Salesforce, Yapay Zeka ile Ulusal Güvenliği Güçlendirecek: Missionforce Sahada

Haber Merkezi

16 September 2025, 17:23 tarihinde yayınlandı

Salesforce'tan Ulusal Güvenliğe Odaklı Yeni Birim: Missionforce ile Yapay Zeka Savunmada
```html

Müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) devi Salesforce, ulusal güvenlik odaklı operasyonlarını genişletmek üzere önemli bir adım attı. Şirket, yapay zekayı savunma iş akışlarına entegre etmeyi hedefleyen yeni iş birimi Missionforce'u resmen duyurdu. Bu stratejik hamle, teknolojinin kritik devlet hizmetlerindeki rolünün giderek arttığının net bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

Missionforce'un Odak Noktaları ve Liderliği

Salı günü yapılan duyuruya göre Missionforce, yapay zekayı üç ana alanda kullanmayı planlıyor: personel yönetimi, lojistik operasyonları ve karar alma süreçleri. Bu entegrasyonla, savunma birimlerinin daha akıllı, hızlı ve verimli çalışması amaçlanıyor. 2023 yılında Salesforce'a katılan ve şu anda Baş İşletme Sorumlusu olarak görev yapan Kendall Collins, Missionforce'un liderliğini üstlenecek.

Kendall Collins yaptığı açıklamada, "Missionforce ile özel sektördeki yapay zeka, bulut ve platform teknolojilerinin en iyilerini; personel, lojistik ve analitik gibi kritik alanları modernize etmek için getireceğiz. Amacımız basit: savaşçılarımıza ve onları destekleyen kuruluşlara daha akıllı, hızlı ve verimli bir şekilde çalışmalarında yardımcı olmak. Hizmet edenlere hizmet etmek için bundan daha önemli bir zaman olmamıştı." ifadelerini kullandı.

Salesforce ve ABD Hükümeti İlişkisi

Salesforce'un ABD hükümetiyle iş birliği aslında yeni değil. Şirket, yıllardır federal kurumlar ve ABD Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri dahil olmak üzere birçok askeri birimle sözleşmelere sahip. Ancak şirket, kamuoyuna bu hükümet sözleşmelerinin sayısını veya bunlardan elde ettiği geliri açıklamıyor. Bu durum, ticari sırların korunması anlayışının bir parçası olsa da, şeffaflık konusunda zaman zaman tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Teknoloji Devlerinin Ulusal Güvenliğe Yönelişi: Bir Trend mi, Zorunluluk mu?

Bu gelişme, son dönemde ABD hükümetine özel hizmetler sunan teknoloji şirketleri dalgasının sadece son örneği. Yapay zeka teknolojilerindeki hızlı ilerleme ve uluslararası güvenlik tehditlerinin artması, devletlerin dijital dönüşüm ve operasyonel verimlilik arayışlarını hızlandırdı. Bu durum, teknoloji devleri için hem yeni ve büyük bir pazar kapısı açıyor hem de siber güvenlikten savunma stratejilerine kadar birçok alanda kritik bir rol üstlenmelerine neden oluyor.

Bu eğilim yalnızca yazılım ve yapay zeka ile sınırlı değil; savunma sanayisinin fiziksel üretim süreçleri de benzer bir teknolojik dönüşümden geçiyor. Örneğin, ileri imalat teknolojileriyle 3D yazıcılar kullanarak füze parçaları üreten Divergent Technologies, bu alandaki geleneksel tedarik zincirlerine meydan okuyarak kısa süre önce 290 milyon dolarlık bir yatırım aldı. Bu durum, teknolojinin sadece stratejik karar alma süreçlerini değil, aynı zamanda askeri donanımın üretim altyapısını da kökten değiştirdiğini gösteriyor.

Ancak bu yakınlaşma, beraberinde önemli etik ve pratik tartışmaları da getiriyor. Teknoloji şirketlerinin ulusal güvenlik operasyonlarında bu denli kilit bir rol oynaması, veri gizliliği, algoritmaların tarafsızlığı, özerk sistemlerin kontrolü ve hatta sivil-asker teknoloji ayrımının bulanıklaşması gibi endişeleri de tetikliyor. Bu iş birliklerinin kısa vadede operasyonel avantajlar sunsa da, uzun vadede yaratacağı toplumsal ve etik etkilerin dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor.

Tartışmalı Örnekler: Hükümetin Gözetim Teknolojileri

Bu genel eğilimin somut ve tartışmalı örnekleri, özellikle ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) biriminin gözetim operasyonlarında kullandığı teknolojilerle belirginleşmektedir. Trump yönetimi ICE gözetim teknolojileri Clearview Palantir gibi firmaların ürünleriyle yüz tanıma (Clearview AI), telefon casus yazılımları (Paragon Solutions) ve büyük veri analizi (Palantir, LexisNexis) gibi araçları kullanarak belgesiz göçmenleri hedef alması, mahremiyet ve insan hakları savunucuları arasında ciddi endişelere yol açmıştır. Bu firmaların sağladığı teknolojiler, göçmenlerin tespiti, izlenmesi ve sınır dışı edilme süreçlerinde kritik roller oynamış, bu da teknoloji ve etik arasındaki ince çizgiyi bir kez daha sorgulatmıştır.

Rekabet Kızışıyor: Hükümete Yönelik Yapay Zeka Hizmetleri

Salesforce'un bu hamlesi, sektördeki benzer girişimlerin hemen ardından geldi. İşte bazı öne çıkan örnekler:

  • OpenAI: Ocak ayında ABD hükümet kurumlarına özel bir ChatGPT versiyonunu piyasaya sürdü. Ağustos ayında ise federal kurumlara kurumsal ChatGPT katmanına yıllık sadece 1 dolara erişim sağlayan bir anlaşma yaptığını duyurdu.
  • Anthropic: OpenAI'nin duyurusundan bir hafta sonra, Claude sohbet robotunun hükümet ve kurumsal katmanlarına ABD hükümetinin 1 dolara erişebileceğini açıkladı.
  • Google: Ağustos sonunda "Gemini for Government"ı duyurdu. Bu hizmet, federal kurumlara ilk yıl için 47 cent gibi sembolik bir ücretle yapay zeka hizmetleri sunuyor.

Bu tablo, teknoloji devleri arasında hükümet pazarındaki rekabetin giderek arttığını ve yapay zekanın bu alandaki potansiyelinin ne denli büyük görüldüğünü gözler önüne seriyor.

Geleceğe Bakış

Salesforce'un Missionforce birimiyle attığı bu adım, şirketin büyüme stratejisinde yeni bir dönemi işaret ediyor. Yapay zeka ve bulut teknolojilerinin ulusal güvenlik gibi hassas alanlarda kullanımı, hem büyük fırsatlar hem de karmaşık zorluklar barındırıyor. Bu gelişme, teknolojinin sadece ticari değil, aynı zamanda jeopolitik ve stratejik alandaki etkisinin de derinleştiğini gösteriyor.

Kaynak: TechCrunch - Salesforce, Ulusal Güvenlik Odaklı Missionforce Birimini Başlattı

```