Asya'nın en prestijli sinema etkinliklerinden biri olan Busan Uluslararası Film Festivali, 17-26 Eylül tarihleri arasında 30. yıl dönümünü görkemli bir açılış töreniyle kutladı. K-pop dünyasının ikonik ismi Blackpink'ten Lisa'dan Hollywood efsanesi Guillermo del Toro'ya, Asyalı usta yönetmenlerden Kore sinemasının dev isimlerine kadar birçok ünlü, kırmızı halıda boy gösterdi. Bu özel gece, sinemanın birleştirici gücünü ve festivalin küresel önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Yıldızlar Geçidi ve K-Pop Fırtınası
Yaklaşık iki saat süren kırmızı halı geçidi, festivalin uluslararası cazibesinin en belirgin kanıtıydı. Özellikle Blackpink'ten Lisa'nın gelişi, hayranlar arasında büyük bir coşku dalgası yarattı. Lisa'ya, yeni filmi “KPop Demon Hunters”ın yönetmeni Maggie Kang eşlik etti. Hollywood'un dahi yönetmenlerinden Guillermo del Toro'nun neşeli tavırları ise fotoğrafçıların ilgi odağı oldu. Gecenin sunuculuğunu üstlenen ve aynı zamanda açılış filmi olan Park Chan-wook imzalı “No Other Choice” filminin oyuncularıyla birlikte sahneye çıkan Kore'nin süperstarı Lee Byung-hun da kırmızı halının en dikkat çeken isimlerindendi.
Festivalin açılış filmi "Tek Seçenek Yok" (No Other Choice), ünlü yönetmen Park Chan-wook'un imzasını taşıyor ve uzun yıllardır çalıştığı bir kağıt fabrikasından işten çıkarılan bir adamın hikayesine odaklanıyor. Yönetmen Park, kaybolan kağıt ticaretinin, sinema sektörünün günümüzde yaşadığı zorlukların alegorik bir yansıması olduğunu belirtiyor. Filmin başrol oyuncuları arasında Lee Byung-hun'un yanı sıra Park Hae-soo, Lee Sung-min ve Yum Hye-ran gibi değerli isimler de yer alıyor.
Küresel Bir Panorama: Kimler Katıldı?
Busan'ın küresel erişimi, geniş konuk listesiyle de vurgulandı:
- Endonezya'dan: Dian Sastrowardoyo
- Malezya'dan: Yönetmen Woo Ming Jin
- Hindistan'dan: Yapımcı Shiladitya Bora ve “Full Plate” ekibinden Tannishtha Chatterjee, Kirti Kulhari
- Hong Kong'dan: Efsanevi Tony Leung Ka-fai, yapımcı Victoria Hon ve yönetmen Larry Yang
- Japonya'dan: Nishijima Hidetoshi, Gwei Lun-mei, Watanabe Ken, Takaguchi Kentaro, Okada Junichi, Miyake Sho
- Hollywood'dan: Yönetmen Michael Mann
- İran'dan: “Yılın Asyalı Sinemacısı” ödülünü alan Jafar Panahi
Festival, sadece yıldız geçidine değil, aynı zamanda dikkat çekici ve çeşitli yapımlara da ev sahipliği yaptı. Apple TV+'ın beğenilen dizisi 'Pachinko' ile tanınan Kim Minha'nın başrolünde yer aldığı, Kuzey Koreli mültecilerin dramını konu alan 'Hana Korea' dünya prömiyerini burada gerçekleştirdi. Ayrıca, Hint sinemasından Tribeny Rai'nin Himalaya'da geçen bağımsızlık hikayesi 'Shape of Momo' da dünya prömiyerini Busan'da yaparken, Cannes ödüllü yönetmen Vimukthi Jayasundara'nın insanlık ve teknoloji arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alan bilim kurgu draması 'Spying Stars' da önemli yapımlar arasındaydı.
Hint sinemasının yükselen yıldızlarından Tribeny Rai'nin ilk uzun metrajlı filmi olan "Shape of Momo", sadece Busan'da dünya prömiyerini yapmakla kalmadı, aynı zamanda Avrupa prömiyerini San Sebastián Film Festivali'nin Yeni Yönetmenler bölümünde gerçekleştirecek. Paris merkezli Celluloid Dreams şirketi tarafından dünya çapındaki satış hakları alınan bu Hindistan-Güney Kore ortak yapımı film, Himalaya dağlarının büyüleyici atmosferinde geçiyor. İşini bıraktıktan sonra dağ köyüne geri dönen Bishnu'nun ailesel baskılar ve toplumsal beklentilerle yüzleşmesini, geleneklere boyun eğmek ya da kendi bağımsızlığını ilan etmek arasındaki çetin mücadelesini konu ediniyor. Film, bireysel özgürlük arayışının evrensel bir kadın hikayesi olarak öne çıkıyor. "Shape of Momo" hakkında daha fazla bilgi edinmek için Tribeny Rai'nin "Shape of Momo" filmi haberimize göz atabilirsiniz.
