Jimmy Fallon'dan Jimmy Kimmel'a Tam Destek: 'Sansür Endişelerine Rağmen Trump'ı Konuşmaya Devam Edeceğim'

Haber Merkezi

19 September 2025, 09:04 tarihinde yayınlandı

Jimmy Fallon'dan Jimmy Kimmel'a Destek ve Trump'a Karşı Sansür Direnişi: Geç Yayın Dünyasında Yeni Kriz

ABD'nin popüler geç yayın dünyası, beklenmedik bir krizle sarsılıyor. Komedyen Jimmy Kimmel'ın programı 'Jimmy Kimmel Live!', ABC'ye bağlı istasyonlar tarafından süresiz olarak yayından kaldırılırken, bu durum Kimmel'ın muhafazakar aktivist Charlie Kirk'ün ölümüyle ilgili yaptığı yorumların ardından geldi ve medya devleri ile yerel yayıncılar arasındaki güç mücadelesinin ve ifade özgürlüğü tartışmalarının fitilini ateşledi. Ülkenin en büyük sendikalarından Amerika Yazarlar Birliği Batı (WGA West) ve Sinema Oyuncuları Sendikası – Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu (SAG-AFTRA) da ABC'nin bu hamlesini 'misilleme' olarak değerlendirerek kınadı. Meslektaşı Jimmy Fallon'dan Kimmel'a güçlü bir destek geldi. Fallon, sansür endişelerine rağmen Donald Trump'ı hedef alan eleştirel yayınlarına devam edeceğinin sinyallerini verdi. Bu durum, geç yayın programlarının siyasetle olan ilişkisini ve ifade özgürlüğünün sınırlarını yeniden tartışmaya açtı. Bu olayla ilgili daha fazla bilgi için Jimmy Kimmel Live yayından çekildi haberimize göz atabilirsiniz.

“Dürüst olmak gerekirse, neler olduğunu bilmiyorum ve kimse de bilmiyor. Ama Jimmy Kimmel'ı tanıyorum, o iyi, komik ve sevecen bir adam ve umarım geri döner. Birçok kişi istediğimizi söyleyemeyeceğimizden veya sansürleneceğimizden endişeleniyor ama ben başkanın İngiltere gezisini her zamanki gibi ele alacağım.” - Jimmy Fallon

Krizin Başlangıcı: Kimmel'ın Yayından Kaldırılması

Olaylar, 'Jimmy Kimmel Live!' programının ABC'ye bağlı istasyonlar tarafından süresiz olarak yayından kaldırılmasıyla başladı. Özellikle ABD'nin en büyük yerel televizyon yayıncısı gruplarından Nexstar ve Sinclair Broadcast Group bünyesindeki 32'den fazla ABC bağlı istasyonu, programı akışından çıkardığını duyurdu. Kararın, Kimmel'ın Pazartesi akşamı yayınlanan monoloğunda, 10 Eylül'de Utah'ta halka açık bir konuşma etkinliğinde hayatını kaybeden aktivist Charlie Kirk ve 'MAGA' hareketi hakkındaki tartışmalı yorumları üzerine alındığı belirtildi. Kimmel'ın, "MAGA çetesi'nin, Kirk'ü öldüren çocuğu 'kendilerinden biri' olarak göstermeye çalıştığı" yönündeki ifadeleri, aynı zamanda eski Başkan Donald Trump'ın Amerikan bayraklarını yarıya indirme emrini ve olayla ilgili siyasi yorumları tiye almasını da içeriyordu. Bu ifadeler, muhafazakar kesimden yoğun eleştiri almış ve özellikle sosyal medyada büyük yankı uyandırarak Kimmel'a karşı bir eleştiri dalgası başlatmıştı. Ancak, Federal İletişim Komisyonu (FCC) Başkanı Brendan Carr'ın Kimmel'ın yorumlarını 'saldırgan' bularak ABC hakkında yeni bir soruşturma başlatma ve hatta ABC'nin yayın lisanslarını iptal etme tehdidinde bulunmasıyla durum farklı bir boyut kazandı. Bu açıklama, ifade özgürlüğü savunucuları tarafından sert bir şekilde eleştirilerek, Carr'ın FCC'nin düzenleyici yetkisini siyasi rakiplere karşı bir 'çekiç' gibi kullandığı iddialarını gündeme getirdi. Normalde Kimmel'ın yayınlandığı slotta 'Celebrity Family Feud' programının tekrar bölümleri yayınlandı. Kısa süre sonra ABC de bağlı istasyonların bu kararına uyarak programı yayından çekti. Bu ani gelişme, sadece geç yayın camiasında değil, tüm medya sektöründe şaşkınlık yarattı ve gelecekteki yayıncılık özgürlükleri hakkında endişeleri körükledi.

“Uygunsuzluk suç değildir. Aslında uygunsuzluk, en iyi komedinin kaynağı olabilir – en azından ifade özgürlüğünü temel bir hak ve erdem olarak anladığımız bir toplumda.”

