Audi'nin Yeni Elektrikli Spor Otomobili: Geçmişten İlham, Geleceğe Yöneliş

Haber Merkezi

01 September 2025, 11:43 tarihinde yayınlandı

Audi'den 'TT Moment 2.0' Sinyali: Tamamen Elektrikli Yeni Spor Otomobil Yolda

Audi, otomotiv dünyasında heyecan yaratacak yeni bir hamleyle gündemde: tamamen elektrikli bir spor otomobilin geliştirildiğini duyurdu. Markanın CEO'su Gernot Döllner, bu yeni modeli "TT Moment 2.0" olarak tanımlayarak, orijinal TT'nin 1990'larda yarattığı etkiyi yeniden yakalamayı hedeflediklerini belirtti. Ancak bu model, ne ikonik TT'nin doğrudan bir halefi ne de süper spor R8'in yeni versiyonu olacak.

Audi'nin Model Gamında Stratejik Değişim: A7 ve S7 Amerika'ya Veda Ediyor

Audi'nin bu heyecan verici elektrikli spor otomobil projesinin yanı sıra, marka küresel model stratejisinde köklü bir dönüşüme giderek, sportif ve zarif fastback modelleri Audi A7 ve S7'nin 2026 yılı itibarıyla Amerika Birleşik Devletleri pazarındaki satışlarını durdurma kararı aldı. Bu hamle, Audi'nin lüks fastback sedan segmentindeki bazı modellerinden vazgeçerken, bir yandan da 2007'de BMW X6 ile başlayan ve aradan geçen yıllara rağmen popülaritesini koruyan SUV coupe akımına yaptığı yatırımları sürdürdüğünün bir göstergesi. Nitekim, tam elektrikli Q4 Sportback E-Tron'dan Q5 Sportback ve Q8'e kadar birçok farklı segmentte coupe-SUV seçenekleri sunan Audi, kompakt sınıftaki iddialı temsilcisi yeni 2026 Audi Q3 Sportback ile de bu kervana katılıyor.

Audi A7, ilk kez 2010 yılında A6 modelinin fastback versiyonu olarak tanıtıldığında, Mercedes-Benz CLS'e rakip olarak lüks dört kapılı coupe segmentine taze bir soluk getirmişti. Eğik tavan çizgisi ve sportif duruşuyla kısa sürede popüler bir stil trendi haline gelen A7, o dönemde otomotiv tasarımında cesur bir adım olarak kabul edildi. Daha yüksek performanslı Audi S7 2012'de, zirve noktası olan RS7 ise 2013 Detroit Otomobil Fuarı'nda tanıtılmıştı. Ancak sektör kaynaklarından ve Road & Track'e yapılan Audi açıklamalarına göre, A7 ve S7'nin piyasadan çekilmesi kararı markanın yeni A6 TFSI modeline odaklanma isteğinden kaynaklanıyor. Önceleri gazlı motorlu araçlar için tek sayılar, elektrikli araçlar için çift sayılar kullanılmasını öngören isimlendirme stratejisinden, tüketiciler arasında yarattığı karmaşa nedeniyle vazgeçilmişti. Bu durum, A6'nın bir sonraki neslinin A7 olarak adlandırılması planını da değiştirerek, aracın A6 TFSI ismiyle piyasaya sürülmesine neden oldu. Audi'nin bu stratejik hamlesi hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Audi'nin bu kararı, otomotiv endüstrisinin elektrikli araçlara yönelimi ve model gamını basitleştirme trendini gözler önüne seriyor. Ancak A7 gibi köklü bir modelin vedası, markanın sadık hayranları arasında bir burukluk yaratabilir.

Performansın Zirvesi: Audi RS7 Yoluna Devam Ediyor

A7 ve S7'nin piyasadan çekilmesi kararının ardından, performans meraklıları için sevindirici bir haber var: Audi, RS7 modelini Amerika'da 2026 yılı ve sonrasında da sunmaya devam edecek. RS7, şu anda çift turbo beslemeli 4.0 litrelik V8 motoruyla tam 621 beygir gücü ve 850 Nm (627 pound-feet) tork üretiyor. Sekiz ileri Tiptronic şanzıman ve Quattro dört tekerlekten çekiş sistemiyle donatılan RS7, 0'dan 96 km/s (60 mph) hıza sadece 3.3 saniyede ulaşabiliyor. Bu performans devi, 1.295 dolarlık nakliye ücreti dahil 133.995 dolarlık fiyat etiketiyle alıcı buluyor.