Kore Sinemasının Geleceği ve Yapay Zeka Tartışmaları
Festivalin sadece parlak yüzü değil, sinema sektörünün derinlemesine sorunları da konuşuldu. Açılış filminin yönetmeni Park Chan-wook, "Tek Seçenek Yok" filminin basın toplantısında Kore sinemasının mevcut durumu ve geleceği hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yönetmen, özellikle yapay zekanın (YZ) yükselişine dikkat çekerek, "Yapay zeka sorunu filmin son perdesinde işleniyor ve hepimizin içten içe paylaştığı bir korkuyu yansıtıyor," ifadelerini kullandı ve YZ'nin gelişim hızının öngörülemez olduğunu vurguladı. Bu uyarılar, sinema dünyasının bu yeni tehdide karşı duyduğu endişeyi açıkça ortaya koydu.
Park Chan-wook: "Yapay zeka sorunu, filmin son perdesinde dile getiriliyor ve hepimizin paylaştığı bir korkuyu yansıtıyor. Henüz sektörümüzü dönüştürmemiş olsa bile, gelişim hızı ölçülemez. Yakın zamanda ne olacağını kimse bilmiyor."
Park Chan-wook, yapay zeka tehdidinin yanı sıra, Kore film endüstrisinin ve özellikle sinema salonlarının zorlu bir süreçten geçtiğine de dikkat çekti. "Şu anda sektörümüz büyük zorluklar içinden geçiyor," diyen usta yönetmen, sinema salonlarının bu krizi atlatıp atlatamayacağı konusunda endişelerini dile getirdi. Yönetmen ve başrol oyuncusu Lee Byung-hun, "Tek Seçenek Yok" filminin özellikle büyük ekran için tasarlandığının altını çizerek, izleyicileri sinema salonlarına geri dönmeye ve filmin tüm büyüsünü büyük perdede deneyimlemeye davet etti. Yardımcı oyuncu Son Ye-jin ise filmin evrensel dayanıklılık ve sevgi hikayesini vurguladı. Park Chan-wook'un bu derin uyarıları ve sektörün geleceğine dair endişeleri hakkında daha fazla detay için Busan Film Festivali'nden Yapay Zeka ve Kore Sinemasının Geleceği Uyarıları haberimize göz atabilirsiniz.
SenNexus Yorumu: Yapay Zeka Tehdit mi, Fırsat mı? Sinema Ayakta Kalabilir Mi?
Park Chan-wook'un yapay zeka ve sinema salonlarının geleceği hakkındaki uyarıları, sektördeki köklü değişimin ve belirsizliğin bir yansıması. Ancak her teknolojik dönüşüm, beraberinde sadece riskleri değil, aynı zamanda yeni fırsatları da getirir. Yapay zeka, bir yandan yaratıcı süreçlerde etik ve telif hakları gibi önemli sorunları gündeme getirirken, diğer yandan post prodüksiyonda, görsel efektlerde veya hatta senaryo geliştirme aşamalarında yaratıcılara yeni araçlar sunabilir. Asıl soru, sektörün bu yeni döneme nasıl adapte olacağıdır.
Geçmişte televizyonun, VHS'in veya dijital platformların yükselişi de sinema salonlarının sonunu getireceği endişesini yaratmıştı. Ancak sinema, her seferinde kendini yeniden keşfederek, kolektif bir deneyim sunma gücüyle ayakta kalmayı başardı. Belki de bu kriz, sinemanın kendine özgü büyüleyici atmosferini ve topluluk ruhunu yeniden vurgulaması için bir fırsattır. Yönetmenlerin ve yapımcıların, izleyiciyi evindeki konfordan çıkarıp büyük perdenin büyüsüne çekebilecek, gerçekten "sinemada izlenmesi gereken" filmler üretmeye odaklanması, bu mücadelenin anahtarı olabilir.
Ödüller ve Duygusal Anlar
Gecenin en anlamlı ödüllerinden biri, “Yılın Asyalı Sinemacısı” ödülü ile İranlı usta yönetmen Jafar Panahi'ye takdim edildi. Panahi, bu ödülle sinemaya yaptığı katkılar ve cesur duruşu nedeniyle onurlandırıldı.
Basın toplantısında Park Hae-soo, Lee Sung-min ve Yum Hye-ran gibi değerli oyuncular da hazır bulunsa da, Park Chan-wook'un sinema sektörünün geleceğine dair yaptığı uyarılar, etkinliğin ana gündem maddesi oldu. "Tek Seçenek Yok" filmi, böylece sadece Donald E. Westlake'in romanının başarılı bir uyarlaması olmanın ötesine geçerek, aynı zamanda varoluşsal bir belirsizlikle boğuşan film endüstrisinin güncel kaygılarını ve arayışlarını yansıtan güçlü bir ayna haline geldi.