Venedik'te Alkışlar Bir İnsanlık Dramına: Rohingya Mültecilerinin Acı Dolu Yolculuğu 'Lost Land' ile Perdeye Taşınıyor

Haber Merkezi

28 August 2025, 10:51 tarihinde yayınlandı

Venedik'te Alkışlar Bir İnsanlık Dramına: Rohingya Mültecilerinin Acı Dolu Yolculuğu 'Lost Land' ile Perdeye Taşınıyor
```html

Sinema dünyasının prestijli etkinliklerinden Venedik Film Festivali, bu yıl açılışını İtalyan sinemasının usta ismi Paolo Sorrentino'nun yeni filmi "La Grazia" ile yaptı. Festivalin açılış töreni, sinemanın iki dev ismi, usta yönetmenler Francis Ford Coppola ve Werner Herzog'a verilen Yaşam Boyu Başarı için Altın Aslan ödülüyle de taçlandı. Bu özel an, Coppola'nın geçirdiği kalp rahatsızlığının ardından ilk halka açık görünümü olması açısından da dikkat çekti ve iki büyük sanatçının yarım asra yayılan dostluğunun bir kutlaması niteliğindeydi. Coppola, Herzog'u "sinemanın her köşesinde çalışan sınırsız bir fenomen" olarak tanımlarken, Herzog da parasız olduğu dönemlerde Coppola'nın San Francisco'daki evinde kaldığını ve "Fitzcarraldo" filminin senaryosunu orada yazdığını anımsattı. Francis Ford Coppola ve Werner Herzog'a verilen Venedik Yaşam Boyu Başarı Ödülü hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Festival, genel açılış filmi olarak bu yapıma ev sahipliği yapmasının yanı sıra, ünlü oyuncu Noomi Rapace'in Rahibe Teresa'yı canlandırdığı "Mother" filmiyle de prestijli Ufuklar (Horizons) bölümünün açılışını gerçekleştirdi. Yönetmen Teona Strugar Mitevska'nın imzasını taşıyan bu yapım, Rahibe Teresa'yı geleneksel azize anlatılarının ötesinde, neredeyse 'çok uluslu bir şirketin acımasız ve hırslı bir CEO'su' olarak ele almasıyla dikkat çekiyor. Bu bölümde ayrıca, Meksika sinemasının yükselen değeri David Pablos'un yönettiği “On the Road” filmi de 4 Eylül'de dünya prömiyerini yapacak. Çarpıcı bir drama-gerilim olan bu yapım, daha şimdiden İtalyan dağıtım şirketi I Wonder Pictures tarafından satın alınarak küresel bir yolculuğa çıkacağının sinyallerini verdi. David Pablos'un "On the Road" filmi ve I Wonder Pictures anlaşması hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşın. Ufuklar yarışma bölümünde sadece sanatsal bir yapımı değil, aynı zamanda derin bir insanlık dramını da ağırlayan festivalde, Japon yönetmen Fujimoto Akio'nun imzasını taşıyan “Lost Land” (Harà Watan) filmi, Rohingya mültecilerinin yürek burkan göç hikayesini beyaz perdeye taşıyarak festivalin en çok konuşulan yapımlarından biri olmaya aday. Oscar ödüllü yönetmen Paolo Sorrentino'nun yeni filmi 'La Grazia', ünlü oyuncu Toni Servillo'yu Katolik bir İtalya'da ötanazi yasa tasarısını imzalamakla ilgili vicdani bir çatışma yaşayan kurgusal İtalyan cumhurbaşkanı Mariano De Santis rolünde bir kez daha bir araya getiriyor. Yönetmen Sorrentino, bu filmde günümüz siyasetindeki fevri kararlar yerine, 'bir siyasetçinin nasıl olması gerektiğini' tasvir etme arayışında olduğunu belirtiyor. Paolo Sorrentino'nun Venedik Film Festivali açılış filmi 'La Grazia' hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.

Sinema Tarihindeki Yerleri ve Venedik ile Bağları

Venedik Film Festivali ve Usta Yönetmenler: Önemli Anlar

  • Francis Ford Coppola: 1992 yılında Yaşam Boyu Başarı Altın Aslan Ödülü'nü aldı. Ayrıca Venedik'te, Mike Figgis'in 2024 yapımı "Megadoc" filminin yapımını konu alan "Megadoc" adlı belgeselinin sunumu kapsamında bulunuyor.
  • Werner Herzog:
    • 1991: "Scream of Stone" prömiyeri
    • 2005: "The Wild Blue Yonder" prömiyeri
    • 2009: "Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans" ve "My Son, My Son, What Have Ye Done?" filmleriyle Altın Aslan için yarıştı.
