
Yönetmen, 17 yıl sonra kendi ülkesinde seyirciyle buluşacak olmanın sabırsızlığını yaşadığını belirtiyor. “Bence özellikle bu bölge için çok ilginç, heyecan verici ve farklı bir film yaptık. Şimdi seyircinin nasıl tepki vereceğini görmek için sabırsızlanıyorum” diyerek sözlerini noktalıyor.
Bu haberde yer alan bilgiler, Srdan Vuletic ile yapılan ve Variety'de yayınlanan röportajdan derlenmiştir.