Mercedes-Benz GLC EQ Technology, Hyperscreen ile Dijital Kokpit Deneyimini Zirveye Taşıyor

Haber Merkezi

05 September 2025, 10:31 tarihinde yayınlandı

Mercedes-Benz GLC EQ Technology: Dijital Kokpitte Yeni Devrim ve Hyperscreen Fütürizmi

Otomotiv dünyası, Mercedes-Benz'in en yeni iç tasarım felsefesiyle bir kez daha şekilleniyor. Marka, son yıllarda birden fazla ekranı kokpitlerine entegre etme eğilimini bir adım öteye taşıyarak, GLC ile EQ Technology modelinde her şeyi devasa bir ekranda birleştirdi. Eski EQC'nin yerini alacak olan bu elektrikli crossover, “Hyperscreen” adı verilen ve sütundan sütuna uzanan gelişmiş bir versiyonla geliyor. Tam 39.1 inç (99.3 santimetre) köşegen uzunluğa sahip bu ekran, iç mekana hakimiyet kurarak sürücü ve yolculara bambaşka bir dijital deneyim sunuyor.

Bin adetten fazla bireysel LED'i bünyesinde barındıran bu ekran, ilk bakışta sadece dikkat çekici bir özellik gibi görünse de Mercedes, Hyperscreen'in dikkat dağıtıcı olmadığını iddia ediyor. Kullanıcılar, “görkemli, yüzen ekranın” iki bölümünü dahili kaydırıcılar sayesinde aynı anda ayarlayabiliyor. Ancak, bu mega ekranın opsiyonel bir özellik olduğunu belirtmekte fayda var; daha uygun fiyatlı versiyonlarda geleneksel gösterge paneli ve daha az ekran alanı bulunacak. Bu durum, teknolojinin herkes için zorunlu olmadığı esnek bir yaklaşımı temsil ediyor.

Geniş Ekranlar: Lüksün Yeni Sembolü mü, Yoksa Geçici Bir Trend mi?

Her ne kadar iç mekandaki odak noktası bu devasa ekran olsa da, tüm kontroller dijitalleşmiş değil. Orta konsol, direksiyon simidi ve kapı içlerinde hala fiziksel tuşlar yer alıyor. Ancak genel eğilim, lüks markaların büyük ekranları birinci sınıf çekicilikle eşdeğer tutması yönünde. Bu yaklaşım, herkes tarafından aynı şekilde kabul görmüyor. Bazı eleştirmenler, şık malzemeler ve zarif gösterge paneli tasarımlarının yerini alan ekran merkezli düzenin, zamanla eskime potansiyeli taşıdığını belirtiyor. Yine de, GLC gibi araçların çoğu sahibinin sonsuza dek saklamayı planlamadığı düşünüldüğünde, bu tasarım yaklaşımının stratejik bir tercih olduğu söylenebilir. Bu tür stratejik kararların arkasında, lüks segmentteki elektrikli araçlara geçiş sürecinde yaşanan gecikmeler ve pazar dinamiklerinin getirdiği temkinli yaklaşımlar da etkili oluyor. Nitekim, üst düzey alıcıların pahalı elektrikli araçlardan uzaklaştığı gözlemlenirken, markalar talebin ve teknolojinin olgunlaşmasını beklemeyi tercih ediyor. McLaren gibi lüks spor otomobil üreticilerinin bile elektrikli araç planlarını gözden geçirmesinin nedenleri hakkında daha fazla bilgi edinin. Bu, Mercedes iç mekanlarının on yıl öncesine göre ne kadar evrildiğinin çarpıcı bir göstergesi.