    • Güncel Katılım: Angolan yaylalarında gizemli bir fil sürüsünün peşine düşen "Ghost Elephants" adlı belgeselinin galası ve bir masterclass ile festivalde yer alıyor.

Minik Yüreklerin Büyük Mücadelesi: Shafi ve Somira'nın Hikayesi

Film, Bangladeş'teki bir mülteci kampından Malezya'ya doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkan dört yaşındaki Shafi ve dokuz yaşındaki ablası Somira'nın etrafında şekilleniyor. Aileleriyle yeniden bir araya gelme umuduyla çıktıkları bu yolculuk, diğer Rohingya mültecileriyle dolu bir teknede başlar. Ancak denizde yaşanan talihsiz bir olay, kardeşleri Tayland'da yapayalnız ve kaybolmuş bir şekilde bırakır. 'Lost Land', bu iki küçük çocuğun hayatta kalma mücadelesini ve umutlarını sarsıcı bir gerçekçilikle ele alıyor.

Yönetmenin Duyarlılığı ve Rohingya Halkının Otantik Sesi

Daha önceki filmleri “Passage of Life” ve “Along the Sea” ile göç temalarını başarıyla işleyen Fujimoto Akio, bu projeyi 12 yıl boyunca Myanmar'da çalışırken Rohingya meselesi üzerindeki sessizliğin bir yük haline gelmesiyle hayata geçirdiğini belirtiyor. Yönetmen, yaptığı açıklamada, “Bu sessizlik bir yük haline geldi ve beni bu filme yöneltti. Rohingya halkının memleketlerini barış içinde yaşayabilecekleri bir yer arayışıyla terk etme yolculuğunu tasvir etmek istediğimi güçlü bir şekilde hissettim” ifadelerini kullandı.

Filmin en dikkat çekici özelliklerinden biri, tamamının Rohingya dilinde çekilmiş olması ve başrollerdeki kardeşler de dahil olmak üzere 200'den fazla Rohingya'lının oyuncu kadrosunda yer alması. Bu oyuncuların çoğu, filmde tasvir edilenlere benzer yolculukları kişisel olarak deneyimlemiş, profesyonel olmayan aktörlerden oluşuyor. Fujimoto, “Yaşanmış deneyimlerinin ağırlığı, ekrandaki varlıklarına benzersiz bir güç ve otantiklik kattı” diyerek bu seçimin önemini vurguluyor.

Ortak yapımcı ve Rohingya insan hakları aktivisti Sujauddin Karimuddin, filmi “tamamı Rohingya halkı tarafından oynanan, Rohingya dilindeki ilk film” olarak tanımlayarak büyük önemine dikkat çekiyor. Karimuddin, “Soykırımcı güçlerin sadece Rohingya halkını değil, dilimizi, müziğimizi ve varlığımızı silmeye çalıştığı bir dönemde, bu film dilin korunması, direniş, anma ve gerçeği anlatma eylemi olarak duruyor” sözleriyle filmin kültürel ve siyasi ağırlığını ifade ediyor.

Sen,Nexus Editör Yorumu: Sinema ve İnsanlık Krizleri

'Lost Land' gibi filmler, küresel mülteci krizlerinin sadece istatistiklerden ibaret olmadığını, her bir sayının ardında tarifsiz acılar, umutlar ve direniş hikayeleri olduğunu hatırlatıyor. Sinemanın bu tür hikayeleri doğrudan, otantik seslerle anlatma gücü, izleyiciyi empati kurmaya ve 'öteki' olarak görülen toplulukların gerçekliğini anlamaya davet ediyor. Özellikle Rohingya gibi yıllardır süregelen ancak uluslararası medyanın zaman zaman gözden kaçırdığı krizlerde, sanatın bu denli güçlü bir platform sunması, farkındalığın artırılması ve potansiyel olarak siyasi iradenin harekete geçirilmesi açısından kritik önem taşıyor.

Öte yandan, bu tür projelerin, konuyu manipüle etmeden, oyuncuların deneyimlerini istismar etmeden ve izleyiciyi sadece duygusal bir sömürüye yöneltmeden gerçekçi bir dengeyi koruması büyük önem taşır. Fujimoto'nun, oyuncuların kişisel deneyimlerine dayanarak otantik bir anlatım yakalama çabası, bu hassas dengeyi gözetme konusunda olumlu bir işaret olarak kabul edilebilir.

Bu yılki Venedik Film Festivali'nin açılış günlerinde yaşanan gelişmeler, sinema ve siyaset arasındaki kadim tartışmayı bir kez daha gündeme getirdi. Festival jüri başkanı Alexander Payne'in Gazze'deki duruma ilişkin kişisel görüşlerini sorması üzerine "Açıkçası, bu soruya biraz hazırlıksız yakalandığımı hissediyorum. Ben buraya sinemayı yargılamak ve konuşmak için geldim. Siyasi görüşlerimin çoğunuzun görüşleriyle örtüştüğünden eminim" şeklindeki diplomatik yanıtı, festivalin sanatsal misyonuna odaklanma çabasını gözler önüne serdi.

