Dünyaca ünlü pop yıldızı Sabrina Carpenter, 18 Ekim'deki Saturday Night Live (SNL) bölümünde hem sunuculuk hem de müzik konukluğu yaparak geceye damgasını vurdu. Ancak gecenin sonlarına doğru sergilediği performans, teknik bir aksaklık ve beklenmedik bir dil kullanımı nedeniyle manşetlere taşındı.
Bu dikkat çekici gecede Carpenter, özellikle son dönemde kendisine yüklenen 'azgın pop yıldızı' imajına mizahi bir dille yanıt verdiği monoloğuyla da dikkatleri üzerine çekti. Kendisini 'sadece azgın değil, aynı zamanda tahrik olmuş ve cinsel olarak yüklenmiş' olarak tanımlayan Carpenter, eleştirileri komedi aracı olarak kullanarak anlatının kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca monolog, Kenan Thompson’ın onu "çok çekici olduğu için değil," konserlerde polis memurunu taklit ettiği için pembe kelepçelerle tutuklamasıyla mizahi bir şekilde son buldu.
Carpenter, 'Man’s Best Friend' albümünden 'Nobody’s Son' adlı parçayı seslendirirken, şarkının sözlerinde geçen 'He sure fucked me up' ifadesini iki kez sansürlemedi. Normal şartlarda canlı yayınlarda bu tür profanitelerin yayıncılar tarafından anında susturulması veya bip sesiyle kapatılması gerekirken, bu durum NBC’nin Doğu Yakası yayınında ve Peacock üzerinden eş zamanlı yayında tamamen sansürsüz olarak izleyicilere ulaştı.
Sansür Mekanizması Nasıl Çalışmadı?
Canlı televizyon yayıncılığında, özellikle NBC gibi büyük ağlarda, olası FCC (Federal İletişim Komisyonu) para cezalarından kaçınmak için katı sansür protokolleri uygulanır. Bu olay, NBC sansür ekibi ile yapım ekibi arasında büyük bir iletişim kopukluğu yaşandığını gösteriyor ve bu durum, sözlerin kasıtlı olarak mı söylendiği yoksa tamamen teknik bir aksaklık sonucu mu sansürlenmediği tartışmalarını başlattı. Batı Yakası’ndaki bazı izleyiciler, yayının küçük bir gecikmeyle (delay) verildiğini ve profanite içeren anlarda sesin kesildiğini bildirirken, bu durum Doğu Yakası ve eş zamanlı internet yayınlarında anlık bir aksaklık yaşandığının kanıtı oldu. Bu durum, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yayınlarda sansür gecikmelerinin coğrafi bölgeler arasında bile farklılık gösterebildiğini somut bir örnekle gözler önüne serdi.
“He sure fucked me up” sözlerinin iki kez tam olarak duyulması, SNL’in uzun tarihinde nadir görülen canlı yayın hatalarından biri olarak kayıtlara geçti. Sanatçı, 'Nobody’s Son' performansını, gecenin ilk müzikal parçası olan 'Manchild’dan sonra, dövüş sanatları temalı bir sahne düzeniyle sergilemişti.
Sabrina Carpenter’ın Sözleri ve Daha Önceki Olaylar
Bu, Carpenter’ın ilk sansürsüz dil kullanımı değildi. Sanatçı, 2025 VMAs töreninde En İyi Albüm ödülünü kabul ederken yaptığı konuşmada da benzer bir dil kullanmıştı. O konuşmasında, “Bu dünya, hepimizin bildiği gibi, eleştiri, ayrımcılık ve olumsuzluklarla dolu olabilir. Bu yüzden size ışık getiren, gülümseten, dans ettiren ve dünyanın sizin *sik* istiridyeniz gibi hissettiren bir şeyin parçası olduğum için çok minnettarım,” demişti. Bu durum, sanatçının kamusal alanda daha rahat bir dil kullanma eğilimini gösteriyor.
Ayrıca Carpenter, tartışma yaratan “Man’s Best Friend” albüm kapağını da monologunda zekice ele aldı. Kapağın aslında ‘kırpılmış’ olduğunu iddia ederek, sahnede kendisini saçından kaldıranın SNL oyuncusu Bowen Yang olduğunu gösteren mizahi bir senaryo sundu, böylece medyanın görselleri bağlamından koparma eğilimine gönderme yaptı. Programın kadrosunun en sevilen isimlerinden biri olan Bowen Yang, Carpenter'ın monoloğundaki bu şakaya rağmen, Akademik Müze'nin prestijli Vantage Ödülü'nü kabul etmek üzere önceden planlanmış bir etkinliğe katılmak için bu canlı yayında fiziksel olarak yer alamamıştı. Yang, yokluğuna rağmen bölümün yazım sürecine aktif olarak katıldı ve önceden çekilmiş bir skeçte yine de göründü.
