Genç Yeteneklerden İspanyol Sinemasına Yeni Bir Soluk: 'The Imminent Age'

Haber Merkezi

25 September 2025, 14:14 tarihinde yayınlandı

İspanyol Sinemasına Genç Dokunuş: 'The Imminent Age' ile Kolektif Başarının Sırları | Sen,Nexus

Barselona'nın prestijli Pompeu Fabra Üniversitesi'nde yolları kesişen altı genç öğrencinin kurduğu Col·lectiu Vigília, film endüstrisindeki alışılagelmiş yavaş tempoya meydan okuyarak, mezuniyet projesi olarak başladıkları ilk uzun metrajlı filmleri 'The Imminent Age' ile uluslararası festivallerde büyük ses getirdi. Clara Serrano Llorens, Gerard Simó Gimeno, Laura Corominas Espelt, Ariadna Ulldemolins Abad, Laura Serra Solé ve Pau Vall Capdet'ten oluşan bu kolektif, ortak çalışma yeteneklerini sinema sanatına dönüştürerek bağımsız film yapımında yeni bir soluk getirdi.

'The Imminent Age': Duygusal Bir Gençlik ve Bakım Hikayesi

Film, San Sebastián Film Festivali'nin 'Made in Spain' bölümünde izleyiciyle buluştu. Hikaye, 18 yaşına gelmek üzere olan Bruno (Miquel Mas Martínez) adlı genç bir adamın hayatına samimi bir bakış sunuyor. Bruno'nun gençlik dürtüleri ve özlemleri, 86 yaşındaki hasta büyükannesi Nati'nin (Antonia Fernández Mir) tek bakıcısı olmanın getirdiği sorumlulukla çelişiyor. Bu duygusal ve çarpıcı anlatım, eleştirmenlerden tam not alarak dikkat çekici başarılara imza attı.

Kazandığı Ödüller ve Tanınırlıklar

'The Imminent Age', şimdiden önemli ödüllerle taçlandırıldı:

  • Gaudí Ödülleri'nde En İyi Yeni Yönetmen adaylığı
  • Gijón Festivali'nde En İyi İspanyol Senaryo Ödülü
  • Cork Festivali'nde Jüri Özel Mansiyonu

Filmin yapımcılığını Ringo Media üstlenirken, uluslararası satışlarını Outplay Films yürütüyor.

Kolektif Çalışmanın Gücü ve Geleceği

Filmin yapımcısı ve görüntü yönetmeni Pau Vall Capdet, Variety ile yaptığı söyleşide, bir kolektif olarak çalışmanın 'doğal' bir süreç olduğunu belirtti. Capdet, 'Bu film aslında bir üniversite projesiydi, daha sonra bir yapım şirketi ve daha geleneksel yöntemlerle hayata geçirildi, ancak başlangıcı o ortamdandı. İleriye dönük süreç her zaman güllük gülistanlık olmasa da, bu işbirlikçi süreci, birbirimize geri bildirim vererek ve ortak yaratıcı gücü paylaşarak benimsedik' dedi.

'Kolektif bir şekilde film yapmak, farklı seslerin bir araya gelerek ilginç bir araç haline gelebileceğini gösteriyor.' - Clara Serrano Llorens, Yönetmen

Llorens, filmin bir yıldan kısa sürede tamamlanmasının, basit bir finansman stratejisi sayesinde mümkün olduğunu vurguladı. Sadece bölgesel bir fonla yola çıkan ekip, çekimlere başlamadan hemen önce bu fonu güvence altına alabildi.

Geleneksel Yaklaşıma Eleştirel Bir Bakış

Capdet, fon bulunmadan bile çekimlere başlamış olmalarının kendilerine sağladığı avantajı şöyle açıklıyor: 'Çoğu film yapımcısının bu lükse sahip olmadığını düşünüyorum. Bizim için bu mümkündü çünkü biz bir kolektifiz, üniversiteden yeni mezun olduk ve aynı baskılarla karşılaşmadık. Sanırım biraz daha yaşlı olup sinemadan geçimini sağlamaya çalışan birisi için bu yaklaşım pek mümkün olmayabilir.' Bu durum, genç ve bağımsız sinemacıların esneklik ve yenilikçi yaklaşımlarının, yerleşik endüstri normlarının ötesinde nasıl fırsatlar yaratabileceğini gösteriyor.

Bu bağlamda, bağımsız sinemanın aykırı ve tartışmalı isimlerinden biri olan Henry Jaglom da kariyeri boyunca yerleşik normlara meydan okumuş önemli bir figürdü. Geçtiğimiz günlerde 87 yaşında hayatını kaybeden Jaglom, "Always" (1985), "New Year’s Day" (1989) ve "Déjà Vu" (1997) gibi filmleriyle tanınıyordu. Onun sinema verite tarzı ve senaryosuz, doğaçlama yaklaşımları, eleştirmenleri ve izleyicileri ikiye bölerken, kendi sanatsal vizyonunu geleneksel endüstri baskılarından bağımsız bir şekilde gerçekleştirmesine olanak sağlamıştı. Jaglom, filmlerinde sıklıkla otobiyografik anlatımlara yer vererek kişisel hikayeler üzerinden sanat ve yaşam arasındaki sınırları zorlamıştır. Bu bağımsız ve aykırı yönetmen hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız.

