Teknoloji devi AMD, oyuncuların ve profesyonellerin yakından takip ettiği ekran kartı pazarında dengeleri değiştirebilecek önemli bir sırrı gün yüzüne çıkardı. Hot Chips 2025 konferansında yapılan teknik sunumda, mevcut RDNA 4 mimarisine sahip ekran kartlarının aslında akıllıca bir 'modüler SoC mimarisi' üzerine kurulu olduğu açıklandı. Bu yaklaşım, ekran kartı tasarımını temelden değiştirerek üretim süreçlerini daha hızlı ve verimli hale getirmeyi amaçlıyor.
Peki bu teknik terimler, biz son kullanıcılar ve oyuncular için ne anlama geliyor? Modüler yapıların popülaritesi, özellikle Framework 16 gibi modüler oyuncu dizüstü bilgisayarlarında da kendini gösterirken, AMD'nin bu adımı donanım dünyasında sürdürülebilirlik ve yükseltilebilirliğin önemini bir kez daha vurguluyor. En basit haliyle AMD, bir ekran kartı için temel bir 'şablon' tasarladığını ve daha güçlü modelleri, bu şablonun üzerine yeni bileşenler ekleyerek, adeta LEGO parçalarını birleştirir gibi oluşturduğunu söylüyor.
Modüler Tasarım Nedir ve Geleneksel Yöntemden Farkı Ne?
Geleneksel ekran kartı tasarımında, her segment için (giriş, orta, üst seviye) genellikle sıfırdan, kendine özgü bir yonga düzeni oluşturulur. Örneğin, rakip Nvidia'nın RTX 5070 modelinin iç yapısı, RTX 5080'in kırpılmış bir versiyonu değildir; her ikisi de kendi özel tasarımlarına sahiptir. Bu durum, her bir model için ayrı ayrı tasarım, test ve doğrulama süreçleri anlamına gelir ki bu da hem zaman hem de maliyet demektir. Oysa, Framework 16 gibi modüler oyuncu dizüstü bilgisayarlarının mobil RTX 5070 grafik modülleriyle yükseltilebilir olması, modülerliğin farklı bir boyutunu gözler önüne seriyor ve geleneksel yaklaşıma esnek bir alternatif sunuyor.
AMD'nin RDNA 4 ile benimsediği modüler yaklaşım ise bu süreci kökten değiştiriyor. Şirket, tüm temel bileşenleri (görüntü motoru, güç yönetimi, vb.) içeren bir 'temel yonga' (SoC) tasarlıyor. Bu temel yonga, kendi başına bir ekran kartı oluşturabiliyor. Daha güçlü bir model gerektiğinde ise, aynı temel tasarımın yanına ek işlem birimleri (gölgeleyici motorları) ve bellek denetleyicileri ekleniyor. Böylece ana mühendislik iskeleti değişmeden, kartın gücü artırılmış oluyor.
RDNA 4 Modüler Yapısına Bir Örnek
Bu mimarinin en somut örnekleri mevcut Radeon RX 9000 serisi kartlarda görülebilir:
- Temel Yonga (Navi 44): Radeon RX 9060 XT modelinde kullanılan bu yonga, 2 gölgeleyici motoru ve 4 bellek denetleyicisi içerir. Kendi başına tam fonksiyonlu bir GPU'dur.
- Genişletilmiş Yonga (Navi 48): Radeon RX 9070 XT'ye güç veren bu yonga ise temel yonganın üzerine eklenmiş 2 gölgeleyici motoru ve 4 bellek denetleyicisi daha içerir. Yani temelde, Navi 44'ün işlem gücü ikiye katlanmış bir versiyonudur.
Şeytanın Avukatı: Madem Bu Kadar Verimli, Neden Sınırlı Model Gördük?
AMD'nin bu yeni stratejisi kağıt üzerinde harika görünse de, eleştirel bir bakış açısı getirmek gerekiyor. Eğer bu modüler sistem bu kadar verimli ve düşük maliyetliyse, AMD neden RDNA 4 jenerasyonunda oldukça dar bir ürün yelpazesi sundu? Piyasa, özellikle de en üst segmentte Nvidia ile rekabet edecek bir amiral gemisi modelinden mahrum kaldı. Hatta mobil GPU pazarında AMD'nin bu nesilde çekilmesiyle oluşan boşluğu, Framework 16 gibi modüler dizüstü bilgisayarlar için Nvidia'nın RTX 5070 modülleriyle doldurması, AMD'nin bu alandaki stratejisine dair soru işaretlerini artırıyor.
Bu durum, modüler yaklaşımın da sınırları olabileceğini düşündürüyor. Belirli bir seviyenin üzerinde ölçeklendirme yapmak, yani daha fazla 'modül' eklemek, yonganın fiziksel olarak çok uzun ve ince bir hale gelmesine neden olabilir. Bu da hem yonga içi iletişimde gecikmelere hem de paketleme zorluklarına yol açabilir. Dolayısıyla, bu mimari orta segmenti domine etmek için mükemmel olabilirken, en tepe noktadaki canavar kartlar için henüz ideal olmayabilir.
Geleceğin Sinyali: RDNA 5 ve Chiplet Mimarisine Geçiş Provası mı?
AMD'nin bu modüler hamlesi, şirketin işlemci pazarında devrim yaratan Ryzen ve EPYC serisindeki 'chiplet' tasarımını akıllara getiriyor. Orada da AMD, tek bir devasa işlemci yongası yerine, küçük ve verimli 'chiplet'leri bir araya getirerek hem maliyetleri düşürmüş hem de rekor sayıda çekirdek sunmayı başarmıştı. RDNA 3 mimarisinde chiplet denemesi yapan ancak RDNA 4'te tek parça (monolitik) tasarıma dönen AMD, bu 'modüler monolitik' yaklaşımı, gelecekteki tam teşekküllü chiplet tabanlı ekran kartları için bir ara adım veya bir prova olarak kullanıyor olabilir.
Şimdiden RDNA 5 (veya UDNA) mimarisi hakkında dedikodular dolaşmaya başladı. Söylentilere göre AMD, Navi 48 gücünde bir 'temel GPU chiplet'i' geliştiriyor ve bu chiplet'lerden üç tanesini birleştirerek Nvidia'nın en güçlü kartlarına rakip olacak devasa bir GPU yaratmayı planlıyor. Eğer bu söylentiler doğruysa, RDNA 4'te öğrendikleri modüler tasarım dersleri, RDNA 5'in başarısı için kritik bir rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, AMD'nin RDNA 4 mimarisindeki bu gizli mühendislik harikası, mevcut nesilde ürün çeşitliliği açısından beklenen etkiyi yaratmamış olsa da, şirketin gelecek vizyonu hakkında önemli ipuçları veriyor. Modülerlik ve yükseltilebilirlik, sadece ekran kartları için değil, Framework 16 gibi dizüstü bilgisayarlar özelinde de sürdürülebilirlik ve uzun ömürlülük gibi önemli avantajlar sunuyor. Daha hızlı, daha ucuz ve daha esnek bir üretim süreci, uzun vadede oyuncular için daha fazla seçenek ve daha rekabetçi fiyatlar anlamına gelebilir. Gözler şimdi, bu modüler temeller üzerine inşa edilecek olan RDNA 5 mimarisinin neler sunacağında.
Bu haberin oluşturulmasında PCGamer'da yer alan bilgilerden faydalanılmıştır.