Oscar ödüllü başarılı oyuncu Emma Stone, Vogue için kariyerindeki ikonik görünümlerini yeniden değerlendirdiği bir röportaj sırasında, Hollywood'un parlak ışıklarının ardındaki yorucu gerçeği gözler önüne serdi. Stone, 2014 yapımı The Amazing Spider-Man 2 filminin Londra galasında giydiği sarı elbiseyi görünce, Gwen Stacy karakterini canlandırdığı döneme dair hem tatlı hem de zorlu anılarını paylaştı. Ünlü oyuncu, setin harika atmosferine rağmen, filmin tanıtım sürecinin adeta bir kabus olduğunu dile getirdi.
Stone, çekim sürecini ve ekibi büyük bir sevgiyle anarken, iş tanıtım turlarına geldiğinde bambaşka bir tablo çizdi. Oyuncunun bu konudaki sözleri, Hollywood'un tanıtım maratonlarının ne denli yıpratıcı olabileceğini açıkça ortaya koyuyor.
'Bu filmlerin basın turları... İnsanların bunu nasıl yaptığına aklım ermiyor. İki hafta içinde dokuz ülkeye gittiğimizi hatırlıyorum. Daha önce hiç bilmediğiniz bir jet lag durumunda hareket ediyorsunuz. Bütün bu süreç boyunca kendimi gerçekten psikopat gibi hissettim. Yarı ölü gibiydim.'
Madalyonun İki Yüzü: Harika Anılar ve Zorlu Gerçekler
Stone'un açıklamaları, büyük bütçeli yapımların bir parçası olmanın getirdiği çelişkili deneyimi mükemmel bir şekilde özetliyor. Bir yanda hayatını değiştiren dostluklar ve kariyerinde önemli bir basamak olan rol, diğer yanda ise insanüstü bir çaba gerektiren tanıtım süreci. Stone, Spider-Man setinde tanıştığı ve o dönemde bir ilişki yaşadığı Andrew Garfield başta olmak üzere, Sally Field ve yönetmen Marc Webb gibi isimlerle çalışmanın kendisi için ne kadar özel olduğunu vurguladı. 'Spider-Man yapımında yer almayı gerçekten çok sevdim. Birlikte çalıştığım herkese bayıldım... Hayatımın çok özel bir dönemiydi' diyerek setteki pozitif atmosferin altını çizdi.
Nexus Analiz: Hollywood'un Tanıtım Maratonu Nedir?
Emma Stone'un 'psikopatça' olarak tanımladığı bu süreç, aslında stüdyoların milyar dolarlık yatırımlarını küresel pazarda tanıtmak için kullandığı standart bir yöntemdir. Oyuncular, filmin vizyona girmesinden haftalar önce, kıtalar arası bir yolculuğa çıkarılır. İki haftada dokuz ülke gibi programlar, sürekli uçuşlar, farklı saat dilimlerine uyum sağlama zorunluluğu, sayısız kırmızı halı etkinliği, TV programı ve basın toplantısı anlamına gelir. Bu yoğun tempo, sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel olarak da son derece yıpratıcıdır. Stüdyolar bu turlarla filmin küresel gişe hasılatını maksimize etmeyi hedeflerken, oyuncular bu sürecin en görünen ama aynı zamanda en yorgun yüzleri olurlar.
Yarım Kalan Bir Hikaye ve Andrew Garfield'ın Olası Dönüşü
Emma Stone ve Andrew Garfield'ın başrollerini paylaştığı The Amazing Spider-Man serisi, ikinci filmin eleştirmenlerden karışık yorumlar alması ve beklenen gişe başarısını tam olarak yakalayamaması üzerine Sony tarafından sonlandırılmıştı. Bu durum, serinin hayranları için büyük bir hayal kırıklığı olmuştu. Ancak Sony'nin Disney ile yaptığı tarihi anlaşma sonrası Tom Holland'lı yeni bir Spider-Man, Marvel Sinematik Evreni'ne dahil oldu.
Yine de Andrew Garfield'ın Örümcek Adam'ı, 2021 yapımı Spider-Man: No Way Home filmindeki sürpriz rolüyle izleyicilerden büyük sevgi gördü ve karakterin hikayesinin devam etmesi yönünde güçlü bir talep oluştu. Garfield, karaktere geri dönmeye sıcak baktığını ancak bunun 'çok tuhaf, benzersiz ve daha önce yapılmamış' bir proje olması gerektiğini belirtiyor. Bu durum, Stone'un anılarının, serinin mirasının hala ne kadar canlı olduğunu ve gelecekte yeni olasılıklara kapı aralayabileceğini gösteriyor.
Sonuç olarak Emma Stone'un bu samimi açıklamaları, bizlere sadece bir Hollywood yıldızının geçmişe dair anılarını değil, aynı zamanda eğlence endüstrisinin göz alıcı perdesinin arkasındaki insani bedelleri de hatırlatıyor.
Emma Stone'un dile getirdiği bu yıpratıcı süreç, şöhretin bedelinin farklı yüzlerini ortaya koyarken, bazen bu bedelin çok daha trajik olabildiğini de hatırlatıyor. Nitekim, henüz 23 yaşındayken hayatını kaybeden River Phoenix'in ölümüyle ilgili yeni ortaya çıkan iddialar, aktörün son filminin setinde madde bağımlılığıyla mücadele ettiğinin bilinmesine rağmen yapım ekibinden kimsenin ona yardım etmediğini öne sürüyor. Bu durum, sektörün genç yıldızları koruma konusundaki sorumluluğunu ve ihmallerin ne denli yıkıcı sonuçlara yol açabildiğini acı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Bu haberde yer alan bilgiler, Variety'de yayınlanan orijinal röportajdan derlenmiştir. Kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.