Ancak bu durum, yüzlerce sinemacı ve sanatçının Gazze'deki olayları kınama ve İsrail hükümeti ile ordusu tarafından devam eden "soykırım" ve "etnik temizlik"in kınanmasını talep eden açık mektubu ile festival yönetiminden İsrail'e açık destek veren bazı isimlerin (Gal Gadot ve Gerard Butler gibi) davetlerinin geri çekilmesini talep etmesi gibi baskıların gölgesinde yaşandı. Festival Başkanı Alberto Barbera ise bu taleplere karşılık, "Sanatçılara gönderilen davetleri geri çevirmemiz istendi; bunu yapmayacağız. Eğer festivale katılmak isterlerse, burada olacaklardır" diyerek sanatçı özgürlüğüne vurgu yaptı. Bununla birlikte, Gazze ve Filistin'de yaşananlar karşısındaki 'büyük üzüntülerini ve acılarını' dile getirmekten de çekinmedi. Özellikle sivillerin ve çocukların ölümünü "henüz kimsenin sona erdiremediği bir savaşın ikincil zararı" olarak nitelendirdi ve Biennale'nin bu konudaki duruşundan şüphe duyulmaması gerektiğini ekledi. Bu hassas denge arayışı, kültürel etkinliklerin küresel insani krizler karşısında nasıl bir duruş sergilemesi gerektiği konusunda önemli bir tartışma zemini sunuyor. Bu gelişmeler, Venedik Film Festivali'nin Gazze, Alexander Payne ve sanat-siyaset gerilimi üzerine yoğunlaştığı haberimizde detaylıca ele alınmıştır.

Uluslararası İşbirliği ve Sanatsal Destek

Film, Japonya, Fransa, Malezya ve Almanya'nın katkılarıyla uluslararası bir ortak yapım olarak hayata geçirildi. Görüntü yönetmenliğini, Oscar ödüllü Hamaguchi Ryusuke ile “Evil Does Not Exist” gibi filmlerdeki çalışmalarıyla tanınan Kitagawa Yoshio üstleniyor. Müziği ise Werner Herzog ile uzun yıllar çalışan Ernst Reijseger tarafından bestelendi. Venedik Film Festivali'nde bu yıl Yaşam Boyu Başarı için Altın Aslan Ödülü'nü alan Herzog, aynı zamanda festival kapsamında Angolan yaylalarında gizemli bir fil sürüsünün peşine düşen 'Ghost Elephants' belgeselinin galası ve bir masterclass ile de dikkat çekti. Bu uluslararası yetenek birikimi, filmin sanatsal kalitesini daha da yükseltiyor.

'Lost Land' filminin yapımcılığını E.x.N K.K. adına Watanabe Kazutaka üstlenirken, ortak yapımcılar arasında Angèle de Lorme (Panorama Films), Sujauddin Karimuddin (Elom Initiatives), Elise Shick (Cinemata), Christian Jilka (Scarlet Visions) ve Eric Nyari (Cineric Creative) bulunuyor. Dongyu (Kunizane Mizue) ve KinemaTowards (Yasukawa Shogo) da ek yapım şirketleri arasında yer alıyor. Filmin uluslararası satışları ise Rediance tarafından yürütülüyor.

Meksika Sinemasından Cesur Bir Yol Hikayesi: David Pablos'tan “On the Road”

David Pablos’un yönetmenliğini üstlendiği “On the Road”, izleyiciyi Meksika'nın kuzeyindeki hiper-erkekçi uzun yol kamyonculuk dünyasına davet ediyor. Filmin merkezinde, yol kenarı lokantalarında kamyon şoförleriyle takılan isyankar genç bir serseri olan Veneno karakteri yer alıyor. Acilen bir yolculuğa ihtiyaç duyarken, içine kapanık ve sert bir şoför olan Muñeco ile tanışır. Veneno, Muñeco'yu kendisini bu zorlu yolculuğa çıkarmaya ikna eder ve ikili arasında beklenmedik bir yakınlaşma başlar. Ancak Veneno'nun geçmişinden gelen gölgeler, ikisinin de hayatını riske atacak şekilde yeniden su yüzüne çıkar. Başrollerinde profesyonel olmayan aktör Victor Miguel Prieto ve deneyimli oyuncu Osvaldo Sánchez (“Pedro Páramo”) yer alıyor.

