Amerika Birleşik Devletleri'nin önde gelen komedyenlerinden ve popüler podcast 'This Past Weekend'ın sunucusu Theo Von, ABD İç Güvenlik Bakanlığı'nın (DHS) kendisine ait bir video klibi, iddialı bir sınır dışı kampanyasında kullanmasına şiddetle itiraz etti. Von, bu duruma ilişkin tepkisini sosyal medya platformu X üzerinden dile getirerek bakanlığın izinsiz kullanımına son vermesini talep etti.
DHS'nin Tartışmalı Sınır Dışı Kampanyası ve Theo Von Klibi
ABD İç Güvenlik Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde X platformunda 'Bye' (Hoşça Kal) başlığıyla 31 saniyelik bir video yayınladı. Bu video, Theo Von'un 'Duyduğuma göre sınır dışı edildin dostum – hoşça kal' sözleriyle başlıyor ve ardından Trump yönetiminin ikinci döneminin ilk 150 gününde 2 milyon yasa dışı göçmenin sınır dışı edildiği iddiasını sergiliyor. Video, eski Başkan Donald Trump'ın 'Artık gelmeyi bıraktılar. Artık gelmiyorlar' şeklindeki sözleriyle devam ediyor ve bir uçağın kalkış görüntüsü eşliğinde 'ŞİMDİ TERK EDİN' yazısıyla sona eriyor.
"Yooo DHS, bunun için kullanılmasına onay vermedim. Adresimi bildiğinizi biliyorum, bu yüzden bir çek gönderin. Lütfen bunu kaldırın ve lütfen beni 'şahane' sınır dışı videolarınızdan uzak tutun." - Theo Von, X üzerinden.
Komedyenin Tepkisi ve Göçmenlik Konusundaki 'Nüanslı' Görüşü
Theo Von, DHS'nin gönderisini alıntılayarak X üzerinden yaptığı açıklamada, klibinin izinsiz kullanılmasına sert tepki gösterdi. Von, İç Güvenlik Bakanlığı'ndan hem maddi tazminat talep etti hem de videonun derhal kaldırılmasını istedi. Ayrıca, "Göçmenlik konusunda düşüncelerim ve kalbim, bu videonun izin verdiğinden çok daha nüanslı" diyerek, klibinin bağlamından koparılıp siyasi bir propaganda aracı olarak kullanılmasının kendi duruşunu yansıtmadığını vurguladı. DHS'den konuya ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı.
Değer Katma: Sanatçıların Hakları ve Devlet Kurumlarının Medya Kullanımı
Bu olay, sanatçıların fikri mülkiyet haklarının ve kişisel imajlarının devlet kurumları tarafından izinsiz kullanımının etik ve yasal boyutlarını bir kez daha gündeme getirdi. Bir komedyenin bir cümlesinin bağlamından koparılarak belirli bir siyasi mesajı desteklemek üzere kullanılması, sadece telif hakkı ihlali potansiyeli taşımaz, aynı zamanda sanatçının kamuoyundaki imajını ve duruşunu da zedeleyebilir. Theo Von gibi geniş kitlelere hitap eden ve siyasi yelpazenin her iki kanadından konukları ağırlayan bir ismin, tek taraflı bir göçmenlik politikası videosunda kullanılması, sanatçının ifade özgürlüğüne ve içeriğine yönelik bir müdahale olarak yorumlanabilir.
