"Post Truth": Yapay Zekanın Sinemadaki Yeni Sınırları Türkiye'den Dünya Vitrinine Taşınıyor

Haber Merkezi

12 September 2025, 13:23 tarihinde yayınlandı

Yapay Zeka Harikası "Post Truth" Belgeseli Türkiye'den Dünya Sahnesine: Varşova Film Festivali'nde Uluslararası Prömiyer

Türkiye'den çıkan ve tamamı yapay zeka (AI) tarafından üretilen uzun metrajlı belgesel "Post Truth", uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekmeye hazırlanıyor. Yaz aylarında Türkiye genelinde sinemalarda gösterime giren ve büyük beğeni toplayan bu çığır açıcı yapım, Varşova Film Festivali'nde uluslararası prömiyerini yaparak küresel çapta bir tartışma başlatmayı hedefliyor.

"Post Truth" Belgeseli: Yapay Zekanın Sanatsal İfadesi

Yönetmenliğini üretken yapay zeka sanatçısı Alkan Avcıoğlu'nun üstlendiği "Post Truth", tüm görsel, ses, müzik ve seslendirme öğeleriyle tamamen yapay zeka teknolojileri kullanılarak oluşturuldu. Çok disiplinli sanatçı Vikki Bardot ile Avcıoğlu'nun ortak yazarlığını yaptığı İngilizce belgesel, insanlığın teknolojiyle olan karmaşık ilişkisini derinlemesine inceliyor. Film, Godfrey Reggio'nun ("Koyaanisqatsi") geniş ölçekli sinematik vizyonundan ilham alırken, Andrej Tarkovskij, Jean-Luc Godard ve Leos Carax gibi usta yönetmenlere göndermeler yapıyor.

"Post Truth" tanıtım materyallerine göre, "teknolojik düşüncenin dünyayı gerçeklerin artık önemini yitirdiği bir çağa nasıl sürüklediğine odaklanan, öz-düşünümsel, eleştirel bir tona sahip."

Türkiye'deki Başarısı ve Uluslararası Yükselişi

Türkiye'deki sanat filmleri dağıtımcısı Başka Sinema tarafından Haziran ayında 20'den fazla şehirde gösterime sokulan "Post Truth", yerel eleştirmenlerden olumlu yorumlar almayı başardı. Bu başarı, filmin uluslararası arenadaki potansiyelini de gözler önüne serdi.

Varşova Film Festivali Program Direktörü Bartek Pulcyn, yaptığı açıklamada, "Yapay zeka sinema dünyasına giderek daha cesurca giriyor; genellikle insan iş gücünü gizli yollarla destekliyor, bazen ise tamamen yerini alıyor. 'Post Truth' ise yapay zekayı açıkça kullanarak dünyanın ve insanlığın bugünü ve geleceği hakkında temel sorular soruyor" ifadelerini kullandı. Festival, 10-19 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek.

Sonbahar dönemi, 'Post Truth' gibi yenilikçi yapımların uluslararası platformlarda öne çıktığı hareketli bir festival takvimine sahne oluyor. Varşova ile eş zamanlı olarak 9-19 Ekim tarihlerinde Güney Asya, Kanada ve Afganistan sinemasından önemli eserleri bir araya getiren Toronto Uluslararası Güney Asya Film Festivali (IFFSA Toronto) dikkat çekiyor. Ayrıca, Eylül ayının sonlarında, 17-26 Eylül'de 30. Busan Uluslararası Film Festivali Asya sinemasının nabzını tutarken, Brezilya sinemasının dikkat çeken yapımlarından 'Dolores' de 19-27 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek San Sebastián Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapmaya hazırlanıyor. İtalyan satış şirketi The Open Reel tarafından uluslararası satış hakları güvence altına alınan ve Marcelo Gomes ile Maria Clara Escobar'ın yönettiği bu dram, merhum Chico Teixeira'nın senaryosuyla üç farklı kuşaktan kadının hayallerini ve mücadelelerini ele alıyor. Brezilya draması 'Dolores'in San Sebastián Film Festivali öncesi küresel pazardaki ilk fragmanına ve detaylarına Nexus Haber'den ulaşabilirsiniz. Kasım ayında ise 4-7 Kasım'da Tayvan Yaratıcı İçerik Festivali (TCCF) edebi uyarlamalar ve küresel ortaklıklara odaklanıyor. Bu hareketli takvim içinde, Oscar niteliği taşıyan ve bağımsız sinemanın önemli duraklarından biri olan Rhode Island Uluslararası Film Festivali (RIIFF) de dikkat çekiyor. Festival, ödüllü kısa film seçkilerini Los Angeles'a taşıyarak Hollywood'un ilgisini çekti ve Akademi Sinema Müzesi'nde özel gösterimler düzenledi. Bu sayede bağımsız sinemacılar, eserlerini geniş kitlelere sunma ve Akademi Ödülleri'ne giden yolda önemli bir adım atma fırsatı buldu. RIIFF'in topluluk katılımı direktörü Ericka Atwell-Cardona'nın da belirttiği gibi, festival sadece yeteneğe değil, aynı zamanda sinema topluluğuna da inanarak film yapımcılarını desteklemeyi hedefliyor. Rhode Island Film Festivali'nin Hollywood'daki bu yankı uyandıran etkinliği hakkında daha fazla detay için Nexus Haber'in özel içeriğine göz atabilirsiniz. Bu yoğun festival takvimi, dünya sinemasının sürekli yenilenen ve çeşitlenen yapısını gözler önüne seriyor. Uluslararası film festivalleri ve sinema dünyasındaki güncel gelişmeler hakkında daha fazla bilgi için Nexus Haber'in IFFSA Toronto, Busan Film Festivali ve diğer sinema dünyası haberleri makalesine göz atabilirsiniz.

