Nissan Ariya, ABD Pazarında 2026'dan İtibaren Üretimi Durduruyor: Sebepleri ve Sonuçları

Haber Merkezi

19 September 2025, 09:19 tarihinde yayınlandı

Nissan Ariya ABD Pazarından Çekiliyor: Elektrikli Araç Stratejisinde Radikal Değişim
```html

Otomotiv dünyası, elektrikli araç (EV) pazarındaki dinamik değişimlere ayak uydurmak adına sürekli yeni stratejiler geliştiriyor. Bu kapsamda, Japon devi Nissan'dan dikkat çekici bir hamle geldi: Marka, 2026 model yılından itibaren popüler elektrikli SUV modeli Ariya'nın ABD pazarı için üretimini durdurma kararı aldı. Bu karar, şirketin küresel yeniden yapılanma sürecinin ve kaynaklarını daha verimli kullanma çabasının bir parçası olarak öne çıkıyor. Yeni CEO Ivan Espinosa liderliğinde, şirket Mart 2027'ye kadar değişken maliyetlerden tam **1.7 milyar dolar tasarruf etmeyi hedeflerken**, sektörde 'maliyet çarı' olarak bilinen Tatsuzo Tomita, bu radikal dönüşümün anahtar isimlerinden biri. Tomita ve ekibi, otomobil iç tasarımında kafa dayanakları gibi sıklıkla göz ardı edilen detayları bile mercek altına alıyor. Örneğin, bir tedarikçinin iki tenis kortu büyüklüğündeki bir depoda sakladığı kafa dayanağı bileşenleri ve çalışanların bu parçaları toplamak için günde 30.000 adıma kadar yürümesi, lojistik ve iş gücü verimliliği açısından önemli bir iyileştirme alanı olarak belirlendi. Aynı zamanda, günümüzde araç camlarının UV ışınlarını engellemesiyle gereksiz hale gelen UV'ye dayanıklı özel koltuk boyaları gibi eskimiş standartlardan da vazgeçiliyor. Bu detaylı maliyet optimizasyon çalışmalarına buradan ulaşabilirsiniz. Bu kapsamda Nissan, "Re:Nissan" adını verdiği kapsamlı kurtarma planı çerçevesinde Kaliforniya ve Brezilya'daki tasarım stüdyolarını kapatma ve 20.000 kişilik iş gücü azaltma gibi radikal adımlar atıyor. Nissan'ın bu yeniden yapılanma detaylarına buradan ulaşabilirsiniz. Bu dinamik süreçte sadece Nissan değil, **Ford gibi devler de elektrikli araç (EV) satışlarındaki yavaşlama nedeniyle Almanya'nın Köln kentindeki fabrikasında 1.000 kadar çalışanı işten çıkarma kararı alırken, 2026 yılından itibaren üretimi iki vardiyadan tek vardiyaya düşürmeyi planlıyor. Bu radikal hamle, Ford'un Avrupa pazarındaki zorlu rekabet ve değişen tüketici tercihleri karşısında aldığı önlemlerin en yenisi olarak dikkat çekiyor. Konuya dair detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.** Volkswagen gibi devler de elektrikli dönüşümde maliyet engelleriyle karşılaşıyor; örneğin, merakla beklenen dokuzuncu nesil elektrikli Golf'ün Wolfsburg fabrikasının modernizasyon maliyetleri nedeniyle yaklaşık dokuz ay gecikeceği iddia ediliyor. Öte yandan, Alman otomotiv devi Volkswagen, kompakt sınıftaki ikonik temsilcisi Polo'nun yarım asırlık başarılı geçmişini, dünya ralli şampiyonu Johan Kristoffersson'ın direksiyonunda olduğu ve markanın elektrikli geleceğine dair önemli ipuçları veren özel bir Gymkhana videosuyla kutluyor. Bu aksiyon dolu kutlama ve elektrikli ID.Polo geleceği hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Bu bağlamda, Japon üretici Mitsubishi de Avrupa pazarı için büyük önem taşıyan 2026 model Eclipse Cross EV'yi, ittifak ortağı Renault'nun popüler Scenic E-Tech modelinden temel alarak tanıtarak maliyet ve pazar payı dengesini gözeten stratejik bir adım attı. 2026 Mitsubishi Eclipse Cross EV hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Öte yandan, lüks segmentte de benzer maliyet ve pazar talebi sorgulamaları yaşanıyor; Mercedes-AMG, elektrikli bir Porsche 911 rakibi üzerinde çalışırken, bu tür yüksek performanslı elektrikli araçlar için yeterli pazar olup olmadığı sorusuyla yüzleşiyor ve lüks EV pazarındaki bu dinamikler derinlemesine analiz ediliyor. Porsche de ikonik 718 serisi Boxster ve Cayman modellerini 2026 yılına kadar tamamen elektrikli bir geleceğe taşıma konusunda kararlı adımlar atıyor. Bu radikal geçişin, geleneksel spor otomobil tutkunları arasında tartışmalara yol açması ve marka için önemli riskler taşıması bekleniyor. Porsche'nin elektrikli 718 serisi hakkındaki bu iddialı kararı ve gelecek vizyonunu Nexus Haber'den inceleyebilirsiniz. Mercedes-AMG'nin lüks EV pazarındaki stratejilerini ve pazar analizini buradan inceleyebilirsiniz. Bu durum, elektrikli araç pazarının beklenenden daha karmaşık ve maliyetli bir dönüşümden geçtiğini açıkça gösteriyor.

