Televizyon dünyasının yaklaşık 30 yılına damga vuran efsanevi sunucu Conan O’Brien, Televizyon Akademisi Şöhretler Holü’ne (Television Academy Hall of Fame) kabul edildiği törende yaptığı konuşmayla hem bir devrin sonunu ilan etti hem de geleceğe dair önemli ipuçları verdi. O'Brien, hepimizin bildiği geleneksel 'late-night' şovlarının artık miadını doldurduğunu söylerken, bu değişimin yetenekli isimler için bir son anlamına gelmediğini vurguladı.

Los Angeles'ta düzenlenen törende ödülünü kabul eden O’Brien, televizyon endüstrisindeki köklü değişime dikkat çekti. Ünlü komedyen, “Yaklaşık 80 yıldır bildiğimiz hayat, sismik bir değişimden geçiyor” diyerek, özellikle streaming platformlarının yükselişiyle birlikte geleneksel yayıncılığın zor bir dönemden geçtiğini kabul etti.

"Late Night Ölecek, Ama Yetenekler Evrimleşecek"

Yıllarını "Late Night with Conan O’Brien" ve "The Tonight Show" gibi programlara adayan O'Brien, kendi uzmanlık alanıyla ilgili oldukça net bir kehanette bulundu. O'na göre, 1950'lerden beri var olan late-night formatı kaçınılmaz olarak yok olacak. Ancak bu, bir karamsarlık tablosu çizdiği anlamına gelmiyor.

“Evet, 1950'lerden beri bildiğimiz haliyle late-night televizyonu yok olacak. Ama bu sesler hiçbir yere gitmiyor. Stephen Colbert gibi insanlar, yok olup gitmek için fazla yetenekli ve fazla önemliler.”

O'Brien, Stephen Colbert gibi başarılı isimlerin bu yeni düzende kaybolmayacağını, aksine tamamen kendi kontrollerinde olan yeni formatlarda evrimleşerek her zamankinden daha fazla parlayacağını öngörüyor. Ona göre teknoloji, içeriği sunma biçimini değiştirebilir; televizyonu bir hapa veya çiğnenebilir bir kapsüle bile dönüştürebilir. Ancak hikayeler iyi, performanslar dürüst ve ilham verici olduğu sürece, yeteneğin her zaman bir yolunu bulacağını savunuyor.

Bu değişimi tetikleyen sadece izleyici alışkanlıkları değil. Sektör, aynı zamanda stüdyo yöneticilerinin aldığı radikal ve çoğu zaman kâr odaklı kararlarla da sarsılıyor. Bunun en güncel örneği, Hollywood'u tiye alan ve 23 dalda Emmy'ye aday gösterilen 'The Studio' dizisinde yaşandı. Dizideki acımasız stüdyo patronu karakterinin, tamamlanmış filmleri vergi indirimi için rafa kaldırmasıyla bilinen Warner Bros. Discovery CEO'su David Zaslav'dan esinlenildiği konuşulsa da, başrol oyuncusu Bryan Cranston ilham kaynağının eski Hollywood yapımcısı Robert Evans olduğunu açıkladı. Ancak bu spekülasyonlar bile, sektördeki yaratıcıların günümüz yöneticilerini sanat için bir tehdit olarak gördüğünün altını çiziyor.

'The Studio'nun başarısı, sadece eleştirel duruşundan değil, aynı zamanda Conan'ın da vurguladığı "yok olmak için fazla yetenekli" sanatçılardan oluşan kadrosundan da geliyor. Dizinin yıldızlarından Kathryn Hahn'ın, tiyatro disiplininden gelerek Emmy adaylığına uzanan başarı hikayesi, sektördeki değişimin yetenekli isimler için yeni fırsatlar yaratabileceğinin de bir kanıtı niteliğinde.

Sektördeki bu dinamizmin bir başka örneği ise komedinin yaşayan efsanesi Steve Martin. 80. yaş gününü ilk gençliğinde çalıştığı Disneyland'de bir çekim setinde geçiren Martin'in, Disney'in Mickey Mouse'tan bile önce yarattığı ilk yıldız karakteri ‘Oswald the Lucky Rabbit’i yeniden canlandıracak bir projede yer aldığı konuşuluyor. Bu projenin kadrosunda Kathryn Hahn'ın da adının geçmesi, yetenekli isimlerin yeni ve heyecan verici platformlarda bir araya geldiğini gösteriyor.

Şeytanın Avukatı: Teknolojik Değil, Toplumsal Bir Tehdit mi Var?

Conan O'Brien'ın teknolojiye karşı iyimser bakış açısına karşın, aynı gece ödül alan bir başka önemli isim olan yapımcı Ryan Murphy, çok daha karanlık bir tablo çizdi. Murphy, sektördeki asıl tehlikenin streaming platformları veya değişen izleyici alışkanlıkları değil, yükselen politik baskılar ve kazanılmış hakların geri alınma riski olduğunu savundu.

Murphy, kariyeri boyunca görmezden gelinen ve ötekileştirilen gruplara alan açmak için savaştığını, ancak bugün tüm bu kazanımların şok edici bir şekilde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Bu durum, sektördeki tartışmayı teknolojik bir evrimden, toplumsal bir hayatta kalma mücadelesine taşıyor. Bir yanda Conan'ın "yetenek her zaman kazanır" iyimserliği, diğer yanda ise Murphy'nin "kazanımlarımızı korumak için savaşmalıyız" uyarısı yer alıyor.

Sonuç olarak, televizyon dünyası bir yol ayrımında. Conan O'Brien'ın da belirttiği gibi eski formatlar yerini yenilerine bırakırken, sektörün asıl sınavı bu değişime ayak uydurmak mı, yoksa Ryan Murphy'nin işaret ettiği gibi ifade özgürlüğünü ve çeşitliliği tehdit eden daha büyük dalgalara karşı durmak mı olacak? Bunu zaman gösterecek.

Bu haberde yer alan bilgiler, Variety'de yayınlanan bir makaleden derlenmiştir. Orijinal kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.