Audi, Elektrikli Gelecek Hedefini Esnetti: Pazar Gerçekleri ve CEO'nun Kararlı Tutumu

Haber Merkezi

16 September 2025, 10:27 tarihinde yayınlandı

Audi, Elektrikli Araç Vizyonunu Esnetiyor: 2035 Hedefi ve Pazar Gerçekleri - Nexus Haber

Audi'nin 2032 yılına kadar tamamen elektrikli araçlara geçme yönündeki iddialı hedefinden vazgeçmesi, otomotiv dünyasında önemli bir stratejik değişikliği işaret ediyor. Audi'nin merakla beklenen elektrikli RS6 E-Tron projesini iptal ettiğine dair son iddialar da bu stratejik değişikliğin ve elektrikli lüks performans araç segmentindeki değişen dinamiklerin somut bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Şirket, içten yanmalı motorlu araç satışlarına “yedi, sekiz, belki on yıl daha” devam edeceğini duyurarak, önceki hedeflerini esnekleştirdi. Başlangıçta 2030'a kadar tamamen elektrikli olmayı hedefleyen Mercedes-Benz gibi rakipleri de, pazar gerçekleri karşısında bu hedeflerini gözden geçirerek içten yanmalı motorların üretimini 2030'lu yılların ortalarına kadar sürdüreceğini açıkladı. Bu karar, Audi CEO'su Gernot Döllner'in elektrikli araçlara olan sarsılmaz inancına rağmen geldi ve sektördeki karmaşık dinamikleri gözler önüne serdi. **Ancak bu karamsar tablonun aksine, Volvo CEO'su Hakan Samuelsson gibi bazı sektör liderleri, 2035 yılına gelindiğinde tüm yeni otomobillerin tamamen elektrikli olacağına ve maliyetlerinin düşeceğine inanıyor. Bu iddialı tahmin ve sektördeki farklı görüşler hakkında daha fazla bilgi için Volvo CEO Samuelsson'dan 2035 elektrikli otomobil tahmini başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.**

Döllner, elektrikli araçların geleceğin tek geçerli yolu olduğuna inanıyor ve karbon emisyonlarını azaltmada en etkili teknoloji olarak görüyor. Avrupa Birliği'nin 2035'ten itibaren yeni içten yanmalı motorlu araç satışlarını yasaklama kararını da açıkça destekliyor. Alman iş dergisi Wirtschaftswoche'ye verdiği röportajda, bu yasağın gevşetilmesi çağrılarını "verimsiz" olarak nitelendirerek, üreticiler ve düzenleyiciler arasındaki sürekli belirsizliğin "müşterileri tedirgin ettiğini" vurguladı. Ancak küresel otomotiv endüstrisi, Avrupa Birliği'nin (AB) 2035 yılı itibarıyla içten yanmalı motorlu (ICE) araçların satışını yasaklama kararına karşı derin bir endişe içinde. BMW ve Mercedes-Benz gibi sektörün önde gelen markaları, bu kararın potansiyel yıkıcı etkileri konusunda sert uyarılarda bulunuyor.

"Önümüzdeki yıllarda ulaştırmada CO₂ emisyonlarını azaltma konusunda elektrikli araçtan daha iyi bir teknoloji bilmiyorum. Ancak iklim korumanın ötesinde bile, elektrikli araç basitçe daha iyi bir teknoloji."