Mitsubishi'nin Avrupa pazarında halihazırda Space Star ve Outlander haricinde Renault tabanlı Colt/Clio, ASX/Captur ve Grandis/Symbioz gibi modelleri bulunuyor. Eclipse Cross EV, bu ortaklık serisine eklenen en yeni halka.

Nissan'dan Resmi Açıklama ve Gerekçeler

Nissan, bu stratejik değişikliği resmi bir açıklamayla doğruladı ve kararın ABD pazarına özgü olduğunu vurguladı. Şirket, Motor1'e yaptığı açıklamada, kaynakların yeniden dağıtılacağını ve tamamen yeni 2026 model Leaf'in lansmanına destek verileceğini belirtti. 2026 Leaf'in, ABD'de satışa sunulan tüm yeni elektrikli araçlar arasında en düşük başlangıç fiyatına sahip olacağı vurgulandı. Ariya'nın mevcut envanter üzerinden ABD'de satışına devam edeceği ve sahiplerine servis, yedek parça ve garanti desteğinin kesintisiz süreceği de eklendi. Şirket, 2027 model yılı Ariya ile ilgili henüz bir karar alınmadığını ve bu kararın Ariya'nın küresel EV stratejisindeki kilit rolünü etkilemeyeceğini belirtti.

"Nissan, ABD pazarı için MY26 Ariya üretimini duraklatıyor ve kaynakları, ABD'de satışta olan tüm yeni elektrikli araçlar arasında en düşük başlangıç MSRP'sine sahip olacak olan tamamen yeni 2026 Leaf'in lansmanını desteklemek üzere yeniden tahsis ediyor." - Nissan Resmi Açıklaması

Kararın Ardındaki Çok Yönlü Faktörler

Nissan'ın bu radikal kararı almasında birden fazla faktör etkili oldu. Karşıt görüşleri de değerlendirdiğimizde, bu durum sadece şirket içi bir reorganizasyonun ötesinde, küresel ve bölgesel ekonomik-politik gelişmelerin bir yansıması olarak da görülebilir.

Pazarın Dinamikleri ve Nissan'ın Stratejik Hamlesi

  • ABD'de Yavaşlayan EV Talebi: Elektrikli araçlara yönelik beklentilerin aksine, ABD pazarında talep artış hızı yavaşlama gösteriyor. Tüketiciler, yüksek maliyetler, şarj altyapısı endişeleri ve menzil kaygıları gibi faktörler nedeniyle EV alımında daha temkinli davranıyor.
  • Avrupa'da Zorlu Pazar Koşulları ve Ford Örneği: Avrupa'da da elektrikli araç talebi beklentilerin altında kalırken, Ford'un Almanya'daki pazar payı son on yılda %7'den %3'ün altına geriledi ve ancak %4,5'e mütevazı bir geri dönüş sağlayabildi. **Bu zorlu ortamda, Mitsubishi gibi markalar da Avrupa'da %0.4'lük düşük pazar payı (Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği ACEA verilerine göre yılın ilk yedi ayı) nedeniyle elektrikli araç geliştirmenin getirdiği devasa maliyetleri minimize etmek ve pazardaki varlığını sürdürmek adına ittifak ortağı Renault'nun modellerinden faydalanma yoluna gidiyor.** Almanya'da 2024 yılında yeni araç tescilleri bir önceki yıla göre %14,3 oranında düşüş yaşarken, bu durum Ford gibi köklü markaların da zorlu bir dönemden geçtiğini gösteriyor.
  • Yeni Gümrük Vergileri: Eski Başkan Donald Trump'ın Japonya'dan ithal edilen araçlara uyguladığı %15'lik yeni gümrük vergisi, Japonya'daki Tochigi fabrikasında üretilen Ariya'nın maliyetini ciddi şekilde artırdı. Bu durum, aracın ABD pazarındaki rekabet gücünü olumsuz etkiledi.
  • Federal EV Vergi Kredisi'nin Sona Ermesi: 30 Eylül'de sona erecek olan 7.500 dolarlık federal EV vergi kredisi de Ariya'nın tüketiciler için cazibesini azaltan önemli bir faktör. Bu teşvikin sona ermesiyle, Ariya'nın fiyatı rakiplerine göre daha az avantajlı hale geldi.
  • Ariya'nın Satış Performansı: Ariya, 2022'de küresel olarak tanıtılıp 2023'te ABD'ye ulaşmasına rağmen, 2024'te yaklaşık 20.000 adetlik satışla segment liderleri Ford Mustang Mach-E ve Hyundai Ioniq 5'in gerisinde kaldı. Bu durum, Nissan'ın modelin pazar potansiyelini yeniden değerlendirmesine yol açtı.

Bu daralmanın ötesinde, Nissan'ın "Re:Nissan" planı kapsamında tasarım operasyonlarını daha merkezileşmiş ve verimli bir yapıya büründürdüğü görülüyor. Şirket, Atsugi Tesisi (Japonya) ile küresel ana tasarım stüdyosu rolünü, Studio Six (Los Angeles, ABD) ile ABD tasarım merkezi rolünü, Londra Stüdyosu (İngiltere) ile Afrika, Orta Doğu, Hindistan, Avrupa ve Okyanusya (AMIEO) bölgesini ve Şangay Stüdyosu (Çin) ile Çin pazarını hedefleyen "beş çevik merkez" stratejisini uyguluyor. Ayrıca "Creative Box" (Tokyo, Japonya) birimi de marka ve yaşam tarzı tasarımında deneyimsel projelere odaklanacak. Bu sadeleştirme adımları, şirketin yaklaşık 60 milyar yen (yaklaşık 409 milyon dolar) tasarruf etmesini, parça karmaşıklığını yüzde 70'e kadar azaltmasını ve araç geliştirme sürelerini (yeni nesil için 37 aya, türev modeller için 30 aya) önemli ölçüde kısaltmasını hedefliyor. Nissan, 2020'lerin ortalarına kadar araç platform sayısını 13'ten 7'ye düşürmeyi de planlıyor. Tüm bu radikal kararlar, şirketin içinde bulunduğu kritik durumun bir yansıması olarak, uzun vadede ayakta kalması ve rekabet gücü için "zorunlu fedakarlıklar" olarak değerlendiriliyor. Ancak bu durum, bölgesel tasarım anlayışlarının ve yerel pazar dinamiklerine özel yaklaşımların nasıl korunacağı konusunda da soru işaretleri yaratıyor.

