Amanda Seyfried'dan Etkileyici Bir Portre: 'The Testament of Ann Lee' Filmi Shakerizm'i Yeniden Tanımlıyor

Haber Merkezi

01 September 2025, 20:36 tarihinde yayınlandı

The Testament of Ann Lee: Amanda Seyfried'ın Sarsıcı Dini Biyografisi ve Shakerizm'in Sinematik Yolculuğu

Sinema dünyası, dini hareketlerin ve kurucularının hikayelerini sıkça mercek altına alıyor. Ancak Mona Fastvold'un yönetmenliğini üstlendiği, Amanda Seyfried'ın başrolünde yer aldığı 'The Testament of Ann Lee' filmi, Shakerizm'in kurucu annesi Ann Lee'nin yaşamını alışılmadık ve oldukça cesur bir yaklaşımla ele alıyor. Film, dini bir hareketin kökenlerini sadece bir tarihsel kronoloji olarak sunmak yerine, epik bir yeni dünya destanını dışavurumcu bir müzikal ile harmanlayarak izleyicilere sunuyor. Sinema dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri ve Oscar yarışının önemli bir başlangıç noktası olan 82. Venedik Film Festivali'nde, bu yıl jüri başkanlığını Alexander Payne üstlenirken, 'The Testament of Ann Lee' filmi büyük ilgi görerek bağımsız sinemanın sınırlarını zorlayan yapımlar arasında yer aldı.

Filmin prömiyerinin ardından salonda tam 15 dakika süren aralıksız alkış tufanı yaşandı; bu süre, festivalde şu ana kadar 'Frankenstein' filminin rekorunu kırarak en uzun alkış alan yapım unvanını elde etti. Amanda Seyfried, bu duygu yoğunluğu karşısında gözyaşlarına hakim olamazken, filmin ortak yazarı Brady Corbet de kalabalığı coşturdu. Sekizinci dakikada Seyfried'ın "Şimdi ne yapmamız gerekiyor?" diye mırıldanması, anın ne denli özel ve beklenmedik olduğunu gösterdi. Yönetmen Mona Fastvold ve senarist Brady Corbet, alkışlar tamamen dinmeden önce salonu terk ederken, Seyfried daha sonra Variety'ye yaptığı açıklamada "Sanırım insanlar oldukça beğendi" diyerek mütevazı bir değerlendirmede bulundu.

Her ne kadar Venedik gibi festivallerde uzun süreli ayakta alkışlar, filmin kalitesinin ve yaratacağı etkinin güçlü bir göstergesi olarak kabul edilse de, bu durumun her zaman mutlak bir başarı garantisi olmadığını belirtmek gerekir. Festival atmosferinin getirdiği yoğun duygusal ortam, filmin yapımcıları ve potansiyel alıcıların bulunduğu kalabalık gibi faktörler, alkışın süresini etkileyebilir. Yine de 'The Testament of Ann Lee' için bu durum, filmin güçlü bir başlangıç yaptığının ve önümüzdeki ödül sezonunda adından söz ettireceğinin önemli bir işareti olarak kabul ediliyor.

Çoğumuz Shakerizm'i ilk duyduğumuzda aklımıza zarif ve minimalist mobilyalar gelse de, bu Hristiyan mezhebinin ardında yatan felsefe ve yaşam biçimi çok daha derin. Film, bu algının ötesine geçerek, Ann Lee'nin çileci sade yaşam ilkelerinin altında yatan zorlu mücadeleleri ve inancı gözler önüne seriyor. Yönetmen Fastvold ve senaryo yazarı Brady Corbet, aşırı dini bir hareketi serinkanlı ve analitik bir mesafeden incelese de, filmin Shakerizm'e karşı alaycı veya küçümseyici bir tavır takınmaktan kaçındığı belirtiliyor. Aksine, tamamen kendine özgü koşullarda uygulanan sarsılmaz bir inancın saygılı ve entelektüel merakla dolu bir incelemesi olarak öne çıkıyor.

