Polestar 5: Performans Devi, ABD Tarifelerinin Gölgesinde

Haber Merkezi

16 September 2025, 10:30 tarihinde yayınlandı

Polestar 5: Lüks Elektrikli Sedan ABD Pazarında Yüzde 100 Tarife Engeline Takıldı

Polestar'ın bugüne kadarki en iddialı elektrikli aracı olarak tanıtılan Polestar 5, markanın geleceğine yön veren, özel tasarım bir elektrikli sedan olarak öne çıkıyor. Kendi benzersiz platformu üzerine inşa edilen ve SUV'ye dönüştürülmeyerek saf bir sedan deneyimi sunan bu model, markanın diğer araçlarıyla da ortak bir yapıya sahip değil. Ancak tüm bu özellikler, Polestar 5'i bir yandan çok özel kılarken, diğer yandan ABD pazarına girişini engelleyen büyük bir sorunu da beraberinde getiriyor.

Çin Üretimi ve ABD Tarifelerinin Yükselişi

884 beygir gücündeki, tamamen alüminyum gövdeli bu etkileyici elektrikli sedan, Çin'in Chongqing şehrindeki yeni bir tesiste üretilecek. Polestar'ın ana şirketi olan Çinli dev Geely'nin etkisi düşünüldüğünde bu durum şaşırtıcı değil; zira Polestar 2 de Çin'de üretiliyor. Ancak otomotiv üretim planları uzun vadeli kararlar gerektirirken, bu planlar ABD'nin ticari politikasındaki ani değişiklikleri hesaba katmamıştı. Eski Başkan Donald Trump'ın başlattığı ve Başkan Joe Biden döneminde daha da artırılan vergilerle, Çin yapımı elektrikli araçlar şu anda ABD'de yüzde 100'ün üzerinde gümrük vergisiyle karşılaşıyor. Bu durum, küresel otomotiv sektöründeki karmaşıklığı artırarak, Polestar gibi markaların üretim stratejilerini ve pazar hedeflerini yeniden gözden geçirmesine neden oluyor. Bu kapsamda, ABD'nin uyguladığına benzer şekilde Kanada'nın da Çin'den ithal edilen elektrikli araçlara %100 gümrük vergisi uygulaması, küresel ticaretteki genel eğilimi yansıtmaktadır. Ancak Kanada, Çin'in tarım ürünlerine misilleme tarifeleri uygulaması sonrası, çiftçilere destek olmak ve durgunluk yaşayan EV pazarını canlandırmak amacıyla bu tarifeleri düşürmeyi veya tamamen kaldırmayı değerlendiriyor. Bu durum, ülkelerin ekonomik dengeyi bulma arayışında olduklarını ve ticari politikaların ne denli dinamik olabildiğini gözler önüne seriyor. Kanada'nın Çin menşeli elektrikli araç tarifeleri ve ekonomik denge arayışı hakkında daha fazla bilgiye Nexus Haber'den ulaşabilirsiniz.

Bu küresel karmaşıklık karşısında bazı üreticiler ise stratejik adımlar atarak yerel üretim avantajlarından faydalanma yoluna gidiyor. Örneğin, otomotiv devi Toyota, elektrikli araç pazarındaki iddiasını güçlendirmek amacıyla ABD'de, Kentucky'deki tesislerinde iki yeni elektrikli crossover modelinin üretimine başlayacağını duyurdu. RAV4 ve Land Cruiser gibi ikonik modellerden esinlenen bu üç sıralı SUV'lar, muhtemelen Toyota'nın elektrikli araçlara özel e-TNGA platformu üzerinde yükselecek ve 2025'ten itibaren yollara çıkacak. Bu hamle, Toyota'nın ABD pazarındaki elektrikli araç talebini yerel üretimle karşılayarak, ithalat vergilerinden etkilenmeden rekabet gücünü artırma hedefini yansıtıyor. Toyota'nın uzun süredir savunduğu hibrit, şarj edilebilir hibrit ve tamamen elektrikli modelleri içeren çeşitlendirilmiş aktarma organı portföyü yaklaşımı, bu yeni ABD üretimi EV'lerle birlikte tam elektrikli araçlara olan bağlılığını da gösteriyor. Toyota'nın ABD'deki bu stratejik elektrikli SUV üretimi hakkında daha fazla detaya Nexus Haber'den ulaşabilirsiniz.

