Mercedes CEO'dan Korkutan Uyarı: 2035 Yasağı Avrupa Otomotiv Sanayisini 'Duvara Çarptıracak'!

Haber Merkezi

12 August 2025, 16:42 tarihinde yayınlandı

Mercedes CEO'su Uyardı: 2035 Yasağı Avrupa Otomotiv Sektörünü Çöküşe Sürükleyebilir! | Nexus

Otomotiv dünyası, Mercedes-Benz'in en tepesindeki isim olan ve aynı zamanda Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) başkanlığını yürüten Ola Källenius'un sarsıcı açıklamalarıyla çalkalanıyor. Källenius, Avrupa Birliği'nin 2035 yılında içten yanmalı motorlu (İYM) yeni otomobil satışlarını tamamen yasaklama planının, kıtanın otomotiv endüstrisini bir 'çöküşe' sürükleyebileceği konusunda net bir uyarıda bulundu. Bu açıklama, sadece birkaç yıl önce 'piyasa koşulları elverdiğinde' tamamen elektriğe geçme sözü veren Mercedes-Benz'in stratejisinde yaşadığı 180 derecelik dönüşü de gözler önüne seriyor.

"Bir gerçeklik kontrolüne ihtiyacımız var. Aksi takdirde, tam gaz duvara doğru gidiyoruz. Elbette karbondan arınmalıyız, ancak bu teknoloji-nötr bir şekilde yapılmalı. Ekonomimizi gözden kaçırmamalıyız."

Källenius, Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt'a verdiği röportajda, bu radikal politikanın devam etmesi halinde tüm endüstrinin bir 'patlama' yaşayacağını iddia etti. Ona göre, tüketiciler yasağın yürürlüğe girmesine yakın bir zamanda panikle benzinli ve dizel araçlara hücum edecek ve bu durumun "iklime hiçbir faydası olmayacak".

Rakamlar Ne Söylüyor? Elektrikli Dönüşüm Hedefin Gerisinde

Källenius'un endişeleri, pazarın mevcut durumuyla da destekleniyor. AB'nin 2035 için hedeflediği %100 elektrikli araç pazar payı, şu anki rakamlarla bir hayli uzak görünüyor. Avrupa pazarındaki (AB, İngiltere ve EFTA ülkeleri dahil) son veriler, dönüşümün beklenenden yavaş ilerlediğini ortaya koyuyor.

Avrupa Otomotiv Pazarı (2024 İlk Yarı)

  • Tam Elektrikli Araçlar (BEV): Toplam satışların sadece %17,5'ini oluşturuyor.
  • Şarj Edilebilir Hibritler (PHEV): Pazar payı %8,7 seviyesinde.
  • Geleneksel Hibritler: Mild-hibrit modellerin de dahil olduğu bu kategori, pazarın %35'ini kapsıyor. Ancak birçok uzman, mild-hibritleri 'gerçek' hibrit olarak görmüyor.

Bu tablo, tamamen elektrikli modellere geçiş için önümüzde hala uzun bir yol olduğunu ve tüketicinin henüz bu adıma hazır olmadığını gösteriyor.

Madalyonun Diğer Yüzü: AB'nin Israrı ve İklim Hedefleri

Şeytanın avukatlığını yapmak gerekirse, Avrupa Birliği'nin bu katı tutumunun arkasında ciddi iklim hedefleri yatıyor. Mart ayında Avrupa Komisyonu, 2035'ten itibaren satılacak yeni araçlar için '0 g/km CO₂ emisyonu' hedefine bağlılığını bir kez daha teyit etti. Buradaki amaç, ulaşımın neden olduğu karbon ayak izini radikal bir şekilde azaltmak ve Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşmak. Ancak sektör temsilcileri, bu hedeflerin ekonomik gerçeklikten ve teknolojik hazırlık seviyesinden kopuk olduğunu savunuyor.

Mercedes'in Kendi Karnesi de Endişeleri Doğruluyor

Källenius'un bu uyarıları yaparken kendi markasının performansına bakması, durumu daha da ironik kılıyor. Mercedes-Benz'in kendi küresel satış verileri, elektrikli araç pazarındaki yavaşlamayı açıkça gösteriyor. Markanın tam elektrikli araç satışlarının payı, geçen yılın aynı dönemine göre %9,7'den %8,4'e geriledi. Şarj edilebilir hibritler (PHEV) dahil edildiğinde bile, 'elektrik destekli' modellerin toplam satışlardaki payı yılın ilk altı ayında sadece %20,1'de kaldı. Bu durum, premium bir markanın bile tüketicileri tamamen elektrikliye geçmeye ikna etmekte ne kadar zorlandığını kanıtlıyor.

Peki Şimdi Ne Olacak? Olası Senaryolar

Avrupa'nın 2035 yasağı henüz taşa yazılmış bir kural değil ve önümüzdeki aylarda yeniden gözden geçirilmesi planlanıyor. Sektörden gelen bu güçlü muhalefet, yasağın bir miktar esnetilebileceğine dair umutları artırıyor. Olası bir senaryo, tam elektrikli araçlara ek olarak, emisyonları önemli ölçüde düşük olan şarj edilebilir hibrit (PHEV) araçların satışına 2035'ten sonra da izin verilmesi olabilir. Aksi takdirde, Källenius'un öngördüğü gibi, politika ve pazar gerçekliği arasındaki bu devasa uçurum, Avrupa'nın otomotivdeki liderliğini ciddi şekilde sarsabilir.

Bu tartışma, yeşil bir gelecek inşa etme ideali ile milyonlarca insana istihdam sağlayan dev bir endüstrinin ekonomik gerçekleri arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme getiriyor. Önümüzdeki dönemde verilecek kararlar, sadece otomobillerimizin motor tipini değil, tüm kıtanın endüstriyel geleceğini de şekillendirecek.

Bu haberde yer alan bilgiler, Motor1.com'da yayınlanan orijinal makaleden derlenerek Nexus editörleri tarafından yeniden yorumlanmış ve zenginleştirilmiştir.