Kneecap Üyesi Mo Chara'nın Siyasi Gerilim Yaratan Terör Suçlaması Teknik Bir Hataya Takıldı

Haber Merkezi

26 September 2025, 13:41 tarihinde yayınlandı

Kneecap Rapperı Mo Chara Hakkındaki Terör Suçlaması İngiliz Mahkemesinde Teknik Hata Nedeniyle Düştü

Kuzey İrlandalı üç kişilik rap grubu Kneecap’in üyelerinden Liam Óg Ó hAnnaidh, sahne adı ile bilinen Mo Chara, aleyhindeki 'terörizmi destekleme' suçlaması, Birleşik Krallık mahkemesi tarafından teknik bir hatadan dolayı reddedildi. Mo Chara'nın geçen yılki bir konserde yasaklanmış bir örgüt olan Hizbullah'a destek veren bir bayrak sergilediği iddiasıyla Mayıs ayında açılan dava, grubun uzun süredir savunduğu Filistin yanlısı duruş nedeniyle yoğun siyasi tartışmalara yol açmıştı.

27 yaşındaki sanatçı, suçlamayı başından beri reddederek bunun 'siyasi' amaçlı olduğunu savunuyordu. Dava, Woolwich Kraliyet Mahkemesi'nde görüldü ve mahkemenin kararı, Kneecap'in uluslararası alanda dikkat çeken aktivist duruşunu ve İngiltere'deki yasal süreçlerin hassasiyetini bir kez daha gündeme taşıdı.

Mahkemenin Reddetme Gerekçesi: Yasal Süre Sınırı

Baş Yargıç Paul Goldspring, davayı düşürme kararını teknik bir nedene dayandırdı. Yargıç Goldspring, yasal bir zaman aşımının söz konusu olduğunu belirterek, suçlamanın hukuka uygun olarak başlatılmadığını açıkladı. Birleşik Krallık hukuk sistemindeki bu tür davalar için geçerli olan altı aylık yasal süre sınırı (requisition), suçlamanın zamanında getirilmesi için gerekli olan iznin verilmesi şartını karşılamıyordu.

“Bu işlemlerin doğru biçimde başlatılmadığını tespit ettim,” diyen Baş Yargıç Paul Goldspring, “Zaman sınırı, talebin yayımlandığı sırada veya öncesinde rızanın verilmesini gerektiriyordu. Sonuç olarak, bu suçlama hukuka aykırıdır ve geçersizdir, bu mahkemenin davayı görmeye yetkisi yoktur.” ifadelerini kullandı.

Davanın Arka Planındaki Siyasi Gerilim

Mo Chara hakkındaki soruşturma, Metropolitan Polisi’nin Kasım 2023'te Londra’daki O2 Kentish Town’da gerçekleşen konsere ait video görüntülerini incelemesiyle başladı. Ancak bu inceleme, grubun bu yıl Coachella’da yaptıkları güçlü Filistin yanlısı açıklamaların ardından hız kazandı. Kneecap, Coachella sahnesinde “İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırımını” kınayarak “Fuck Israel. Free Palestine.” (İsrail’i siktir et. Filistin’e Özgürlük.) yazılı bir mesaj göstermişti.

Grup üyeleri, bu suçlamaların, İngiliz devletinin desteklediği savaş suçlarından dikkat dağıtmak amacıyla yapılmış bir ‘siyasi polislik’ girişimi olduğunu ve kendilerine karşı koordineli bir karalama kampanyası yürütüldüğünü iddia etti. Kneecap, daha önceki açıklamalarında hem Hamas'ı hem de Hizbullah'ı desteklemediklerini, konser görüntülerinin kasten bağlamından koparıldığını vurgulamıştı.