Yönetmen Alkan Avcıoğlu'nun Vizyonu

Alkan Avcıoğlu, "'Post Truth' yapay zekayı sergileyen ucuz bir numara veya bir hile değil, bir belgeselin sınırlarının ne olabileceğine dair kavramsal, derinlemesine bir keşiftir" diyerek projesinin sanatsal derinliğini vurguluyor. Avcıoğlu, film eleştirmenliğinden film alımları alanına geçiş yapmış, ancak 2022'de yapay zeka hikaye anlatımını keşfetmek için film endüstrisinden ayrılmıştı. O zamandan beri Paris Photo ve Art Basel Miami gibi büyük sanat fuarlarında eserleri sergilenen bir AI görsel sanatçısı olarak tanındı ve hatta Christie's müzayede evinde eserleri satışa sunuldu. Kısa süre önce ünlü fotoğrafçı Edward Burtynsky ile New York'ta açılacak bir sergide işbirliği yaptı.

Yapay Zeka ve Sinema: Geleceğin Tartışması

"Post Truth" gibi tamamen yapay zeka ile üretilen filmler, sinema dünyasında önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Bu durum, sanatsal yaratım süreçleri, özgünlük, telif hakları ve hatta 'gerçeklik' algısı üzerine derin sorular doğuruyor. Bir yanda yapay zekanın sunduğu sınırsız yaratım potansiyeli ve geleneksel sinema yapımının maliyetli ve zaman alıcı süreçlerini demokratikleştirme vaadi bulunuyor. Bu teknoloji, bağımsız film yapımcılarına ve deneysel sanatçılara yeni kapılar açabilir, daha önce imkansız görünen görsel ve işitsel deneyimler sunabilir.

Diğer yandan ise "şeytanın avukatı" olarak sorulması gereken sorular var: Tamamen AI tarafından üretilen bir eser, 'insan dokunuşundan' yoksun kalır mı? Yaratıcılık sadece algoritmaların bir çıktısı mıdır, yoksa derin duygusal ve entelektüel süreçlerin bir yansıması mıdır? AI'ın manipülatif kapasitesi göz önüne alındığında, "Post Truth" gibi bir belgeselin "gerçeklik sonrası" temasını işlemesi, teknolojinin kendisiyle ilgili etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Belgeselin konusu olan "gerçeklerin önemsizleştiği bir çağ"da, bu gerçekleri yaratan aracın bizzat AI olması, filmin ele aldığı temayı ironik bir şekilde güçlendiriyor ve izleyiciyi daha eleştirel düşünmeye teşvik ediyor. Bu yapım, sadece bir film değil, aynı zamanda sinemanın ve sanatın geleceğine dair büyük bir diyaloğun başlangıcı olabilir.

Uzmanlar, yapay zekanın prodüksiyon süreçlerinde zaman alıcı görevleri kolaylaştırma ve sanal prodüksiyonun yaygınlaşmasını hızlandırma potansiyelini vurgulasa da, sektör profesyonelleri yapay zekanın insan hikaye anlatımının yerini asla alamayacağının altını çiziyor. 'Yaşayan ve nefes alan bir sanat formundayız,' sözleriyle insan yaratıcılığının vazgeçilmezliği vurgulanıyor. Bununla birlikte, sektörde gelecek 5-10 yıl içinde orta düzey yeteneklerde bir beceri açığı riski de dile getirilmekte. Bu durum, film komisyonları, stüdyolar ve teşvik programları arasında sürdürülebilir iş gücü akışları oluşturmak için ortaklıkların kritik önemini gözler önüne seriyor ve artan maliyetlere ile yeni teknolojilere rağmen şova özgü benzersiz deneyimler yaratmanın önemini pekiştiriyor.

Daha Fazla Bilgi

"Post Truth" belgeseli hakkında daha fazla detay ve fragman için Variety'nin özel haberine göz atabilirsiniz.