Star Wars'un devam üçlemesinde İlk Düzen'den kaçan Stormtrooper Finn'e hayat veren ünlü aktör John Boyega, katıldığı bir etkinlikte karakterinin kaderi hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Boyega, serinin başlarında Finn'in de Rey gibi bir Jedi yolculuğuna çıkacağını ve ikilinin kaderinin, efsanevi Obi-Wan Kenobi ve Darth Vader gibi trajik bir düşmanlığa evrileceğini düşündüğünü itiraf etti.
Yazılmamış Kader: İki Jedi ve Kaçınılmaz Çatışma
Fan Expo Boston'da konuşan Boyega, özellikle Güç Uyanıyor (The Force Awakens) filminin senaryosunu okuduktan sonra karakterinin Güç'e duyarlı olduğuna kesin gözüyle baktığını belirtti. O dönemdeki beklentisi, serinin iki genç Jedi'ın yükselişine odaklanacağı yönündeydi. Ancak Boyega'nın hayalindeki senaryo, basit bir dostluk hikayesinden çok daha karanlık ve karmaşıktı.
“Güç Uyanıyor senaryosunun sonuna geldiğimde onun Güç'e duyarlı olduğunu varsaydım. Stüdyonun ikili bir Jedi hikayesi planladığını düşündüm. Hatta bizi biraz Obi-Wan ve Darth Vader gibi yapacaklarını, birbirimize düşeceğimizi ya da bu minvalde bir şeyler olacağını sanmıştım.”
Bu açıklama, Finn'in potansiyelinin neden tam olarak kullanılmadığını düşünen milyonlarca hayranın teorilerini de doğrular nitelikte. Özellikle ilk filmin pazarlama materyallerinde Finn'in bir ışın kılıcıyla ön plana çıkarılması, bu beklentiyi körükleyen en önemli unsurlardan biriydi.
Değerlendirme: Finn'in Harcanan Potansiyeli Neden Önemli?
John Boyega'nın canlandırdığı Finn karakteri, Star Wars evreni için büyük bir potansiyel taşıyordu. İlk kez ana karakterlerden birinin, sistemin içinden gelen (Stormtrooper) ve ahlaki bir uyanış yaşayarak isyana katılan biri olması, hikayeye derinlik katıyordu. Eğer Finn, Jedi olma yolunda ilerleseydi, bu durum hem seriye siyahi bir Jedi kahraman kazandıracak hem de Rey'in yolculuğuna ayna tutarak daha karmaşık bir anlatı sunacaktı. İki farklı geçmişten gelen karakterin Güç'ü farklı yorumlaması ve olası bir çatışma, devam üçlemesine eleştirmenlerin aradığı o 'risk alma' faktörünü ekleyebilirdi.
Eleştirilerin Gölgesinde Bir Hayal Kırıklığı
Boyega'nın bu 'keşke' dolu açıklamaları, geçmişte Disney'e yönelttiği sert eleştirilerle birleşince daha anlamlı hale geliyor. Aktör, 2020 yılında GQ dergisine verdiği bir röportajda, Disney'in kendisini ve Kelly Marie Tran (Rose Tico) gibi diğer azınlık kökenli oyuncuları, filmlerin çeşitliliğini pazarlamak için kullandığını, ancak hikaye anlatımında karakterlerini geri plana ittiğini söylemişti.
Boyega, o dönemde “Daisy Ridley ile ne yapacağınızı biliyordunuz, Adam Driver ile ne yapacağınızı biliyordunuz. Ama iş Kelly Marie Tran'e, John Boyega'ya gelince hiçbir fikriniz yoktu,” diyerek stüdyonun yaratıcı süreçteki tutarsızlığını eleştirmişti. Bu yeni açıklamalar, Boyega'nın hayal kırıklığının sadece rolünün küçülmesiyle ilgili olmadığını, aynı zamanda karakteri için hayal edilen destansı potansiyelin heba edildiğini düşündüğünü gösteriyor.
Peki Karşı Taraf Ne Düşünüyor? Disney'in Perspektifi
Şeytanın avukatlığını yapmak gerekirse, Disney ve Lucasfilm'in farklı bir yol izlemesinin altında yatan geçerli sebepler olabilir. Devam üçlemesinin en büyük handikaplarından biri, J.J. Abrams ile Rian Johnson arasında belirgin bir vizyon farklılığı olmasıydı. Abrams'ın Güç Uyanıyor'da kurduğu gizemler, Johnson'ın Son Jedi (The Last Jedi) filminde büyük ölçüde yıkıldı. Bu yaratıcı çekişme, Finn gibi yan karakterlerin gelişiminin tutarsızlaşmasına yol açmış olabilir. Stüdyo, hikayeyi basitleştirmek ve ana odak olarak Rey'in Skywalker mirasıyla olan bağlantısını güçlendirmek adına Finn'in Jedi arkını bilinçli olarak rafa kaldırmış olabilir. Ancak sonuç, birçok izleyici için tatmin edici olmaktan uzaktı.
Tüm Eleştirilere Rağmen Bitmeyen Bir Sevgi
Yaşadığı tüm olumsuz deneyimlere ve yönelttiği sert eleştirilere rağmen John Boyega'nın Star Wars'a olan tutkusu hiç azalmış değil. Kendisini 'büyük bir Star Wars hayranı' olarak tanımlayan aktör, setteyken bile evrenin detayları hakkında yapım ekibine düzeltmeler yaptığını anlatıyor. Örneğin, Skywalker'ın Yükselişi (The Rise of Skywalker) filmindeki uçan jet trooper'ları gördüğünde, bu askerlerin Klon Savaşları (Clone Wars) çizgi dizisinden beri var olduğunu bildiğini ve bu tutkusunu sık sık dile getirdiğini belirtiyor.
Boyega'nın bu ikili duruşu, onu basit bir 'kırgın aktör' olmaktan çıkarıp, sevdiği evrenin daha iyi olmasını isteyen tutkulu bir hayrana dönüştürüyor. Finn'in hikayesi belki de beyaz perdede potansiyeline ulaşamadı, ancak Boyega'nın cesur sözleri, Hollywood'da büyük markaların karakter gelişimine ve temsiliyete nasıl yaklaşması gerektiği konusunda önemli bir tartışmayı canlı tutmaya devam ediyor.
Bu haberde yer alan bilgiler, Variety'de yayınlanan bir makaleden derlenmiştir. Orijinal kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.
