Tom Quinn: Neon, Hollywood'un Akıntıya Karşı Yüzerek Bağımsız Sinemayı Nasıl Yeniden Tanımladı?

Haber Merkezi

28 September 2025, 18:57 tarihinde yayınlandı

Tom Quinn: Neon'un Bağımsız Sinemada Çığır Açan Başarısının Arka Planı ve Beş Kez Palme d'Or Sırrı

Türkiye'de ve dünyada bağımsız sinemanın son yıllardaki en çarpıcı başarı hikayelerinden birine imza atan Neon şirketinin kurucusu Tom Quinn, Zürih Film Festivali kapsamında düzenlenen Zürih Zirvesi'nde sinema dünyasına ilham veren bir konuşma gerçekleştirdi. “Oyunun Kurallarını Değiştiren” (Game Changer) ödülünü alan Quinn, başarısının sadece 30 yıllık tecrübesine değil; eşinin girişimci ruhundan, ekip arkadaşlarının güçlü sezgilerine ve film yapımcılarının güvenini kazanma yeteneğine dayandığını vurguladı.

Quinn'in liderliğindeki Neon, art arda beş kez Cannes Film Festivali’nin en büyük ödülü olan Palme d’Or’u (Anora, Anatomy of a Fall, Triangle of Sadness, Titane ve Parasite) kazanarak uluslararası dağıtım tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir rekora imza attı. Bu durum, özellikle büyük stüdyoların ve yayın devlerinin baskın olduğu bir dönemde bağımsız dağıtım modelinin gücünü kanıtladı.

30 Yıllık Deneyimden Girişimciliğe: Neon Nasıl Doğdu?

Kariyerine Samuel Goldwyn Films ve Mark Cuban'ın Magnolia Pictures şirketlerinde önemli roller üstlenerek başlayan Quinn, 2011 yılında Harvey Weinstein ile birlikte butik bir dağıtım etiketi olan Radius'u kurdu. Radius, Quinn için önemli bir basamak oldu, ancak asıl büyük sıçrama 2017'de Neon'u kurmasıyla gerçekleşti. Quinn, girişimci olmakla sadece girişimci bir ruha sahip olmak arasındaki farkı net bir şekilde tanımladı.

“Girişimci olmak, faturaları ödemek, parayı toplamak ve daha önceki işlerde yaptığınız her şeyi tek başınıza üstlenmek demektir. Bu büyük bir sorumluluktu.”

Quinn, bu zorlu süreçte en büyük ilham kaynağının eşinin Brooklyn'de açtığı Stuart & Wright mağazası olduğunu belirtti. Eşinin her hafta sonu mağazada bulunarak işin her yönüyle ilgilenmesi, ona bir işi yönetmenin gerektirdiği bağlılık ve risk alma cesaretini öğretti. Neon’un kurulma amacı ise basitti: “Yüzde 100 inandığımız ve dürüst bir yüzle satabileceğimiz filmlerle çalışmak.”

Riskli Kararlar ve *I, Tonya* Dönüm Noktası

Quinn, Neon'un finansmanını sağlamanın beklediğinden çok daha uzun sürdüğünü (birkaç ay yerine iki yıl) itiraf etti. Şirketin hayata geçmesinde CAA Media Finance Başkanı Roeg Sutherland kritik bir rol oynadı ve Neon'un ilk yatırımcısını, Jackie Chan'in Hong Kong merkezli SR Media'sını bulmasına yardımcı oldu.

Bağımsız Sinemanın En Büyük Bahisleri

Neon'un kaderini değiştiren an, Margot Robbie'nin başrolünde olduğu I, Tonya filmini satın alma yarışıydı. Quinn, o dönemde Netflix'in kendilerinin teklifinin üç katını sunmasına rağmen, tüm sermayelerini riske atarak filmi 6 milyon dolara satın aldıklarını söyledi. Bu hamle, şirketin risk iştahını ve bağımsız sinemaya olan inancını gösterdi; sonrasında her şey değişti.

Grup Düşüncesine Hayır: İçgüdüye Güven

Neon'un başarısının anahtarlarından biri de “grup düşüncesine” karşı çıkmasıdır. Quinn, kararların komite tarafından alınmasındansa, tek bir kişinin bir filme tutkuyla inanmasına ve o film için risk almasına değer verdiklerini belirtti. Buna en iyi örnek, şirketin 10 yılın en çok gişe yapan bağımsız korku filmi haline gelen *Longlegs* projesidir.