- Audi CEO'su Gernot Döllner

Otomotiv sektöründe bu konuda farklı görüşler mevcut. BMW ve Mercedes gibi bazı büyük üreticiler 2035 yasağına açıkça karşı çıkarken, Audi'nin CEO'su Döllner'in tutumu daha katı bir çevreci yaklaşımı benimsiyor. Lüks segmentin bu devleri, planlanan yasağın sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik sonuçları olabileceğini ve AB'nin bu kararını tekrar gözden geçirmesi gerektiğini savunuyor. BMW Teknoloji Sorumlusu (CTO) Joachim Post, bu yasağı "aptalca" olarak nitelendirerek, "Bu şekilde bir endüstriyi öldürebilirsiniz" uyarısında bulunmuştu. **Mercedes-Benz CEO'su Ola Källenius'un da Avrupa otomobil endüstrisinin "tam hızla bir duvara çarptığını" ve AB politikasını yeniden düşünmezse "çökebileceğini" belirtmesi, pazarın mevcut gerçekleriyle uyumsuzluğun altını çiziyor.** AB'nin 2035 içten yanmalı motor yasağının sektör üzerindeki potansiyel yıkıcı etkileri hakkında daha fazla bilgi için BMW ve Mercedes'ten AB'ye Sert Uyarı: 2035 Yasağı Sektörü Çökertir mi? başlıklı haberimizi okuyabilirsiniz. **Öte yandan, Volvo'nun kardeş markası Polestar ise, Münih'teki IAA Mobility Show'da rakip markaların daha önceki açıklamalarından alıntılar sergileyerek AB'yi 2035 sıfır emisyon zorunluluğunu sıkı tutmaya çağırıyor.** Ancak bu kararlılık, pazarın mevcut gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kaldı.

Audi Neden Tamamen Elektrikli Hedefinden Geri Adım Attı?

Audi'nin tamamen elektrikli araçlara geçiş taahhüdünden geri adım atmasının temelinde, elektrikli araç satışlarında yaşanan zorluklar yatıyor. Son iddialara göre, merakla beklenen elektrikli RS6 E-Tron projesinin, geliştirme maliyetlerini haklı çıkaracak düzeyde yeterli talep olmaması nedeniyle durdurulması da bu zorlukların somut bir örneği olarak gösteriliyor. Audi sözcüsü bu söylentilere doğrudan yanıt vermese de, "Premium Platform Electric (PPE) üzerine inşa edilecek performans modelleri üzerinde çalıştığımızı garanti edebiliriz" şeklinde bir açıklama yaparak kapıyı tamamen kapatmadı. Geçtiğimiz yıl elektrikli araç teslimatları %7,8 düşüşle 164.480 adede geriledi. Markanın toplam teslimatlarındaki elektrikli araç payı ise sadece %9,7 seviyesinde kaldı. Bu rakamlar, Audi'nin içten yanmalı motorlardan tamamen vazgeçmesi için kat etmesi gereken uzun bir yol olduğunu gösteriyor. **Benzer şekilde, bir zamanlar sektörün baskın gücü olan Volkswagen Golf'ün de üretimi 2015'teki bir milyon adetten geçen yıl 300.000 adedin biraz üzerine geriledi; bu düşüşte, markanın kendi crossover modeli T-Roc'un hatchback ve station wagon satışlarını etkilemesi önemli bir rol oynadı.** Mevcut durumda, içten yanmalı motorlu araçlardan elde edilen yüksek kar marjları, şirketin gelecekteki elektrikli araç yatırımlarını finanse etmek için hayati bir kaldıraç görevi görüyor.

Pazarın İkilemi: Hedefler ve Gerçekler

  • Audi'nin Geri Adımı: Başlangıçta 2032'ye kadar tamamen elektrikliye geçme hedefi, pazar taleplerine bağlı olarak esnetildi.
  • **RS6 E-Tron İptal İddiaları:** Yeterli talep olmaması nedeniyle elektrikli RS6 E-Tron projesinin durdurulduğu belirtiliyor, bu da lüks performans segmentindeki EV talebinin düşüşünü gösteriyor.
  • Döllner'in Savunması: CEO, elektrikli araçların çevresel ve teknolojik üstünlüğüne kesinlikle inanıyor.
  • Finansal Gerçeklik: İçten yanmalı motorlar, hala şirketlerin elektrikli dönüşümünü finanse eden ana gelir kaynağı.
  • Gelecek Senaryoları: Tamamen elektrikliye geçiş yerine, menzil uzatmalı hibritler ve jeneratörlü içten yanmalı motorlu elektrikli araçlar (range-extender EV'ler) gibi ara çözümlerin önemi artıyor. **Bu bağlamda Ram'in, tamamen elektrikli kamyonet projesini iptal edip, menzil uzatmalı elektrikli Ramcharger modelini 'yeni Ram 1500 REV' olarak pazarlaması dikkat çekiyor.**