Model Karşılaştırması: Güç ve Hız

  • Audi RS7 (2026 Model):
    - Motor: Çift turbo beslemeli 4.0 litre V8
    - Güç: 621 HP
    - Tork: 850 Nm
    - 0-96 km/s: 3.3 saniye
    - Fiyat: 133.995 $
  • Audi S6 (Elektrikli):
    - Güç: 543 HP'ye kadar
    - 0-96 km/s: 3.7 saniye
  • Tesla Model Y Performance (2026 Avrupa Modeli):
    - Motor: Çift motorlu, dört tekerlekten çekiş
    - Güç: 460 beygir
    - 0-100 km/s: 3.5 saniye (0-96 km/s: 3.3 saniye)
    - Maksimum Hız: 250 km/s
    - WLTP Menzili: 580 kilometre
    - Başlangıç Fiyatı (Almanya): 61.990 Euro

Elektrikli S6 modeli 543 beygir gücü ve 3.7 saniyelik 0-96 km/s hızlanma süresi sunarken, yeni tanıtılan Tesla Model Y Performance gibi modeller, 460 beygir gücü ve 0-100 km/s hızlanmada 3.5 saniyelik performansıyla elektrikli araçların ulaştığı seviyeyi gözler önüne seriyor. RS7'nin gazlı motor performansı, Audi'nin henüz tam elektrikli olmayan yüksek performanslı bir halef için boşluk bıraktığını gösteriyor. Otomobil tutkunları, yeni A6 platformu üzerinde güçlü bir RS7 halefinin gelip gelmeyeceğini merakla bekliyor.

TT ve R8 Arasında Konumlanan 'Duygusal' Bir Elektrikli

Audi'nin açıklamalarına göre, yeni spor otomobil, TT ile R8 arasında bir yere konumlandırılacak "yüksek duygusal bir spor otomobil" olacak. En dikkat çekici özelliği ise tamamen elektrikli güç aktarma organlarına sahip olması. Şimdiden sosyal medyada bir tanıtım kampanyası başlatan Audi, henüz aracın detaylarını göstermese de tasarım ilham perdesini araladı.

Geçmişten Gelen Tasarım Mirası: Avus ve Auto Union Ruhu

Yeni elektrikli spor otomobilin tasarım felsefesi, "netliğe ulaşma" ve "daha az daha çoktur" yaklaşımı üzerine kurulu. Bu, günümüzün karmaşık stilinden uzak, daha sade ve temiz bir görünüm vaat ediyor. Audi, bu tasarımda iki önemli referans noktası belirlemiş:

  • 1991 Avus konsepti: R8'in öncülü olarak kabul edilen bu konsept, W-12 motoru (sadece gösterim amaçlı olsa da), alüminyum gövdesi ve 500 beygirin üzerinde güçle gerçek bir süper otomobil ruhunu yansıtıyordu.
  • Auto Union Yarış Otomobilleri (Type C ve Type D): 1930'ların ortalarında V-16 ve V-12 süperşarjlı motorlarıyla yarış pistlerine damga vuran bu efsanevi araçlar, Tazio Nuvolari ve Bernd Rosemeyer gibi pilotların zaferleriyle anılıyor.

Beklentilere göre, yeni model TT'den daha büyük, ancak R8'den daha küçük olacak. Ortadan motorlu bir otomobilin oranlarına sahip olması ve muhtemelen bir coupe silüeti taşıması öngörülüyor.

Üretim Planları ve "Yeni Audi" Vizyonu

Audi CEO'su Döllner, konsept otomobillerin genellikle üretim bandına çıkmadığı yönündeki genel kanının aksine, bu modelin kesinlikle üretime geçeceğinin altını çizdi. Konseptin bu ay Münih'teki IAA Mobility Show'da kamuoyuna tanıtılmasının ardından, yol versiyonu elektrikli otomobilin iki yıl içinde piyasaya sürülmesi planlanıyor. Döllner'e göre bu model, sadece yeni tasarımıyla değil, aynı zamanda markanın daha önce kullanmadığı donanımlarla da "yeni Audi"yi somutlaştıracak.