Bu etkenler bir araya geldiğinde, Nissan için Ariya'nın ABD pazarımdaki konumunu yeniden gözden geçirmek stratejik bir zorunluluk haline geldi. Şirketin bu hamlesi, EV pazarındaki belirsizliklere karşı daha esnek ve maliyet odaklı bir yaklaşım benimsemek olarak yorumlanabilir.

Nissan'ın Gelecek EV Vizyonu: Uygun Fiyatlı Leaf ve Hibrit Odaklanma

Ariya'nın ABD pazarından çekilmesi, Nissan'ın elektrikli araçlardan tamamen vazgeçtiği anlamına gelmiyor, aksine stratejik bir odak kaymasını gösteriyor. Şirket, 2026 model Leaf ile uygun fiyatlı EV segmentine güçlü bir giriş yapmayı hedefliyor. 30.000 doların altındaki başlangıç fiyatıyla (2025 Ariya'nın yaklaşık 10.000 dolar altında), Leaf, 2026'da ABD'deki en ucuz elektrikli araç olacak. Bu hamle, geniş kitlelere elektrikli ulaşımı erişilebilir kılma vizyonunun bir parçası.

Nissan'ın bu kararı, Ford ve General Motors gibi diğer büyük otomobil üreticilerinin de EV genişleme planlarını daraltarak hibrit ve plug-in hibrit araçlara odaklanmasıyla paralel bir trendi yansıtıyor. **Öte yandan, Avrupa'daki zorlukların aksine, Ford'un ABD stratejisi güçlü kalmaya devam ediyor. Şirket, 2024 yılında 2.08 milyon araç satarak, bir önceki yıla göre %4,2'lik bir artış ve 2019'dan bu yana en iyi performansını kaydetti. ABD'de elektrikli ve hibrit modeller belirli bir ivme kazanırken, F-150 pikap kamyonet modeli uzun süredir en çok satanlar listesindeki yerini koruyor.** Nitekim, elektrikli araç (EV) pazarındaki beklenmedik yavaşlama nedeniyle birçok üreticinin planlanan EV projelerini askıya aldığı görülüyor. Bu trendin en son örneklerinden biri olarak, Ram'in tam elektrikli 1500 REV kamyonet projesini iptal etmesi ve yerine menzil uzatmalı Ramcharger modelini "yeni Ram 1500 REV" olarak yeniden markalaması dikkat çekiyor. Hatta Volkswagen Golf'ün üretiminin 2015'teki bir milyon adetten geçen yıl 300.000 adedin biraz üzerine, bu yıl ise 250.000'e gerilemesi de bu değişimin göstergesi. Öte yandan, Volkswagen'in yeni nesil elektrikli Golf'te kullanacağı Ölçeklenebilir Sistemler Platformu (SSP) mimarisinin, menzil artırıcı jeneratörler olarak içten yanmalı motorları da barındırabileceği belirtiliyor. Benzer şekilde, Audi'nin elektrikli RS6 E-Tron projesini iptal ettiği iddiaları ve hatta ultra lüks markaların (Pagani, Koenigsegg, Ferrari, McLaren) elektrikli süper otomobillere olan ilginin düşüklüğünü belirtmesi, pazarın mevcut gerçekleriyle uyumsuzluğun altını çiziyor. Mercedes-Benz dahi başlangıçta 2030'a kadar tamamen elektrikli olma hedeflerini gözden geçirerek içten yanmalı motor üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıklarken, Audi'nin de üç yıl önce açıkladığı 2032 yılına kadar içten yanmalı motorları tamamen bırakıp sadece elektrikli araç satma iddialı hedefinden vazgeçerek içten yanmalı motorlu araç satışlarına “yedi, sekiz, belki on yıl daha” devam edeceğini duyurması bu genel eğilimin bir parçası oldu. Bu arada Mercedes-Benz’in Baş Teknoloji Yöneticisi (CTO) Markus Schaefer’ın, Mercedes'in gelecekteki kompakt araçları ve C-Serisi/E-Serisi plug-in hibrit versiyonlarında BMW'nin turboşarjlı 2.0 litrelik benzinli motorunu (B48) kullanabileceği iddialarını kesin bir dille reddetmesi ve markanın motor kimliğinin %100 'Stuttgart Yapımı' kalmaya devam edeceğini vurgulaması, Mercedes'in kendi FAME (Family of Modular Engines) platformunu geliştirmeye odaklandığını gösteriyor. Mercedes-BMW motor işbirliği iddialarının tüm detaylarına Nexus Haber'in ilgili içeriğinden ulaşabilirsiniz. Bu stratejik esneklik, markanın merakla beklenen elektrikli RS6 E-Tron projesini iptal ettiğine dair iddialar ve geçtiğimiz yıl elektrikli araç teslimatlarında yaşanan %7,8'lik düşüşle 164.480 adede gerilemesi, toplam teslimatlardaki paylarının ise sadece %9,7 seviyesinde kalması gibi pazar gerçekleriyle destekleniyor. Audi'nin elektrikli araç stratejisi ve içten yanmalı motorların geleceğine dair kapsamlı bilgiyi buradan inceleyebilirsiniz. Otomotiv devlerinin Avrupa Birliği'nin 2035 yılı itibarıyla içten yanmalı motorlu araçların satışını yasaklama kararına karşı derin endişelerini ve Audi'nin bu konudaki esnek tutumunu Audi'nin Elektrikli Geleceğe Esnek Tutumu başlıklı haberimizden inceleyebilirsiniz. Volvo da 2030 için belirlediği sadece EV satışı hedefini terk ederek şarj edilebilir hibrit ve tamamen elektrikli araçların yüzde 90 ila 100'ünü hedeflediğini duyurdu. