Volvo EX90 2026 Modeliyle Yeniden Doğuyor: Kritik Yazılım ve Donanım Atılımları

Haber Merkezi

23 September 2025, 10:29 tarihinde yayınlandı

Volvo EX90 2026: Yazılım Sorunlarına Çare, 800V Mimari ve Otonom Sürüş Atılımı
```html

Türkiye'nin önde gelen teknoloji ve gündem haber portalı SenNexus olarak, elektrikli araç piyasasının önemli oyuncularından Volvo'nun merakla beklenen EX90 modelindeki son gelişmeleri yakından inceliyoruz. İlk tanıtıldığında elektrikli ve yazılım tanımlı araçlar (SDV) pazarında İsveç'i liderliğe taşıması beklenen Volvo EX90, 2025 modelinde ne yazık ki yazılımsal hatalarla gündeme gelmiş, bu durum öfkeli sahiplerden gelen davalar, Reddit'te yayılan korku hikayeleri ve Consumer Reports'tan gelen sert eleştirilerle bir fiyaskoya dönüşmüştü. Ancak Volvo, 2026 modeliyle bu olumsuz algıyı tamamen değiştirmeyi hedefliyor.

Yeni model yılı için Volvo, EX90'a kapsamlı yazılım ve donanım yükseltmeleri getirerek geçmişteki hataları telafi etmeye kararlı. Yenilenen elektrik mimarisi, geliştirilmiş yazılım platformu ve bir dizi yeni özellikle EX90'ın başlangıçtaki vaatlerini nihayet yerine getirmesi bekleniyor. Peki, bu revizyonlar Volvo'yu yeniden rekabete sokmaya yeterli olacak mı?

Volvo Cars Teknoloji ve Mühendislik Şefi Anders Bell, 'Ek bilgi işlem gücü, EX90'ın güvenliğini ve genel performansını daha da artırmak için yapay zeka, veri ve yazılımın gücünden yararlanmamızı sağlıyor. Bu, müşterilerimize gelişmiş güvenlik ve sürücü destek özelliklerinin yanı sıra bilgi-eğlence ve batarya yönetim sistemlerinde sürekli iyileştirmeler sunabileceğimiz anlamına geliyor.' açıklamasında bulundu.

800 Volt Mimari ile Şarj Hızında Devrim

2026 EX90'daki en büyük yeniliklerden biri, 400 voltluk sistemden 800 voltluk mimariye geçiş. Bu, elektrikli araç dünyasında büyük bir adım anlamına geliyor ve en önemlisi, çok daha hızlı şarj süreleri vadediyor. Volvo, EX90'ın artık hızlı şarj istasyonlarında sadece 10 dakikalık bir bağlantıyla 250 km (155 mil) menzil kazanabileceğini belirtiyor. Henüz zirve çıkış gücü veya %10-80 şarj süresi açıklanmamış olsa da, bir karşılaştırma yapmak gerekirse 2025 EX90 maksimum 250 kilovat şarj hızına sahipti ve %10-80 arası şarj için 30 dakika gerektiriyordu. Yeni elektrik mimarisi ayrıca, aktarma organlarında kullanılan farklı malzemeler sayesinde batarya ve motorlarda bir miktar ağırlık azaltılmasına da olanak tanımış.

Şarj Performansı Karşılaştırması

  • 2026 Volvo EX90 (800V): 10 dakikada 250 km (155 mil) menzil. (Zirve güç ve %10-80 şarj süresi henüz açıklanmadı)
  • 2025 Volvo EX90 (400V): Maksimum 250 kW şarj gücü, %10-80 arası şarj 30 dakika.

Yeni 800V mimarisi, batarya ve motor ağırlığında da azalma sağladı.

Otonom Sürüş Hedefleri İçin Nvidia Desteği

Bir diğer önemli yükseltme ise daha güçlü bir yapay zeka (AI) ve yazılım platformu. EX90 artık Nvidia Drive AGX Orin tabanlı merkezi bir bilgisayarla gelecek. Bu güçlü yonga, Volvo'nun zamanla daha fazla otonom sürüş özelliği eklemesine yardımcı olacak. Nvidia'nın Drive Orin sistemi, otomobil üreticileri için bir platform ve merkezi bir bilgisayar görevi görüyor ve Level 2+ gelişmiş sürücü destek sistemleri (ADAS) sunmalarını sağlıyor. Nvidia, sistemin nihayetinde SAE (Society of Automotive Engineers) tarafından tam otomasyon olarak tanımlanan Level 5'e kadar ölçeklenebileceğini belirtiyor.

