Video oyunlarında daha güçlü bir karakter veya daha iyi bir ekipman için ek ücret ödemeye alıştık. Sektörde 'Pay-to-Win' (Kazanmak için Öde) olarak adlandırılan bu tartışmalı model, şimdi de hiç beklemediğimiz bir alana, otomotiv dünyasına sıçradı. Alman otomotiv devi Volkswagen, yeni elektrikli modeli ID.3'te, aracın içinde zaten var olan ekstra motor gücünü bir abonelik duvarının arkasına saklayarak sektörde yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Bu yeni modelle Volkswagen, bir nevi arabanıza 'performans DLC'si' satıyor. Yani donanım olarak aracınızda bulunan potansiyel, yazılımsal bir kilitle sizden uzak tutuluyor ve bu kilidi açmak için ek ödeme yapmanız isteniyor.
Rakamlarla Güç Aboneliği: Ne Kadar Güç, Ne Kadara Mal Oluyor?
Volkswagen'in ID.3 modelinin bazı donanım paketlerinde, araç standart olarak 201 beygir gücüyle geliyor. Ancak kaputun altında aslında daha fazlası yatıyor. İşte bu noktada abonelik sistemi devreye giriyor. Sürücüler, ekstradan 27 beygir gücünü açığa çıkarmak için iki farklı seçenekle karşılaşıyor:
- Aylık Abonelik: Ayda 16.50 £ (İngiliz Sterlini) ödeyerek ekstra gücü kullanma.
- Tek Seferlik Ödeme: 649 £ (İngiliz Sterlini) ödeyerek bu özelliğin kalıcı olarak kilidini açma.
Bu durum, geleneksel otomobil modifikasyonlarından oldukça farklı bir noktada duruyor. Eskiden aracının performansını artırmak isteyen bir sürücü, çeşitli mekanik veya yazılımsal işlemler için üçüncü parti servislere giderdi. Şimdi ise üreticinin kendisi, zaten araca yerleştirdiği bir özelliği para karşılığında aktif hale getiriyor.
Şeytanın Avukatı: Bu Model Otomotiv Sektöründe İlk mi?
Volkswagen'in bu adımı ne kadar yenilikçi görünse de, aslında benzer denemeler daha önce de yapıldı. Bu konuda en çok dikkat çeken örneklerden biri, yine bir başka Alman devi olan BMW'den gelmişti. BMW, birkaç yıl önce ısıtmalı koltuklar ve Apple CarPlay gibi özellikleri aylık abonelikle sunmaya çalışmıştı. Hatta 'ısıtmalı koltuk aboneliği' fikri, tüketiciler arasında büyük bir alay konusu olmuştu.
Tüketici Tepkisi Geri Adım Attırdı
BMW'nin bu hamlesi, tüketicilerden o kadar sert bir tepki aldı ki, şirket her iki abonelik modelinden de geri adım atmak zorunda kaldı. Tüketiciler, zaten binlerce dolar ödeyerek satın aldıkları bir arabanın içindeki fiziksel bir donanımı kullanmak için neden ayrıca aylık bir ücret ödemeleri gerektiğini haklı olarak sorguladılar. Bu durum, üreticilerin recurring revenue (tekrarlanan gelir) arzusunun, tüketici beklentileriyle ne kadar çelişebileceğini gösteren önemli bir ders oldu.
Mülkiyet Kavramı Tehlikede mi? Aracınız Gerçekten Sizin mi?
Volkswagen'in bu hamlesi, 'dijital mülkiyet' hakkındaki daha derin bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Tıpkı Steam gibi platformlardan satın aldığımız oyunların gerçekten bize mi ait olduğu yoksa sadece kullanım lisansını mı kiraladığımız sorusu gibi, şimdi de arabalarımız için benzer bir soruyla karşı karşıyayız. Eğer bir üretici, uzaktan bir güncellemeyle arabanızın bir özelliğini kapatabiliyor veya açmak için para isteyebiliyorsa, o arabanın ne kadarına gerçekten sahipsiniz?
Bu durum, özellikle 'live service' olarak adlandırılan ve sürekli internet bağlantısı gerektiren oyunlarda daha da belirginleşiyor. Bu oyunların sunucuları kapatıldığında, oyuncuların satın aldıkları içerik bir anda değersiz hale gelebiliyor. Nitekim, BioWare'in büyük umutlarla piyasaya sürülen oyunu Anthem'in eski yapımcısı Mark Darrah'ın, oyunun sunucularının bir gün kapatılacağını en başından bildiklerini itiraf etmesi, dijital mülkiyetin ne kadar kırılgan olabileceğini gözler önüne seriyor. Arabanızın bir özelliğinin tek tuşla kapatılması ile yüzlerce saat harcadığınız bir oyunun tamamen erişilmez kılınması arasında, mülkiyetin doğası açısından ürkütücü bir paralellik bulunuyor.
Bu modelin yaygınlaşması, gelecekte daha fazla özelliğin ödeme duvarlarının arkasına gizlenmesi anlamına gelebilir. Konfor özelliklerinden başlayarak, belki de farklı sürüş modları veya otonom sürüş yetenekleri de gelecekte birer abonelik paketi olarak sunulabilir. Bu durum, otomobilleri tam potansiyeliyle kullanmanın maliyetini artırırken, ikinci el piyasasını da karmaşık bir hale getirebilir. Bir aracı satın alırken, hangi özelliklerin 'kilidinin açık' olduğunu da kontrol etmek zorunda kalabiliriz.
Sonuç olarak, Volkswagen'in attığı bu adım, otomotiv endüstrisinin dijital hizmetler ve abonelik ekonomisiyle ne kadar iç içe geçtiğini gösteren çarpıcı bir örnek. Üreticiler için yeni bir gelir kapısı olan bu modelin, tüketici hakları ve mülkiyet algısı üzerinde yaratacağı uzun vadeli etkileri hep birlikte göreceğiz.
Bu haberin hazırlanmasında, PCGamer'da yayınlanan makaleden faydalanılmıştır.