Geleceğin Teknolojileri ve AB'nin Rolü

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in otomotiv yöneticileriyle yaptığı görüşmelerde 2035 hedefi değişmezken, yasanın 2026'daki gözden geçirme süreci bu yıla çekildi. Bu durum, potansiyel değişikliklere kapı aralıyor ve otomobil üreticilerinden AB'ye, 2035 yasağını yeniden gözden geçirmesi yönünde artan bir baskı olduğunu gösteriyor. Saf benzinli araçların 2035 sonrası onay alması zor görünse de, plug-in hibritler ve içten yanmalı motoru sadece jeneratör olarak kullanan menzil uzatmalı elektrikli araçlar için onay beklentisi yüksek. Nitekim, **Porsche'nin amiral gemisi 911 Turbo S modelini 2026 yılında hibrit güç aktarma organıyla tanıtması ve Ferrari'nin efsanevi Testarossa adını 1.000 beygirden fazla güce sahip elektrikli V-8 hibrit teknolojisiyle buluşturması, bu tür ara çözümlerin ne denli kritik hale geldiğini gösteriyor.** BMW i3'te on yıl önce kullanılan bu teknoloji, Volkswagen Grubu'nun geliştirdiği ve Audi'nin de kullanması beklenen Scalable Systems Platform (SSP) ile yeniden gündemde. **SSP, öncelikli olarak elektrikli otomobiller için özel olarak tasarlanmış bir mimari olsa da, menzil artırıcı jeneratörler olarak içten yanmalı motorları da barındırabilme esnekliği sunuyor. Bu platformu kullanacak olan elektrikli Golf özelinde Volkswagen, yazılım yeteneklerini geliştirmek ve rekabette öne geçmek amacıyla Amerikalı elektrikli araç üreticisi Rivian ile de işbirliği yapıyor.** Ayrıca, Audi ve Porsche tarafından ortaklaşa geliştirilen Premium Platform Electric (PPE) platformunun Macan EV ve Audi Q6 E-Tron gibi modellere temel oluşturması da dikkat çekiyor. Mercedes-Benz de 2026 yılında 800 kilometre menzilli tamamen elektrikli C-Serisi'ni Hyperscreen ile tanıtmayı planlarken, aynı yıl ikonik G-Serisi'nin ruhunu taşıyan "Baby G" adındaki tamamen elektrikli SUV modelini de piyasaya sürecek. BMW ise Neue Klasse platformunu kullanan yeni elektrikli amiral gemisi iX3'ü ve yeni nesil elektrikli 3 Serisi olarak konumlandırılan i3 modelini tanıtmaya hazırlanıyor. Bu modeller, 640 km menzil ve 400 kW şarj hızı gibi iddialı özelliklerle, yazılım tanımlı araç mimarisi ve "Panoramik iDrive" gibi yenilikçi dijital kokpit tasarımlarını beraberinde getiriyor.**

