Google, çevrimiçi mahremiyetin korunması ve rızasız mahrem görüntülerin (NCII) yayılmasıyla mücadele kapsamında önemli bir adım attı. Arama motoru devi, İngiltere merkezli kar amacı gütmeyen kuruluş StopNCII ile iş birliğine giderek, bilinen adıyla 'intikam pornosu' olarak da geçen bu tür içeriklerin arama sonuçlarından proaktif bir şekilde kaldırılmasını hedefliyor.
Bu ortaklık, özellikle dijital parmak izi olarak adlandırılan 'hash' teknolojisini kullanarak, istenmeyen görüntü ve videoların Google Arama'da görünürlüğünü engellemeyi amaçlıyor. StopNCII, yetişkinlerin özel görüntü ve videolarının izinsiz paylaşılmasını önlemek için benzersiz bir sistem sunuyor. Bu sistemde, kullanıcılar kendi cihazlarında mahrem içeriklerinin bir dijital parmak izini, yani 'hash'ini oluşturuyor. Önemli nokta şudur ki, orijinal görüntü veya video hiçbir zaman kullanıcının cihazından ayrılmıyor; sadece bu dijital kod StopNCII sistemine yükleniyor. Bu hash'ler daha sonra Facebook, Instagram, TikTok gibi birçok platformla paylaşılıyor ve eşleşen içeriklerin otomatik olarak tanımlanıp platformlardan kaldırılması sağlanıyor.
Google'ın bu alandaki çabaları yeni değil. Şirket, kullanıcıların rızasız mahrem içerikleri arama sonuçlarından kaldırılmasını talep etmelerine olanak tanıyan araçlara zaten sahipti ve bu tür içeriklerin görünürlüğünü azaltmak için sıralama iyileştirmeleri de yapıyordu. Ancak Google, bir blog yazısında belirttiği gibi, "açık web'in ölçeği göz önüne alındığında, bu durumdan etkilenenlerin üzerindeki yükü azaltmak için daha fazlasının yapılması gerektiğini" kabul ediyor. Bu yeni ortaklık, bu yükü hafifletmeyi amaçlıyor.
Gecikmiş Bir Adım mı, Etkili Bir Çözüm mü?
Google'ın bu adımı atması, bazı çevrelerce "geç kalınmış" bir hamle olarak yorumlanabilir. Zira Microsoft, aynı aracı Bing arama motoruna bir yıl önce entegre etmişti. Facebook, Instagram, TikTok, Reddit, Bumble, Snapchat, OnlyFans ve X gibi birçok önde gelen platform zaten StopNCII ile iş birliği içindeydi. Bu durum, Google gibi bir teknoloji devinin bu kadar hassas bir konuda neden daha yavaş hareket ettiği sorusunu akla getiriyor.
"Dijital parmak izi teknolojisi önemli bir ilerleme olsa da, internetin sürekli değişen ve gelişen yapısı göz önüne alındığında, tüm rızasız içerikleri yüzde yüz engellemek her zaman büyük bir meydan okuma olacaktır. Özellikle yapay zeka destekli 'deepfake' içeriklerin artışı, bu tür araçların sürekli güncellenmesini ve adapte olmasını gerektiriyor."
Ancak bu gecikmeye rağmen, Google'ın dünya genelindeki arama pazarındaki dominant pozisyonu, bu ortaklığın potansiyel etkisini muazzam kılıyor. Her ne kadar hash tabanlı sistem, mevcut bir içeriğin yayılmasını önlemede etkili olsa da, yeni oluşturulan veya manipüle edilmiş içerikler için sürekli tetikte olmak gerekecektir.
Neden Önemli? Dijital Mahremiyetin Geleceği
Rızasız mahrem görüntülerin internette yayılması, mağdurlar üzerinde derin psikolojik travmalara yol açan ciddi bir sorun. Google'ın bu hamlesi, sadece arama sonuçlarını temizlemekle kalmayıp, aynı zamanda büyük teknoloji şirketlerinin çevrimiçi güvenliğe ve kullanıcı mahremiyetine verdikleri önemi bir kez daha vurguluyor. Bu tür iş birlikleri, dijital dünyanın daha güvenli bir yer haline gelmesi için kritik öneme sahip. Kullanıcıların kendi verileri üzerinde kontrol sahibi olmasını sağlayan StopNCII gibi araçlar, bireylerin dijital dünyada kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı oluyor.
Geçtiğimiz yıl Google'ın, deepfake ile oluşturulmuş rızasız mahrem görüntüleri arama sonuçlarından kaldırmayı kolaylaştırması ve bulunmasını zorlaştırması da bu mücadelenin önemli bir parçasıydı. Yeni ortaklık, bu kararlı duruşun bir devamı niteliğinde.
Google ve StopNCII arasındaki bu iş birliği, rızasız mahrem görüntülerin çevrimiçi yayılmasına karşı verilen savaşta yeni ve güçlü bir cephe açıyor. Arama motorlarının bu tür içeriklere karşı proaktif adımlar atması, internet kullanıcıları için daha güvenli bir ortam vaat ediyor. Ancak teknolojinin sürekli geliştiği bir çağda, bu tür tehditlere karşı mücadelenin de dinamik ve sürekli olması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu sürekli mücadele, sadece rızasız mahrem görüntülerle sınırlı değil; siber suç dünyasındaki diğer gelişmeleri de kapsıyor. Örneğin, son zamanlarda uluslararası arenada yankı uyandıran bir olayda, 19 yaşındaki İngiliz Thalha Jubair'e, aralarında U.S. Courts sisteminin de bulunduğu 120'den fazla siber saldırı ve onlarca Amerikan şirketine karşı şantaj eylemleriyle ABD tarafından federal düzeyde ağır suçlamalar yöneltildi. 'Scattered Spider' olarak bilinen siber korsan grubuna bağlı olduğu iddia edilen Jubair'in vakası, genç yaşta siber suçlara karışan bireylerin, sosyal mühendislik gibi tekniklerle kritik altyapıları ve şirketleri hedef alarak ne denli büyük bir tehdit oluşturabildiğini gözler önüne seriyor. Bu tür karmaşık ve küresel siber suç tehditleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için İngiliz gence ABD siber suç suçlamaları ve Scattered Spider haberimizi okuyabilirsiniz.
Kaynak: Daha fazla bilgi için TechCrunch makalesini inceleyebilirsiniz.