Otomobil dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olan Monterey Otomobil Haftası, bu yıl da koleksiyonerlerin ve hız tutkunlarının nefeslerini tuttuğu anlara sahne oldu. Ancak RM Sotheby's tarafından düzenlenen müzayedede bir otomobil, tüm beklentileri aşarak adını tarihe altın harflerle yazdırdı. Sadece bu etkinlik için özel olarak üretilen bir Ferrari Daytona SP3, tam 26 milyon dolarlık (yaklaşık 865 milyon TL) akıl almaz bir fiyata alıcı buldu.

Bu rakam, otomobilin yaklaşık 2.25 milyon dolarlık standart satış fiyatının 10 katından fazlasına denk geliyor ve onu, bir müzayedede satılan en pahalı yeni Ferrari yapıyor.

Bir Otomobilden Daha Fazlası: 26 Milyon Dolarlık Etiketin Sırrı

Peki, bir otomobili bu denli değerli kılan ne olabilir? Cevap, birkaç önemli faktörün birleşiminde yatıyor. Öncelikle, bu Daytona SP3, türünün son örneği. Ferrari'nin toplamda 599 adetle sınırladığı Icona serisi modelinin üretim bandından çıkan son aracı olma özelliğini taşıyor. Bu, koleksiyonerler için paha biçilmez bir anlam ifade ediyor.

İkinci ve belki de en önemli neden, satışın tamamen hayırseverlik amacı gütmesi. Elde edilen gelirin tamamı, eğitimi destekleyen projelere fon sağlayan Ferrari Vakfı'na (Ferrari Foundation) bağışlandı. Bu durum, tekliflerin astronomik seviyelere çıkmasında kilit bir rol oynadı.

Son olarak, aracın kendisi de tamamen eşsiz. Standart modellerden farklı olarak, bu özel SP3; sarı detaylarla bezenmiş, boyasız ve cilalanmış bir karbon fiber gövdeye sahip. Malzemenin kendi estetiğini bir sanat eseri gibi sergileyen bu yaklaşım, otomotiv dünyasında münhasırlığın yeni bir simgesi haline geliyor; nitekim aynı etkinlik haftasında Ford da benzer bir felsefeyle, tamamen boyasız ve parlak karbon fiberden oluşan gövdeye sahip Mustang GTD Liquid Carbon modelini tanıttı. Aracın boyunca uzanan Ferrari logosu ve içerisinde bulunan özel "şahlanan at" motifleri, onu gerçek anlamda bir sanat eserine dönüştürüyor.

Daytona SP3: Modern Bir İkonanın Doğuşu

2021 yılında tanıtılan Daytona SP3, Ferrari'nin geçmişteki efsanevi yarış otomobillerine saygı duruşunda bulunduğu "Icona" serisinin bir parçası. Tasarım ilhamını 1960'ların efsanevi P3 ve P4 prototiplerinden alan araç, gücünü LaFerrari modelinden miras aldığı ancak hibrit sistemi bulunmayan, atmosferik bir V12 motordan alıyor. Sınırlı üretimi ve baş döndürücü tasarımıyla, daha ilk günden itibaren koleksiyonerlerin gözdesi haline gelmişti.

Monterey Müzayedelerinin Zirvesi

Bu 26 milyon dolarlık satış, sadece RM Sotheby's müzayedesinin değil, tüm Monterey Otomobil Haftası boyunca gerçekleşen satışların en yükseği oldu. Diğer etkinliklerde de milyon dolarlık ikonik modeller el değiştirdi.

Ancak hafta sadece rekor kıran müzayedelerle değil, aynı zamanda geleceğe yönelik heyecan verici tanıtımlarla da gündemdeydi. Lexus, beklenmedik bir hamleyle, efsanevi LFA'nın ruhani halefi olarak kabul edilen yeni süper otomobil konseptini tanıttı. Twin-turbo V8 motorla gelmesi beklenen ve LFR olarak anılan bu araç, etkinliğin en çok konuşulan sürprizlerinden biri oldu.

