"Outer Banks" dizisinin yaratıcısı Jonas Pate'in, üçüncü sezon için yaptığı açık seçmelerde keşfettiği "The Runarounds" müzik grubu, kendisinden ilham alınarak yeni bir dizi projesinin doğmasına neden oldu. Amazon Prime Video'da yayınlanan "The Runarounds", lise mezuniyetinin ardından müzik kariyerinde ciddi adımlar atmaya karar veren 18 yaşındaki Charlie Cooper'ın (William Lipton) hikayesini anlatıyor. Ancak yazın hızla geçmesi, üniversite ve yetişkinlik baskıları Charlie'yi boğmaya başlıyor. Dizideki müzik kalitesinin kabul edilebilir düzeyde olmasına rağmen, genel anlatım ve işleniş o kadar kötü ki, eleştirmenler projenin Pate'in taslaklarında kalmasının daha iyi olacağını belirtiyor.
Konu ve Karakter Dinamikleri: Çözülmeye Yüz Tutan Bir Grup
Dizi, günümüz Wilmington, Kuzey Carolina'sında geçiyor. Mezuniyetine bir hafta kala, Charlie, müzik sektöründe başarılı olma ya da sonbaharda üniversiteye gitme ikilemiyle karşı karşıya kalır. Ancak esas sorun, grubunun dağılma noktasında olmasıdır. Arkadaşı Neil (Axel Ellis) pek hevesli değilken, baş gitarist Topher (Jeremy Yun) Princeton hayallerine odaklanmıştır. Davulcu Pete (Maximo Salis) ise pratiklere bile zamanında gelemeyen 'sorunlu' bir tiptir. Hayat boyu sürecek hayalinin hızla kayıp gittiğini gören Charlie, ipleri eline alır. Pete'i gruptan çıkarıp menajer yapar, gruba yeni bir isim verir ve yetenekli davulcu Bez (Zendé Murdock) ile gitarist Wyatt'ı (Jesse Golliher) dahil eder.
Kritik Bakış Açısından "The Runarounds": Neden Beklentileri Karşılayamadı?
Dizi, eleştirmenlerden ve bazı izleyicilerden aldığı olumsuz geri bildirimlerle dikkat çekiyor. İşte dizinin zayıf yönleri ve neden hayal kırıklığı yarattığına dair öne çıkan eleştiriler:
- Zaman ve Mekan Algısı Eksikliği: Sekiz bölüm boyunca, dizinin belirli bir zaman dilimine ait hissetmemesi garip bulunuyor. iPhone veya sosyal medya kullanımına dair hiçbir gönderme olmaması, hikayeyi 90'lı veya 2000'li yıllara aitmiş gibi gösteriyor. Bu durum, dizinin günümüz gerçekliğinden kopuk bir hissiyat vermesine neden oluyor.
- Dağınık ve Amaçsız Alt Konular: Charlie'nin platonik aşkı Sophia'ya (yaratıcının kızı Lilah Pate) karşı sınırda taciz boyutuna varan ısrarı, babasının çalışmayı reddetmesiyle ailenin ipotek sorunları, ani bir babalık ifşaatı ve Wyatt'ın zihinsel olarak sorunlu annesiyle yaşadığı zorluklar gibi birçok alt konu, hikayeye sadece "kaos" ekliyor. Bu olay örgüleri, karakter gelişimine veya ana anlatıya gerçek bir katkı sağlamaktan uzak kalıyor.
- Karakter Gelişimi ve Diyalog Zayıflığı: Karakterlerin yeterince derinlemesine işlenmemesi ve diyalogların sıklıkla kafa karıştırıcı olması, izleyicinin karakterlerle bağ kurmasını engelliyor. Sahnedeki coşkularına rağmen, enstrümanları bıraktıklarında grubun üyelerinin bu enerjiyi yansıtamadığı belirtiliyor.
- Müzisyenler mi Oyuncular mı?: The Runarounds grubunun üyeleri esasında müzisyenlerdir, profesyonel oyuncu değiller. Bu durum, bazı performans eksikliklerini açıklasa da, zayıf senaryo ve yönetimi mazur göstermiyor.
