Korku oyunlarında sizi en çok ne korkutur? Zifiri karanlık koridorlarda peşinize takılan bir yaratık mı, aniden beliren rahatsız edici bir yüz mü, yoksa çaresizlik hissi mi? Geliştirici WildArts Games, yeni oyunu Caput Mortum ile bu sorunun cevabını çok net bir şekilde veriyor: En büyük düşmanınız, elinizdeki kontrolcünün ta kendisi. Bu oyun, modern oyun dünyasının akıcı ve sezgisel kontrol şemalarına adeta bir başkaldırı niteliğinde.

Caput Mortum, oyuncuya bilerek ve isteyerek hantal, yavaş ve alışılması zor kontroller sunarak, korku ve gerilim hissini mekaniklerinin merkezine yerleştiriyor. Peki bu cüretkar tasarım tercihi, oyunu unutulmaz bir deneyim mi yapıyor, yoksa sinir bozucu bir angaryaya mı dönüştürüyor?

İyi Kontroller Her Zaman Daha İyi Bir Oyun Anlamına Gelir mi?

Günümüz oyun endüstrisinde 'iyi kontrol' tanımı genellikle akıcılık, hız ve hassasiyetle eş anlamlıdır. Oyuncular, karakterlerini milisaniyelik tepkilerle yönetmek ister. Caput Mortum ise bu beklentiyi kapı dışarı ediyor. FromSoftware'in Souls oyunları öncesi klasiği King's Field'dan ilham alan kontrol şeması, ilk başta kulağa bir şaka gibi gelebilir: Sağa ve sola bakmak için tetik tuşlarını, yukarı ve aşağı bakmak için ise bumper'ları kullanıyorsunuz. Sağ analog çubuk ise karakterin elini kontrol etmek, bulmacaları çözmek ve yakın dövüş silahlarını savurmak için serbest bırakılmış.

Geliştirici ekibin amacı son derece açık: oyuncuyu savunmasız hissettirmek. Beyninizin doğru komutları göndermeye çalıştığı o gecikme anı, sıradan bir karşılaşmayı bile endişe dolu bir gerilime dönüştürüyor. Bu durum, bir yandan da ortaya trajikomik anlar çıkarıyor. Tıpkı Getting Over It gibi, oyun sizinle dalga geçiyormuş hissi uyandırsa da bu, deneyimin temel bir parçası. Bu, her eski oyunu modern kontrollere kavuşturmanın her zaman iyi bir fikir olmadığının da kanıtı. Bazen bir eserin ruhu, onun 'kusurlarında' gizlidir. Bu durum, özellikle klasik Resident Evil serisinin 'tank kontrolleri' gibi, o dönemin teknolojisiyle şekillenmiş ama zamanla gerilimin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş mekanikleri akla getiriyor. Nitekim serinin ruhuna sadık kalmayı hedefleyen yeni film projesinin yönetmeni Zach Cregger'ın da oyunların binlerce saatlik bir hayranı olması, bu özgün ruhun ne kadar değerli olduğunun bir göstergesi.

Simyacıların Kulesinde Bir Kabus

Oyun, bizi etik sınırları zorlayan deneyler yapan simyacılar tarafından inşa edilmiş gizemli bir kuleye götürüyor. Ancak kulenin görünen kısmı, yerin altına uzanan devasa bir zindanın sadece girişi. Kat kat aşağı inerken, hem klostrofobik ve tecrit edilmiş bir atmosferle boğuşuyor hem de etrafa bırakılmış notlar ve çevresel ipuçları aracılığıyla bu lanetli yerde neler döndüğünü anlamaya çalışıyoruz.

Caput Mortum, klasik Dungeons & Dragons fantezisinden ziyade, Umberto Eco'nun Gülün Adı romanını andıran entelektüel ve Orta Çağ'a özgü bir atmosfer sunuyor. Örneğin, bulmacalardan birinde Yunan kozmolojisi hakkında temel bilgiler edinmeniz gerekebiliyor. Bu gibi detaylar, oyunun dünyasını daha otantik ve derin kılıyor.

Düşmanlarınız: Garip Yaratıklar ve Kendi Beceriksizliğiniz

Karşınıza çıkan düşmanlar, korkunç olmaktan çok rahatsız edici ve tuhaf tasarımlara sahip. Oyunun maskotu sayılabilecek 'homunculus'lar, kilden yapılmış gibi görünen, pörtlek gözlü ve çarpık gülümsemeli, iki buçuk metrelik cılız yaratıklar. Oyun, bu yaratıklara doğrudan baktığınızda ekranı bulandırarak ve tiz sesler çıkararak gerilimi artırıyor.

Savaşlar, hantal kontroller sayesinde stratejik bir geri çekil-vur-kaç dansına dönüşüyor. Ancak asıl tehlike, öldürülemeyen ve bölüm boyunca sizi takip eden özel düşmanlardan geliyor. Bu yaratıklardan kurtulmanın tek yolu, el mekaniğini kullanarak ani bulmacaları çözmek. Örneğin bir bölümde dev bir homunculus, sizden 'Simon Diyor Ki' oyununu oynamanızı istiyor. Onun el hareketlerini taklit ederseniz sizi bir süreliğine rahat bırakıyor. Başarısız olursanız sonunuz pek de iyi bitmiyor. Bu anlar, korku, kara mizah ve beklenmedik oynanışı bir araya getirerek unutulmaz anlar yaratıyor.

Sonuç: Kısa Ama Unutulmaz Bir Deneyim

Caput Mortum'un en büyük eleştirisi, kısa oyun süresi olabilir. Ancak bu, korku türü için aslında bir avantaj. Oyun, mekaniklerinin ve düşmanlarının sıradanlaşmasına izin vermeden, tam tadında sona eriyor. Yaklaşık 12 dolarlık fiyat etiketi, sunduğu bu yoğun ve eşsiz deneyim için oldukça makul. Eğer standart korku oyunlarından sıkıldıysanız ve sizi temelden zorlayacak, atmosferiyle büyüleyecek ve garip kontrolleriyle hafızanıza kazınacak bir macera arıyorsanız, Caput Mortum kesinlikle göz atmanız gereken bir yapım.

Bu haberde yer alan bilgiler, PCGamer web sitesinde yayınlanan incelemeden derlenmiştir.