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verilerine göre, yılın ilk sekiz ayında AB'deki toplam araç satışlarının yalnızca %15.6'sını bataryalı elektrikli araçlar (BEV'ler) oluşturdu ki bu, Birleşik Krallık ve İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre'den oluşan Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri dahil edildiğinde ise bu oran %17.4'e yükseliyor. **Bu pazar dinamikleri ışığında, Mitsubishi'nin Avrupa pazarı için Renault Scenic E-Tech tabanlı 2026 Eclipse Cross EV'yi (**215 beygir güç**, **300 Nm tork**, **8.4 saniyede 0-100 km/s hızlanma**, **87 kWh batarya** ve tahmini **600 km WLTP menzil**) piyasaya sürmesi, markaların elektrikli araç geliştirmenin getirdiği devasa maliyetleri düşürmek ve rekabetçi kalmak adına ittifak ortaklıklarına yöneldiğinin bir başka güçlü göstergesidir. İlerleyen dönemlerde daha uygun fiyatlı, **60 kWh bataryalı** ve yaklaşık **420 kilometre menzil** sunan bir versiyonunun da gelmesi bekleniyor.** Bu bağlamda, Cupra Tindaya konseptinde olduğu gibi menzil uzatıcı çözümlerin öne çıkması ve Toyota'nın hibritlere öncelik veren 'çoklu yol' stratejisinin dünya genelinde elektrikli araç talebinin yavaşlamasıyla giderek daha fazla haklılık kazanması, sektörün daha kademeli ve pazarın taleplerine daha duyarlı bir şekilde EV geçiş sürecini yönetmeye başladığını gösteriyor. Tüketiciler için bu, daha çeşitli ve erişilebilir elektrikli ve elektrik destekli araç seçeneklerinin sunulacağı anlamına gelebilir. Tüm bu gelişmeler ışığında, Ram'in sevilen Hemi V-8 motorunu 1500 pickup modellerine geri getirmesi ve CEO'su Tim Kuniskis'in 'Hata yaptık' itirafında bulunması gibi örnekler, içten yanmalı motorlara olan bağlılığın elektrifikasyon çağında bile devam ettiğini gösteriyor. **Porsche'nin amiral gemisi 911 Turbo S modelini 2026 yılında 701 beygir gücüyle, 0-100 km/s hızlanmasını 2.4 saniyede tamamlayarak hibrit güç aktarma organıyla tanıtması ve Ferrari'nin efsanevi Testarossa adını 1.000 beygirden fazla güce sahip elektrikli V-8 hibrit teknolojisiyle buluşturması, bu tür ara çözümlerin ne denli kritik hale geldiğini gösteriyor. Hatta Mercedes-AMG, ikinci nesil AMG GT'nin eleştirilerine meydan okuyarak, elektrik desteği olmadan tam 818 beygir gücü ve 1.000 Nm tork üreten ikiz turbo beslemeli 4.0 litrelik V8 motoruyla 2025 Mercedes-AMG GT2 Edition W16 gibi pistlere özel safkan bir canavarı piyasaya sürerek, AB'nin tek yönlü elektrikli araç dayatmasının ne denli gerçekçi olduğu sorusunu gündeme getiriyor.** Ayrıca Ford Mustang'in tamamen elektrikli bir versiyonunu yakın zamanda üretmeme ve benzinli Mustang üretimini 2030'lu yıllara kadar sürdürme kararı, geleneksel performans araçlarına olan talebin devam ettiğini gösteren önemli bir örnek teşkil ediyor. Mercedes-Benz'in AMG için tamamen yeni bir V8 motoru duyurması ve markanın efsanevi V-12 motorların üretimini bir süre daha sürdüreceğini açıklaması da içten yanmalı motorlara olan talebin özellikle belirli segmentlerde hala güçlü olduğunu gösteriyor. Diğer yandan, Mercedes-AMG C63'ün geleneksel V8 motorundan dört silindirli, elektrik destekli bir üniteye geçişinin yarattığı tartışmalar ve Mercedes yetkililerinin 'bazı müşterileri kaybettik' itirafı sonrası, yönetim kurulu üyesi Mathias Geisen'in açıklamalarıyla C63 modelinde gelecekte altı silindirli bir motor seçeneğine geri dönülebileceği sinyalleri verilmiştir. Bu stratejik dönüşüm ve olası sıralı altı silindirli motor iddiaları hakkında daha fazla bilgi için Nexus Haber'in ilgili içeriğinden ulaşabilirsiniz. **Mercedes'in bu yaklaşımı, Audi'nin de 1976'dan bu yana süregelen bir geleneği sona erdirerek, performansa düşkün tutkunları arasında kült statüsüne ulaşmış sıralı beş silindirli motorunun üretimini sona erdirme kararıyla benzer bir doğrultuda ilerlediğini gösteriyor. Özellikle RS3 modelinin yaklaşık iki yıl içinde üretimden kalkmasıyla veda edecek bu efsanevi motorun sonlandırılmasının ardındaki temel nedenler, sıkılaşan Euro 7 emisyon düzenlemeleri ve bu motor için gerekli mühendislik ve maliyet yatırımını haklı çıkaracak pazar talebinin olmaması olarak belirtiliyor. Nitekim Audi CEO'su Gernot Döllner, beş silindirli motoru Euro 7 standartlarına uyumlu hale getirmenin "teknik olarak zor olmadığını" ancak asıl sorununk gerekli yatırım için yeterli "ölçek ve genel pazar talebi" olmadığını vurguladı. Audi'nin bu ikonik motoruna vedası hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın.