Otomotiv dünyasının devlerinden Ford, kurucusu Henry Ford'un 112 yıl önce endüstriyi kökünden değiştiren ikonik montaj hattı sistemini rafa kaldırıyor. Şirket, uygun fiyatlı elektrikli araçlar (EV) üretebilmek ve küresel rekabette, özellikle Çinli üreticilere karşı avantaj sağlamak amacıyla üretim felsefesini tamamen değiştiriyor. Bu devrim niteliğindeki dönüşümün merkezi ise 2 milyar dolarlık yatırımla yeniden yapılandırılacak olan Louisville, Kentucky'deki montaj tesisi olacak.

Bu hamlenin ilk meyvesi, 2027 yılında piyasaya sürülmesi planlanan ve yaklaşık 30.000 dolarlık başlangıç fiyatına sahip olacak orta boyutlu bir elektrikli pickup modeli olacak. Ancak bu, basit bir model güncellemesinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Ford, otomobil üretmenin temel mantığını sorgulayarak geleceğini adeta bir zar atışına bağlıyor.

CEO Farley: 'Bu Bir Bahis, Garanti Yok'

Ford CEO'su Jim Farley, bu projenin taşıdığı riskleri gizlemiyor. Şirketin EV bölümünün 2025'in ikinci çeyreğinde yaklaşık 1.3 milyar dolar zarar etmesi ve F-150 Lightning ile Mustang Mach-E gibi popüler modellerin satışlarındaki düşüş, bu radikal değişimin ne kadar zorunlu olduğunu gözler önüne seriyor.

Farley, Kentucky'deki etkinlikte yaptığı konuşmada, “Bu projeyle ilgili hiçbir garanti yok. O kadar çok yeni şey yapıyoruz ki, size yüzde yüz kesinlikle her şeyin yolunda gideceğini söyleyemem. Bu bir bahis. Risk var.” ifadelerini kullandı.

Geleneksel Montaj Hattı Nasıl Değişiyor?

Peki, Ford'u 112 yıllık geleneğinden vazgeçiren bu yeni 'evrensel üretim sistemi' tam olarak nedir? Geleneksel sistemde tek bir hareketli hat üzerinde ilerleyen araç gövdesine parçalar eklenirken, yeni sistem bir ağacı andırıyor.

Sistem, üç ana daldan oluşuyor:

1. Ön Bölüm: Aracın ön kısmı ayrı bir dalda monte ediliyor.
2. Arka Bölüm: Aracın arka kısmı da başka bir dalda, eş zamanlı olarak hazırlanıyor.
3. Batarya ve Kabin: En dikkat çekici dal ise bu. Yapısal batarya paketi, koltuklar, orta konsol ve hatta halılarla birlikte tek bir modül olarak bu dalda birleştiriliyor.

Son aşamada bu üç ana bileşen, hattın sonunda bir araya getirilerek aracı oluşturuyor. Bu modüler yaklaşım, daha az parça, daha az bağlantı elemanı ve %40 daha az yanaşma istasyonu anlamına geliyor. Sonuç: maliyetleri düşüren ve üretim hızını artıran devrimsel bir verimlilik.

Bu Ne Anlama Geliyor?

Ford'un bu adımı, sadece bir fabrikayı yenilemekten çok daha derin anlamlar taşıyor. Bu, şirketin elektrikli araç çağında ayakta kalma ve kârlı bir şekilde büyüme stratejisinin temel taşıdır. Daha az parça ve daha basit montaj, daha düşük işçilik maliyetleri ve daha az hata olasılığı demektir. Bu sayede Ford, hem Tesla gibi yerleşik EV üreticileriyle hem de agresif fiyat politikalarıyla pazara giren Çinli markalarla rekabet edebilecek bir maliyet yapısı oluşturmayı hedefliyor. Ayrıca, bu sistemin Amerikan istihdamını uzun vadede koruyacağı savunuluyor.

İnsan Faktörü: İşçi Sendikası Neden 'Evet' Dedi?

Otomasyonun artması ve işçi sayısının 600 kişi azalacak olması, normalde sendikaların tepkisini çekerdi. Ancak Ford, projenin en başından itibaren Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası (UAW) ile yakın bir iş birliği yürüttü. Sendika temsilcileri, yeni sistemin çalışanların sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekiyor. Montaj hattı işçilerinin sürekli eğilme, bükülme ve dönme gibi zorlayıcı hareketleri yapma zorunluluğu ortadan kalkıyor. UAW yetkilisi Brandon Reisinger'in dediği gibi, “Daha sağlıklı bir iş gücümüz olmalı. Gün sonunda ağrılar içinde olmadan ailenizin yanına gidebilmelisiniz, bu harika olacak.” Bu durum, projenin sendika tarafından da benimsenmesini sağladı.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Sonuç olarak Ford, sadece bir üretim bandını değil, endüstriyel bir felsefeyi de baştan yazıyor. Bu cesur bahis tutarsa, otomotiv endüstrisi bir kez daha Ford'un öncülük ettiği yeni bir devrime tanıklık edebilir.

Bu haberin oluşturulmasında TechCrunch'ta yer alan bilgilerden yararlanılmıştır.