Fallon'dan Cesur Çıkış: Destek ve Direniş

'The Tonight Show Starring Jimmy Fallon' programının son bölümünde Jimmy Fallon, meslektaşına açıkça destek verdi. Kimmel'ın 'düzgün, komik ve sevecen bir insan' olduğunu vurgulayan Fallon, onun bir an önce ekranlara dönmesini umduğunu belirtti. Daha da önemlisi, Fallon sansür korkularına rağmen Donald Trump'ı eleştirmeye devam edeceğini ilan etti. Programında Trump'ın İngiltere gezisini alaya alan bir segment sunarak niyetini açıkça ortaya koydu; eleştirel yorumlarını komik seslendirmelerle değiştirdiği bir parodi sunsa da, sonrasında eleştirilerine geri döndü.

Trump'tan Ateşli Yanıt: 'Sıfır Yetenek' ve Derecelendirme Eleştirisi

Donald Trump, Truth Social platformu üzerinden duruma hızla müdahil oldu. Kimmel'ın programının iptal edildiğini (ki bu doğru değildi, sadece askıya alınmıştı) belirterek, ABC'yi 'nihayet yapılması gerekeni yaptığı için' tebrik etti. Trump, Kimmel'ı 'sıfır yetenekli' olmakla ve düşük izlenme oranlarına sahip olmakla eleştirdi. Bu yorumların ardından Jimmy Fallon ve Seth Meyers'ın programlarının da 'korkunç izlenme oranları' nedeniyle tehlikede olduğunu ima etti. Trump'ın bu sert çıkışları, geç yayın dünyası ile siyaset arasındaki gerilimi daha da artırdı.

Değer Kat: Geç Yayın ve Siyasi Basınç

Bu olaylar, ABD'deki geç yayın programlarının giderek artan siyasi baskı altında olduğunu gösteriyor. Bir zamanlar hafif siyasi hicivlerin yeri olan bu platformlar, günümüzde daha derin ve çoğu zaman kutuplaştırıcı siyasi yorumların merkezi haline geldi. Kanal yöneticileri, reklamverenler ve kamuoyu arasındaki dengeyi korumaya çalışırken, komedyenler de ifade özgürlükleri ile kariyerleri arasında hassas bir çizgi üzerinde yürüyorlar. Jimmy Fallon'ın duruşu, bu baskılara rağmen komedyenlerin kendi seslerini koruma arzusunun güçlü olduğunu ortaya koyuyor.

Bu kriz, aynı zamanda medya devleri ile yerel yayıncılar arasındaki güç mücadelesinin de bir göstergesi oldu. Nexstar ve Sinclair gibi bağlı yayıncı grupları, bir zamanlar ağlara programlarını yayınlamaları için ödeme yapılan bir modelden, günümüzde ağlara 'ters tazminat' ödenen bir sisteme geçişin ardından, Jimmy Kimmel olayını kendi nüfuzlarını kullanmak için bir fırsat olarak değerlendirdi. Kimmel'ın, ABC'nin yıllarca Oscarlar ve Emmy'ler için sunucu olarak güvendiği, hatta geçmişte oğluyla ilgili sağlık sorunları üzerinden yaptığı duygusal ve politik konuşmalarla takdir toplamış bir 'şirket adamı' olmasına rağmen bu olayın hedefi olması, durumun ciddiyetini artırdı. Daha önce Bill Maher gibi sunucuların siyasi yorumları tepki çekse de, doğrudan devlet kurumlarının lisans iptali tehdidiyle karşılaşılmamıştı. Bu, yayıncılık sektöründeki güç dengelerinin değiştiğini ve yerel grupların hala ana ağlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olabileceğini gözler önüne serdi. Dahası, bu olay Nexstar'ın Federal İletişim Komisyonu (FCC) üzerinde mevcut televizyon istasyonu sahipliği sınırlarını yeniden gözden geçirmesi için yoğun bir baskı uyguladığı bir döneme denk geldi. Geçtiğimiz ay Tegna adlı rakip bir istasyon grubunu 6 milyar dolarlık bir işlemle satın alma niyetini açıklayan Nexstar'ın, bu işlemle mevcut kurallar altında sahiplik sınırını aşacağı için FCC'nin kuralları gevşetmesini talep etmesi, bu güç mücadelesinin arka planındaki ekonomik ve düzenleyici dinamikleri de gözler önüne serdi. Nexstar'ın rakip bir istasyon grubunu satın alma niyetini açıklaması ve bu işlemin mevcut kuralların gevşetilmesini gerektirmesi, yerel yayıncıların ana ağlar üzerindeki etkisinin ve medya politikaları içindeki karmaşık yerinin altını çiziyor.

