Yapılan her yeni yapay zeka lansmanının ardından telif hakkı tartışmaları kaçınılmaz hale gelirken, OpenAI bu konuda hızla bir geri adım atmak zorunda kaldı. Şirketin yeni video üretim aracı Sora 2'nin 30 Eylül'de kullanıma sunulmasından sadece bir hafta sonra, telifli içeriklere yaklaşımını temelden değiştiren bir politika güncellemesi yapıldı. Bu acil değişikliğin fitilini ateşleyen ise, başta Japon fikri mülkiyetleri (IP) olmak üzere, popüler karakterlerin yapay zeka videolarında izinsiz kullanılması oldu.
Bu ölçek, sadece hukuki boyutta değil, aynı zamanda teknolojik altyapıda da büyük baskılar yaratıyor. Yapay zeka devlerinin (OpenAI dahil) modellerinin eğitimi için ihtiyaç duyduğu muazzam veri miktarı, veri merkezlerindeki depolama ve bellek donanımları (SSD ve RAM) üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir talep oluşturuyor. Öyle ki, uzmanlar bu patlayıcı talebin neden olduğu arz sıkıntısının on yıla kadar sürebileceğini ve fiyatları kalıcı olarak yükselteceğini öngörüyorlar. Yapay zeka talebinin SSD ve RAM fiyatlarını on yıl boyunca nasıl etkileyeceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
OpenAI CEO'su Sam Altman, kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine 3 Ekim'de yayımladığı bir blog yazısıyla durumu düzeltti ve Sora'nın telifli materyaller için artık 'opt-in' (izin verilmiş) modelini benimseyeceğini duyurdu. Peki, teknoloji devini bu kadar hızlı bir geri çekilmeye iten neydi?
Tartışmanın Fitilini Ateşleyen: Pokémon ve Japon IP'leri
Sora 2'nin lansmanını takiben, internette hızla yayılan yapay zeka videoları, telif hakkı sahiplerinin ciddi endişeler duymasına neden oldu. Özellikle Japon oyun ve anime stüdyolarının karakterlerinin kullanıldığı videolar dikkat çekiyordu. Nintendo’nun Pokémon'u, One Piece, Demon Slayer ve Studio Ghibli gibi dev markaların IP'leri, kullanıcılar tarafından üretilen videolarda bolca yer aldı.
Bu yoğun tartışmalar sırasında, oyun sektörünün devlerinden Nintendo’nun, Japon hükümetine karşı üretken yapay zekayı yasaklamak için lobi faaliyetleri yürüttüğü iddiaları ortaya atıldı. Ancak şirket, X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı resmi açıklamayla bu iddiaları kesin bir dille yalanladı ve Japon hükümeti ile bu konuda hiçbir teması olmadığını belirtti. Nintendo, teknolojiden bağımsız olarak telif haklarını koruma konusundaki kararlılığını bir kez daha vurguladı. Nintendo'nun yapay zeka lobi faaliyetleri iddialarını reddetmesi hakkında daha fazla bilgi edinmek için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Durumu özetleyen en çarpıcı örnek ise, Sam Altman'ın kendisinin de yer aldığı 10 saniyelik bir klip oldu. Yapay zeka tarafından fotogerçekçi bir şekilde oluşturulan bu videoda, Altman bir grup Pokémon ile çevriliydi ve ironik bir şekilde 'Umarım Nintendo bizi dava etmez' diyordu. Bu, telif ihlali riskinin ne kadar açıkça kabul edildiğini gösteren utanç verici bir an dı.
Sam Altman, blog yazısında özellikle Japonya’daki yaratıcı çıktının farkında olduklarını belirterek, 'Kullanıcılar ve Japon içeriği arasındaki bağlantının ne kadar derin olduğu bizi etkiledi' ifadesini kullandı. Bu açıklama, değişikliğin temel nedeninin Japon pazarından gelen baskı olduğunu işaret ediyordu.
Opt-Out'tan Opt-In'e Hızlı Dönüşüm
Sora 2'nin ilk politikası, telif hakkı dünyasında büyük bir risk taşıyordu. Önceden uygulanan 'opt-out' modeline göre, içerik sahiplerinin karakterlerinin Sora'da kullanılmasını istemiyorlarsa bunu OpenAI'a özel olarak bildirmeleri gerekiyordu. Aksi takdirde, içeriklerinin kullanılmasına izin verilmiş sayılıyordu. Bu durum, 'sessizliğin rıza anlamına geldiği' bir yaklaşımı temsil ediyordu.
OpenAI Telif Politikalarındaki Kritik Fark
Başlangıçta Sora 2, farklı içerik türlerine iki farklı yaklaşım sergiliyordu:
- Telifli Karakterler ve IP'ler (Örn: Pokémon): İlk başta 'Opt-Out' (İstemiyorsan bildir)
- Gerçek Kişiler/Ünlüler (Örn: Sam Altman'ın Kendisi): Başlangıçtan itibaren 'Opt-In' (İzin gereklidir)
Bu fark, telif hakkı ihlali davaları tehdidini artırdı. Eğer telif hakkı sahiplerine ünlülerle aynı koruma sağlanmazsa, OpenAI büyük bir hukuki riskle karşı karşıya kalabilirdi. Yeni politikada ise, artık telifli materyaller de 'Opt-In' durumuna geçti.
Yaratıcılar Ne Kazanacak? Etik ve Hukuki Boyut
OpenAI’ın bu geri adımı, sadece bir politika değişikliği değil, aynı zamanda yapay zeka endüstrisinin telif konusunda ne kadar kırılgan olduğunun da bir göstergesi. İlginç bir şekilde, Amerikan IP'leri (Disney veya Marvel karakterleri) içeren Sora istemlerinin başlangıçta reddedildiği, ancak Japon IP'lerinde bu durumun gözlemlenmediği rapor edildi. Bu seçici uygulamanın nedeni net olmamakla birlikte, Japonya'daki içerik endüstrisinin tepkisi gecikmedi.
Japon avukat ve Temsilciler Meclisi üyesi Akihisa Shiozaki, sosyal medyada yaptığı çağrıda, Japon yaratıcıları ve içerik endüstrisini korumak için acil eylem çağrısında bulundu. Bu tür siyasi ve hukuki baskılar, OpenAI'ın geri adım atmasında belirleyici rol oynadı.
Sam Altman, yeni politikayı savunurken, bunun hak sahiplerine 'interaktif hayran kurgusu' (interactive fan fiction) yaratma konusunda daha ayrıntılı kontrol sağlayacağını öne sürdü. Bu, IP sahiplerinin karakterlerinin ne şekilde kullanılabileceğini (hatta hiç kullanılamayacağını) belirleme yeteneği anlamına geliyor. Bu perspektif, yapay zeka araçlarını bir tehdit yerine, markalarına değer katabilecek yeni bir etkileşim alanı olarak gören içerik sahipleri için potansiyel bir iş birliği yolu açıyor.
Ancak, bu hızlı politika değişimi, yapay zeka şirketlerinin telif hakkı konusunda hala net bir yol haritası çizemediğini ve hukuki riskleri azaltmak için baskı altında çalıştığını gösteriyor. Sektör, AB'de ve diğer yargı bölgelerinde 'sessizliğin rıza sayıldığı' yaklaşımların sorgulandığı bir dönemde, OpenAI'ın opt-in modeline geçişi, generative AI geleceği için daha temkinli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Kaynak: OpenAI'ın telif politikası değişiklikleriyle ilgili detaylı analize PC Gamer'da yayınlanan bu makaleden ulaşabilirsiniz.