Polestar 5'in araç programı iş lideri Martin Rosenqvist, aracın İngiltere'deki lansman sürüşünde yaptığı açıklamada, "Mevcut koşullar altında bu aracı ABD'ye getirmek kesinlikle çok zor olacak," ifadelerini kullandı. Rosenqvist, düşük hacimli ve niş bir pazar için tasarlanmış böylesine pahalı bir kurulumu farklı bölgelere uyarlamanın zorluklarını da vurguladı.

Fiyat ve Pazar Konumlandırması

Polestar 5'in Tesla Model 3 gibi büyük hacimli bir satış hedefi olmadığı, 119.900 Euro'luk başlangıç fiyatından (yaklaşık 140.000 $) da anlaşılıyor. Ancak ABD'nin Çin yapımı elektrikli araçlara uyguladığı yüzde 100'lük tarife, bu fiyatı ABD'de astronomik seviyelere çıkarabilir. Bu durum, aracın ABD pazarındaki lansmanını belirsiz bir geleceğe bırakıyor.

Polestar sözcüsü, önceki araçlarda olduğu gibi, lansmanın aşamalı bir yaklaşımla yapılacağını ve Polestar 5'in ilk etapta 28 aktif pazarın 24'ünde satışa sunulacağını belirtti. ABD müşterileri için satışa sunulma tarihi ise daha sonra duyurulacak.

Küresel Üretim Stratejisi ve Zorluklar

Polestar'ın küresel üretim stratejisi, diğer markaların aksine, Geely Grubu'nun tüm imkanlarından faydalanarak araçlarını dünyanın farklı yerlerinde üretmeye dayanıyor. Örneğin, Polestar 3 crossover, Volvo kuzeniyle birlikte Güney Karolina'da üretilirken, Polestar 4 Güney Kore'deki bir Renault fabrikasında üretiliyor. Bu "varlıksız model" olarak adlandırılan strateji, bazı modeller için esneklik sağlasa da, Polestar 5'in özel olarak geliştirilmiş yapıştırılmış alüminyum şasisi bu esnekliği sınırlıyor.

Bu tür stratejik üretim değişikliklerine başka örnekler de rastlamak mümkün. Örneğin, Toyota da Kentucky'deki üretim tesislerinde iki yeni elektrikli crossover modeline yer açmak amacıyla, halen burada üretilen Lexus ES sedanın üretimini Japonya'ya kaydırma kararı aldı. Bu da, şirketlerin elektrikli araç üretimine odaklanmak için mevcut kapasitelerini nasıl yeniden düzenlediklerini gösteriyor.

Rosenqvist, "Yapıştırılmış bir alüminyum yapıyı herhangi bir tesiste çoğaltamazsınız. Özel bir kuruluma ihtiyaç duyar. Charleston'da ürettiğimiz Polestar 3 ile bunu yapabiliyoruz çünkü Volvo'nun Charleston'da ürettiği EX90 ile birçok ortak noktamız var. Ancak bir 'donor' aracınız veya yatırım maliyetlerini dengeleyebileceğiniz bir fabrikanız yoksa, bu çok ama çok zorlaşır," diyerek durumun karmaşıklığını özetledi.

Polestar 5'in Potansiyeli ve Pazar Dinamikleri

Polestar 5'in alüminyum yapısı, yüksek yapısal sağlamlığı ve performans niteliklerinin anahtarıdır. 112 kWh'lik (106 kWh kullanılabilir) bataryası, en üst düzey Performans versiyonunda yaklaşık 900 bg güç üretiyor. 0'dan 100 km/s hıza üç saniyenin altında ulaşırken, 350 kW'lık etkileyici maksimum şarj hızı ve 480 kilometreden fazla menziliyle, Polestar'ın ABD'de adından söz ettirmesi gereken bir prestij aracı olma potansiyeli taşıyor.