Sektördeki Geniş Tepkiler

Jimmy Kimmel'ın yayından kaldırılmasına sadece meslektaşlarından değil, ülkenin en büyük meslek örgütlerinden de tepki geldi. Amerika Yazarlar Birliği Batı (WGA West) ve Sinema Oyuncuları Sendikası – Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu (SAG-AFTRA), ABC'nin bu hamlesini 'misilleme' olarak değerlendirerek kınadı ve sanatçıların sesinin kısılmasının demokratik değerlere aykırı olduğunu belirtti. WGA West, "Fikirlerimizi özgürce dile getirme, birbirimizle hemfikir olmama – hatta rahatsız etme hakkı – özgür bir halk olmanın tam kalbinde yer alır. Bu inkar edilemez. Ne şiddetle, ne hükümet gücünün kötüye kullanılmasıyla, ne de kurumsal korkaklık eylemleriyle" ifadelerini kullanarak, yazarların ve farklı düşünenlerin sesini susturmaya çalışanlara karşı birlik içinde olduklarını vurguladı. SAG-AFTRA da benzer bir tonla, toplumun ifade özgürlüğüne dayandığını ve 'kamuoyunu ilgilendiren önemli konularda konuşma özgürlüğünün bastırılması ve misillemenin hepimizin dayandığı temel haklara aykırı olduğunu' ifade etti.

Bu sendikal desteklerin yanı sıra, Seth Meyers, Stephen Colbert ve Jon Stewart gibi diğer geç yayın sunucuları da Trump'ın yorumlarına ve Kimmel'ın durumuna tepki gösterdi. Federal İletişim Komisyonu (FCC) Başkanı Brendan Carr'ın, Kimmel'ın yorumlarını 'saldırgan' bularak ABC hakkında yeni bir soruşturma başlatma tehdidinde bulunması ise durumu daha da karmaşık hale getirdi. Bu tehdit, ifade özgürlüğü savunucuları tarafından sert bir şekilde eleştirilerek, Carr'ın FCC'nin yetkisini siyasi rakiplere karşı bir 'çekiç' gibi kullandığı iddialarını gündeme getirdi. Tüm bu gelişmeler, geç yayın sektöründe Trump'ın eleştirilerine ve siyasi baskılara karşı geniş bir dayanışma ve ortak bir duruş sergilendiğini gösteriyor.

Gece Yarısı Şovlarının Geleceği: Fallon Yalnız mı Kalacak?

Bu olayın ardından, geç yayın televizyonunun geleceği belirsizliğe büründü. Stephen Colbert'ın programının gelecek baharda sona erecek olması da düşünüldüğünde, Jimmy Fallon'ın 'The Tonight Show' ile bu kuşakta neredeyse tek başına kalabileceği konuşuluyor. Fallon, Trump'ın ilk döneminde, Kimmel veya Colbert kadar politik olmaktan kaçınan, daha risksiz ve genel olarak eğlence odaklı mizahıyla biliniyor. Bu durum, gelecekte geç yayın şovlarının daha az eleştirel, daha az politik içerikle yoluna devam edeceği yönünde güçlü bir sinyal olarak algılanabilir.

Eleştirel seslerin bu denli sert bir şekilde cezalandırıldığı bir ortamda, komedyenlerin 'kabak' hikayeleri gibi masum şakalara sığınması şaşırtıcı olmayacaktır. Bu durum, Sindrella'nın saati gece yarısını vurduğunda her şeyin değiştiği masalını anımsatıyor; özgür konuşma hakkı gibi alışılmış hakların bir anda ortadan kaybolabileceği uyarısını içeriyor. Gece yarısı şovlarının geleceği ve bu olayların sektöre etkileri hakkında daha fazla bilgi için Jimmy Kimmel sahneden çekildi: Gece Yarısı Şovlarının Geleceği haberimize göz atabilirsiniz.

Sonuç: İfade Özgürlüğü Tehdit Altında mı?

Jimmy Kimmel'ın yayından kaldırılması ve Jimmy Fallon'ın cesur çıkışı, geç yayın programlarının geleceği hakkında önemli soruları gündeme getiriyor. Komedyenlerin siyasi liderleri eleştirme özgürlüğü, medya kuruluşlarının ticari kaygıları ve siyasi figürlerin medya üzerindeki etkisi arasındaki gerilim giderek artıyor. Bir yayın televizyonu yöneticisinin bu durumu "17 Eylül'ü hatırlayın – Amerika'da Birinci Değişikliği kaybettiğimiz gün" sözleriyle değerlendirmesi, olayın ifade özgürlüğü üzerindeki potansiyel etkisinin ciddiyetini vurguladı. Bu olaylar, ifade özgürlüğünün dijital çağda ve siyasi kutuplaşmanın yoğun olduğu bir dönemde ne kadar hassas bir konu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Önümüzdeki günler, geç yayın dünyasının bu krizi nasıl yöneteceğini ve ifade özgürlüğü sınırlarının nerede çizileceğini gösterecek.

Kaynaklar: Nexus Haber – Jimmy Kimmel Live Yayından Çekildi: İfade Özgürlüğü Krizi, Variety – Jimmy Fallon Hopes Kimmel Returns, Vows to Cover Trump Amid Censorship Fears