Öte yandan, özel üretim ve kişiselleştirme çıtasını daha da yukarı taşıyan bir başka gelişme ise Bugatti'den geldi. Fransız üretici, standart kişiselleştirmenin ötesine geçerek müşterilerine neredeyse sıfırdan kendi otomobillerini tasarlama imkanı sunan Programme Solitaire kapsamında üretilen tek seferlik Bugatti Brouillard modelini tanıttı. Bu programın ilk meyvesi olan eser, 30 milyon doları aşan tahmini değeriyle, ultra zenginler arasındaki 'benzersizlik' arayışının ulaştığı son noktayı gözler önüne serdi.

Etkinlik haftasına damga vuran bir başka gelişme de, otomotiv dehası Gordon Murray'den geldi. Murray'in şirketi GMA, sadece bir değil, iki önemli duyuruyla dikkatleri üzerine çekti. Bir yanda, Le Mans galibi efsanevi F1 GTR'a modern bir selam niteliği taşıyan pist odaklı yeni S1 LM modelini tanıttı. Bu ultra özel aracın en çok konuşulan yönü, sadece beş adet üretilecek serinin tamamının kimliği açıklanmayan tek bir müşteri tarafından satın alınması oldu. Diğer yanda ise Murray, 1995'teki tarihi Le Mans zaferini onurlandırmak amacıyla tasarlanan ve efsanevi 'longtail' (uzun kuyruk) gövde yapısını V12 motorla birleştiren yeni başyapıtı T.50s Le Mans GTR modelini duyurdu. Yarışın her bir saati için bir adet olmak üzere toplamda sadece 24 adet üretilecek bu özel serinin de tamamının şimdiden satılmış olması, Murray'in analog sürüş felsefesine olan talebin ne denli yüksek olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Haftanın bir diğer önemli vedası ise Amerikan süper otomobil ikonu Ford'dan geldi. Marka, Le Mans efsanesi GT40'ın modern halefi olan Ford GT'nin üretim serüveninin sonuna gelindiğini duyurdu. Bu vedayı taçlandırmak için ise sadece pist kullanımına özel, 67 adetle sınırlı ve 1.7 milyon dolarlık bir fiyat etiketine sahip olan Ford GT Mk IV için son siparişlerin alınacağını açıkladı. Bu hamle, markanın koleksiyonerler için yarattığı 'son şans' fırsatıyla efsaneye unutulmaz bir nokta koydu.

Haftanın en çok ses getiren tanıtımlarından biri de Lamborghini'den geldi. İtalyan boğası, Revuelto platformu üzerine inşa edilen ve markanın bugüne kadarki en güçlü V12 motorunu taşıyan 1065 beygirlik hibrit canavar Lamborghini Fenomeno'yu tanıttı. Sadece 29 adet üretilecek olan ve fütüristik Terzo Millennio konseptinden izler taşıyan bu 'az sayıda üretim' (few-off) modeli, markanın ultra özel otomobiller geleneğinin en yeni halkası olarak koleksiyonerlerin radarına girdi.

Bu durum, koleksiyoner dünyasında 'hayırseverlik' ve 'yatırım' arasındaki ince çizgiyi bir kez daha gündeme getiriyor. Alıcı, hem önemli bir sosyal amaca destek oluyor hem de portföyüne değeri zamanla katlanacak eşsiz bir varlık ekliyor. Bu tür satışlar, ultra zenginler için vergi avantajları ve prestij sağlayan bir kazan-kazan formülü sunarken, paranın doğrudan bağışlanmasıyla elde edilecek etki üzerine de bir tartışma başlatıyor.

Sonuç olarak, bu rekor satış sadece bir otomobilin el değiştirmesi değil, aynı zamanda marka mirasının, özel üretimin ve hayırseverliğin bir araya geldiğinde ne denli güçlü bir değer yaratabileceğinin de kanıtı niteliğinde. Ferrari Daytona SP3, şimdiden modern otomotiv tarihinin en unutulmaz anlarından birine imza atmış durumda.

Bu haberde yer alan temel bilgiler, Motor1 tarafından yayınlanan bu rapora dayanmaktadır.