San Sebastián Film Festivali: Netflix'ten "27 Nights" ve Polonya'dan "Winter of the Crow" Perdeyi Aralıyor ve Kapatıyor

Haber Merkezi

01 September 2025, 14:11 tarihinde yayınlandı

San Sebastián Film Festivali'nin Açılışı ve Kapanışı Netflix ve Polonya Neo-Noir'a Emanet
```html

San Sebastián Film Festivali'nin 72. edisyonu, sinemaseverlere zengin bir seçki sunmaya hazırlanırken, açılış ve kapanış filmleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Bu yıl, perdesini Netflix imzalı Arjantin yapımı "27 Nights" ile aralayan festival, kapanışı ise Polonya'dan gelen etkileyici bir neo-noir gerilim, "Winter of the Crow" ile yapacak. Bu iki yapım, festivalin uluslararası arenadaki konumunu ve sinema dünyasındaki çeşitliliği gözler önüne seriyor.

Açılış Filmi: Arjantin Draması "27 Nights"

Daniel Hendler'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "27 Nights" (27 Gece), Arjantin'den yükselen bir aile draması olarak öne çıkıyor. Natalia Zito'nun gerçek bir olaydan esinlenen aynı adlı romanından uyarlanan film, 88 yaşındaki bir milyonerin kızları tarafından iradesi dışında bir psikiyatri kliniğine yatırılmasını konu alıyor. Daniel Hendler ve Marilú Marini'nin başrollerini paylaştığı bu yapım, Netflix ve Oscar adayı "Argentina, 1985"in yapımcılarından La Unión de los Ríos işbirliğiyle hayata geçirildi. Film, dünya prömiyerini 19 Eylül'deki festivalin açılış gecesinde yapacak ve izleyicilerin beğenisine sunulacak.

"27 Nights" filminin San Sebastián'da açılış filmi olarak seçilmesi, sadece sanatsal başarısının değil, aynı zamanda Arjantin sinemasına verilen güçlü bir destek mesajı olarak da yorumlanabilir. Ülkenin sinema endüstrisinin devlet desteklerindeki dramatik düşüş göz önüne alındığında, bu tür uluslararası platformlarda öne çıkmak, sektör için hayati önem taşıyor.

Arjantin sinemasının bu zorlu dönemde uluslararası sahnede yer alması, ülkenin zengin hikaye anlatıcılığı geleneğini de bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, Arjantin sinemasının önde gelen isimlerinden Lucrecia Martel'in, ülkenin kolonyal geçmişi ve yerli halkların toprak mücadelesini ele alan ilk belgeseli 'Landmarks' (Nuestra Tierra) da San Sebastián gibi önemli festivallerde yer alarak dikkat çekiyor. Martel'in derinlikli ve düşündürücü yapımı, 2009 yılında vurulan Chuschagasta topluluk lideri Javier Chocobar'ın trajik cinayet davasını merkeze alarak, Arjantin'in yerli halklarının toprak hakları ve adalet arayışındaki engelleri gözler önüne seriyor. Bu önemli belgesel hakkında daha fazla bilgi edinmek için Lucrecia Martel'in 'Landmarks' belgeseli ve Arjantin'deki toprak hırsızlığı üzerine yazımıza göz atabilirsiniz.

Kapanış Filmi: Polonya Neo-Noir'ı "Winter of the Crow"

Kasia Adamik'in yönettiği Polonyalı neo-noir "Winter of the Crow" (Karganın Kışı) ise festivalin kapanış filmi olarak 27 Eylül'de sahne alacak. Toronto Film Festivali'nin prestijli Platform yarışmasında dünya prömiyerini yapan film, Aralık 1981'de, Polonya'da Dayanışma hareketinin yükselişte olduğu ve Sovyet rejiminin sıkıyönetim ilan ettiği bir dönemde geçiyor. Lesley Manville'in canlandırdığı Londra merkezli bir akademisyenin Polonya'ya bir konferans için gelmesiyle başlayan olaylar, bir kedi-fare oyununa dönüşen gerilimli bir atmosferde işleniyor. Polonya, Lüksemburg ve İngiltere ortak yapımı olan bu film, dönemin politik gerilimini ve bireysel dramayı ustaca harmanlıyor. Filmdeki anahtar kelimeler: Polonya neo-noir, Kasia Adamik, Dayanışma hareketi, soğuk savaş dönemi gerilimi.

Sinema Endüstrisi ve Festival Stratejileri Üzerine Eleştirel Bir Bakış

Festival Seçimlerinin Perde Arkası: Mesajlar ve Beklentiler

San Sebastián gibi köklü bir festivalin açılışını Netflix yapımı bir filme emanet etmesi, modern sinema dünyasındaki dinamikleri açıkça gösteriyor. Bir yanda küresel yayın devlerinin yükselen etkisi, diğer yanda ise geleneksel film festivallerinin sanatsal bağımsızlık ve bölgesel sinemaları destekleme misyonu bulunuyor. "27 Nights"ın seçimi, Arjantin sinemasının içinde bulunduğu zorlu döneme bir destek mesajı taşırken, "Winter of the Crow"un kapanış filmi olarak konumlandırılması, filmin daha geniş kitlelere hitap etme potansiyeline ve ticari cazibesine işaret ediyor. Bu durum, festivallerin hem sanatın beşiği olma hem de endüstriyel gerçekliklerle uzlaşma çabasını gözler