Rakipler de Boş Durmuyor: Otomotiv Sektöründe Ekran Yarışı

Mercedes'in yeni CLA modeli de dik bir konsolda üç ayrı ekran kullanarak dijitalleşmeye ağırlık veriyor, ancak farklı bir yaklaşım sergiliyor. Hangi düzenin daha iyi çalıştığını söylemek zor olsa da, Mercedes'in bu yöne ilerlediği açıkça görülüyor. Rakip BMW de, akıllı telefon kullanıcılarını cezbetmek için dev ekranlara büyük yatırım yapıyor. Yeni BMW iX3, yeni nesil iDrive ile birlikte 17.9 inçlik dokunmatik ekran ve ön camın tabanında sütundan sütuna bir projeksiyonla piyasaya çıkıyor. Bu modelde "Panoramik iDrive" adı verilen, iki farklı seviyede düzenlenmiş fütüristik bir kabin deneyimi sunulurken, BMW'nin tamamen elektrikli araçlara özel geliştirdiği devrim niteliğindeki Neue Klasse platformu da temelini oluşturuyor. Ayrıca, iX3 ile birlikte BMW'nin tasarım dilinde de köklü bir değişim yaşanıyor; geleneksel büyük böbrek ızgaraları küçülerek 1962 Neue Klasse modeline gönderme yapan daha minimal ve aydınlatmalı bir yapıya bürünen ve farlar da yeni ızgaralarla bütünleşik akıcı bir tasarıma sahip olacak. Yaklaşık 640 kilometre menzil sunması beklenen, arkadan itişli ve dört tekerlekten çekişli seçeneklere sahip bu modelin tüm detayları, Münih Otomobil Fuarı'nda (IAA Mobility) resmi tanıtımında ortaya çıkacak. Audi ve Porsche de benzer bir yolu izleyerek, Çin pazarında zaten norm haline gelmiş ekran yoğunluğunu benimsemiş durumda. Örneğin Audi, spor otomobil segmentindeki ikonik modelleri TT ve R8'in üretimden kalkmasıyla oluşan boşluğu dolduracak iddialı bir adım atarak 'TT Moment 2.0' olarak tanımladığı ve 'Concept C' adını verdiği tamamen elektrikli spor otomobil konseptiyle dikkat çekiyor ve 2027'de yollara çıkacak üretim versiyonunun konseptle neredeyse aynı olacağını duyuruyor. Dijital tasarımcı Luca Serafini'nin Concept C'nin karakteristik ince LED farlarını, konik ızgarasını, düz yüzeylerini ve kapalı C sütununu bir SUV gövdesine uyarlayarak ne kadar etkileyici olabileceğini gözler önüne seren çalışmalarına buradan göz atabilirsiniz. Porsche ise 2025 Münih Otomobil Fuarı'nda en tartışmalı modellerinden biri olan tamamen elektrikli Cayenne'in prototipini sergileyecek; bu model PPE platformunda geliştirilse de benzinli Cayenne'in üretimine en az 2030'a kadar devam edeceği belirtiliyor. Bu adımlar, markaların elektrifikasyon sürecine hem dijitalleşme hem de yeni model stratejileriyle yön verdiğini gösteriyor.

Otomobil üreticilerinin bu eğilimi, muhtemelen müşterilerin araçlarında ne istediklerine dair yaptığı araştırmalara dayanıyor. İnanması güç olsa da, çoğunluğun tercihi ekranlar yönünde gibi görünüyor ve dijital kokpitler otomobillerde giderek daha fazla yer kaplıyor.

Dijitalleşmenin Geleceği ve Kullanıcı Deneyimi Üzerine Notlar

  • Uzun vadede artan ekran kullanımı, sürücüde ekran yorgunluğu ve potansiyel dikkat dağınıklığı riskini beraberinde getirebilir.
  • Yeni nesil dijital arayüzlere sürücülerin adaptasyon süreci, kullanım kolaylığı ve ergonomi açısından büyük önem taşıyor.
  • Yazılım güncellemelerinin sıklığı, arayüzün hızı ve stabilitesi, genel kullanıcı deneyimini doğrudan etkileyecektir.
  • Fiziksel tuşların sağladığı dokunsal geri bildirim ve hızlı erişim imkanının eksikliği, bazı kullanıcılar için hala önemli bir dezavantaj olabilir.
  • Bu ekran merkezli tasarımların, aracın ikinci el değerini ve uzun ömürlü çekiciliğini nasıl etkileyeceği zamanla netleşecek.

GLC EQ Technology'nin Tam Tanıtımı Yaklaşıyor

Mercedes, GLC ile EQ Technology modelinin şimdilik sadece iç mekanını gözler önüne serdi. Aracın tam tanıtımı, önümüzdeki hafta Münih'teki IAA Mobility Show öncesinde, 7 Eylül Pazar günü yapılacak. Aynı fuarda, rakip BMW iX3'ün de resmi tanıtımı gerçekleştirilecek olması, bu etkinlikteki rekabeti ve elektrikli geleceğe yönelik adımları daha da heyecanlı hale getiriyor. Bu tanıtım, modelin tüm teknik detayları ve dış tasarımı hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlayacak. Mercedes-Benz, bu fuarda sadece yeni nesil GLC'yi değil, aynı zamanda 1.360 beygir gücündeki elektrikli hiper otomobil konsepti Mercedes-AMG Project XX'i ve elektrikli/hafif hibrit seçeneklerle CLA Shooting Brake modellerini de halka açık ilk kez gösterecek. Otomotiv sektöründeki bu köklü değişim, Mercedes-Benz'in geleceğe yönelik vizyonunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu etkinlik aynı zamanda diğer önemli tanıtımlara da ev sahipliği yapacak; örneğin Türkiye'nin yerli otomobili Togg, Avrupa pazarına açılma hedeflerini açıklarken, Ford yeni bir kompakt SUV (EcoSport'un halefi) ve Volkswagen de ID.2all konseptinin crossover versiyonu olarak geliştirilen uygun fiyatlı yeni bir elektrikli SUV konsepti ve yeni Twingo EV gibi modellerini sergileyecek. Tüm bu gelişmeler, sektörün geleceğine ışık tutuyor.

Kaynak: Motor1.com