İç Mekan Kalitesi ve Geleceğin Donanımları

Audi'nin ürün ve teknoloji iletişimi başkanı Oscar da Silva Martins, geçmişte markanın iç mekan kalitesi konusunda daha iyi olduğunu kabul etti ve gelecekte bu seviyeye yeniden ulaşacaklarının sözünü verdi. Gerçekten de marka, son yıllarda kalite standartlarında düşüş yaşandığını kabul etmişti. Yeni Q3 Sportback gibi modellerdeki yoğun parmak izi bırakan parlak siyah kaplamalar, dokunmatik hassasiyeti tartışmalı kapasitif düğmeler ve konsoldan "fırlamış" gibi duran tablet tarzı ekranlar gibi eleştiriler, premium segmentte bile maliyet optimizasyonunun ve dijitalleşmenin getirdiği bazı tavizlerin yaşandığını ve bu durumun kullanıcı deneyimini etkileyebileceğini gösteriyor. Bu açıklama, kullanıcıların fiziksel düğmelere olan özlemini de gündeme getiriyor; belki de Audi, bu yeni modelle birlikte daha sezgisel ve dokunsal kontrollere geri dönüş sinyali veriyor olabilir.

Elektrikli araçların sessizliği ve vites geçiş hissiyatının olmaması, bazı otomobil tutkunları için 'ruhsuz' bir sürüş deneyimi anlamına gelebilir. Ancak Audi gibi markalar 'duygusal' bir elektrikli spor otomobil heflerken, sektördeki diğer devler de bu 'ruh'u geri getirmek için çözümler arıyor. Örneğin, Porsche, elektrikli araçlarına sanal vites değişimleri ve yapay motor sesleri eklemeyi ciddi şekilde değerlendirerek, geleneksel sürüş keyfini modern teknolojiyle birleştirmeyi amaçlıyor. Bu yenilikçi yaklaşım, elektrikli araçlarda sürüş deneyiminin nasıl zenginleştirilebileceğine dair önemli ipuçları sunuyor ve sürücülere kişiselleştirilmiş bir 'sürüş ruhu' vaat ediyor. Porsche'nin bu şaşırtıcı deneyi hakkında daha fazla bilgi için Porsche Elektrikli Araçlarda Sanal Vites ve Yapay Motor Sesi haberimize göz atabilirsiniz.

Bu bağlamda, otomobil dünyasının efsanevi modellerinden biri olan Nissan GT-R R35'in 18 yıllık üretim serüveninin sona ermesiyle, markanın 'Godzilla' lakaplı bu performans canavarının geleceği de benzer bir tartışmanın odak noktası haline geldi. Özellikle bir sonraki nesil R36'nın tamamen elektrikli mi yoksa hala benzinli bir motora mı sahip olacağı merak konusu. Hatta 'GT-R'ın Babası' olarak anılan efsanevi isim Hiroshi Tamura, ideal senaryoda R36'da "bir miktar yanma odası notası duymak" istediğini belirterek, geleneksel sürüş deneyiminin önemini ve markanın DNA'sını koruma arayışını vurguladı. Bu duruma ek olarak, Nissan CEO'su Ivan Espinosa'nın "GT-R isminin bir gün geri dönmesi bizim hedefimizdir" açıklaması, markanın bu ikonik modelden tamamen vazgeçmeyeceğini ancak henüz net bir yol haritası çizmediğini de gösteriyor. Bu durum, Audi'nin elektrikli hedeflerine karşın, sektördeki bazı ikonik modellerin miras ve 'ruh' arayışını net bir şekilde ortaya koyuyor. Nissan GT-R'ın geleceği ve benzinli-elektrikli tartışması hakkında daha fazla bilgi için Nissan GT-R R35 Sona Erdi: R36 Benzinli mi Elektrikli mi Olacak? haberimize göz atabilirsiniz.

Değer Kat: Platform Paylaşımı ve Elektrikli Dönüşümün Zorlukları

Audi'nin yeni iki kapılı elektrikli spor otomobilinin, Porsche'nin yaklaşmakta olan Boxster/Cayman EV modelleriyle aynı platformu paylaşıp paylaşmayacağı ise büyük bir merak konusu. Volkswagen Grubu içinde ölçek ekonomisi sağlamak adına, niş spor otomobiller için ayrı ayrı platformlar geliştirmek yerine ortak bir program izlemek maliyet açısından daha mantıklı olacaktır. Bu, hem geliştirme sürecini hızlandırabilir hem de son kullanıcıya daha uygun maliyetli ürünler sunulmasına olanak tanıyabilir.