** Volkswagen'in elektrikli Golf modelinin üretimindeki gecikmeler, elektrikli araçlara geçiş sürecindeki finansal ve üretim zorluklarının bir diğer göstergesiyken, Toyota'nın hibritlere öncelik veren 'çoklu yol' stratejisi ve ikonik 4A-GE motorunu yeniden üretme kararı, markaların çeşitliliği koruma çabasını yansıtıyor. **Hatta 1990 yılından bu yana 17 milyondan fazla satan ikonik Renault Clio modeli de 2026 versiyonuyla tamamen yenilenerek, özellikle E-Tech Full Hibrit güç aktarma organıyla yakıt verimliliği ve şehir içi elektrikli sürüş konusunda büyük iddialar taşıyor.** Bu genel eğilim, Volvo gibi markaların elektrikli araç hedeflerini revize etmesi (örneğin, Volvo CEO'su Hakan Samuelsson, başlangıçta 2035 yılına gelindiğinde tüm yeni otomobillerin tamamen elektrikli olacağına dair iddialı bir kehanette bulunsa da, şirketin 2030 için belirlediği sadece EV satışı hedefini terk ederek, on yılın sonunda satışlarının yüzde 90 ila 100'ünü şarj edilebilir hibrit ve tamamen elektrikli araçların oluşturmasını hedeflediğini duyurdu. Yılın ilk sekiz ayında Volvo, içten yanmalı motoru olmayan sadece 90.326 adet araç satışı gerçekleştirirken, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24'lük devasa bir düşüşe işaret ediyor. Şarj edilebilir hibritler de yüzde bir düşüşle 107.380 adede gerilerken, sadece benzinli ve hafif hibrit modeller yüzde yedi düşüşle 253.376 adet sattı. Genel olarak, Volvo'nun bu yıl toplam teslimatları yüzde 10 düşüşle 498.464 adette kaldı.) ve Avrupa Birliği'ndeki toplam araç satışlarının yalnızca %15.6'sını bataryalı elektrikli araçlar (BEV'ler) oluşturmasıyla da destekleniyor. Birleşik Krallık ve İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre'den oluşan Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri dahil edildiğinde ise bu oran %17.4'e yükseliyor. Bu genel dönüşüm rüzgarları, yalnızca elektrikli araçlara geçişi değil, aynı zamanda karoser tercihlerini de derinden etkiliyor; örneğin, uzun yıllar station wagon segmentinin liderlerinden olan Volvo, sevilen lüks modeli V90'ın üretimini bu ayın sonunda durdurarak ve doğrudan bir halefi planlamayarak, markanın köklü station wagon geleneğinden vazgeçtiği ve tüketici ilgisinin yoğunlaştığı SUV'lara yöneldiği şeklinde yorumlanıyor. Benzer şekilde, bir zamanlar sportif sürüş deneyimiyle bilinen Honda da odağını büyük SUV'lara ve hibrit modellere kaydırırken, lüks üretici Audi de sportif fastback modelleri A7 ve S7'yi 2026 yılı itibarıyla Amerika Birleşik Devletleri pazarından çekme kararı aldı. Bu bağlamda, Japon devi Toyota'nın hibritlere öncelik veren 'çoklu yol' stratejisinin, dünya genelinde elektrikli araç talebinin yavaşlamasıyla giderek daha fazla haklılık kazandığı gözlemleniyor. Öte yandan, Avrupa'nın en prestijli otomotiv etkinliklerinden biri olan ve 9-14 Eylül 2025 tarihleri arasında Messe München fuar merkezi ve şehir genelinde düzenlenecek olan IAA Mobility Fuarı, elektrikli geleceğe kararlılıkla ilerleyen markaların vitrini oldu. Yıllardır merakla beklenen Polestar'ın yeni amiral gemisi elektrikli sedanı Polestar 5, bu fuarda tüm ihtişamıyla sahneye çıkarken, lüks elektrikli sedan pazarında Porsche Taycan ve Lucid Air gibi güçlü rakiplere meydan okumaya hazırlanıyor. Aynı fuar kapsamında, Mercedes-Benz de 7 Eylül Pazar günü tam tanıtımı yapılacak olan lüks SUV segmentindeki popüler temsilcisi GLC'nin tamamen elektrikli versiyonuyla (ABD pazarına sunulacak ilk tam elektrikli GLC olma unvanını taşıyarak Audi Q6, Porsche Macan ve BMW'nin Neue Klasse platformunu kullanan yeni BMW iX3 gibi güçlü rakipleriyle doğrudan rekabet edecek) otomobil dünyasına adım attı. Marka ayrıca, bu fuarda 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX'in ve elektrikli/hafif hibrit seçeneklerle CLA Shooting Brake'in de halka açık ilk gösterimini yaparak dikkatleri üzerine çekti. Hyundai'nin geleceğin kompakt elektrikli vizyonunu sergileyen Concept Three'yi gün yüzüne çıkarması da fuarın öne çıkan yeniliklerinden biriydi. Ayrıca Audi de ikonik