Hollywood, yapay zekanın (AI) sektöre etkileri konusunda derin bir endişe yaşarken, 'Mad Max' serisinin efsanevi yönetmeni George Miller bu kaygılara farklı bir bakış açısı getiriyor. Miller, AI'yı bir tehdit olarak değil, sanat tarihinde daha önce yaşanan büyük değişimlere benzeyen kaçınılmaz bir evrim süreci olarak görüyor. Ancak Miller’ın bu iyimserliğine rağmen, sektörün en büyük yetenek ajanslarından Creative Artists Agency (CAA), OpenAI’ın metin-videoya dönüştürme modeli Sora 2’yi, müvekkillerinin fikri mülkiyet (IP) haklarına yönelik oluşturduğu ciddi tehlikeler nedeniyle resmen reddettiğini duyurdu. Bu hamle, Hollywood yapay zeka savaşının telif hakları, kontrol ve tazminat talepleri etrafında yoğunlaştığını gösteriyor.
Avustralya'da Omni AI Film Festivali'nde jüri başkanlığı yapmadan önce The Guardian'a konuşan Miller, sinema dünyasındaki AI tartışmasının köklerinin sanat tarihinin çok daha eski dönemlerine uzandığını belirtti. Ona göre, AI'nın ortaya çıkışı, Rönesans döneminde yağlı boyanın icadına benziyor.
Yağlı Boya ve Fotoğrafçılık Paralelliği
Miller, yağlı boyanın sanatçılara eserlerini zaman içinde revize etme ve geliştirme özgürlüğü tanıdığını, ancak bu değişimin o dönemde de tartışmalara yol açtığını hatırlatıyor. Bazı eleştirmenler, gerçek sanatçıların tuvale tek seferde bağlanması gerektiğini savunurken, diğerleri yeni esnekliği kucakladı. Miller, aynı tartışmanın 19. yüzyılın ortalarında fotoğrafçılığın gelişiyle yeniden yaşandığını vurguluyor.
“Sanatın evrilmesi gerekiyor. Fotoğrafçılık kendi başına bir sanat formu haline gelirken, resim sanatı devam etti. Her ikisi de değişti ama her ikisi de varlığını sürdürdü. Sanat değişti.”
AI: Egaliter Bir Araç ve Erişilebilirlik
Miller'ın yapay zekayı desteklemesinin temel nedenlerinden biri, bu teknolojinin 'çok daha eşitlikçi' olması. Yönetmen, AI sayesinde senaryo tabanlı hikaye anlatımının, bu alana ilgi duyan herkes için erişilebilir hale geleceğini düşünüyor. Miller, henüz ergenlik çağında olmayan çocukların bile AI araçlarını kullanarak büyük bir bütçe veya fon arayışına girmeden filmler, veya en azından görüntü kurguları yapabildiklerini gözlemlediğini belirtiyor.
Bu eşitlikçi vizyonu destekleyen somut adımlar da atılmaya başlandı. Örneğin, Goldfinch ve The Squad'ın ortak girişimi olan **enGEN3** platformu, yapay zekayı (AI) kullanarak bağımsız sinema yapımcılarının büyük stüdyoların tekelindeki 'sinematik evren' oluşturma yarışına dahil olmasını sağlıyor. Bu yeni yaklaşım, merkeziyetsizliği (Web3), AI'yı ve yaratıcı sahipliğini merkeze alan ve hayranların da gelir akışlarına dahil olabildiği 'Film3' modelini temel alıyor. Bağımsız sinemanın geleceğini şekillendiren bu yenilikçi girişimler hakkında daha fazla detayı burada bulabilirsiniz.
Değer Katma: AI'ın Sinemayı Demokratikleştirmesi
Geleneksel sinema endüstrisi, yüksek maliyetler, büyük ekipler ve stüdyo onayı gerektirdiği için yaratıcı engellerle doludur. George Miller'ın bahsettiği bu eşitlikçi yaklaşım, bağımsız sinemacılar ve genç yetenekler için muazzam bir fırsat sunabilir. AI, post prodüksiyon, görsel efektler ve hatta kurgu süreçlerini kişisel bilgisayar seviyesine indirerek, sadece hikayeye odaklanmak isteyenlerin önündeki maddi ve lojistik engelleri kaldırabilir.
İnsan Özü AI Tarafından Taklit Edilemez
Miller, yapay zekanın dinamik olarak gelişen bir araç olduğunu kabul etse de, teknolojinin nihayetinde insan yaratıcılığının ve 'insan özünün' yerini alamayacağı konusunda kesin bir görüşe sahip. Sektördeki kaygı ve tartışmanın, insan yeteneği ile makine kapasitesi arasındaki denge noktasında yoğunlaştığını belirtiyor.
Yönetmen, 2015 yapımı 'Listen to Me Marlon' belgeselinde Marlon Brando'nun 3D olarak yeniden yaratılmasını konu alan bir sohbeti hatırlatarak, AI'nın aktörleri aslına uygun bir şekilde yeniden canlandıramayacağına inanıyor. Miller, genç bir yönetmenin kendisine söylediği şu sözleri aktarıyor: Gelecekte bir karakter Marlon Brando'ya benzeyebilir, ancak içinde Marlon Brando'nun özü olmayacaktır. O performanslar, diğer aktörler, yönetmenler ve yazarlar arasındaki işbirliğinden doğan o özel etkileşimi asla yakalayamayacaktır.
Son filmi 'Furiosa: Bir Mad Max Destanı' ile 2024 Cannes Film Festivali'nde dünya prömiyeri yapan ve dünya çapında 174.3 milyon dolar hasılat elde eden Miller'ın, teknolojinin geleceğine dair bu iyimser ama dengeli bakış açısı, Hollywood'daki tartışmalara yeni bir boyut katıyor.
Kaynak: Variety