önüne seriyor. Sinemanın geleceği adına bu denge arayışı, önümüzdeki yıllarda da tartışılmaya devam edecek önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle Netflix gibi platformların festivallere katılımı, bazen "festival ruhunu zedeleme" olarak algılanabilirken, aynı zamanda daha küçük ölçekli veya bölgesel filmlerin küresel izleyiciye ulaşmasında eşsiz bir fırsat sunuyor. Bu durum, sinema dünyasında geleneksel dağıtım kanalları ile dijital platformlar arasındaki sınırların giderek belirsizleştiğini ve her iki tarafın da birbirine bağımlı hale geldiğini gösteriyor. Bu karşılıklı bağımlılık, sanatın daha geniş kitlelere ulaşmasına yardımcı olabilirken, aynı zamanda ticari kaygıların sanatsal değerlerin önüne geçme potansiyeli riskini de beraberinde getiriyor.

San Sebastián Film Festivali, bu iki dikkat çekici filmle sinema dünyasının nabzını tutmaya hazırlanıyor. Hem Arjantin'den yükselen güçlü bir dram hem de Polonya tarihine ışık tutan gerilimli bir yapım, festival programının zenginliğini ve çeşitliliğini vurguluyor. Sinemaseverler, Eylül ayında bu özel seçkileri deneyimlemek için geri sayıma başlamış durumda.

Küresel Festival Arenasında Yeni Trendler ve Çeşitlilik: Venedik Film Festivali'nden Yansımalar

San Sebastián gibi köklü festivaller, dünya sinemasının nabzını tutarken, aynı dönemde gerçekleşen diğer büyük etkinlikler de önemli trendleri ve sesleri ortaya çıkarıyor. Örneğin, Venedik Film Festivali, son dönemde özellikle Arap sinemasının yükselişine ve kadın yönetmenlerin güçlenen temsiline sahne oldu.

Bu güçlü kadın temsilinin önemli bir parçası olarak, İtalya'nın ilk kadın film yönetmeni olarak kabul edilen Elvira Notari'nin uzun süredir unutulmuş hikayesi, 'Elvira Notari: Beyond Silence' belgeseliyle Venedik Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapmaya hazırlanıyor. 1906 ile 1930 yılları arasında 60'tan fazla uzun metrajlı film ve çok sayıda kısa yapım üreten Notari, Napoli'nin sokak hayatını ve yerel melodramları beyazperdeye taşımış, İtalya ve ABD'deki 'Küçük İtalya' topluluklarında büyük bir hayran kitlesi edinmişti. Ancak kariyeri faşist sansür ve kişisel zorluklar nedeniyle son bulmuş, eserlerinin büyük çoğunluğu ne yazık ki zamanla kaybolmuştu. Yönetmen Valerio Ciriaci'nin bu belgeseli, Notari'nin mirasını yeniden gün yüzüne çıkararak kadınların sinema tarihindeki yerini güçlendirme çabalarının önemli bir parçası olmayı hedefliyor. İtalya'nın ilk kadın yönetmeni Elvira Notari'nin ilham veren hikayesi hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın.

Bu yıl Venedik seçkilerinde, iki kez Oscar'a aday gösterilmiş önemli bir isim olan Kaouther Ben Hania'nın Ana Yarışma'daki "The Voice of Hind Rajab" filmi gibi dikkat çekici yapımlar yer aldı. Maryam Touzani, Shahad Ameen, Suzannah Mirghani ve Yanis Koussim gibi isimlerin filmleri de festivalin farklı bölümlerinde boy gösterdi. Mısırlı yapımcı Mohamed Hefzy'nin de vurguladığı gibi, bölgesel zorluklara rağmen film yapımcıları anlamlı hikayeler anlatmaya devam ediyor ve bu durum uluslararası platformlarda karşılık buluyor. Suudi Arabistan'dan Shahad Ameen'in "Hijra" filmi gibi yapımlar, anavatanlarının kültürel zenginliğini sinematik bir dille uluslararası arenaya taşıyor.

Filistinli yönetmen Annemarie Jacir, "Arap dünyasında bu kadar çok kadın yönetmen olmasına insanların şaşırması bana hep ilginç gelir," diyerek, Arap dünyasında film endüstrisindeki eşitlikçi ortamın diğer birçok ülkeye göre daha ileride olduğunu ve kadınların uzun süredir ön saflarda yer aldığını belirtti. Jacir ayrıca, büyük Batı festivallerindeki Arap filmlerinin sayısında bir artış olduğu algısına da meydan okuyarak, "Bence tam tersi. Arap filmlerinin varlığı azaldı, oysa şimdi her zamankinden daha fazla Arap film yapımcısı var ve gerçekten harika filmler yapıyorlar," ifadelerini kullandı.

Bu durum, festivallerin sadece popüler yapımları değil, aynı zamanda farklı coğrafyalardan gelen özgün sesleri ve perspektifleri de keşfetme misyonunu bir kez daha ortaya koyuyor. Özellikle Venedik Film Festivali'nde Arap sineması ve kadın yönetmenlerin yükselişi hakkında daha detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynak: Bu haber Variety.com'daki "Netflix Drama ’27 Nights,’ Polish Neo-Noir ‘Winter of the Crow’ to Open, Close San Sebastian" başlıklı haberden derlenmiştir.

```