Ancak elektrikli otomobillere geçiş süreci, planlanandan daha uzun sürebilir. Hem Audi hem de Porsche, iddialı EV hedeflerini yakın zamanda revize ederek, içten yanmalı motorlu araç üretimini önümüzdeki on yıla kadar sürdüreceklerini belirtmişlerdi. Bu durum, Avrupa'daki sıkılaşan emisyon kurallarına rağmen, benzinli motorların tamamen ortadan kalkmasının kolay olmayacağını gösteriyor. Güçlü benzinli motorları AB'nin katı mevzuatına uygun hale getirmek zorlu ve maliyetli bir süreç. Bu, tamamen elektrikli bir geleceğe giden yolda otomotiv endüstrisinin karşılaştığı çelişkili durumu ve adaptasyon zorluklarını açıkça ortaya koymaktadır.

Bu karmaşık dönüşüm sürecinde, Avrupa Birliği'nin 2035 yılı itibarıyla içten yanmalı motorlu yeni araç satışını yasaklama kararı, otomotiv sektöründe büyük tartışmalara yol açmaya devam ediyor. Özellikle Mercedes-Benz CEO'su ve Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) Başkanı Ola Källenius, bu yasağın yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunarak, küresel koşulların değiştiğini ve mevcut yaklaşımın Avrupa'yı 'bir duvara çarpma' noktasına getirebileceğini belirtti. Källenius ve Avrupa Otomotiv Tedarikçileri Birliği (CLEPA) Başkanı Matthias Zink, dokuz yıl içinde 0 g/km emisyon hedefine ulaşmanın 'artık mümkün olmadığını' savunarak, AB'nin rotasını ayarlamak için 'son bir şansı' olduğunu dile getirdiler. Bu çağrılar, çevresel hedefler ile ekonomik gerçekler arasındaki denge arayışının ve sektörün adaptasyon zorluklarının bir yansıması olarak öne çıkıyor. Tüm bu gelişmelerin detaylarını Mercedes CEO'sundan AB'ye içten yanmalı motor yasağının gözden geçirilmesi çağrısı haberimizde bulabilirsiniz.

Bu arada, otomotiv dünyasında bir dönem sona ererken, bazı markalar içten yanmalı motorlara "son bir şölen" yaşatmayı hedefliyor. Örneğin, Volkswagen'in performans odaklı R alt markası, 25. yıl dönümünü kutlarken Golf R modeline efsanevi Audi RS3'ten tanıdığımız turboşarjlı 2.5 litrelik beş silindirli EA855 motorunu entegre etmeye hazırlanıyor. Bu hamle, Volkswagen Grubu'nun içten yanmalı motorlara yönelik son büyük vedalarından biri olabilir ve 400 beygirin üzerinde bir güç sunması bekleniyor. Bu tür gelişmeler, elektrikli çağ öncesi performans tutkunları için 'şimdi ya da asla' felsefesini simgeliyor. Volkswagen'in bu iddialı adımına ve beş silindirli Golf R hakkında daha fazla bilgi edinmek için VW Golf R: Beş Silindirli Motorla Audi RS3 Kalbiyle Son Şölen başlıklı haberimize göz atabilirsiniz.