Değerlendirme: Küresel Ticaret Politikalarının Otomotiv Sektörüne Etkisi

Polestar 5'in durumu, küresel ticaret kararlarının otomotiv endüstrisinin uzun vadeli planlaması üzerindeki değişken etkilerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Çin'in üretim gücünden faydalanan bir markanın, hedef pazardaki korumacı tarifeler nedeniyle ürününü sunamaması, tüketicilerin en yeni teknolojilere erişimini kısıtlarken, aynı zamanda küresel tedarik zincirlerinin ne kadar kırılgan olabileceğini de gösteriyor. Bu durum, markaları üretimlerini çeşitlendirmeye veya belirli pazarlar için özel üretim çözümleri bulmaya itebilir ki bu da ek maliyetler ve lojistik zorluklar anlamına geliyor. Polestar'ın son aylarda Polestar 3 ve Polestar 4 lansmanlarıyla satışlarında iyi bir toparlanma göstermesi, Polestar 5'in de markanın algısını ve prestijini yükseltebilecek kritik bir model olduğunu düşündürüyor. ABD pazarı, premium elektrikli araçlar için önemli bir büyüme alanı olduğundan, bu tarife engeli sadece Polestar için değil, aynı zamanda Amerikalı tüketiciler için de bir kayıp anlamına geliyor. Avrupa Birliği'nin 2035 yılına kadar yeni benzinli ve dizel otomobillerin satışını yasaklama hedefi, Avrupa otomotiv endüstrisini tarihi bir dönemece sokarken, sektör içinde uygulanabilirliği konusunda büyük tartışmalar devam ediyor. Mercedes-Benz CEO'su Ola Källenius gibi isimler, AB'nin emisyon azaltma planının endüstriyel rekabeti korumak adına yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunurken, Volvo ve Polestar gibi markalar 2035 hedefine sadık kalınması çağrısı yapıyor. Ancak Stellantis gibi devler elektrikli araç dönüşümünde frene basma sinyalleri verirken, başlangıçta 2030'a kadar Avrupa'da %100 elektrikli araç satış hedefinden vazgeçmesi ve AB'nin 2035 emisyon hedeflerini "gerçekçi dışı" olarak nitelendirmesi bu değişimin somut göstergeleridir. Benzer şekilde, Volkswagen'in ise ABD pazarındaki EV hedeflerini %55'ten %20'ye düşürüp hibrit modellere yönelmesi gibi adımlar bu karmaşık tablonun bir parçasıdır.

Bu genel tablonun yanı sıra, elektrikli araç pazarındaki küresel dinamikler de Polestar 5'in karşılaştığı zorlukları artırıyor. Yüksek işlem fiyatları, ikinci el piyasasında değer düşüşü, benzinli rakiplerine kıyasla ortalama %49 daha yüksek sigorta primleri ve %22 daha pahalı onarım giderleri gibi faktörler, genel EV benimsenmesini yavaşlatıyor. Ayrıca, küresel EV batarya üretim kapasitesinin tahmini talebin çok üzerinde kalması, sektörde devasa bir arz fazlası yaratırken, AB'nin 2035 yılına kadar fosil yakıtlı araç satışını yasaklama kararı da Avrupalı üreticileri hem stratejik bir yeniden yapılanmaya hem de Çinli elektrikli araç üreticilerinin agresif pazar girişleriyle şekillenen zorlu bir rekabete itiyor. Bu zorluklara ek olarak, ABD'de Tesla'nın elektrikli araç pazar payının 2017'den bu yana en düşük seviyesine (%38) gerilemesi (Tesla'nın robotaksiler ve yapay zeka gibi alanlara odaklanması ve uygun fiyatlı yeni EV modellerindeki eksikliğin bu düşüşte etkili olduğu belirtiliyor), General Motors'un lüks elektrikli modellerinin üretimini geçici olarak durdurması ve Porsche'nin EV batarya hücresi üretim planlarını askıya alması gibi gelişmeler, batılı otomotiv devlerinin de zorlandığını gösteriyor. Bu gelişmelerle birlikte, Volkswagen gibi Avrupalı devler ABD'deki üretim potansiyellerini değerlendirirken, Hyundai'nin yeni tesislerinde vize sorunlarıyla gündeme gelmesi gibi durumlar, küresel otomotiv sektöründeki karmaşık ve dinamik yapıyı ortaya koyuyor. Tüm bu gelişmeler, Polestar 5 gibi modellerin sadece teknik özellikleriyle değil, aynı zamanda küresel pazarın ve ticaret politikalarının karmaşık dinamikleriyle de mücadele etmek zorunda olduğunu ortaya koyuyor.