2026 model yılı araçlar, fabrikadan Nvidia'nın Drive Orin bilgisayarıyla çıkacak. 2025 model yılı araç sahipleri ise planlı bir servis merkezi ziyaretiyle yükseltilmiş bilgisayarı ücretsiz olarak alabilecekler. Bu, Volvo'nun müşteri memnuniyetini ön planda tuttuğunu gösteren önemli bir adım.

Güvenlik ve Konfor Odaklı Diğer İyileştirmeler

Volvo, bu büyük değişikliklerin yanı sıra bir dizi küçük ama önemli iyileştirme de sunuyor. Sürücüler artık kaygan yollar, ilerideki tehlikeler ve kazalar hakkında gerçek zamanlı güvenlik uyarıları alacaklar. Ayrıca, sürücünün aniden tepkisiz kalması durumunda aracı şeritte tamamen durduran Acil Durdurma Yardımcısı özelliği de mevcut. Volvo, otomatik acil durum yönlendirme sisteminin artık karanlıkta da çalışacağını belirtiyor; bu sistem, ani frenleme durumunda öndeki bir araç veya nesneden kaçınamayacağını algılarsa aracı şeritten çıkarabiliyor. Bu tür özellikler, Volvo'nun güvenlik konusundaki iddialı duruşunu pekiştiriyor.

SenNexus Editör Yorumu: Volvo'nun Yeniden Diriliş Çabası

Volvo'nun bu kritik düzeltmeleri ve yükseltmeleri, marka için oldukça acil bir zamanda geldi. Şirket, 80.000 dolarlık SUV'larındaki sürekli yazılım sorunlarından bıkmış kendi müşterilerinin baskısı altındaydı. Ayrıca, Avrupa pazarında son derece yetenekli Çinli elektrikli araçların akını ve Alman rakiplerinden gelen yeni veya yenilenmiş modeller arasında şirketin küresel satışları da düşüş gösteriyordu. Bu bağlamda, EX90'ın baştan aşağı yenilenmesi, Volvo'nun piyasadaki ivmesini yeniden kazanma yolundaki daha geniş bir çabanın parçası olarak görülmeli. Bu kapsamlı güncellemeler, sadece mevcut sorunları gidermekle kalmayıp, markanın gelecekteki elektrikli araç stratejisinin de temelini oluşturuyor. Ancak önemli olan, bu yeni sistemlerin uzun vadede ne kadar stabil ve güvenilir olduğudur. Volvo'nun bu ikinci şansı iyi değerlendirmesi, piyasadaki konumunu sağlamlaştırması açısından hayati önem taşıyor.

Volvo gibi Avrupa merkezli markalar kendi stratejilerini belirlerken, küresel elektrikli SUV pazarında Güney Koreli otomotiv devi Hyundai Motor Grubu da güçlü oyuncularla rekabete devam ediyor. Özellikle geniş aileler ve uzun yolculuk sevenler için üç sıralı elektrikli SUV segmentinde Kia EV9 ve Hyundai Ioniq 9 gibi modellerle dikkatleri üzerine çeken şirket, aynı E-GMP platformunu kullanarak menzil ve şarj süresi gibi kritik alanlarda sınıf lideri çözümler sunuyor. Hyundai Ioniq 9, 110.3 kWh'lik daha büyük bataryası sayesinde yaklaşık 561 km (349 mil) menzil sunarak Kia EV9'u geride bırakırken, şirketin 2027'ye kadar batarya enerji yoğunluğunu %15 artırma ve mevcut Ioniq serisinin menzilini daha da uzatma hedefleri, bu alandaki liderliğini pekiştiriyor.