spor otomobilleri TT ve R8'in boşluğunu doldurmak üzere tasarladığı, 2027 yılında tamamen elektrikli olarak ü üretime geçecek olan 'TT Moment 2.0' adını verdiği yeni elektrikli spor otomobil konsepti Concept C'yi duyurarak büyük bir heyecan yarattı. Bu model, TT ile R8 arasında "son derece duygusal bir spor otomobil" olarak konumlandırılıyor. Şirket, 2027'de yollara çıkacak üretim versiyonunun konseptle neredeyse aynı olacağını (%87 oranında benzerlik) duyurdu ve yol versiyonunun Porsche'nin yeni nesil 718 EV modelleriyle aynı, yeni geliştirilmiş bir platformu paylaşması bekleniyor. Audi CEO'su Gernot Döllner, yıllık satış tahminlerinin "çok düşük beş haneli" rakamlarda olmasına rağmen, altı haneli fiyat etiketiyle Concept C'nin karlı olacağına ve markanın genel satış hedeflerine doğrudan hacim katkısından ziyade, 'TT Anı 2.0' olarak marka imajını güçlendirerek showroomlara daha fazla müşteri çekeceğine inanıyor. Böylece markanın elektrikli geleceğe olan inancını pekiştiriyor. Ancak tüm bu heyecanın yanı sıra, Polestar 5'in özellikle Amerika Birleşik Devletleri pazarına girişi konusunda belirsizlikler dikkat çekiyor. Ayrıca, Volkswagen de dahil olmak üzere birçok markanın test sürüşü imkanı sunacağı belirtiliyor, bu da ziyaretçilere yeni modelleri deneyimleme fırsatı sunacak.

Sonuç: Geri Dönüşü Olmayan Bir Yolculuk

Tüm bu gelişmeler ışığında, Porsche'nin 718 serisini tamamen elektrikliye dönüştürme kararının geri dönüşü olmayan bir yolculuk olduğu anlaşılsa da, otomotiv pazarındaki genel trendler bu dönüşümün beklenenden daha karmaşık ve yavaş ilerlediğini gösteriyor. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verilerine göre, yılın ilk sekiz ayında AB'deki toplam araç satışlarının yalnızca %15.6'sını bataryalı elektrikli araçlar (BEV'ler) oluşturdu. Birleşik Krallık ve EFTA ülkeleri dahil edildiğinde ise bu oran %17.4'e yükseliyor. Bu tabloya rağmen Volvo CEO'su Hakan Samuelsson gibi bazı sektör liderleri, 2035 yılına gelindiğinde tüm yeni otomobillerin tamamen elektrikli olacağına dair iddialı bir kehanette bulunsa da, markanın elektrikli araçların yükselişinin beklenmediği kadar hızlı olmaması nedeniyle 2030 hedeflerini sadece EV satışından, şarj edilebilir hibrit (PHEV) ve tamamen elektrikli araçların yüzde 90 ila 100'ünü oluşturması şeklinde revize etmişti. Yılın ilk sekiz ayında Volvo, içten yanmalı motoru olmayan sadece 90.326 adet araç satışı gerçekleştirirken, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24'lük devasa bir düşüşe işaret ediyor. Şarj edilebilir hibritler de yüzde bir düşüşle 107.380 adede gerilerken, sadece benzinli ve hafif hibrit modeller yüzde yedi düşüşle 253.376 adet sattı. Genel olarak, Volvo'nun bu yıl toplam teslimatları yüzde 10 düşüşle 498.464 adette kaldı. Bu düşük pazar payı ve AB'nin 2035 içten yanmalı motor yasağına yönelik endişeler ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in otomotiv yöneticileriyle yaptığı görüşmelerde 2035 hedefi değişmezken, yasanın 2026'daki gözden geçirme sürecinin bu yıla çekilmesi, Lamborghini'nin tamamen elektrikli modelinin gelişini 2029'a ertelemesi, Audi'nin içten yanmalı motor üretimini en az 10 yıl daha sürdüreceğini açıklaması ve Mercedes-Benz'in daha önce belirlediği 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıklaması gibi gelişmelerle daha da anlam kazanıyor. Hatta 1990 yılından bu yana 17 milyondan fazla satan ikonik Renault Clio modeli de 2026 versiyonuyla tamamen yenilenerek, özellikle E-Tech Full Hibrit güç aktarma organıyla yakıt verimliliği ve şehir içi elektrikli sürüş konusunda büyük iddialar taşıyor. Mercedes-Benz CEO'su Ola Källenius'un Avrupa otomobil endüstrisinin "tam hızla bir duvara çarptığı" ve "çökebileceği" yönündeki uyarıları ile BMW Teknoloji Sorumlusu Joachim Post'un 2035 yasağının "aptalca" olduğunu ve bir endüstriyi öldürebileceğini ifade etmesi, pazarın mevcut gerçekleriyle uyumsuzluğun altını çiziyor. Bu karşıt görüşlere rağmen, Volvo'nun kardeş markası Polestar ise AB'yi 2035 sıfır emisyon zorunluluğunu sıkı tutmaya çağırıyor. Bu karmaşık pazar dinamikleri hakkında daha fazla bilgi edinmek ve lüks elektrikli araç pazarının detaylı analizini okumak için Mercedes-AMG Elektrikli Porsche 911 Rakibi: Lüks EV Pazar Analizi başlıklı haberimize göz atabilirsiniz.