Otomotiv devlerinin bir yandan sürdürülebilirlik hedeflerine bağlı kalırken, diğer yandan küresel pazarın ve tüketicilerin dinamiklerine uyum sağlamaya çalıştığı açıkça görülüyor. Audi'nin stratejisi, iddialı hedefler ile ticari gerçeklikler arasındaki hassas dengeyi yansıtıyor. Elektrikli araç teknolojisine olan inanç tam olsa da, tam geçişin beklenenden daha uzun ve aşamalı olacağı öngörülebilir bir gerçektir. Bu süreçte, Lamborghini, Lotus, Tesla gibi birçok markanın elektrikli araç lansmanlarını ertelemesi veya elektrikli araç hedeflerini gözden geçirmesi, pazarın tam elektrikli araçlara geçişte hala bazı zorluklar yaşadığını kanıtlıyor. **Bu duruma en çarpıcı örneklerden biri de Stellantis bünyesindeki Ram markasından geldi. Büyük bir merakla beklenen tam elektrikli Ram 1500 REV kamyonet projesi, Kuzey Amerika'da tam boyutlu bataryalı elektrikli kamyonetlere olan talebin yavaşlaması nedeniyle resmen iptal edildi. Ancak Ram, elektrikli araç vizyonundan tamamen vazgeçmiş değil; bunun yerine stratejik bir manevra yaparak, menzili uzatılmış elektrikli araç (REEV) olan Ramcharger modelini yeni 'Ram 1500 REV' olarak yeniden markalaştırdı. Bu önemli stratejik değişiklik hakkında daha fazla bilgi için Ram'in elektrikli kamyonet projesinin iptali ve hibrit Ramcharger'ın 'REV' olarak yeniden doğuşu başlıklı haberimize göz atabilirsiniz.** Özellikle lüks segmentte Pagani ve Koenigsegg gibi markalar müşterilerinin elektrikli süper otomobillere ilgi göstermediğini açıkça belirtirken, Ferrari'nin ikinci EV modelini "sıfır talep" nedeniyle ertelemesi ve hatta Lamborghini'nin ilk elektrikli aracının lansmanını 2029'a ertelemesi görülüyor. Rimac CEO'su Mate Rimac gibi sektör liderleri üst düzey alıcıların pahalı elektrikli araçlardan uzaklaştığını belirtirken, McLaren gibi lüks spor otomobil üreticilerinin bile elektrikli araç planlarını gözden geçirmesi, pazarın beklentileriyle mevcut ürünler arasındaki uyumsuzluğu gözler önüne seriyor. McLaren'ın yeni CEO'su Nick Collins, tam elektrikli bir model piyasaya sürmek için acele etmediklerini, içten yanmalı motorların "bu markanın büyük rolünü gerçekten uzun bir süre oynamaya devam edeceğini" vurguladı. **Nitekim, Ram CEO'su Tim Kuniskis'in V-8 motorunu seriden çıkarmanın bir hata olduğunu açıkça itiraf ederek, sevilen Hemi V-8 motorunu 1500 pickup modellerine geri getirmesi de içten yanmalı motorlara olan talebin özellikle kamyonet segmentinde hala güçlü olduğunu gösterdi. Benzer şekilde, Mercedes-Benz'in geleneksel motorlara yatırım yapmaya devam ederek AMG'den tamamen yeni bir V8 motorunun yolda olduğunu açıklaması ve efsanevi V-12 motorlarının üretimini bir süre daha sürdüreceğini duyurması da bu eğilimi destekliyor. Özellikle de Mercedes-AMG'nin, geleneksel V8 motorunu terk edip dört silindirli, elektrik destekli bir üniteye geçişiyle performans tutkunları arasında tartışmalara yol açan C63 modelinde yaşananlar dikkat çekici. Şirketin 'bazı müşterileri kaybettik' itirafı ve dört silindirli motorla ilgili 'yanlış adımlar atıldığının' kabul edilmesi, pazar gerçekleriyle yüzleşildiğini gösteriyor. Bu durum karşısında Mercedes-AMG, C63'ün gelecekte daha büyük bir motor seçeneğine, özellikle de sıralı altı silindirli bir üniteye kavuşabileceği sinyallerini veriyor. Bu önemli stratejik değişim ve C63'ün motor dönüşümü hakkında daha fazla bilgi için Mercedes-AMG C63: Büyük Motor Geri Dönüyor, Sıralı Altı Silindir İddiaları başlıklı haberimize göz atabilirsiniz. Bu genel eğilimi pekiştiren bir diğer gelişme ise, otomobil dünyasında efsanevi bir yere sahip olan Toyota’nın 4A-GE kodlu dört silindirli motorunu yıllar sonra modern üretim teknikleriyle yeniden üretme kararı alması oldu. Özellikle AE86 Corolla ve AW11 MR2 gibi ikonik modellerde yer alan bu motor için geliştirilen yeni silindir kapakları ve motor blokları, klasik mühendislik harikalarına ve içten yanmalı motorlara olan bağlılığın elektrifikasyon çağında bile devam ettiğini gösteren çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Toyota'nın bu efsanevi motoru geri getirme hamlesi ve modern dokunuşlar hakkında daha fazla bilgi için tıklayın. **Bu bağlamda, Volkswagen'in merakla beklenen dokuzuncu nesil elektrikli Golf modelinin Wolfsburg'daki ana üretim tesisini yeni nesil elektrikli araçlar için modernize etme maliyetleri nedeniyle piyasaya sürülmesinde dokuz aylık önemli bir gecikme yaşanacağı iddiaları da, elektrikli araçlara geçiş sürecindeki finansal ve üretim zorluklarının bir diğer göstergesi olarak öne çıkıyor. Bu gecikme ve daha fazla bilgi için Volkswagen Elektrikli Golf: Gecikme, Fabrika Maliyeti, Wolfsburg başlıklı haberimize göz atabilirsiniz.** Nitekim 1990 yılından bu yana 17 milyondan fazla satan ikonik Renault Clio modeli de 2026 versiyonuyla tamamen yenilenerek, özellikle E-Tech Full Hibrit güç aktarma organıyla yakıt verimliliği ve şehir içi elektrikli sürüş konusunda büyük iddialar taşıyor. Ford Mustang gibi ikonik modellerin bile tamamen elektrikli versiyonunun yakın zamanda üretilmeyeceği ve benzinli üretimin 2030'lu yıllara kadar süreceği belirtilirken, Toyota'nın hibritlere öncelik veren 'çoklu yol' stratejisi rekor satışlarla başarısını kanıtlıyor.** **Örneğin, Volvo da dört yıl önce on yılın sonunda tamamen elektrikli olacağını duyurmuş, ancak elektrikli araçların yükselişinin beklendiği kadar hızlı olmaması nedeniyle 2030 hedefini sadece EV satışından, şarj edilebilir hibrit (PHEV) ve tamamen elektrikli araçların yüzde 90 ila 100'ünü oluşturması şeklinde revize etmişti. Markanın yılın ilk sekiz ayında tamamen elektrikli araç satışları %24'lük bir düşüşle 90.326 adede gerilemişti.** Ayrıca, Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verilerine göre, AB'deki toplam araç satışlarının yalnızca %15.6'sını bataryalı elektrikli araçlar (BEV'ler) oluşturması da bu durumu destekliyor.

