Yapay Zeka İmparatorluğu: OpenAI'nin 'İnsanlığı Kurtarma' Misyonunun Karanlık Yüzü

Haber Merkezi

15 September 2025, 10:08 tarihinde yayınlandı

Yapay Zeka İmparatorluğu: AGI İnancının Göz Ardı Edilen Bedeli

Her büyük imparatorluğun temelinde, genişlemeyi haklı kılan ve sistemi ileriye taşıyan bir ideoloji yatar. Gazeteci ve yazar Karen Hao'ya göre, günümüzün yapay zeka (YZ) endüstrisi de farklı değil. Hao, 'Empire of AI' (Yapay Zeka İmparatorluğu) adlı kitabında, bu yeni imparatorluğun merkezindeki ideolojinin 'tüm insanlığa fayda sağlama' vaadiyle sunulan Yapay Genel Zeka (AGI) olduğunu iddia ediyor. Bu misyonun başını ise adeta bir din adamı coşkusuyla OpenAI çekiyor.

Hao, TechCrunch'a verdiği bir demeçte, AGI'ye olan bu sarsılmaz inancın endüstriyi nasıl yeniden şekillendirdiğini vurguluyor. Ona göre OpenAI, ekonomik ve politik gücüyle pek çok ulus devleti geride bırakmış durumda. Hao, bu durumu “Dünyayı yeniden şekillendiriyorlar. Jeopolitiğimizi, hepimizin hayatını yeniden tasarlıyorlar. Bunu ancak bir imparatorluk olarak tanımlayabilirsiniz” sözleriyle özetliyor.

AGI Uğruna Feda Edilenler: Hız, Güvenlikten Önce Gelir

OpenAI, AGI'yi 'insanları ekonomik olarak değerli çoğu işte geride bırakan yüksek düzeyde otonom bir sistem' olarak tanımlıyor ve bu sistemin insanlığı bolluğu artırarak, ekonomiyi canlandırarak ve yeni bilimsel keşiflere yardımcı olarak 'yücelteceğini' vaat ediyor. Ancak bu belirsiz vaatler, endüstrinin devasa kaynak taleplerini, internetten kazınan veri okyanuslarını ve test edilmemiş sistemleri dünyaya sürme konusundaki istekliliğini körüklüyor.

Bu 'veri okyanusları' ise kendi içinde büyük bir tartışmayı barındırıyor. Yayıncılar ve içerik üreticileri, Google gibi teknoloji devlerinin, web sitelerini tarayarak elde ettikleri verileri kendi yapay zeka modellerini eğitmek için izinsiz kullandığını ve bu durumun haksız rekabete yol açtığını savunuyor. Bu durum, teknoloji dünyasında giderek büyüyen bir yapay zeka ve telif hakkı savaşına dönüşmüş durumda; zira şirketler, arama motoru trafiğini bir koz olarak kullanarak içerik sahiplerini zor bir pozisyonda bırakıyor.

Karen Hao'ya göre, OpenAI'nin benimsediği 'kazanan her şeyi alır' mantığı, hızı her şeyin önüne koyuyor: “Verimlilikten daha hızlı, güvenlikten daha hızlı, keşif amaçlı araştırmalardan daha hızlı.”

Hao, bu yaklaşımın 'entelektüel olarak ucuz' bir yöntem olduğunu savunuyor: Yeni ve daha verimli algoritmalar geliştirmek yerine, mevcut tekniklere daha fazla veri ve daha fazla süper bilgisayar pompalamak. Bu strateji, OpenAI'yi endüstrinin lideri yaparken, diğer teknoloji devlerini de geride kalmamak için aynı yolu izlemeye zorladı. Sonuç olarak, dünyanın en iyi YZ araştırmacıları akademiden çekilerek bu şirketlerin gündemine hizmet etmeye başladı.

İmparatorluğun Astronomik Maliyeti ve İnsani Bedeli

Bu amansız büyümenin finansal faturası dudak uçuklatıyor. Şirketlerin YZ altyapısına yönelik harcama projeksiyonları, bu 'imparatorluğun' ne denli büyük kaynaklar tükettiğini gözler önüne seriyor.

  • OpenAI: 2029 yılına kadar 115 milyar dolar nakit harcaması bekleniyor.
  • Meta: Sadece bu yıl YZ altyapısı için 72 milyar dolara kadar harcama yapacağını açıkladı.
  • Google: 2025 yılı için sermaye harcamalarının 85 milyar dolara ulaşması bekleniyor; bunun büyük kısmı YZ ve bulut altyapısına ayrılacak.