Arkasındaki Güçlü İsimler ve Yapımcılar

Filmin yapımcılığını, Meksika sinemasının önde gelen figürlerinden Inna Payán ve “Andor” dizisinin yıldızı Diego Luna gibi isimler üstleniyor. Inna Payán'ın yapımcılık kariyerindeki başarılar arasında Cannes'da 81 uluslararası ödül kazanan “The Golden Dream” (“La jaula de oro”), Berlinale'de prömiyer yapan “Devil’s Freedom” (“La libertad del diablo”) ve yine Berlinale'de Generation KPlus Büyük Ödülü'nü kazanan “Los Lobos” gibi filmler bulunuyor. Diego Luna ise Gael García Bernal ile birlikte kurduğu La Corriente del Golfo şirketiyle yapımcılıkta da aktif rol alıyor. “On the Road”, Payán'ın şirketi Animal de Luz'un yanı sıra La Corriente del Golfo, The Maestros Cine, EFD Studios, Terminal Films ve Producciones Año Bisiesto ortak yapımı olarak hayat buldu. Film, Meksika'nın Eficine vergi teşviki ve CNC desteğiyle finanse edildi.

Yönetmen David Pablos'un Etkileyici Filmografisi

David Pablos, önceki çalışmalarıyla da uluslararası alanda tanınan bir isim. İşte öne çıkan bazı yapımları:

  • The Chosen Ones (Las Elegidas): Cannes Film Festivali (Un Certain Regard) ve San Sebastián Film Festivali (Horizontes Latinos) gibi büyük uluslararası festivallerde gösterildi ve En İyi Ibero-Amerikan Film dalında Goya adaylığı kazandı.

  • Dance of the 41 (El Baile de los 41): Tarihi bir drama olarak beğeni topladı.

  • The Head of Joaquín Murrieta: Amazon Western dizisinin ilk dört bölümünü yönetti.

I Wonder Pictures: Bağımsız Sinemaya Cesur Destek

I Wonder Pictures gibi dağıtımcıların, David Pablos’un “On the Road” gibi bağımsız ve sanatsal değeri yüksek filmleri portföylerine katması, sadece ticari bir hamle olmanın ötesinde, sinemanın çeşitliliği ve derinliği açısından büyük bir misyonu da temsil ediyor. Şirketin temsilcisi Giorgia Fassiano'nun açıklaması bu vizyonu net bir şekilde ortaya koyuyor:

“'On the Road', I Wonder Pictures'ın editoryal çizgisini mükemmel bir şekilde yansıtan, korkusuz ve duygusal açıdan çiğ bir yolculuk: Cesur, auteur odaklı sinema, az temsil edilen sesleri yükseltir ve baskın anlatılara meydan okur. Şiirsel yoğunluğu ve radikal dürüstlüğü, izleyiciyi etkileyen, rahatsız eden ve filmin bitiminden çok sonra bile akıllarda kalan filmlere olan bağlılığımızla örtüşüyor.”

Bu açıklama, filmin sadece bir hikaye anlatmadığını, aynı zamanda toplumsal normlara meydan okuyan ve marjinalize edilmiş seslere platform sunan bir sanat eseri olduğunu vurguluyor. I Wonder Pictures daha önce “Everything Everywhere All at Once,” “The Zone of Interest,” ve “Eddington” gibi eleştirel ve ticari başarılar elde etmiş yapımları da dağıtmıştı.

Venedik Film Festivali'ndeki dünya prömiyeriyle birlikte 'Lost Land', Rohingya mültecilerinin sesi olmayı ve küresel vicdanlarda yankı uyandırmayı hedefliyor. Bu film, sadece bir sinema eseri değil, aynı zamanda direnişin, hafızanın ve insanlık onurunun güçlü bir beyanı olarak izleyicilerin karşısına çıkıyor. Festival, 'Lost Land' gibi yapımların yanı sıra, sinemanın yaşayan efsaneleri Francis Ford Coppola ve Werner Herzog'un onurlandırıldığı özel törenlere, Latin Amerika sinemasının güçlü seslerinden Daniel Hendler'ın merakla beklenen "A Loose End" (Un cabo suelto) filmi, Noomi Rapace'in Rahibe Teresa'yı canlandırdığı "Mother" gibi güçlü biyografik yapımlar, David Pablos'un "On the Road" gibi cesur yol hikayeleri ve Gazze'deki trajik bir olayı konu alan, Brad Pitt, Joaquin Phoenix gibi Hollywood yıldızlarının da desteklediği 'Hind Rajab'ın Sesi' (The Voice of Hind Rajab) gibi dikkat çekici dünya prömiyerlerine ev sahipliği yaparak sinema dünyasının dikkatini küresel insani krizlere çekmeye devam ediyor. Bu yılki Venedik Film Festivali 6 Eylül'e kadar devam edecek. 'Hind Rajab'ın Sesi' filmi hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: Variety – Venedik Film Festivali'nde Rohingya Mülteci Dramı: Lost Land

```