Ancak, tüm otomotiv üreticileri Volvo gibi tamamen elektrikli bir geleceğe aynı hızla ve kararlılıkla ilerlemiyor. Örneğin, köklü spor otomobil markası Porsche, 2030 yılına kadar araç satışlarının %80'ini elektrikliye dönüştürme gibi iddialı bir hedefe sahip olmasına rağmen, amiral gemisi elektrikli SUV'u K1'i ilk etapta elektrikli motor yerine içten yanmalı ve plug-in hibrit seçeneklerle piyasaya sürme kararı aldı. Bu stratejik değişiklik, elektrikli araç pazarının, özellikle de lüks ve yüksek performanslı segmentte, sanıldığı kadar hızlı ve düz bir çizgi izlemediğini açıkça gözler önüne seriyor. Müşterilerin pil destekli süper otomobillere olan ilgisinin beklentilerin altında kalması, içten yanmalı motorların sunduğu egzoz sesi, motor devri ve titreşim gibi duyusal deneyimlerin hala tercih edilmesi, bu kararın arkasındaki temel nedenler arasında yer alıyor. BMW gibi diğer büyük üreticilerin de içten yanmalı motorlardan vazgeçmeyeceklerini açıklamaları, bu duruşu pekiştiriyor ve pazar dinamiklerine esnek bir yaklaşımla adapte olma çabasını gösteriyor. Bu konuda daha fazla bilgi için Porsche'nin amiral gemisi elektrikli SUV'unun gecikmesi ve strateji değişikliği haberimize göz atabilirsiniz.

Bu stratejik değişimlere paralel olarak, ultra lüks ve süper spor otomobil segmentlerindeki diğer dev markalar da elektrikli araç stratejilerini yeniden gözden geçiriyor. Bentley gibi markalar lüks EV'lere olan talebin beklentilerin altında kaldığını açıkça dile getirirken, Lamborghini ve Ferrari gibi üreticiler de alıcıların tamamen elektrikli modellerden ziyade, içten yanmalı motorların sunduğu duyusal deneyimi ve duygusal bağlantıyı tercih ettiğini belirtiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde BMW'nun elektrikli araç kayıtlarında %37, Mercedes-Benz'in ise %29'luk bir düşüş yaşaması ve Avrupa'da Tesla satışlarının ciddi oranda azalması gibi veriler, pazar genelinde bir yavaşlamanın olduğunu gösteriyor. Yüksek satın alma fiyatları, uzun kredi süreleri, ikinci el değer kaybı ve benzinli rakiplerine göre daha yüksek sigorta ve onarım maliyetleri de EV benimsenmesini yavaşlatan temel faktörler arasında yer alıyor. Ultra lüks otomobil markalarının elektrikli geleceğe yönelik stratejilerinde attığı bu geri adımlar hakkında daha fazla bilgi için Nexushaber.com'daki bu özel haberi inceleyebilirsiniz.

Öte yandan, Hyundai Motor Grubu'nun 2027 yılı itibarıyla menzili genişletilmiş elektrikli araç (EREV) teknolojisine adım atacağını doğrulaması, elektrikli araçların menzil kaygısını gidermek amacıyla küçük bir benzinli motoru sadece bataryayı şarj etmek için kullanacak ve 960 kilometrenin (600 milden fazla) üzerinde etkileyici bir menzil sunmayı hedefleyecek olması da pazarın farklılaşan ihtiyaçlarına bir yanıt olarak öne çıkıyor. Bu karmaşık geçiş sürecinde, şarj edilebilir hibrit araçların (PHEV) gerçek dünya CO2 emisyonlarının üreticilerin açıkladığı resmi rakamların beş katına kadar çıkabildiğine dair veriler de ortaya çıkıyor; bu durum, AB'nin emisyon test metodolojilerini sıkılaştırma girişimlerine rağmen otomotiv sektörünün direncini beraberinde getiriyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, küresel otomotiv sahnesindeki rekabetin çehresi de değişiyor. Çinli markalar, özellikle elektrikli araç pazarında hızla yükselerek Batılı üreticiler üzerinde baskı oluşturuyor. Örneğin, BYD gibi Çinli elektrikli araç devleri, Avrupa pazarında agresif bir büyüme hedefiyle ilerleyerek Macaristan'da üretim planlarını duyuruyor ve hatta 1.000 kilovatlık megawatt hızlı şarj teknolojisini piyasaya sürmeye hazırlanıyor; bu sayede sadece beş dakikada 400 kilometre menzil eklenebiliyor. Ancak kablosuz şarj teknolojisi gibi inovasyonlar her zaman sorunsuz ilerlemiyor. Tesla'nın Cybertruck için planladığı kablosuz şarj özelliği mühendislik zorlukları nedeniyle rafa kaldırılırken, Porsche gibi markalar bu teknolojiyi lüks bir donanım olarak sunabiliyor. Tasarım ve kullanıcı deneyimi de önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor; Tesla'nın gömme, elektronik kapı kolları güvenlik endişeleri yaratırken, Volkswagen gibi üreticiler "kullanımı berbat" olarak nitelendirdikleri bu tür tasarım kararlarından vazgeçerek geleneksel kapı kollarına geri döneceklerini açıkladı. Bu durum, teknolojinin ve estetiğin ötesinde, pratiklik ve kullanıcı güvenliğinin otomotiv sektöründe hala ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu açıkça gösteriyor.