Öte yandan, Volkswagen de elektrikli araçları için tanıdık isimleri yeniden kullanma stratejisiyle öne çıkıyor. CEO Thomas Schäfer'ın ifadesiyle, 'ID. Polo, bilinen isimlerimizi geleceğe taşımanın sadece başlangıcı.' Bu açıklama, markanın ID.3'ü ID. Golf'e, ID.4'ü ID. Tiguan'a ve ID.7'yi ID. Passat'a dönüştürme ihtimalini güçlendiriyor. ID. Cross'un seri üretim versiyonunun önümüzdeki yaz yeni bir isimle (muhtemelen ID. Polo Cross) tanıtılacak olması, bu stratejinin bir parçası. Ayrıca, standart ID. Polo'nun resmi tanıtımı Mayıs 2026'da gerçekleşecekken, elektrikli Polo serisi önümüzdeki sonbaharda iki farklı batarya boyutu ve üç farklı güç çıkışı seviyesiyle satışa sunulacak. Merakla beklenen ID. Polo GTI versiyonu ise 223 beygir gücündeki performansıyla yıl sonundan önce piyasaya sürülerek elektrikli hot hatch segmentine iddialı bir giriş yapacak. Markanın en uygun fiyatlı elektrikli aracı ise 2026'da 20.000 Euro etiketiyle e-up! modelinin yerini alacak olan ID.1 olacak ve ID.2 için Almanya'da hedeflenen 25.000 Euro'luk rekabetçi fiyatlandırma ile elektrikli araçlara erişimi genişletmeyi amaçlıyor. Diğer yandan Audi, lüks otomobil pazarında yıllık 2 milyon araç satışı gibi iddialı bir hedefe ulaşmayı amaçlarken, bu hedefin markanın tarihinde hiç ulaşamadığı bir zirve olduğunu belirtiyor. Bu strateji doğrultusunda, Volkswagen Polo tabanlı A1 supermini ve Q2 kompakt crossover modelleri, mevcut jenerasyonlarının ömrünü tamamlamasının ardından üretimden kaldırılacak. Bu hamlelerle birlikte, A3 modeli markanın en uygun fiyatlı modeli konumuna gelirken, Audi 2026 yılında pazara sunacağı yeni bir giriş seviyesi elektrikli araç ile farklı bir strateji izleyecek. Performans meraklıları için ise, ABD pazarında 2026 yılı itibarıyla sportif fastback modelleri Audi A7 ve S7 satıştan çekilirken, RS7 modeli 2026 yılı ve sonrasında da Amerika'da sunulmaya devam edecek. ABD pazarının Audi'nin 2 milyonluk satış hedefinde kilit rol oynayacağı belirtilirken, Trump yönetiminin uyguladığı gümrük vergilerini aşmak amacıyla yerel üretimin değerlendirildiği de ekleniyor ki bu, Audi'nin bölgesel satışlarını ikiye katlamasını sağlayabilir. Bu bağlamda, Skoda'nın Vision O konseptinin bir sonraki nesil elektrikli Octavia'yı önizlediği düşünülse de, içten yanmalı motorlu Octavia'nın sonunun yakın zamanda gelmesi pek olası görünmüyor. Zira 1996'dan bu yana markanın en çok satan otomobili olma özelliğini koruyan Octavia'yı, Skoda'nın bu kadar kısa sürede içten yanmalı motorlu versiyonu bırakıp tüm enerjisini bu cesur tasarımlı konseptten ilham alan bir elektrikli modele yatırması, pazar stratejisi açısından büyük bir risk taşıyacaktır. Cupra'nın alışılmadık tasarımlarla 'kutunun dışında düşünmeye' çalışması ise takdire şayan. Ancak, bir üretim versiyonu gelirse bile, yakın zamanda Amerika Birleşik Devletleri pazarına ulaşmayacak. Cupra, otomotiv endüstrisindeki devam eden zorlukları ve değişen pazar dinamiklerini gerekçe göstererek Kuzey Amerika'daki çıkışını 2030 sonrasına ertelemişti. Ayrıca, Volkswagen, ID. Cross konsepti gibi yeni elektrikli modellerinde fiziksel düğmelere geri dönüş sözünü tutarak kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi de hedefliyor. Wolfsburg merkezli otomotiv devi, şu an için doğrudan bir spor otomobil planlamıyor olsa da, tasarım stüdyosu Italdesign'dan keyifli bir “ne olurdu” senaryosu olarak bir elektrikli coupe çizmesini istedi. **EVX Projesi** adını taşıyan bu tasarım egzersizi, otomotiv dünyasının geleceğine dair ilginç ipuçları sunuyor ve İtalyan Italdesign'ın Volkswagen için tasarladığı bu elektrikli coupe konsepti, MEB+ platformu üzerinde bir 2+2 coupe olarak geliştirildi ve Münih'teki IAA Mobility fuarında sadece bir hologram olarak sergilendi. Ancak, bu projenin hayata geçme olasılığı düşük görünüyor; içten yanmalı bir motor olmaksızın, böyle bir aracın niş bir ürün olarak kalacağı düşünülüyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, Ram'in sevilen Hemi V-8 motorunu 1500 pickup modellerine geri getirmesi ve CEO'su Tim Kuniskis'in 'Hata yaptık' itirafında bulunması gibi örnekler, içten yanmalı motorlara olan bağlılığın elektrifikasyon çağında bile devam ettiğini gösteriyor. Ayrıca Ram CEO'sunun V-8 motorunu seriden çıkarmanın bir hata olduğunu itiraf ederek Hemi V-8'i geri getirmesi ve otomobil dünyasında efsanevi bir yere sahip olan Toyota’nın 4A-GE kodlu dört silindirli motorunu yıllar sonra modern üretim teknikleriyle yeniden üretme kararı alması, içten yanmalı motorlara olan bağlılığın elektrifikasyon çağında bile devam ettiğini gösteriyor. Bu konudaki detaylı bilgilere Ram Elektrikli Kamyonet Projesi İptal Edildi: Hibrit Ramcharger 'REV' Oldu ve Audi RS6 E-Tron İptal İddiaları: Elektrikli Pazar Sallanıyor başlıklı haberlerimizden ulaşabilirsiniz. Daha geniş perspektif için BMW, Mercedes ve AB 2035 İçten Yanmalı Motor Yasağı: Sektörü Çökertir mi? haberimize de göz atabilirsiniz.

