Gearbox Software, Borderlands 4 için büyük vaatlerde bulunuyor. Geliştiriciler, serinin bir önceki oyunu Borderlands 3'te yapılan hatalardan ders çıkardıklarını ve bu kez oyunculara baş ağrısı çektirmeyeceklerini iddia ediyor. Karakter motivasyonları, daha ciddi bir atmosfer ve yıllanmış internet şakalarından arındırılmış bir mizah anlayışı... Kulağa hoş gelse de, serinin sadık takipçileri için akıllardaki o kritik soru hala geçerliliğini koruyor: Borderlands'in hikayesi gerçekten de 'kurtarılmaya' muhtaç mı, yoksa sorun çok daha mı derinlerde?

Borderlands 3 Sendromu: Harika Oynanış, Unutulmak İstenen Bir Hikaye

Borderlands 3'ün mirası oldukça karmaşık. Bir yanda, serinin alametifarikası olan akıcı, hızlı ve eğlenceli 'looter-shooter' mekanikleri zirveye ulaşmıştı. Zane ile haritada süzülmek veya Moze ile düşmanları demir bir zırhın içinde ezmek, şüphesiz keyifliydi. Ancak madalyonun diğer yüzünde, her ara sahne girdiğinde oyuncuları oyundan soğutan bir hikaye vardı.

Sorun sadece bayatlamış şakalar değildi. Oyun, ciddi olması gereken anlarda dahi tökezliyordu. Serinin sevilen karakterlerinden Maya'nın anlamsız ölümü, toy bir karakter olan Ava'nın zorla 'seçilmiş kişi' ilan edilmesi ve ana kötü karakterler olan Calypso İkizleri'nin bir türlü ilgi çekici bir tehdide dönüşememesi, genel anlatıyı zayıflatan ana unsurlardı. Calypso İkizleri, potansiyeli yüksek bir 'yayıncı kült lideri' konseptine sahip olsalar da, hiçbir zaman serinin efsanevi kötüsü Handsome Jack'in gölgesinden çıkamadılar.

Köklerine Dönüş mü? Hangi Kökler?

Geliştiricilerin 'eski günlere dönme' vaadi, akla şu soruyu getiriyor: Borderlands serisinin hikaye anlamında dönebileceği tutarlı bir 'kökü' var mı? Seri, en başından beri farklı türlerin bir mozaiği oldu. Bu durum hem en büyük cazibesi hem de en büyük zayıflığıydı.

Borderlands; bilim-fantezi, uzay westerni, post-apokaliptik Mad Max, siberpunk distopya ve karakter draması gibi birçok türü aynı potada eritmeye çalıştı. Bu türlerden birkaçı uyum içinde çalıştığında ortaya unutulmaz anlar çıksa da, hepsi aynı anda sahneye çıktığında anlatısal bir kaos yaşandı.

Serinin geçmişine baktığımızda bu odaklanma farkını net bir şekilde görebiliriz:

• Borderlands 1: Temelde, sonunda hafif bir bilim-fantezi dokunuşu olan bir Mad Max macerasıydı.
• Borderlands 2: Siberpunk distopya eleştirisi, biraz Mad Max ve sağlam karakter dramalarını birleştirdi. Handsome Jack faktörüyle zirveye ulaştı.
• Borderlands: The Pre-Sequel: Bilim-fantezi unsurlarını öne çıkararak karakter gelişimine odaklandı.
• Tales From the Borderlands: Neredeyse tüm bilim-fantezi kahramanlıklarını bir kenara bırakıp karakter çalışması ve şirket eleştirisine yoğunlaştı.

Borderlands 3'ün başarısızlığı, tam da bu noktada yatıyordu: Her şey olmaya çalıştı ve sonuç olarak hiçbir şey olamadı. Odaklanmamış, dağınık bir anlatı sundu.

Borderlands 4 İçin Umut Işığı: Odaklanmış Bir Gelecek Mümkün mü?

Tüm bu eleştirilere rağmen, Borderlands 4 için umutlanmak için nedenler var. Gearbox, sorunun farkında olduğunu açıkça belli ediyor. Hatta bu özeleştirinin kanıtlarını Borderlands 3'ün ek paketlerinde (DLC) görmek mümkündü. Ana oyunun aksine, her bir DLC belirli bir temaya ve tarza sadık kalarak çok daha tutarlı ve keyifli hikayeler sundu. Moxxi's Heist'te bir soygun filmi, Bounty of Blood'da bir western macerası ve Fustercluck'ta Krieg'in zihnine yapılan psikodelik bir yolculuk izledik. Bu da bize gösteriyor ki Gearbox, odaklandığında başarılı anlatılar yaratabiliyor.

Gelen ilk bilgiler, Borderlands 4'ün bu kez siberpunk distopya ve karakter odaklı drama kulvarlarına daha fazla yöneleceğini işaret ediyor. Eğer geliştirici ekip, serinin kaotik doğasını bir garnitür olarak kullanıp ana yemek olarak belirlediği bu iki temaya sadık kalırsa, oyuncular uzun zamandır bekledikleri o tatmin edici Borderlands hikayesine nihayet kavuşabilirler. Serinin yeniden kendi ritmini bulup bulamayacağını zaman gösterecek.