Bu yazılım odaklı dönüşümde sadece Avrupalı markalar değil, diğer küresel devler de önemli adımlar atıyor. Örneğin, Güney Koreli otomotiv devi Hyundai de araç içi yazılım deneyimi konusundaki eleştirilerin hedefi oluyordu. Ancak şirket, 2026 yılının ikinci çeyreğinden itibaren elektrikli, hibrit ve benzinli modellerinde sunmaya başlayacağı yeni nesil işletim sistemi Pleos Connect yazılım devrimi ile bu durumu kökten değiştirmeyi hedefliyor.

Hyundai Pleos Connect'in Öne Çıkan Özellikleri:

  • Gelişmiş Sürücü Profilleri: Her kullanıcı için kişiselleştirilebilir, kapsamlı sürücü profilleri.
  • Çoklu Pencere Desteği: Ekranda aynı anda üç farklı pencere (navigasyon, müzik, şarj bilgisi gibi) çalıştırma imkanı.
  • Üçüncü Taraf Uygulama Mağazası: Geliştiricilere açık bir uygulama ekosistemiyle daha fazla işlevsellik.
  • Yapay Zeka Entegrasyonu: Daha akıllı ve sezgisel bir araç deneyimi.
  • Kapsamlı OTA Güncellemeleri: Araçların fabrikadan çıktıktan sonra bile sürekli gelişimini sağlayan gerçek zamanlı güncellemeler.
Hyundai Araç Mimarisi ve Entegrasyon Merkezi Başkanı Jihan Ryu, "Onlarca yıldır otomotiv endüstrisi tek bir hedefle tanımlandı: Kaliteli araçlar inşa etmek ve satmak. Bugün bu paradigma kökten değişiyor. Yazılımın gücü, araçların fabrikadan ayrıldıktan çok sonra bile sürekli olarak gelişme potansiyelini açığa çıkardı." ifadelerini kullanarak bu değişimin altını çiziyor.

Geleceğe Yönelik Adımlar

EX90'daki bu yenilikler, Volvo'nun elektrikli araç portföyünü genişletme yolundaki tek adımı değil. Lüks elektrikli sedan ES90 da yakında piyasaya sürülmeye hazırlanıyor. Ayrıca, Volvo'nun en çok satan XC60 SUV'nin elektrikli alternatifi olan orta boy EX60 SUV, önümüzdeki yılın ilk yarısında şirketin yeni nesil SPA3 platformuyla satışa sunulacak. Tüm bu gelişmelerle birlikte, Volvo'nun elektrikli araç ve yazılım alanındaki bu ikinci denemesinin gerçekten başarılı olması umuluyor. Umarız, bu yenilikler Volvo'nun gelecekteki başarısının anahtarı olur ve markayı elektrikli araç pazarında hak ettiği yere taşır.

Otomotiv üreticileri için yazılım odaklı bu gelişim, aynı zamanda yeni bir gelir modeli de vadediyor. Hyundai gibi markalar, yazılım hizmetleri, indirmeler, yükseltmeler ve diğer dijital özellikler aracılığıyla abonelik bazlı gelir modeline geçiş yapmayı hedefliyor. Hyundai yetkilileri, gelecekte şirket gelirlerinin %30'unun yazılımla ilgili özelliklerden gelmesini umduklarını belirtiyor. Bu, sadece kullanıcı deneyimini zenginleştirmekle kalmayıp, otomobil üreticilerinin geleneksel satış modelleri dışına çıkarak yeni ekonomik fırsatlar aradığını da gösteriyor.

Haberin orijinal kaynağına buradan ulaşabilirsiniz: InsideEVs

```