Trump Yönetimi Enerji Bakanlığı'nda Hangi Kelimeleri Yasakladı? Kritik Liste Sızdı

Haber Merkezi

29 September 2025, 18:24 tarihinde yayınlandı

ABD Enerji Bakanlığı Çalışanlarına Şok Yasak: 'İklim Değişikliği' ve 'Yeşil Enerji' Kelimeleri Kaldırıldı

ABD’nin önde gelen enerji kurumlarından biri olan Enerji Bakanlığı (DoE), Trump yönetimi tarafından atanan yetkililerin talimatıyla, personelin kullanmasını yasakladığı uzun bir kelime listesini uygulamaya koydu. Politico tarafından görülen bir notta yer alan bu yasak, özellikle iklim ve yenilenebilir enerji konularını kapsayan, siyasi olarak nötr kabul edilebilecek birçok terimi içeriyor.

Yasaklı kelimeler listesi, Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Ofisi (EERE) çalışanlarına özel danışman Rachael Overbey tarafından gönderilen bir e-posta ile duyuruldu. Bu karar, Trump yönetiminin geleneksel enerji kaynaklarına odaklanan politikalarını kurumsal düzeyde pekiştirmeyi amaçladığı şeklinde yorumlanıyor.

EERE Personelinin Kullanımı Yasaklanan Temel Terimler

Politico’nun ortaya çıkardığı ve EERE çalışanlarının iletişimin her düzeyinde kaçınması istenen bazı anahtar kelimeler şunlardır:

  • İklim Değişikliği (Climate Change)
  • Yeşil (Green)
  • Karbonsuzlaştırma (Decarbonization)
  • Enerji Geçişi (Energy Transition)
  • Sürdürülebilirlik/Sürdürülebilir (Sustainability/Sustainable)
  • Sübvansiyonlar (Subsidies)
  • Vergi İndirimleri/Muafiyetleri (Tax Breaks/Tax Credits)
  • Karbon Ayak İzi (Carbon Footprint)

‘Emisyon’ Tartışması: Negatif Çağrışım mı, Bilimsel Gerçeklik mi?

Yasaklanan kelimeler arasında belki de en dikkat çekici olanı, bilimsel ve teknik bir terim olan “emisyon” oldu. Rapora göre, bu terimin görünüşte nötr bir sözlük tanımı olmasına rağmen, bir miktar olumsuzluk içerdiği gerekçesiyle listede yer aldığı belirtiliyor. Ancak bu yasak, hukuki ve bilimsel bağlamla çelişiyor.

ABD Yüksek Mahkemesi, 2007 yılında verdiği kritik bir kararda, sera gazlarının basitçe emisyon olmadığını, aksine hava kirleticileri olarak düzenlenebileceğini hükmetmişti. Bu durum, ‘emisyon’ kelimesinin kullanımının kısıtlanmasının, bilimin kabul ettiği bir gerçeği göz ardı etme çabası olarak algılanmasına yol açıyor.

EERE’nin Tarihi Misyonu ve Mevcut Durum

1970’lerin sonunda kurulan EERE, 1973 enerji krizine bir yanıt olarak ortaya çıkmıştı. O dönemde hızla yükselen petrol fiyatlarına karşı ABD ekonomisini stabilize etmek amacıyla, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini teşvik etmek EERE’nin temel amacıydı. Mevcut yönetim ise bu ofisin misyonunun tersine, ekonomiyi geleneksel enerji kaynaklarının genişletilmiş kullanımına endekslemeyi tercih ediyor.

Başkan Trump, sık sık yaptığı konuşmalarda, enerji geçişiyle ilgili her şeyi “yeşil enerji dolandırıcılığı” olarak nitelendirmişti. Hatta Birleşmiş Milletler'de yaptığı bir konuşmada, güneş, rüzgar ve batarya gibi teknolojilere yatırım yapan ülkeleri hedef alarak, “Ülkeniz başarısız olacak” yorumunda bulunmuştu. Bu yasaklı kelime listesi, bu retoriğin bürokraside somutlaşmış bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Bu ideolojik baskı, sadece kamu kurumlarıyla sınırlı kalmayıp, özel sektöre de uzanmaktadır. Örneğin, eski Başkan Trump, sosyal medya üzerinden teknoloji devi Microsoft'un Küresel İlişkiler Başkanı Lisa Monaco’nun derhal işten çıkarılması gerektiğini talep etmişti. Monaco’nun daha önce Biden ve Obama yönetimlerinde kıdemli ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yapması, Trump’ın talebinin temelini oluşturuyordu. Trump, bu tür üst düzey atamaların siyasi bağlılık açısından kendi çizgisine uygun olmasını zorlamakta ve teknoloji devlerini kendi siyasi eğilimindeki isimlerle çalışmaya zorlama stratejisi izlemektedir. Bu durum, siyasi retoriğin şirketlerin personel politikalarına kadar nasıl sızdığının bir örneğidir. Trump'ın Microsoft'a yönelik Lisa Monaco'yu işten çıkarma talebi, bu siyasi müdahalenin en çarpıcı örneklerinden biridir.

Şeytanın Avukatı: Küresel Yatırımlar Tersini Söylüyor

ABD yönetiminin bu terminoloji kısıtlamalarına rağmen, küresel piyasalar yenilenebilir enerjiye olan güvenini artırmaya devam ediyor. BloombergNEF verilerine göre, 2025’in ilk yarısında yenilenebilir enerjiye yapılan küresel yatırım yeni bir rekora ulaştı. Özellikle açık deniz rüzgarı ve küçük ölçekli güneş enerjisi projeleri sayesinde, yatırım miktarı bir önceki yıla göre %10 artarak 386 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar, ABD’deki kısıtlayıcı söylemin aksine, dünya çapında enerji geçişinin hız kesmediğini ve yatırımcıların bu sektörü geleceğin anahtarı olarak gördüğünü gösteriyor.

Bu küresel ivmenin bir yansıması olarak, iflas eden taşınabilir batarya girişimi Moxion Power'ın kurucusu Paul Huelskamp, tecrübelerini kullanarak Anode Technology Company adında yeni bir girişim kurdu. Moxion'un hatalarından ders alarak daha hafif bir üretim modelini benimseyen Anode, kısa süre önce 9 milyon dolarlık tohum yatırımını tamamladı. Bu yatırım, dizel jeneratörlerin yerini almayı hedefleyen taşınabilir batarya pazarının hala cazip olduğunu ve yatırımcıların bu alanda somut çözümler aradığını gösteriyor. Moxion iflası sonrası Anode'un 9 milyon dolarlık yatırımı gibi gelişmeler, ABD bürokrasisindeki retoriğe rağmen teknolojik ilerlemenin durmadığını kanıtlamaktadır.

Bu gelişmeler, Enerji Bakanlığı’ndaki sözcük yasağının uluslararası enerji piyasaları ve teknolojik ilerleme üzerindeki etkilerinin sınırlı kalabileceği, ancak ABD’nin kendi iç politikalarını ve araştırma gündemini ciddi şekilde etkileyeceği anlamına gelebilir.

***

Kaynak: İyi araştırılmış bu haber içeriği, ilk olarak TechCrunch tarafından yayımlanan orijinal rapora dayanarak hazırlanmıştır.