Benzer şekilde, ABD'nin önde gelen komedyen ve talk show sunucularından Jimmy Kimmel da, ABC kanalındaki altı günlük askıya alınma sürecinin ardından yeniden ekranlara döndüğünde, bu olay sadece bir programın geri dönüşü değil, aynı zamanda Amerikan demokrasisi ve ifade özgürlüğü üzerine dönen hararetli tartışmaların da yeniden alevlenmesi anlamına geliyordu. İzleyiciler ve medya otoriteleri tarafından ABD yayıncılık tarihindeki 'en kritik anlardan biri' olarak yorumlanan bu durum, ülke genelinde medya özgürlüğü ve ifade hürriyeti üzerine yeni bir tartışma dalgası başlattı. Kimmel, siyasi içerikli eleştirileri nedeniyle Federal İletişim Komisyonu (FCC) gibi devlet kurumlarının ve siyasi figürlerin yoğun baskılarıyla karşılaşmış, hatta programlarının askıya alınma tehditleriyle yüzleşmişlerdir. Örneğin, Kimmel'ın programı, özellikle 10 Eylül'de hayatını kaybeden muhafazakar aktivist Charlie Kirk'ün ölümüyle ilgili yaptığı ve 'MAGA çetesi'ni ima eden tartışmalı yorumları nedeniyle Donald Trump yönetimi ve MAGA medyası tarafından yürütülen baskı kampanyaları sonrasında Disney tarafından süresiz olarak askıya alınmış; hatta, ülkenin önde gelen medya gruplarından Sinclair Broadcast Group, programın ABC kanalındaki istasyonlarında yayınına süresiz olarak ara verdiğini duyurarak, medya bağımsızlığının ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne sermişti. Nexstar Media gibi büyük yerel yayıncılar da yayını durdurma kararı almıştı. Bu süreçte ABD'nin en büyük sendikalarından Amerika Yazarlar Birliği Batı (WGA West) ve Sinema Oyuncuları Sendikası – Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu (SAG-AFTRA) da ABC'nin bu hamlesini 'misilleme' olarak değerlendirerek kınamış ve sanatçıların sesinin kısılmasının demokratik değerlere aykırı olduğunu belirtmişti. FCC Başkanı Brendan Carr'ın, Kimmel'ın yorumlarını 'saldırgan' bularak ABC hakkında yeni bir soruşturma başlatma ve yayın lisanslarını iptal etme tehdidinde bulunması, Carr'ın aşırı sağcı bir podcast'te yaptığı açıklamalarda, FCC'nin 'çözümler' bulabileceğini belirterek, şirketin Kimmel'ı programdan çıkarmaması halinde 'işleri kolay ya da zor yoldan halledebileceklerini' ima etmesiyle ifade özgürlüğüne yönelik ciddi bir saldırı olarak yorumlanmıştı. Kimmel'ın kendisi de Carr'ın bu ifadelerini 'Birinci Değişiklik'in doğrudan ihlali ve zekice olmayan bir tehdit' olarak nitelendirmişti. Hatta eski Başkan Donald Trump'ın Truth Social platformu üzerinden Kimmel'ın programının iptal edildiğini iddia ederek (ki bu doğru değildi, sadece askıya alınmıştı) ABC'yi 'nihayet yapılması gerekeni yaptığı için' tebrik etmesi ve Kimmel'ı 'sıfır yetenekli' olmakla eleştirmesi de bu baskının bir parçasıydı. Bu ortamda usta oyuncu Robert De Niro, Kimmel'ın programında Trump adına yeni bir 'mafya lideri' tarzında FCC başkanı olarak sahne alarak, ifade özgürlüğünü kısıtlayan tehditkar bir hiciv sunmuş, siyasi gücün medya üzerindeki potansiyel baskısını keskin bir şekilde gözler önüne sermiştir. Jimmy Kimmel'ın tartışmalı dönüşü, ifade özgürlüğü ve medya üzerindeki baskılar hakkında daha fazla bilgiye sitemizden ulaşabilirsiniz. Robert De Niro'nun Jimmy Kimmel'daki performansı ve ifade özgürlüğü eleştirileri hakkında daha fazla bilgiye sitemizden ulaşabilirsiniz. Bu durum, komedyenlerin mizah yoluyla ifade özgürlüğünü savunurken maruz kaldıkları baskının sadece fikri mülkiyetin ötesine geçerek, doğrudan yayın özgürlüklerini hedef alabileceğini göstermektedir. Mizahın demokrasi savunuculuğundaki rolü ve gece şovlarının önemi hakkında daha fazla bilgiye sitemizden ulaşabilirsiniz.
Theo Von'un Çeşitli Kariyeri ve Göçmenlik Temalı Projeleri
Theo Von, podcast'inde Donald Trump, Bernie Sanders, Tucker Carlson ve Joe Rogan gibi siyaset ve medya dünyasından farklı isimleri ağırlamasıyla biliniyor. Bu durum, onun göçmenlik gibi karmaşık konularda tek bir kutuba ait olmayan, daha geniş bir perspektife sahip olduğunu gösteriyor. Ayrıca, David Spade ile birlikte yazdığı ve başrolünde oynadığı 'Busboys' adlı yeni bir komedi filmi üzerinde çalışıyor. Arizona sınır kasabasında geçen bu film, iki arkadaşın garsonluk yaparak sorunlarını çözmeye çalışmasını konu alıyor ve bu da Von'un göçmenlik meselesiyle ilgili daha derinlemesine bir ilgiye sahip olduğunu işaret ediyor. Bu projeler, Von'un göçmenlik konusundaki 'nüanslı' yaklaşımının sadece sözde kalmadığını, aynı zamanda sanatsal üretimleriyle de bu konuya değindiğini gösteriyor.
Kaynak: Daha fazla detay için Variety'nin ilgili haberini inceleyebilirsiniz.
```