Acquisitions Başkan Yardımcısı Jason Wald, Quinn'i filmi yapmaya ikna etmekte zorlandı; Quinn başlangıçta projeye inanmadı. Ancak Wald'ın ısrarı ve güçlü inancı sayesinde Longlegs, 75 milyon dolarlık yurtiçi gişeye ulaşarak yılın en başarılı bağımsız filmi oldu. Bu başarının ardından Neon, yönetmen Osgood Perkins ile ilk bakış anlaşması imzaladı ve son filmi The Monkey de şirketin en büyük ikinci açılış hafta sonunu gerçekleştirdi.

Neon’un Estetiği ve İsim Kökeni

Tom Quinn, şirket isminin kökeninin 1923 yılına dayandığını paylaştı. Hollywood'da bir Packard otomobil bayisinin üzerine asılan ABD'deki ilk neon tabela, aynı yıl dikilen ünlü “Hollywoodland” tabelasıyla aynı döneme denk geliyordu. Quinn'e göre bu iki olay, film endüstrisi ve neon ışıklarının estetik ve ruh kardeşliğini temsil ediyordu.

Quinn, Drive, Blade Runner veya Psycho gibi çok sevdiği filmlerde neonun her zaman arka planda olduğunu ve görmezden gelinemeyecek ‘havalı’ bir unsur olduğunu ekledi. Austin’de gördüğü “Soul” yazan bir neon tabeladan ilham alarak sanatçısına “Neon” yazılı bir tabela yaptırdı. Şirket, bu tabelanın fotoğrafını 2017 Sundance'de gösterilen ilk filmi Colossal için kullandı.

Zürih Film Festivali, bağımsız sinemanın bu riskli yanını temsil eden Ulrich Köhler'in son filmi Gavagai'ye de ev sahipliği yaptı. New York Film Festivali'ndeki (NYFF) dünya prömiyerinin hemen ardından Zürih'te gösterilen Gavagai, antik trajediyi modern dramayla kesiştirerek Senegal'de geçen bir Medea uyarlamasının çekimleri sırasında gelişen olayları ve ardından Berlin'de yaşanan ırkçı bir olayı konu ediniyor. Film, kültürel kopukluklar ve bireysel ahlaki krizler üzerine derinlemesine bir bakış sunuyor ve Köhler’in kariyerindeki en iddialı eser olarak nitelendiriliyor. Ulrich Köhler’in Gavagai filmi fragmanı ve film detaylarına **Ulrich Köhler Gavagai Filmi Fragmanı** haberimizden ulaşabilirsiniz.

Kritik Bakış: Bağımsız Başarının Bedeli

Ancak, Quinn'in risk iştahı odaklı başarısı, zirvede masaya yatırılan daha geniş bir endüstri tehdidiyle tezat oluşturuyor. Zürih Zirvesi'nde sektör temsilcileri, artan siyasi düşmanlığın ve sansür endişesinin, özellikle cesur ve eleştirel yapımların üretimini ve dağıtımını nasıl engellediğini tartıştı. Yapımcı Kathleen Fournier, Julian Assange belgeseli örneğinde olduğu gibi, potansiyel olarak 'patlayıcı' nitelikteki içeriğe sahip yapımların, siyasi baskı nedeniyle kurgu ekibinin bile daha güvenli ülkelere taşınmasını gerektirdiğini aktardı. Bu durum, film endüstrisinin, film veri araştırmacısı Stephen Follows’un eleştirdiği gibi, 'temelde riskten kaçınan ve korkak' bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor. Sinema üzerindeki siyasi tehditler ve bu kritik tartışmalar hakkında daha fazla bilgiye **Zürih Zirvesi sinema üzerindeki siyasi tehditler** başlıklı haberimizden ulaşabilirsiniz.

Neon'un başarısı, Tom Quinn’in vizyonu ve risk iştahının bir kanıtı olsa da, bağımsız dağıtım dünyasının ne kadar acımasız olabileceğini de gösteriyor. Quinn'in iki yıl boyunca yatırımcı arayışı ve I, Tonya için tüm sermayeyi riske atması, bu sektörde hayatta kalmanın sadece iyi filmleri seçmekle değil, aynı zamanda finansal uçurumun kenarında yürümekle mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle Cannes'daki ardışık zaferler, Neon'u bir dağıtımcıdan ziyade, sanatsal kalitenin bir mührü haline getirmiştir, bu da gelecekteki projeleri için büyük bir avantaj sağlamaktadır.

Kaynak: Variety