İspanyol Sinemasında Yükseliş ve Bölgesel Fonların Rolü

Yaratıcı ekip, Katalan ve İspanyol sinemasının şu anki parlak dönemine de dikkat çekti. Pompeu Fabra gibi üniversitelerin gerçek yeteneği besleyen yaratıcı özgürlük sunduğunu, bölgesel fonlara kolay erişimin ise büyük bir itici güç olduğunu belirttiler. Capdet, 'Daha önce fonlara erişimi olmayan kişiler artık filmlerini finanse etme konusunda daha şanslılar' diyerek, bağımsız sinemacıların önündeki engellerin nasıl kalktığını özetledi.

Çekim Sürecinin Zorlukları ve Hassas Yaklaşımlar

Capdet, filmin yapım sürecindeki en büyük zorluklardan birinin, profesyonel olmayan bir oyuncu olan Antonia Fernández ile çalışmak olduğunu söyledi. Fernández, kolektif üyelerinden birinin komşusuydu ve Nati karakteriyle olan benzerlikleri nedeniyle seçildi. İlk görüşmelerin ardından Fernández, yönetmenliğe 'çok açık ve süper esnek' olduğunu gösterdi. Llorens, Bruno ve Nati arasındaki bakım sürecini tasvir eden yakın sahnelerin çekiminin 'zor' olduğunu ifade etti. 'Vücutlar vücuttur, ancak aynı zamanda Antonia'nın rahat hissetmesini istedik. Sadece ekranda göstermek istediği kadarını gösterdik. Bir yakınlık koordinatörümüz yoktu, ancak çok konuştuk ve nihai karar her zaman onundu' diyerek, oyuncunun konforuna verilen önemi vurguladı. Bu hassas yaklaşım, günümüz sinema pratiğinde etik değerlerin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Sen,Nexus Perspektifi: Bağımsız Sinemanın Geleceği

'The Imminent Age' filminin başarı hikayesi, geleneksel film yapım süreçlerinin ötesine geçerek genç yeteneklerin nasıl fark yaratabileceğini gösteriyor. Kolektif çalışma modelleri, sınırlı bütçelerle bile nitelikli içerik üretme potansiyelini artırırken, bağımsız sinemanın daha dinamik ve erişilebilir bir alan haline gelmesine öncülük ediyor. Bu tür projeler, sadece sanatsal değerleriyle değil, aynı zamanda sektördeki yenilikçi iş modelleriyle de ilham verici bir örnek teşkil ediyor. Bu yükseliş, İspanya ve Katalonya ile sınırlı kalmayıp, Brezilya ve Şili gibi Latin Amerika ülkelerinde de gözlemleniyor. Nitekim Brezilya sineması son dönemde rekor katılımlarla dikkat çekerken, Şilili yönetmen Camilo Becerra'nın "Gökyüzü Bizim İçin Boyanıyor" filmi gibi yapımlar da uluslararası işbirlikleriyle San Sebastián Film Festivali'nde kendine yer buluyor. Brezilya merkezli Sambaqui Cultural ve Şilili Storyboard Media arasındaki bu ortak yapım anlaşması, festivalin Latin Amerika ile Avrupa arasında köprü kurma ve sanatsal derinliği olan hikayeleri küresel arenaya taşıma misyonunu pekiştiriyor. Bu uluslararası çeşitliliğe, İzlanda sinemasının özgün seslerinden yönetmen Hlynur Pálmason da kendine has vizyonuyla katkıda bulunuyor. San Sebastián Film Festivali'nin Zabaltegi Tabakalera bölümünde dünya prömiyerini yapacak olan 62 dakikalık orta metrajlı filmi 'Joan of Arc' ile dikkat çeken Pálmason, üç çocuğunu oyuncu olarak kullandığı bu deneysel yapımda, şövalye benzeri bir figürün inşası ve yıkımı üzerinden metaforik bir anlatım sunuyor. Filmografisinde sıklıkla kişisel dokunuşlara yer veren Pálmason'ın, çocuklarını daha önce 'The Love That Remains' ve 'Nest' gibi yapımlarında da kullanmış olması, hikayelerine otantik bir duygu katıyor. Pálmason'ın festivaldeki varlığı sadece 'Joan of Arc' ile sınırlı kalmıyor; İzlanda'nın Oscar adayı 'The Love That Remains' filmi Perlak bölümünde gösterilecek ve ayrıca yönetmenin 'Pálmason' başlıklı kişisel sergisi de Tabakalera'da sanatseverlerle buluşacak. Bu, festivalin farklı coğrafyalardan gelen, hem deneyimli hem de yeni nesil sinemacıları destekleme misyonunun bir başka göstergesi. Hlynur Pálmason ve 'Joan of Arc' filmi hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.

Kaynak: Variety - The Imminent Age San Sebastián Haberi