Polestar 5 düşük hacimli bir EV olsa da, yollardaki varlığı Polestar'ın ihtiyacı olan ilgiyi kesinlikle çekebilir. Şirket yetkilileri, tarifeler olsa da olmasa da, bir gün Amerikan sürücüler için bunun gerçekleşmesini umduklarını belirtiyor. Rosenqvist, "Bu aracı hemen ABD'de piyasaya sürebilseydik bizden daha mutlu kimse olmazdı. Sanırım ABD'li tüketicilerin çoğu için harika bir uyum olacak. Bu, kıyıdan kıyıya sürmek isteyeceğiniz bir araba olacak," diyerek umutlarını koruyor.

Kaynak: Polestar 5'in ABD pazarına yönelik zorlukları hakkında daha fazla bilgi için InsideEVs'in ilgili haberine göz atabilirsiniz. Ayrıca, Avrupa otomotiv sektöründeki genel dönüşüm, 2035 elektrikli araç yasağı ve Çin rekabeti hakkında detaylı bilgi için Nexus Haber'in ilgili makalesini inceleyebilirsiniz.

Sonuç: Karmaşık Bir Denklem ve Belirsiz Bir Gelecek

Kanada hükümetinin Çinli elektrikli araç tarifeleri konusundaki kararı, sadece iki ülke arasındaki ticari gerilimleri değil, aynı zamanda Kanada'nın kendi iç ekonomik yapılarını da derinden etkileyecek bir hamle olacak. Çiftçilerin ayakta kalması ve elektrikli araç pazarının canlanması adına atılacak bu adımın, uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağı ise merak konusu. Gelişmeler yakından takip edilmeye devam edecek. Küresel çapta yaşanan bu 'depremler', pazar dinamiklerinin ne denli kırılgan olduğunu gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, Volvo'nun eski CEO'su Hakan Samuelsson'un "Endüstri elektrikli olacak; geri dönüş yok... Yeni dünyada iki veya üç çok güçlü Çin markası olacak. Bu, eski markalar için alanı daraltacak. Yani bu, bir yeniden yapılanma dalgasını tetikleyecek. Bazı şirketler yeni koşullara uyum sağlayacak ve hayatta kalacak. Diğerleri ise kalamayacak." yorumu, sektördeki büyük dönüşümün ve potansiyel şirket kapanışlarının habercisi niteliğindedir. ABD'de Tesla'nın elektrikli araç pazar payının 2017'den bu yana en düşük seviyesine (%38) gerilemesi, General Motors'un lüks elektrikli modellerinin üretimini geçici olarak durdurması ve Porsche'nin EV batarya hücresi üretim planlarını askıya alması gibi gelişmeler, batılı otomotiv devlerinin de zorlandığını gösteriyor. Yüksek işlem fiyatları, uzun kredi süreleri, ikinci el değer kaybı, benzinli rakiplerine kıyasla ortalama %49 daha yüksek sigorta primleri ve %22 daha pahalı onarım giderleri gibi faktörler de EV benimsenmesini yavaşlatırken, küresel EV batarya üretim kapasitesinin tahmini talebin çok üzerinde kalmasıyla ortaya çıkan devasa arz fazlası, tüm bu tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Güney Koreli Hyundai'nin ABD'deki üretim tesislerinde yaşanan vize suiistimali iddiaları gibi olaylar, sektörü çevreleyen karmaşık sosyal ve ekonomik sorunları da ortaya koyuyor. Tüm bunlar ışığında, BYD gibi Çinli markaların Avrupa'da Tesla'yı geride bırakarak geniş ürün yelpazesiyle liderliği ele geçirme çabaları, global otomotiv endüstrisinde yeni bir dönemin habercisi olarak kabul ediliyor.

Bu karmaşık tabloda, Tesla'nın Supercharger ağını işletmelere açma stratejisi küresel şarj altyapısı sorununa potansiyel bir çözüm sunsa da, tek bir şarj noktasının ortalama 40.000 ila 45.000 dolarlık maliyeti ve uzun yatırım geri dönüş süreleri, yüksek başlangıç yatırımını işaret ediyor. Ancak MIT tarafından yapılan bir çalışma, hızlı şarj istasyonlarına yakın işletmelerin satışlarında artış olduğunu göstererek, perakende ve yeme-içme sektörleri için ek gelir ve müşteri çekme potansiyeli sunuyor.

Kaynak: insideevs.com - Kanada'nın Çin EV Tarifeleri ve Tarım Ürünleri Krizi