Mafia Serisinin Yeni Oyunu 'The Old Country' Beklentilerin Altında Mı Kaldı? Detaylı İlk Bakış

Haber Merkezi

13 August 2025, 09:42 tarihinde yayınlandı

Mafia: The Old Country İncelemesi - Seri Köklere Dönüyor Ama Hayal Kırıklığı Yaratıyor

Mafya hikayeleri denince akla gelen ilk serilerden biri olan Mafia, yeni oyunu 'The Old Country' ile formülünü kökten değiştiriyor. Önceki oyunlarda eleştirilen devasa ama boş açık dünyaları bir kenara bırakan Hangar 13, bu kez tamamen hikaye odaklı, daha doğrusal bir deneyim sunmayı vaat ediyor. Kağıt üzerinde bu, serinin en sevilen yönü olan sürükleyici senaryolara odaklanmak için harika bir hamle gibi görünse de, sonuç pek de beklenildiği gibi olmamış. The Old Country, ne yazık ki serinin en zayıf halkası olmaya aday bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.

Açık Dünyanın Gidişi: İyi Bir Fikir, Kötü Bir Uygulama

Mafia serisinin açık dünyalarla ilişkisi her zaman sorunluydu. İlk oyunda Lost Heaven şehri bir dekordan ibaretken, Mafia 2'de yan aktivitelerin çoğu DLC olarak satılmak üzere oyundan çıkarılmış ve şehir boş kalmıştı. Mafia 3 ise New Bordeaux'u doldurmaya çalışmış, ancak bunu kendini tekrar eden ve sıkıcı görevlerle yaparak oyuncuları ana hikayeden soğutmuştu. Bu geçmişe bakınca, The Old Country'nin açık dünyadan vazgeçmesi mantıklı bir adımdı. Ancak bu karar, serinin kimliğine dair önemli bir tartışma başlatıyor. Geliştirici stüdyoların bu türden varoluşsal krizleri, genellikle iç dinamiklerden kaynaklanıyor; nitekim efsanevi stüdyo BioWare'in, birden fazla büyük projeyi aynı anda yürüterek bir tür 'yamyamlık' döngüsüne girdiği ve bir projeden diğerine sürekli geliştirici kaydırarak sonunda tüm oyunlarını zayıflattığı eski bir yapımcısı tarafından açıklanmıştı BioWare Kendi Kendini Nasıl Yedi. Benzer bir kimlik arayışı, Battlefield 6 betasında kasıtlı olarak küçük haritalar sunulup, geliştiricilerin büyük haritaların da oyunda olacağına dair güvence vermesiyle o seride de yaşanmıştı Battlefield Harita Tartışması. Aslında geliştiriciler için bu tercih, oyun motorunun "en yüksek oktanlı" aksiyonu kaldırabildiğini göstermek için bir nevi gövde gösterisiydi, ancak bu durum serinin alametifarikası olan büyük ölçekli stratejik savaş alanları yerine anlık çatışmaların önceliklendirildiği yönündeki endişeleri de beraberinde getirmişti Battlefield ve Harita Tasarım Felsefesi.

Ancak bir sorun var: Serinin o eleştirilen açık dünyaları, tüm kusurlarına rağmen bir atmosfer ve kimlik yaratıyordu. 1960'ların New Orleans'ında klasik bir araba ile son ses müzik dinleyerek gezinmenin keyfi, Mafia 3'ün sıkıcı görev döngüsünü bir nebze unutturuyordu. The Old Country, bu atmosfer unsurunu tamamen ortadan kaldırınca, tüm yük omuzlarına bindiği hikaye bu ağırlığı taşıyamıyor.

Daha Önce Yüzlerce Kez Duyduğumuz Bir Mafya Hikayesi

Oyun, 1900'lerin başında Sicilya'da, babasının borçları yüzünden küçük yaşta madende çalışmaya zorlanan Enzo Favara'nın hikayesiyle başlıyor. Bir maden kazası, bir bıçaklı kavga ve at sırtında bir kovalamacanın ardından kendimizi yerel mafya babası Don Torrisi'nin himayesinde buluyoruz. Buradan sonrası ise tahmin edilebilir klişelerle dolu. Don'un kızı Isabella ile Enzo arasında filizlenen yasak aşk, hırslı ve kıskanç kuzen Cesare'nin rekabeti ve bilge akıl hocası Luca'nın trajik kaderi... Hikayedeki her bir viraj, kilometrelerce öteden belli oluyor.

