Otonom sürüş teknolojileri, geleceğin ulaşımını şekillendirme potansiyeliyle her geçen gün daha fazla ilgi çekiyor. Bu alandaki en iddialı oyunculardan biri olan Tesla ve onun "Tam Otonom Sürüş" (FSD) sistemi, özellikle zorlu şehir ortamlarında ne kadar başarılı olabileceği merak konusu. InsideEVs editörü, 2026 Model Y ile New York'un kaotik Brooklyn trafiğinde FSD sistemini deneyimleyerek bu sorunun cevabını aradı. Sonuçlar, otonom sürüşün hala aşması gereken önemli engeller olduğunu gözler önüne serdi.
Bu dönüşümün sadece otonom sürüşle sınırlı kalmadığı; Porsche gibi lüks otomobil üreticilerinin de yeni nesil elektrikli araçlarını, yapay zeka ve kapsamlı sanal testlerle geliştirme süreçlerini önemli ölçüde hızlandırdığı görülüyor. Örneğin, elektrikli Cayenne modelinin geliştirilmesinde, daha önce hiçbir modelinde olmadığı kadar yoğun sanal testlerden faydalanıldı. Bu yenilikçi yaklaşımlar, hem geliştirme süresini kısaltıyor hem de büyük kaynak tasarrufu sağlıyor.
New York Metropolünde FSD'nin Zorlu Sınavı
Deneyim, New York trafiğinin tüm çetin koşullarını barındıran Brooklyn'de başladı. Çift yönlü bir yolda, kırmızı ışığa sadece birkaç metre kala yolun ortasına park etmiş bir kargo kamyonu, korna sesleri, ara sokaklardan çıkan motosikletli kuryeler ve karşıdan gelen araç zinciri... Bu tablo, tecrübeli bir insan sürücüsü için bile stresli bir senaryo çizerken, editör direksiyon başındaki kontrolü FSD'ye emanet etti.
Başlangıçta Model Y, bu karmaşayı profesyonelce yönetti. Hızını düşürdü, karşıdan gelen trafikte bir boşluk bekledi ve kargo kamyonunu ustaca geçerek, insan sürücüsünü aratmayan bir manevra sergiledi. Ancak bu ilk olumlu izlenim kısa sürdü. Araç kırmızı ışıkta durur durmaz, yeni bir sorun baş gösterdi: büyük bir kamyon, geniş bir sağ dönüşle Model Y'nin şeridine doğru agresifçe ilerlemeye başladı. FSD ise ışığın yeşile dönmesini beklerken hareketsiz kaldı. Son anda yapılan müdahale, olası bir çarpışmayı engelledi.
New York City'de araç kullanmak tam da budur. Bir engeli aştığınızda, bir sonraki engel zaten karşınızda belirir. Kesintisiz, öngörülemez, acımasız ve genellikle tavsiye edilmez. İnsan ya da robot, her sürücünün limitlerini zorlayan bir ortamdır.
Tesla'nın Vizyon Tabanlı Yaklaşımı ve Rakiplerin Farkı
Tesla, otonom sürüş sorununu çözmek için yalnızca kameralar ve yapay zekaya (AI) güveniyor. Araç, çok sayıda kamerayı "göz" olarak kullanarak görsel verileri topluyor ve bu verileri makine öğrenimi modellerine aktararak "gördüklerine" dayalı kararlar alıyor. CEO Elon Musk, bu vizyon tabanlı yaklaşımın uygun maliyetli ve kolayca ölçeklenebilir olduğunu savunuyor, zira tüm Tesla araçları zaten bu kameralarla donatılmış durumda.
Ancak uzmanlar, bu yaklaşımın yetersiz kalabileceği konusunda uzun süredir uyarılarda bulunuyor. Özellikle Waymo ve Zoox gibi rakipler, kameralara ek olarak radar ve lidar gibi daha kapsamlı bir sensör paketi kullanmayı tercih ediyor. Lidar teknolojisi başlangıçta pahalı olsa da, fiyatları hızla düşüyor. Elon Musk ise lidarı "koltuk değneği" olarak nitelendirmiş ve bu teknolojiye güvenen şirketlerin "mahvolacağını" iddia etmişti. Ancak Waymo, haftalık 250.000'den fazla tamamen sürücüsüz yolculuk gerçekleştirerek bu iddiaların aksini kanıtlıyor.
Robotaksi Hedefleri ve New York'un Nihai Test Alanı Olması
Öne Çıkanlar:
- Tesla'nın FSD sistemi, Robotaksi araçlarına yüklenen yazılımla aynı.
- New York City, dünyanın en yoğun nüfuslu şehri olması ve sayısız "uç durum" (edge case) barındırması nedeniyle otonom sürüş sistemleri için nihai bir test alanı olarak görülüyor.
- Geçtiğimiz yıl New York Motorlu Taşıtlar Departmanı, Waymo'ya şehirde insan test sürücüsüyle otonom araç testi yapması için ilk izni verdi.
- Tesla da New York'ta robotaksi test sürücüleri işe alıyordu, ancak şirket henüz şehir için resmi bir test lisansı başvurusunda bulunmadı.
- Eğer Tesla FSD New York'un karmaşasını çözebilirse, her yerde başarılı olabilir. Ancak Austin ve San Francisco gibi şehirlerde bile gerçek otonomiye ulaşmaktan hala uzakta.