SNL Tarihinde Tekrarlayan Bir Sorun: Sansürsüz Anlar
SNL’in yaratıcısı Lorne Michaels ve NBC’nin FCC cezalarından hoşlanmadığı bilinse de, canlı yayının doğası gereği bu tür kaçaklar tarih boyunca yaşanmıştır. Kristen Stewart, Sam Rockwell ve Ariana Grande gibi sunucular ile Norm Macdonald ve Jenny Slate gibi kadro üyeleri de geçmişte monologları veya skeçleri sırasında sansürsüz kelimeler kullanmıştır. Hatta 1986'da The Replacements grubu da canlı performans sırasında F-bombası atmıştı. Bu olay, Carpenter'ın tek başına bir kural bozucu değil, canlı yayının öngörülemezliğinin bir kurbanı olduğunu gösteriyor.
SNL'in geçmişinde sadece sansürsüz dil değil, müzikal performanslarla ilgili başka sansasyonel olaylar da yaşandı. Örneğin, 1996'da Rage Against the Machine'in ters dönmüş Amerikan bayrakları NBC tarafından kaldırılmış, 2004'te ise Ashlee Simpson ses senkronizasyonu sorunu yaşamıştı. Carpenter'ın performansı da bu 'canlı yayın riskleri' zincirine eklenmiş oldu.
Bazı eleştirmenler bu tür tartışmalı anların programın reytinglerini geçici olarak artırarak genç izleyici kitlesiyle bağ kurduğunu savunurken, diğerleri kanalın ticari itibarı ve reklamverenler nezdindeki güvenilirliği açısından bu risklerin gereksiz olduğunu belirtiyor.
Geniş Bağlam: Kamusal Alanda Kaba Dilin Yükselişi
Sabrina Carpenter’ın performansı, son dönemde yüksek profilli figürlerin kamusal alanda kullandığı kaba dilin artışıyla da örtüşüyor. Örneğin, kaynak metnin belirtiğine göre, eski Başkan Donald J. Trump da bir canlı basın toplantısında benzer bir dil kullanmıştı. Bu tür dilin siyasetten popüler kültüre kadar yayılması, toplumun genel olarak profaniteye karşı toleransının değiştiğine işaret ediyor olabilir.
SNL geleneğini bozmayarak güncel ABD siyasetine de geniş yer ayırdı. Örneğin, James Austin Johnson'ın canlandırdığı Donald Trump karakteri, kurgusal bir yiyecek podcast'ine konuk oldu ve dolandırıcılık suçlamaları nedeniyle hüküm giyen eski Cumhuriyetçi Kongre Üyesi George Santos'un serbest bırakılmasına odaklandı. Bu siyasi skeç, Carpenter’ın performansıyla birlikte, programın güncel kültürel ve politik tartışmaları mizahla ele alma görevini sürdürdüğünü gösterdi.
Canlı yayının doğası, bu tür hataların daimi olarak gerçekleşme potansiyelini beraberinde getiriyor. Bu durum, televizyon kanallarının ve özellikle SNL gibi doğaçlamaya dayalı formatların, yayın güvenliğini sağlamak için sürekli olarak ne kadar zorlandığını bir kez daha ortaya koydu.
Bu canlı yayın kaçakları bir teknik risk oluştururken, yayıncılık standartlarının ihlali uluslararası alanda daha ciddi etik sorunlara yol açabilir. Örneğin İngiltere’de, BBC'nin 'Gaza: How to Survive a Warzone' belgeselinin Ofcom tarafından kural ihlali yaptığına hükmedilmesi, medya etiğinde şeffaflığın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Sabrina Carpenter'ın SNL monoloğu, cinsellik ve sansür tartışmaları hakkındaki tüm detaylara ve güncel analizlere ulaşmak için Sabrina Carpenter SNL monoloğu, cinsellik ve sansür tartışmaları hakkındaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Kaynak: Haberin detaylarına ve orijinal içeriğe ulaşmak için Variety’nin ilgili makalesine bakabilirsiniz.