Bu bağlamda, otomotiv endüstrisinde elektrikli araçlara geçişin beklendiği kadar hızlı ilerlememesi, bazı ikonik markaları stratejilerini yeniden gözden geçirmeye itiyor. Örneğin, efsanevi Amerikan kaslı arabası Ford Mustang, tamamen elektrikli bir versiyonunu yakın zamanda üretmeyi planlamıyor. Ford CEO'su Jim Farley, Mayıs 2024'te yaptığı açıklamada, "Söz verebileceğim tek şey, asla tamamen elektrikli bir Mustang üretmeyeceğimizdir" ifadelerini kullanarak bu konudaki kararlılığını net bir şekilde ortaya koydu. Bu karar, özellikle geleneksel V8 motor tutkunları ve performans odaklı sürücüler için adeta bir rahatlama nefesi anlamına geliyor ve markanın benzinli Mustang üretimini 2030'lu yıllara kadar sürdüreceğinin sinyallerini veriyor. Bu, elektrikli dönüşümün zorluklarına rağmen geleneksel performansın hala ne denli iddialı olabileceğini gösteriyor. Ford Mustang'in elektrikli versiyon planları ve V8 motorun geleceği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bu çelişkili duruma rağmen, bazı özel üreticiler içten yanmalı motorların sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Örneğin, RML Group, efsanevi 911 Turbo S temelinde geliştirdiği ve 907 beygir gücü üreten GT Hiper Otomobil ile Nürburgring'de 6 dakika 30 saniyelik rekor hedefiyle dikkat çekiyor. Bu tür projeler, elektrikli dönüşümün zorluklarına rağmen geleneksel performansın hala ne denli iddialı olabileceğini gösteriyor. RML Group Porsche 911 GT Hiper Otomobil Nürburgring Rekor Peşinde haberimizden bu olağanüstü araç hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Bu bağlamda, Nissan'ın off-road SUV segmentindeki efsanevi modeli Nissan Xterra'yı 2028 yılında hibrit bir güç aktarım sistemiyle geri döndürme kararı, markanın gelecekteki modellere yönelik hibrit teknolojiye olan inancını güçlendiriyor ve GT-R'ın da benzer bir hibrit yola girebileceği beklentilerini artırıyor. Aynı zamanda, SUV çağının hızla yükseldiği günümüzde, Honda'nın lüks markası Acura'nın da spor otomobil ve sedan mirasını yaşatma konusundaki kararlılığını "SUV her şey değil" mesajıyla net bir dille ifade etmesi dikkat çekiyor. Bu durum, markaların geleneksel DNA'larını koruyarak sportif ve sürücü odaklı modellere olan bağlılığını sürdürmesinin önemini vurguluyor. Acura'nın SUV çağında spor otomobil ve sedan kimliğini koruma stratejisi hakkında daha fazla bilgi edinin. Bu bağlamda, Honda da Japonya Mobilite Fuarı'nda tanıtacağı, üzerini henüz kaldırmadığı iki adet gizemli coupe modeliyle otomobil tutkunlarında büyük bir merak uyandırıyor. Bu gizemli araçların, yakın zamanda Japonya'da satışa sunulacak olan yeniden canlandırılan Prelude'un farklı versiyonları veya elektrikli NSX'in ilham verdiği bir konsept olabileceği konuşuluyor. Özellikle NSX'in elektrikli halefinin üretiminin 2027 veya 2028'den önce başlamayacak olması, perdedeki bu aracın daha çok bir vizyoner konsept olabileceğine işaret ediyor. Honda'nın bu gizemli hamlesi ve perde altındaki coupe'leri hakkında daha fazla detay için Honda Japonya Mobilite Fuarı Gizemi: Perde Altındaki İki Coupe haberimize göz atabilirsiniz. Ancak bu gelişmelerin yanı sıra, aynı grubun lüks markası Infiniti'nin, daha önce planladığı elektrikli Q50 modelini rafa kaldırıp, 2027 yılında manuel şanzımanlı, çift turbo beslemeli V6 benzinli bir spor sedanla geri döneceği iddiaları, sektördeki elektrikli dönüşümün hız kestiği veya en azından tek yönlü olmadığına dair önemli bir sinyal veriyor. Bu 'geleneksel spor ruhuna dönüş' hamlesi, GT-R'ın gelecekteki güç aktarım sistemi konusunda daha geniş bir perspektif sunuyor ve potansiyel olarak içten yanmalı motoru koruma yönündeki bir kararı destekleyebilir. Infiniti Q50'nin manuel şanzımanlı spor sedan planları hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, otomotiv endüstrisinde bir markanın finansal durumu ve kurumsal stratejisi de yeni modellerin kaderini doğrudan etkileyebiliyor. Nissan'ın efsanevi GT-R modelinin geleceği, markanın karşı karşıya olduğu finansal zorluklar ve "Re:Nissan" olarak adlandırılan kapsamlı yeniden yapılanma planları ışığında daha da karmaşık bir hal alıyor. Şirketin yedi fabrikayı kapatma, 20.000 kişiyi işten çıkarma ve parça karmaşıklığını yüzde 70 azaltma gibi radikal adımları, özellikle düşük hacimli ancak marka imajı için kritik olan GT-R gibi niş bir performans modelinin yakın zamanda geri dönme ihtimalini gölgeliyor. Bu durum, sadece teknolojik dönüşümün değil, aynı zamanda ekonomik gerçeklerin de bir otomobil modelinin evrimini nasıl şekillendirebileceğini gözler önüne seriyor. Nissan GT-R'ın finansal gerçekler ve gelecekteki olası yönü hakkında daha fazla bilgi için Nissan GT-R R35 Sona Erdi: R36 Benzinli mi Elektrikli mi Olacak? haberimizi inceleyebilirsiniz.