FSD sisteminin New York'taki performansı, Tesla'nın genişleyen robotaksi operasyonları için kritik bir öneme sahip. Zira Model Y'ye yüklenen FSD yazılımı, şirketin robotaksi filosunda kullanmayı planladığı yazılımla temelde aynı. New York, trafik yoğunluğu ve öngörülemeyen durumlar açısından otonom sistemleri en çok zorlayacak "uç durumlar" (edge cases) açısından zengin bir şehir. Eğer Tesla burada başarılı olabilirse, bu teknolojiyi her yerde çalıştırabilir anlamına geliyor.
Ancak, New York eyalet yasaları hala Tesla'nın test araçlarında direksiyon başında hazır bekleyen insan sürücülerin bulunmasını şart koşuyor. Waymo gibi rakipler test izinlerini alsa da, Tesla henüz bu konuda resmi bir adım atmış değil.
FSD'nin Sınırları: Nerede Başarılı, Nerede Eksik Kalıyor?
Üç saatlik test süresince editörün müdahale etmek zorunda kaldığı tek an kamyon olayı değildi. FSD, okul otobüsünün dur işaretlerini geri çektiğinde durmadı veya yavaşlamadı. Siren çalıp ışıkları yanıp sönen bir itfaiye aracı geldiğinde ise yol vermedi. Bisiklet yolunu aniden keserek bir bisikletliyi frene zorlaması da sistemin nezaket eksikliğini ortaya koydu. FSD, "Chill" modunda bile oldukça iddialı olabiliyor; "Standard" ve "Hurry" modlarında ise "aşırı özgüvenli" bir sürüş sergilediği belirtiliyor.
Ancak FSD'nin etkileyici performans sergilediği anlar da yok değildi. Şehir dışındaki, trafiğin daha az kaotik olduğu banliyölerde veya otoyol sürüşlerinde sistem, vaat ettiğinin çoğunu gerçekleştirdi. Washington D.C. banliyölerindeki 230 millik bir otoyol seyahatinde ve 15 millik bir restorana gidiş-dönüş yolculuğunda neredeyse hiç müdahale gerektirmedi. Hava karardığında ise Model Y'nin gelişmiş farları sayesinde kameralar yolu net bir şekilde görebildi ve navigasyon yetenekleri oldukça başarılıydı.
"Tam Otonom Sürüş" Yanılgısı ve Tesla'nın Geleceği
FSD, doğru pazarlandığında, piyasadaki en iyi Seviye 2 gelişmiş sürücü destek sistemlerinden biri olarak kabul edilebilir. General Motors Super Cruise veya Ford BlueCruise gibi diğer Seviye 2 sistemlerinden daha fazlasını sunsa da, adı yanıltıcı. Rakipleri vaat ettiklerini tam olarak yerine getirirken, FSD "aşırı vaatte bulunup eksik kalıyor." Zira Tesla'nın kendisi bile sürücülerin her zaman direksiyon başında ve müdahaleye hazır olmasını tavsiye ediyor.
Bu bağlamda, Tesla'nın sadece otonom sürüş gibi ileri teknolojilerde değil, aynı zamanda temel güvenlik özelliklerinde de zorluklar yaşadığı görülüyor. Şirket, mevcut elektronik kapı kollarının özellikle kaza veya elektrik kesintisi anında araçtan çıkışı zorlaştırdığına dair artan güvenlik endişeleri ve Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından başlatılan ön inceleme sonrasında, acil durumlarda kapıları kolayca açmayı sağlayacak yenilikçi bir tasarım üzerinde çalıştığını duyurdu. Bu durum, elektrikli otomobil üreticilerinin fütüristik tasarımları benimserken, pratiklik ve güvenliğe olan ihtiyacı yeniden değerlendirdiğini gösteriyor. Konuyla ilgili detaylı bilgilere **Tesla'nın Acil Durum Kapı Kolları: Yeni Tasarım Güvenliği** başlıklı haberimizden ulaşabilirsiniz.
Aslında, otomotiv sektöründe yapay zeka ve simülasyonların sunduğu avantajlar tartışılmaz olsa da, bazı kritik testler için fiziksel prototiplere ve insan dokunuşuna hala ihtiyaç duyulduğu kabul edilmektedir. Porsche Geliştirme Merkezi'nde araç testi şefi Sascha Niesen'in de vurguladığı gibi, simülasyon testlerinin sonuçlarının her zaman insanlar tarafından kontrol edilmesi, fiziksel testlerin vazgeçilmezliğini göstermektedir.
Tesla, sadece bir elektrikli araç üreticisi olmaktan çıkıp bir yapay zeka ve robotik şirketine dönüşürken, FSD'nin karmaşık ve öngörülemeyen trafik senaryolarını tutarlı ve güvenilir bir şekilde çözebildiğini kanıtlaması gerekiyor. Bu yetenek, Elon Musk'ın milyarlarca dolarlık robotaksi hayalinin gerçekleşmesi ile bir deneyden ibaret kalması arasındaki farkı yaratacak. FSD, New York'un kaotik ortamını sürekli insan desteği olmadan yönetebilene kadar, gerçekten sürücüsüz bir gelecek hala bir "deneyden" öteye geçemeyecek gibi görünüyor.
Kaynak: InsideEVs