Yönetmen Mona Fastvold, filmin mütevazı bütçesine rağmen Ann Lee'nin hikayesini görkemli setlerle ve detaylı müzikal sahnelerle perdeye taşımaktan çekinmedi. Fastvold, projeye olan tutkusunu ve kadın temsiliyetine verdiği önemi, "Ann Lee'nin görkemli ve harika bir anlatımı hak ettiğini düşündüm. Erkek ikonlarla ilgili kaç tane destansı hikaye izledik? Neden böyle bir kadın hakkında bir hikaye görmeyelim?" sözleriyle vurguladı. Yapımcı Andrew Morrison, "Bir Shaker müzikali fikrini satmak, tahmin edebileceğiniz gibi, hiç de kolay bir iş değildi" diyerek 10 milyon dolarlık bütçeyi bir araya getirmenin zorluklarına dikkat çekti. Hatta filmin basın toplantısında Brady Corbet, günümüzde Ann Lee gibi bir figüre en çok Mona Fastvold'un benzediğini esprili bir şekilde dile getirerek, Fastvold'un projeye olan adanmışlığını ve vizyonunu bir kez daha ortaya koydu.

“The Testament of Ann Lee”, Shakerizm’in kurucu annesi Ann Lee’nin dramatik hikayesini, New World epik ile dışavurumcu müzikal elementleri dinamik bir şekilde birleştirerek ele alıyor. Film, sade yaşamın ardındaki derin inanç ve mücadeleleri mercek altına alıyor.

Amanda Seyfried'ın Dönüştürücü Performansı

Ann Lee rolünde izlediğimiz Amanda Seyfried, kariyerindeki müzikal rollerinden ('Mamma Mia!', 'Sefiller') çok farklı bir alanda, ancak tüm yeteneklerini sergileyerek adeta parlıyor. İngiltere, Manchester'da doğan ve dini baskılarla yüzleşen Ann Lee, 1776'da küçük bir grup takipçisiyle ABD'ye göç ederek cinsiyet eşitliği, faydacı tasarım, coşkulu şarkı söyleme ve bekarlığıyla bilinen bir ütopik toplum kurmuştu. Yönetmen Fastvold, Seyfried'i bu rol için 'nezaket ve şefkatin' yanı sıra 'güç ve deliliğin' eşsiz bir birleşimi olduğu için seçtiğini belirtti. Seyfried'ın performansı, Ann Lee'nin kendine özgü bir ikon haline gelişini, sakin ama kontrolcü otoritesini ve sarsılmaz inancını olağanüstü bir güçle aktarıyor. Seyfried ise rolünü 'aydınlatıcı ve inanılmaz derecede terapötik' olarak tanımlarken, "Daha önce hiç bu şekilde serbest bırakılmadım. İnanılmazdı ama bir lideri oynamak da zordu" sözleriyle bu deneyimini paylaştı. Gözleri adeta inançla parlayan Seyfried, karakterin iç dünyasındaki derinlikleri ve çelişkileri, özellikle de bu hayattan ve ötesinden ne istediğine dair belirsizliği başarılı bir şekilde yansıtıyor. Bu rol, onun oyunculuk kariyerinde önemli bir dönüm noktası olabilir.

Amanda Seyfried'a Ann Lee rolünde, kardeşi William Lee olarak Lewis Pullman eşlik ederken, kadroda ayrıca Thomasin McKenzie, Stacy Martin, Tim Blake Nelson, Christopher Abbott ve Matthew Beard gibi yetenekli isimler de yer alıyor. Bu güçlü kadro, Ann Lee'nin dramatik hikayesini perdeye taşımak için bir araya geldi.

Müzikal ve Koreografik Bir Deneyim: Shaker Ritüellerinin Modern Yorumu

Film, müzikal öğeleri 'Broadway'e hazır' melodiler yerine, Oscar ödüllü besteci Daniel Blumberg'in eski Shaker ilahilerinden ustaca uyarladığı şarkılarla sunuyor. Bu ilahiler, uyumsuz yaylılar, titreşen metalik vurmalı çalgılar ve tiz koro dalgalarıyla dolu, değişken ve heyecan verici bir ses manzarasına yerleştiriliyor. Amanda Seyfried, 'Mamma Mia 2'den bu yana ilk kez bu kadar farklı bir tarzda şarkı söylediğini belirterek, "Bazıları şarkı söylememek gibiydi. Öyle bir şey yok! Şarkıyı geri almak mı? Anti-şarkı mı? Çoğu melodik seslerden ziyade hayvan sesleri gibiydi. Ve kendini dinlemekten çok farklıydı," dedi. Seyfried, bir şarkı için "ihtiyaçlarımı, kulağımı, Amanda'nın ihtiyaçlarını bırakmam gerektiğini, tutkuyu, hamlığı, kederi ve umutsuzluğu barındıran sesi bulmak" için çok deneme yaptığını açıkladı. Celia Rowlson-Hall'ın çarpıcı koreografisi ise huzursuz uzuvlar ve tırmalayan parmaklarla dolu, Shakerların günah arındırma ayinlerindeki 'sarsılma' pratiklerinden esinleniyor. Bu danslar, bir nevi parçalanmış cinsel ilişkiye benzetilerek, ilahi olana ulaşma arayışındaki insanlığın çaresizliğini metaforik olarak anlatıyor. Filmin en ikna edici ve çarpıcı yönlerinden biri, hiç şüphesiz bu müzikal ve dans sahneleri.