Bu "karmaşık denge" aynı zamanda Mercedes-Benz'in daha önce 2030 yılına kadar tamamen elektrikli olma hedeflerinden geri adım atarak içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıklamasıyla da destekleniyor. Zira global EV alımındaki yavaşlama, birçok otomobil üreticisini stratejilerini yeniden gözden geçirmeye itti. Mercedes-Benz CEO'su Ola Källenius'un, Avrupa'nın 2035'teki içten yanmalı motor yasaklama planının gerçekçi olmadığını ve sektör için ciddi riskler taşıdığını belirtmesi de, bu stratejik yeniden değerlendirmelerin ve içten yanmalı motorlara olan bağlılığın beklenenden daha uzun sürebileceğinin önemli bir göstergesi.

Bu arada, performans kolu Mercedes-AMG de, C63 modelindeki dört silindirli hibrit motor geçişinin yol açtığı eleştirilerin ardından, **Black Series'den bile daha güçlü, Euro 7 emisyonlarını karşılayacak ve gelecek on yıl boyunca üretimde kalması beklenen elektrik destekli yeni bir V8 motor** geliştirdiğini duyurdu. Markanın CEO'su Michael Schiebe'nin açıklamalarına göre, talebin devam ettiği sürece mevcut nesil V8 motorlar da üretimde kalacak, hatta en büyük benzinli motor olan çift turbo 6.0 litrelik V12 de seçili pazarlarda Maybach S-Serisi gibi özel modellerde varlığını sürdürecek. Bu, markanın hem mirasına sahip çıkışını hem de elektrifikasyonun performans artırıcı potansiyelini kucakladığını gösteriyor. Mercedes-AMG'nin yeni V8 motoru hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Ancak, otomotiv endüstrisindeki bu stratejik dönüşüm ve rekabetin yanı sıra, markaların mevcut ürün kalitesi ve güvenilirlik konuları da büyük önem taşıyor. Honda, son dönemde ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından yaklaşık 1.4 milyon Honda ve Acura aracını kapsayan geniş çaplı bir soruşturmayla gündeme geldi. Markanın yaygın olarak kullandığı 3.5 litrelik V6 motorlarda biyel kolu yatağı arızaları iddiasıyla açılan bu soruşturma, motorun kilitlenmesine dahi yol açabilecek potansiyel riskleri barındırıyor ve Honda'yı yeni bir devasa geri çağırmanın eşiğine getirebilir. Bu durum, bir markanın inovasyon ve gelecek hedeflerine odaklanırken, mevcut araç parkındaki kalite ve güvenilirlik sorunlarını yönetmesinin de ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor. Bu önemli soruşturma hakkında daha fazla bilgiyi milyonlarca Honda ve Acura aracında motor arızası iddiaları ve federal soruşturma haberimizde bulabilirsiniz.

2026 Tesla Model Y Performance (Avrupa Modeli) Öne Çıkan Teknik Özellikleri

  • Motor: Çift motorlu, dört tekerlekten çekiş
  • Güç: 460 beygir
  • 0-100 km/s Hızlanma: 3.5 saniye
  • Maksimum Hız: 250 km/s
  • Ağırlık: 2.033 kilogram
  • WLTP Menzili: 580 kilometre
  • Supercharger (15 dakikada): 243 kilometre menzil artışı
  • Başlangıç Fiyatı (Almanya): 61.990 Euro
  • Üretim Yeri: Gigafactory Berlin-Brandenburg
  • Teslimatlar: Eylül ayında başlıyor
  • Öne Çıkanlar: Adaptif amortisörler, 21 inç dövme jantlar, karbon fiber spoiler, 16 inç yeni dokunmatik ekran, ısıtmalı/havalandırmalı koltuklar, geliştirilmiş ses yalıtımı.

Otomotiv dünyası, sürekli değişen tüketici tercihleri ve çevresel düzenlemelerle birlikte büyük bir dönüşüm yaşıyor. Audi'nin A7 ve S7 modellerini Amerika pazarından çekme kararı, markanın elektrikli ve daha verimli araçlara doğru kayan global stratejisinin bir parçası. Bu karar, lüks fastback segmentindeki dinamikleri değiştirecek ve Audi'nin gelecekteki pazar konumlanmasında belirleyici bir rol oynayacak gibi görünüyor.

Audi hayranları, markanın bu yeni dönemi nasıl şekillendireceğini ve A7/S7 boşluğunu dolduracak modellerle nasıl bir sürüş deneyimi sunacağını merakla bekliyor.

Kaynak: Motor1.com