Volkswagen'in tarihinde üretim bandına çıkmayan birçok iddialı elektrikli veya performans odaklı spor otomobil konsepti bulunuyor. 2017 MEB tabanlı, 1970'lerin SP2'sinden esinlenen coupe tasarım eskizleri gibi modeller, markanın sadece çizim tahtasında kalan ancak dikkat çeken tasarımlarına örnek teşkil ediyor. W12 Nardo, XL Sport ve EcoRacer gibi modeller de Volkswagen'in performans odaklı ancak seri üretime geçmeyen araç geçmişini gözler önüne seriyor. EVX Projesi de bu konsept geleneğinin bir devamı olarak değerlendirilebilir.

Bu dönüşüm sürecinde, elektrikli spor otomobillerin "duygu" eksikliğini gidermek adına yenilikçi çözümler de geliştiriliyor. Audi CEO'su Gernot Döllner'in "sanal bir şanzıman ve sesin elektrikli bir otomobil sürmeye gerçekten bir şeyler kattığını" belirtmesi ve hatta yarış pistinde sanal şanzımanla daha hızlı olduğunu iddia etmesi dikkat çekici. Bu durum, elektrikli araçların doğal sessizliği ve tek vitesli aktarımının geleneksel spor otomobillerde alışık olunan 'geribildirim' hissini ortadan kaldırması sorununa bir çözüm sunma arayışını gösteriyor. Audi'nin sanal olarak beş silindirli motor sesini bile canlandırabileceği konuşulurken, yazılımın esnekliği sayesinde gelecekteki elektrikli araçlarına istediği motor sesini ekleyebilecek olması, bu alandaki inovatif yaklaşımı pekiştiriyor. Benzer şekilde, **Dodge'un yeni Charger Daytona EV'si yapay bir sese sahip olsa da simüle edilmiş bir şanzıman sistemine sahip değilken, Lexus, Kia EV6 GT, yaklaşan elektrikli M3, 2026 Honda Prelude hibrit ve** İngiliz lüks otomobil üreticisi Jaguar'ın 'Type 00' kod adlı elektrikli coupe modelinin test sürüşlerinde gizemli bir V8 motor sesi çıkarması, elektrikli otomobilin sessiz doğasını dengelemek ve geleneksel spor otomobil tutkunları için 'coşku' vaadini somutlaştırmak amacıyla, performans odaklı elektrikli araçlarda yapay motor seslerinin giderek yaygınlaştığını gösteriyor. Porsche'nin de kendi elektrikli modellerine sanal vites değişimleri ve yapay motor sesleri eklemeyi ciddi şekilde değerlendirmesi, Hyundai Ioniq 5 N ve Ferrari gibi markaların da benzer yapay vites değişimleri geliştirmesi, sektördeki bu yöndeki güçlü eğilimin altını çiziyor. **Ancak Ferrari'nin yeni 849 Testarossa hibrit hiper otomobili ve Mercedes'in elektrikli C-Serisi gibi modeller Hyperscreen gibi devasa dijital ekranlara rağmen orta konsol ve direksiyon simidinde fiziksel tuşların varlığını koruyarak sürücü odaklı bir yaklaşım sergiliyor.**

"Bu araçların gerçekten, gerçekten parlak olacağını bilmelisiniz; çünkü hafifler, güçlüler ve inanın bana, iki kapılı bir spor otomobil için bu harika bir kombinasyon." - Porsche 718 ve 911 serilerinin Başkan Yardımcısı Frank Moser

Nexus Haber Yorumu: Değişen Pazar, Değişen Stratejiler

Nissan Ariya'nın ABD pazarından çekilme kararı, elektrikli araç sektöründeki 'altına hücum' döneminin sona erdiğini ve şirketlerin daha gerçekçi, maliyet odaklı ve pazar taleplerine duyarlı stratejiler benimsediğini açıkça ortaya koyuyor. Özellikle uygun fiyatlı EV'lere yönelme ve hibrit teknolojilerine yatırım yapma eğilimi, kısa vadede elektrikli dönüşümün seyrini belirleyecek gibi görünüyor. **Ford'un Almanya'daki işten çıkarmalar ve üretimde vardiya azaltma kararı gibi gelişmeler de bu genel eğilimin bir parçası olarak,** Nexus Haber olarak, bu tür stratejik değişimlerin tüketiciler için daha sürdürülebilir ve çeşitli seçenekler sunma potansiyeli taşıdığını düşünüyoruz. Nissan'ın 'içerik eksiltme' yerine 'gereksiz israfı ortadan kaldırma' hedefiyle yürüttüğü bu maliyet optimizasyonları, rekabet gücünü artırırken kalite algısından ödün vermemeyi amaçlıyor. Önemli olan, otomobil üreticilerinin bu dinamik pazarda nasıl esneklik göstereceği ve inovasyonlarını hangi alanlara yoğunlaştıracağı olacaktır.

Kaynak: Motor1.com

```