Ünlü yönetmen Park Chan-wook, 30. Busan Uluslararası Film Festivali'nin açılış filmi olan "Tek Seçenek Yok" (No Other Choice) basın toplantısında Kore sinemasının mevcut durumu ve geleceği hakkında önemli açıklamalarda bulundu. 17-26 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek festival, sadece Park'ın merakla beklenen filmiyle değil, aynı zamanda farklı ve dikkat çekici yapımlara da ev sahipliği yapıyor. Örneğin, Apple TV+'ın beğenilen dizisi 'Pachinko' ile adından söz ettiren genç yıldız Kim Minha'nın başrolünde yer aldığı, Kuzey Koreli mültecilerin dramını konu alan dokunaklı yapım 'Pachinko' yıldızı Kim Minha'nın başrolünde 'Hana Korea' dünya prömiyerini Busan'da gerçekleştirecek. Ayrıca, Hint sinemasının yükselen yıldızlarından Tribeny Rai'nin yönettiği, Himalaya'da geçen bir bağımsızlık hikayesi olan ilk uzun metrajlı filmi 'Shape of Momo' da dünya prömiyerini Busan'da yapacak ve Avrupa prömiyeri için San Sebastián Film Festivali'ne gidecek. Cannes ödüllü yönetmen Vimukthi Jayasundara'nın distopik bir gelecekte insanlık ve teknoloji arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alan bilim kurgu draması 'Spying Stars' da festivalin önemli yapımları arasında öne çıkıyor. Geçtiğimiz ay Venedik Film Festivali'nde dünya prömiyerini yapan bu etkileyici dram, Donald E. Westlake'in 1997 tarihli "The Ax" adlı romanından uyarlandı ve hikayeyi günümüzün mücadele eden Koreli bir ailesinin yaşamına taşıyor.
Film, uzun yıllardır çalıştığı bir kağıt fabrikasından işten çıkarılan bir adamın hikayesine odaklanıyor. İş bulma umutları her geçen gün azalırken, ailesini geçindirebilmek ve yeni bir iş edinebilmek adına radikal ve hatta acımasız adımlar atmaktan çekinmiyor. Park Chan-wook, bu karanlık ve sürükleyici anlatının, günümüz film yapımcılarının karşılaştığı zorlukları alegorik bir dille ifade ettiğini belirtti. Yönetmen, "Kaybolan kağıt ticareti, sinema sektöründe yaşadığımız durumdan pek de farklı değil," diyerek gözlemini paylaştı. "Her ikisi de bir zamanlar toplum için vazgeçilmez kabul edilen endüstrilerdi, ancak şimdi her ikisi de varoluş mücadelesi veriyor."
Yapay Zeka: Sinema Sektörünün Yeni Korkusu Mu?
Yönetmen Park, filminin derin temalarını günümüzün teknolojik kaygılarıyla da ilişkilendirdi. Özellikle yapay zekanın (YZ) yükselişine dikkat çekerek, "Yapay zeka sorunu filmin son perdesinde işleniyor ve hepimizin içten içe paylaştığı bir korkuyu yansıtıyor," ifadelerini kullandı. "Sektörümüzü henüz tam anlamıyla dönüştürmemiş olsa bile, YZ'nin gelişim hızı öngörülemez bir seviyede. Gelecekte neler olacağını kimse kesin olarak bilemiyor," şeklindeki uyarıları, sinema dünyasının bu yeni tehdide karşı duyduğu endişeyi açıkça ortaya koydu.
Park Chan-wook: "Yapay zeka sorunu, filmin son perdesinde dile getiriliyor ve hepimizin paylaştığı bir korkuyu yansıtıyor. Henüz sektörümüzü dönüştürmemiş olsa bile, gelişim hızı ölçülemez. Yakın zamanda ne olacağını kimse bilmiyor."
Kore Sineması Nereye Koşuyor? Salonlar Hayatta Kalabilecek Mi?