Değerlendirme: Yasal Formaliteler ve Siyasi Baskı

Bu davanın teknik bir hatadan düşmesi, hukuki sürecin titizliğini gösterse de, Kneecap’e yönelik baskıların siyasi kökenini gözler önüne seriyor. Bir yandan ifade özgürlüğünün sınırları tartışılırken, diğer yandan grubun popülaritesinin ve sert siyasi duruşunun yarattığı gerilim, davanın hızla terör suçlamasına dönüşmesinde etkili oldu. Grubun yöneticisi Daniel Lambert, kararın ardından sosyal medyada “Kazandık! Liam Og özgür bir adam. Siyasi polislik başarısız oldu. Kneecap tarihin doğru tarafındadır. Britanya değil. Özgür Filistin,” ifadeleriyle zaferlerini ilan etti.

Glastonbury ve Vize Tartışmaları

Kneecap'in politik duruşu sadece mahkemelerle sınırlı kalmadı. Mo Chara’nın ilk mahkeme duruşmasının hemen ardından sahne aldıkları Glastonbury festivali, BBC tarafından canlı yayınlanmamıştı. Bu sansür kararı, grubun Birleşik Krallık’taki artan tartışmalı kimliğinden kaynaklanıyordu. Ayrıca, Kneecap’in Coachella performansı sonrasında Sharon Osbourne gibi figürler, grubun ABD vizelerinin nefret söylemi nedeniyle iptal edilmesi çağrısında bulunmuştu. Kneecap ise bu eleştirilere sert bir dille yanıt vermişti.

Kneecap üyeleri, Birleşik Krallık adalet sistemindeki İrlandalılara yönelik adaletsizliklere dikkat çekerek, yaşadıkları sürecin kendileri için bir ilk olmadığını belirtmişlerdi. Bu sonuç, grubun sanatsal ve aktivist çalışmalarına devam etmesi yolunda önemli bir hukuki zafer teşkil ediyor. Ancak, sanatçıların maruz kaldığı hukuki baskılar her zaman bu kadar çabuk sonuçlanmıyor. Örneğin, popüler dizi Doctor Who ile tanınan İngiliz oyuncu Noel Clarke, 2021'de ortaya çıkan 20'den fazla kadının cinsel taciz iddiaları nedeniyle kariyerini kaybetmiş ve yakın zamanda Londra'da polis tarafından gözaltına alınarak evi aranmıştı. Clarke, ayrıca The Guardian'a açtığı iftira davasını kaybetmiş ve 3 milyon Sterlinlik yasal masrafı ödemeye mahkum edilmişti. Bu yüksek profilli tutuklama ve taciz iddialarıyla ilgili tüm detaylara Noel Clarke'ın gözaltı ve cinsel taciz iddiaları başlıklı haberimizden ulaşabilirsiniz. Benzer şekilde, müzik dünyasının önde gelen isimlerinden Grammy adayı yapımcı Metro Boomin (Leland T. Wayne) de yakın zamanda Los Angeles'ta görülen cinsel saldırı davasından aklandı. Jüri, kendisine yöneltilen dört ayrı tecavüz ve cinsel taciz iddiasına ilişkin davada hızlı bir karar vererek yapımcıyı 'sorumlu değil' buldu. Sanatçıların kariyerlerini etkileyen bu tür yüksek profilli davaların hukuki süreçleri ve sonuçları hakkında daha fazla bilgi edinmek için Metro Boomin cinsel saldırı davası beraat kararı detaylarını inceleyebilirsiniz.

Sanatçıların yaşadığı hukuki süreçler bir yana, müzik dünyası 2025 ve 2026 yıllarında devasa bir turne takvimine hazırlanıyor. Lady Gaga, Ariana Grande, Oasis ve Ed Sheeran gibi küresel ikonların sahneye çıkacağı bu yoğun dönem, bilet bulma konusunda tatlı bir rekabeti beraberinde getirecek ve müzikseverlere unutulmaz anlar yaşatacak. Gelecek dönemde en çok beklenen bu konserler, turne detayları ve bilet rehberine dair kapsamlı bilgilere ulaşmak için 2025-2026 En Çok Beklenen Müzik Turları ve Sanatçıları başlıklı içeriğimizi inceleyebilirsiniz.

Kaynak: İngiltere'deki Kneecap davasının detaylarına ilişkin kapsamlı haberler için Variety’nin ilgili makalesine başvurulmuştur.