Bu harcama çılgınlığının en somut ve dudak uçuklatan örneklerinden biri ise yakın zamanda ortaya çıktı. Sektör, OpenAI ve bulut devi Oracle arasında imzalanan 300 milyar dolarlık altyapı anlaşmasıyla sarsıldı. Bu devasa yatırım, OpenAI'nin yalnızca finansal kapasitesinin sınırlarını zorlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu imparatorluğun sürdürülebilirliği için gereken ve giderek büyüyen bir enerji krizine de işaret ediyor.

İronik bir şekilde, bu harcama çılgınlığına dair bir uyarı, imparatorluğun merkezinden, bizzat OpenAI Yönetim Kurulu Başkanı Bret Taylor'dan geliyor. Taylor, sektörde bir yapay zeka balonu olduğunu kabul ederek, mevcut durumu 90'ların sonundaki dot-com balonuna benzetiyor. Taylor'a göre, bu süreçte pek çok yatırımcı büyük paralar kaybedecek olsa da, tıpkı internet gibi yapay zeka teknolojisinin kendisi de uzun vadede devrim niteliğinde bir değer yaratacak. Bu durum, AGI arayışının getirdiği finansal risklerin bizzat sektör liderleri tarafından da kabul edildiğini gösteriyor.

Ancak madalyonun bir de görünmeyen yüzü var. Hao, kitabında Kenya ve Venezuela gibi gelişmekte olan ülkelerdeki işçilerin, çocuk istismarı materyalleri de dahil olmak üzere rahatsız edici içeriklere maruz kalarak, saatte 1 ila 2 dolar gibi çok düşük ücretlerle veri etiketleme ve içerik moderasyonu yaptığını belgeliyor. İş kayıpları, servetin belirli ellerde toplanması ve YZ sohbet botlarının insanlarda sanrıları tetiklemesi gibi zararlar da giderek artıyor.

Eleştirel Bakış: Her Yapay Zeka Aynı mı?

Elbette, karşıt bir görüş de mevcut. Birçok kişi, ChatGPT gibi büyük dil modellerinin kodlama, yazma ve araştırma gibi görevleri otomatikleştirerek verimlilikte devrim yarattığını ve insanlığa fayda sağladığını savunuyor. Ancak Hao, YZ ilerlemesi ile mevcut zararları karşı karşıya getirmenin yanlış bir ikilem olduğunu belirtiyor ve daha sorumlu alternatiflerin varlığına dikkat çekiyor.

Örnek olarak Google DeepMind'ın Nobel ödüllü AlphaFold projesini gösteriyor. AlphaFold, proteinlerin 3 boyutlu yapısını tahmin ederek ilaç keşfi ve hastalıkların anlaşılmasına muazzam katkılar sunuyor. Hao'ya göre bu tür sistemler, AGI arayışının neden olduğu devasa çevresel ve toplumsal zararları yaratmıyor. Çünkü çok daha az altyapı ile eğitiliyor ve internetin 'toksik çöplerini' içermeyen, hedefe yönelik veri setleri kullanıyor.

Kâr ve Misyon Arasında Sıkışan OpenAI

OpenAI'nin kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak başlayıp sonrasında kâr amacı güden bir yapıya bürünmesi, 'insanlığa fayda sağlama' misyonunu daha da karmaşık hale getiriyor. Eski OpenAI güvenlik araştırmacıları, şirketin bu iki misyonu birbirine karıştırmaya başladığından endişe ediyor. İnsanların ChatGPT'yi kullanmaktan keyif almasının, insanlığa fayda sağlandığı anlamına geldiği gibi tehlikeli bir yanılgıya düşüldüğünü belirtiyorlar.

Hao, bu durumu, 'inşa ettiğiniz inanç sistemine o kadar kapılırsınız ki gerçeklikle bağınızı kaybedersiniz' sözleriyle tehlikeli bir saplantı olarak nitelendiriyor. Yapay zeka imparatorluğu büyümeye devam ederken, bu büyümenin gerçek bedelini kimin ödediği sorusu giderek daha fazla önem kazanıyor.

Bu makalede yer alan analizler ve görüşler, Karen Hao'nun TechCrunch'a verdiği röportajdan derlenmiştir. Orijinal içeriğe bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.