Elbette, başarılı seslendirmeler ve fena olmayan diyaloglar sayesinde karakterler hayat buluyor. Ancak en iyi aktörlük bile, sonunu başından bildiğiniz bir senaryoyu kurtarmaya yetmiyor. The Old Country, 'o mafya filmlerinden biri' olmanın ötesine geçemiyor ve serinin önceki oyunları gibi cesur veya şaşırtıcı adımlar atmaktan kaçınıyor.

Kaçırılan Fırsatlar: Derinleşmeyen Konular

Oyunun en büyük hayal kırıklığı, dokunduğu ilginç konuları derinleştirememesi. Örneğin, bir görevde grev yapan maden işçilerine müdahale ediyoruz ve organize suçun sendika kırıcılığındaki rolüne dair imalar yapılıyor. Ancak konu orada kapanıyor. İtalyan sermayesi ile Sicilya mafyasının iç içe geçmiş ilişkileri, organize suçun ekonomik ve politik boyutları veya oyunda sürekli adı geçen anarşist teröristler gibi derinlikli konular, sadece birer yem olarak kullanılıp hızla unutuluyor.

Oynanış: Monoton ve Hayal Kırıklığı Yaratan Bir Döngü

Mafia oyunları hiçbir zaman oynanış mekanikleriyle öne çıkmadı. Genellikle hikayenin hatırına katlanılan kusurlu temeller üzerine kurululardı. The Old Country'nin daha küçük ve odaklı yapısı da bu durumu düzeltmeye yetmemiş. Aksine, oynanış sıkıcı, tekdüze ve sinir bozucu anlar arasında gidip geliyor. Her görev temelde şu dört elementten bir veya birkaçını içeriyor: gizlilik, çatışma, araç kullanma ve bıçak dövüşleri. Maalesef bu elementlerin hiçbiri tatmin edici bir şekilde işlenmemiş.

Teknik Performans ve Oyun Künyesi

Oyunun teknik tarafı da sorunlu. Yüksek ayarlarda ve güçlü bir sistemde (RTX 4080) bile sık sık takılmalar ve performans düşüşleri yaşanıyor. En can sıkıcı noktalardan biri ise inanılmaz uzun yükleme süreleri. Çatışmada ölmek, cömert olmayan kayıt noktalarından çok, dakikalar süren yükleme ekranını yeniden bekleyecek olmak yüzünden bir cezaya dönüşüyor.

Oyun Hakkında Önemli Bilgiler:

  • Çıkış Tarihi: 7 Ağustos 2025
  • Geliştirici: Hangar 13
  • Yayıncı: 2K
  • Fiyat (Tahmini): 50 Dolar
  • Çok Oyunculu: Yok
  • Steam Deck Desteği: Desteklenmiyor

Sonuç: Cesur Bir Adım, Zayıf Bir Sonuç

Mafia: The Old Country, seriyi eleştirilerden kurtarmak için formülünü değiştirerek cesur bir adım atıyor. Ancak bu adım, oyunu kurtarmak yerine onu kimliksiz bırakıyor. Klişe hikayesi, sıkıcı oynanışı ve teknik sorunları birleşince, ortaya yaklaşık 13 saatlik, unutulabilir bir macera çıkıyor. Eğer beklentiniz derinlikli bir mafya draması ve cilalı bir oynanışsa, The Old Country sizi büyük bir hayal kırıklığına uğratabilir. Seri, köklerine dönmeye çalışırken ne yazık ki yolunu kaybetmiş gibi görünüyor.

Bu haberin oluşturulmasında, PCGamer'da yayınlanan orijinal incelemeden elde edilen bilgilerden yararlanılmıştır.