SenNexus Notu: Filmden Öne Çıkanlar

  • Ann Lee'nin Trajik Hayatı: Film, Ann Lee'nin 18. yüzyıl Manchester'daki işçi sınıfı çocukluğundan, yoksulluktan ve erken yaşta yaşadığı travmalardan kaynaklanan 'bedensel beraberlik' korkusuna değiniyor. Dört çocuğunun da ilk yaşlarını doldurmadan ölmesi, onu ömür boyu bekarete yönlendiren temel faktör oluyor.
  • Shakerizm'in Doğuşu: Ann Lee'nin bekareti Tanrı'ya gerçek yakınlık olarak görmesi, kendi Shakerizm kolunu oluşturmasına yol açıyor. İngiltere'den Amerika'ya göçleri ve yeni kıtada Shakerizm'in estetiğinin ve inançlarının nasıl şekillendiği titizlikle işleniyor.
  • Shakerizm'in Temel İlkeleri: Bu Hristiyan mezhebi, coşkulu şarkı ve hareketlerle ibadet etmeleri, cinsiyet eşitliğini savunmaları, faydacı tasarımları ve bekarlığı benimsemeleriyle bilinirler. Kendi kendine yeten, komünal ve basit yaşam tarzını yücelten bir topluluktu.
  • Süresine Dikkat: 136 dakikalık süresiyle film, bazı izleyiciler için yer yer yavaşlayabilir. Ancak bu, hikayenin derinliğine inmek için bir fırsat da sunuyor.
  • Shakerizm'in Günümüzdeki Durumu: Oldukça katı bir yaşam felsefesine sahip olan bu hareketin çileci yaşam tarzı nedeniyle zamanla azaldığı ve günümüzde bu büyük hareketten geriye sadece üç üye kaldığı biliniyor.
  • Modern Dokunuşlar: Eski çağa ait bir hikaye olsa da, yönetmenin sinematografisi ve performans stillerindeki 'çağların ve hassasiyetlerin çarpışması', Shakerizm'in zamanı aşan saflığını vurguluyor.

Eleştirel Bir Bakış: İnanç, Topluluk ve Birey

Film, Ann Lee'nin dramatik hikayesini toplumsal uyum ve refah üzerine daha fazla vurgu yaparak anlatıyor; bireysel arzular ve hayal kırıklıkları ise geri planda kalıyor. Bu durum, Shaker doktriniyle uyumlu olsa da, dramatik açıdan bazı eksikliklere yol açabiliyor. Örneğin, Ann ve kocası Abraham'ın aniden cinsel ilişkiden uzaklaşan evlilikleri veya Ann'in kardeşi William ile olan karmaşık, belirsiz ama derinden bağlı ilişkisi gibi konular daha fazla ekran zamanı ve derinlemesine inceleme hak ediyor. İzleyici, Ann'in en derin arzularını veya kişisel motivasyonlarını tam olarak anlayamayabiliyor. Film, her ne kadar inanç ve adanmışlık üzerine yoğunlaşsa da, bireysel insan deneyiminin karmaşıklığını tam anlamıyla yakalamakta bazen zorlanabiliyor.

Sonuç olarak, 'The Testament of Ann Lee', dini bir biyografiyi modern sinematografik araçlarla yeniden şekillendiren, görsel ve işitsel açıdan zengin, cesur bir yapım. Amanda Seyfried'ın unutulmaz performansı ve Mona Fastvold'un özgün vizyonu sayesinde, film, Shakerizm'in ruhuna derinlemesine bir yolculuk sunuyor ve izleyicileri insanlığın ilahi olana ulaşma çabasının farklı yönleri üzerine düşünmeye davet ediyor.

Kaynak: Variety - The Testament of Ann Lee İncelemesi