Bu stratejik dönüşümler kapsamında, Audi'nin 1976'dan bu yana performansıyla efsaneleşmiş sıralı beş silindirli motorunun üretimini sonlandırma kararı da dikkat çekiyor. Audi CEO'su Gernot Döllner, sıkılaşan Euro 7 emisyon düzenlemeleri ve RS3 gibi modellerin satış rakamlarının motor için gerekli mühendislik ve maliyet yatırımını haklı çıkaracak düzeyde olmamasını bu kararın arkasındaki nedenler olarak gösteriyor. Bu sembolik motorun son temsilcisi RS3'ün de yaklaşık iki yıl içinde üretim bantlarından ayrılması bekleniyor. Bu önemli veda hakkında daha fazla bilgi için Audi beş silindirli motorun vedası başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Audi, elektrikli geleceğe olan inancını, TT ve R8 arasında konumlandırılacak ve 2027'de üretime geçmesi beklenen yeni elektrikli spor otomobil konsepti 'Concept C' ile pekiştiriyor. Bu model, sanal vites geçişleri ve yapay motor sesleri gibi yenilikçi özelliklerle sürüş deneyimini zenginleştirmeyi hedeflerken, Döllner sanal bir şanzıman ve sesin elektrikli bir otomobil sürmeye gerçekten bir şeyler kattığını savunuyor. Hatta Porsche, Hyundai Ioniq 5 N ve Ferrari gibi markaların da benzer yapay vites değişimleri ve motor sesleri geliştirmesi, bu yöndeki eğilimin altını çiziyor. Jaguar'ın da elektrikli coupe modelinde V8 motor sesi duyulması, performans odaklı elektrikli araçlarda bu tür yapay seslerin yaygınlaştığını gösteriyor. Bu ve benzeri gelişmelerin detayları için yeni nesil Audi elektrikli spor otomobilleri hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

**Kaynak: motor1.com