- Yetişkin Karakterlerin Yetersizliği: Gençlik dizilerinde çalkantılı ebeveyn ilişkileri sıkça işlense de, bu dizideki yetişkinlerin de gençler kadar çaresiz olması dikkat çekiyor. Hatta birçok grup üyesi, yetersiz ebeveynleri yüzünden 'ebeveynleştirilmiş' durumda. Bu durum, senaristlerin ergen veya ebeveyn dinamiklerini tam olarak anlamadığı eleştirisine yol açıyor.
- Aşırı Seslendirme ve Klişeler: Her biri bir saat süren sekiz bölüm boyunca, diyalog ve olay örgüsünden çok şarkılar ve seslendirme kullanılıyor. Anlatıcının (Charlie) hikayeyi bir araya getirmek için sürekli araya girmesi, zorlama bir çözüm olarak algılanıyor ve 'milyonlarca kez görülen' jenerik aksilik ve engellerle dolu bir anlatım sunuyor.
"The Runarounds" gençlik draması türüne hiçbir yenilik katmıyor ve dağınık yapısıyla izleyicilerin ilk bölümü bile bitirmesi pek olası görünmüyor. Grubun gerçek hayatını anlatan bir belgesel, bu kurgusal versiyondan çok daha ilgi çekici ve özgün olabilirdi.
Bu bağlamda, gerçek müzik gruplarının veya efsanevi sanatçıların hayatlarını anlatan belgesellerin, kurgusal uyarlamalara kıyasla ne denli derinlikli ve özgün olabileceği, yakın zamanda Telluride Film Festivali'nde büyük beğeni toplayan yapımlarla bir kez daha kanıtlandı. Örneğin, ünlü oyuncu ve yönetmen Ethan Hawke'ın imzasını taşıyan Merle Haggard belgeseli "Highway 99: A Double Album", country müziğin efsanevi isminin karmaşık yaşamını ve sanatçı kişiliğini derinlemesine incelerken, Bruce Springsteen'in "The Bear" dizisiyle tanınan Jeremy Allen White'ın başrolünde yer aldığı "Springsteen: Deliver Me From Nowhere" filmi de Boss'un zafer dolu kariyerinden ziyade, "Nebraska" albümünün doğuşundaki ruhsal krize odaklanarak sanatçının daha önce keşfedilmemiş yönlerini gün yüzüne çıkarıyor. Bu tür kapsamlı yapımlar, sanatçıların kamusal figürlerinin ardındaki gerçek insanı ortaya koyarak izleyiciye eşsiz bir deneyim sunuyor. Öte yandan, kurgusal evrenlerin yeniden yorumlanmasında da doğru stratejilerle büyük başarılar elde edilebiliyor; örneğin, HBO'nun merakla beklenen Harry Potter dizisi, orijinal filmlerden tanıdık isim Warwick Davis'in Profesör Filius Flitwick rolüyle geri dönmesi gibi hamlelerle hayran beklentilerini yükseltirken, serinin genişleyen kadrosu ve on yıla yayılan iddialı proje planı ile şimdiden büyük bir ilgi görüyor.
Sonuç: Büyük Umutlarla Başlayıp Hayal Kırıklığı Yaratan Bir Yapım
Özetle, "The Runarounds" dizisi, güçlü bir müzikal altyapı ve ilgi çekici bir çıkış noktasına sahip olmasına rağmen, senaryo, karakter gelişimi ve anlatımındaki ciddi eksiklikler nedeniyle genel olarak başarısız bir yapım olarak değerlendiriliyor. İzleyicilere yeni bir şeyler sunmak yerine, gençlik draması klişelerini tekrarlayan ve dağınık bir olay örgüsü sunan dizi, ne yazık ki izleyicilerin zamanını boşa harcamaktan öteye gidemiyor.
"The Runarounds" şu an Prime Video'da izlenebilir.
Kaynak: Variety