Park Chan-wook, sadece yapay zeka tehdidine değil, aynı zamanda Kore film endüstrisinin genel durumu hakkında da endişelerini dile getirdi. Yılın ilk yarısında ciddi bir düşüş yaşayan sektör, Temmuz ayından itibaren kısmi bir toparlanma sürecine girmiş olsa da, zorluklar devam ediyor. Park, "Şu anda sektörümüz büyük zorluklar içinden geçiyor," dedi ve ekledi: "Özellikle sinema salonları, film yapımcılığının kendisinden bile daha büyük meydan okumalarla karşı karşıya. Hepimiz, tiyatroların bu krizi atlatıp atlatamayacağını ve bir zamanlar olduğu gibi izleyicilerin gönülden bağlandığı mekanlar haline gelip gelemeyeceğini merak ediyoruz."
Büyük Ekran Deneyimi: Yönetmen ve Oyuncuların Çağrısı
Park Chan-wook, "Tek Seçenek Yok" filminin özellikle büyük ekran için tasarlandığının altını çizdi. "Bu film, bir sinema salonunda tam anlamıyla deneyimlenmeyi talep eden bir eser," diyerek, izleyicilerin sinema salonlarına geri dönerek bu eşsiz keyfi yeniden keşfetmesinin sektörün toparlanması için hayati önem taşıdığını belirtti. Başrol oyuncusu Lee Byung-hun da bu çağrıya destek vererek, "Filmi ikinci ve üçüncü kez izlediğimde bile her defasında yeni detaylar keşfettim," dedi. "Oyunculukların incelikleri ve mizansenin tüm büyüsü ancak büyük ekranda tam olarak hissedilebiliyor. Bu nedenle, izleyicilerin bu filmi mutlaka sinemalarda görmesi gerektiğini düşünüyorum." Yardımcı oyuncu Son Ye-jin ise hikayenin duygusal derinliğine vurgu yaparak, rolüne "hem bir anne hem de çok sıradan durumlar içinde bir eş olarak" yaklaştığını ve izleyicilerin baskı altındaki insan dayanıklılığına ilişkin bu portreyle bağ kurmasını umduğunu ifade etti. "Bu belki bir kağıt fabrikası hikayesi gibi görünebilir, ancak aslında insanların nasıl uyum sağladığı, zorluklara nasıl direndiği ve sevdiği hakkında evrensel bir öykü," şeklinde konuştu.
SenNexus Yorumu: Yapay Zeka Tehdit mi, Fırsat mı? Sinema Ayakta Kalabilir Mi?
Park Chan-wook'un yapay zeka ve sinema salonlarının geleceği hakkındaki uyarıları, sektördeki köklü değişimin ve belirsizliğin bir yansıması. Ancak her teknolojik dönüşüm, beraberinde sadece riskleri değil, aynı zamanda yeni fırsatları da getirir. Yapay zeka, bir yandan yaratıcı süreçlerde etik ve telif hakları gibi önemli sorunları gündeme getirirken, diğer yandan post prodüksiyonda, görsel efektlerde veya hatta senaryo geliştirme aşamalarında yaratıcılara yeni araçlar sunabilir. Asıl soru, sektörün bu yeni döneme nasıl adapte olacağıdır.
Geçmişte televizyonun, VHS'in veya dijital platformların yükselişi de sinema salonlarının sonunu getireceği endişesini yaratmıştı. Ancak sinema, her seferinde kendini yeniden keşfederek, kolektif bir deneyim sunma gücüyle ayakta kalmayı başardı. Belki de bu kriz, sinemanın kendine özgü büyüleyici atmosferini ve topluluk ruhunu yeniden vurgulaması için bir fırsattır. Yönetmenlerin ve yapımcıların, izleyiciyi evindeki konfordan çıkarıp büyük perdenin büyüsüne çekebilecek, gerçekten "sinemada izlenmesi gereken" filmler üretmeye odaklanması, bu mücadelenin anahtarı olabilir.
Basın toplantısında Park Hae-soo, Lee Sung-min ve Yum Hye-ran gibi değerli oyuncular da hazır bulunsa da, Park Chan-wook'un sinema sektörünün geleceğine dair yaptığı uyarılar, etkinliğin ana gündem maddesi oldu. "Tek Seçenek Yok" filmi, böylece sadece Donald E. Westlake'in romanının başarılı bir uyarlaması olmanın ötesine geçerek, aynı zamanda varoluşsal bir belirsizlikle boğuşan film endüstrisinin güncel kaygılarını ve arayışlarını yansıtan güçlü bir ayna haline geldi.
Kaynak: Variety.com