Bir neslin bekarlık, dostluk ve moda anlayışını şekillendiren Carrie Bradshaw'ın dünyası, görkemli bir finalle değil, absürt ve akılda kalıcı bir tuvalet kriziyle sona erdi. HBO Max'te yayınlanan ve üç sezonun ardından ekranlara veda eden Sex and the City'nin devam dizisi And Just Like That, final bölümü “Party of One” ile hayranlarını yine şaşırtmayı başardı. Ancak bu şaşkınlık, tatmin edici bir sondan çok, dizinin en başından beri taşıdığı 'tuhaflığın' bir yansıması gibiydi.
Finalde Carrie'yi, devasa yeni evinde Barry White şarkıları eşliğinde dans ederken görüyoruz. Yazdığı kitapta vardığı sonuçla artık "yalnız" değil, "tek başına" olma fikrini benimsemiş durumda. Bu, erkek arkadaşlar arasında gidip gelse de özgür bekarlığı milyonlara sevdiren bir karakter için anlamlı bir son gibi duruyor. Fakat dizinin akılda kalan en çarpıcı sahnesi bu değildi. Asıl unutulmaz an, Carrie, Miranda ve aktör Victor Garber'in, laktoz intoleransı olan Epcot isimli genç bir karakterin tıkadığı tuvaletle başa çıkmaya çalıştığı trajikomik sekanstı. Bu sahne, dizinin genel tonunu özetler nitelikteydi: Bazen rahatsız edici, çoğu zaman beklenmedik ve her zaman fazlasıyla gerçekçi.
Havada Kalan Hikayeler: Bu Gerçekten Bir Final miydi?
Dizinin yaratıcısı Michael Patrick King, seriyi bitirme kararının HBO Max'ten değil, kendisinden geldiğini açıklamıştı. King, Carrie'nin kendi başına kalma yolculuğunda ulaştığı noktanın o kadar anlamlı ve tatmin edici olduğunu fark etmiş ki, hikayeyi devam ettirmenin bir anlamı kalmadığını belirtiyor. And Just Like That finaliyle Sex and the City devrinin kapandığını netleştiren bu açıklamalar, King'in "Bu hikaye benim için kapandı" sözleriyle de perçinlendi. Bu kesin bilgi ışığında, Carrie dışındaki karakterlerin hikayelerinin havada kalması daha da kafa karıştırıcı hale geliyor. Sanki her an yeni bir sezon başlayacakmış gibi yarım bırakılan senaryolar, izleyicide bir "aceleye getirilmişlik" hissi yarattı.
Örneğin, Miranda'nın hikayesi, yakında doğacak torunuyla birlikte yeni gelişmelere tamamen açıktı. Kim Cattrall'ın canlandırdığı efsanevi Samantha Jones'un yerini doldurması beklenen Seema'nın son cümlesi ise Şükran Günü turtası hakkında "Glüteni özlemiyorum" demekten ibaretti. Bu, güçlü bir karakter için oldukça yavan bir vedaydı.
Sezon boyunca Michelle Obama'nın konuk oyuncu olacağı beklentisiyle hikayesi ilerletilen Lisa Todd Wexley'in belgeseli ise belirsiz bir dış ses ihtimaliyle son buldu. Bu durum, dizinin vaatlerini tam olarak yerine getiremediği eleştirilerini de beraberinde getirdi.
Şeytanın Avukatı: Belki de Amaç Buydu?
Öte yandan, bu dağınık ve yarım kalmış hissin kasıtlı bir tercih olduğu da savunulabilir. Dizi, hayatın her zaman düzenli bir şekilde sonlanmadığını, bazı hikayelerin biz onlara veda etmeden devam ettiğini göstermeye çalışmış olabilir. And Just Like That, başından beri Sex and the City'nin parlak ve romantik dünyasından farklı olarak hayatın daha kaotik ve öngörülemez yönlerini ele aldı. Belki de bu 'bitmemiş' final, dizinin gerçekçilik arayışının bir parçasıydı.
Karakterlerin Son Durum Tablosu
Final bölümü itibarıyla ana karakterlerin yolculukları şu şekilde noktalandı:
Karakter | Finaldeki Durumu |
---|---|
Carrie Bradshaw | "Tek başına" olmanın gücünü keşfetti ve yeni evinde umut dolu bir başlangıç yaptı. |
Miranda Hobbes | Büyükanne olmaya hazırlanıyor. Hikayesi en çok potansiyel barındıran ama en yarım kalan karakter oldu. |
Charlotte York | Çocuğunun kimlik arayışını kabullenerek ve evliliğindeki cinsel sorunları aşarak en tatmin edici sona ulaşan karakterlerden biri oldu. |
Anthony Marentino | Bir nişanı bitirdi ama ilişkisini korudu. Hikayesi yüzüne yediği bir turta ile sonlandı. |
Bir Devrin Sonu: İkonik Masa Neden Boş Kaldı?
Sex and the City'yi hafızalara kazıyan o meşhur sahne - dört arkadaşın bir restoran masası etrafında hayatı, aşkı ve seksi konuştuğu anlar - finalde yerini bambaşka bir görüntüye bıraktı: Carrie'nin bir robot restoranda teknoloji karşısında şaşkın ve yalnız bir şekilde oturması. Bu, belki de en anlamlı vedaydı. Samantha'nın yokluğuyla asla tam olarak dolmayan o boşluk, dizinin sonunda sembolik bir hal aldı.
Sonuç olarak, And Just Like That, başladığı gibi tuhaf, cesur ve biraz da dağınık bir şekilde bitti. Carrie Bradshaw, Mr. Big'i seçtiği romantik finalin aksine bu kez gerçekten kendini seçti. Bu, daha az romantik ama hikayenin kendi içinde daha tutarlı bir sondu. Hatta dizinin yaratıcısı Michael Patrick King, bu finalin, 2004'teki orijinal serinin tüm ana karakterlerini birer erkeğe bağlayarak bitirdiği için aldığı eleştirilere bilinçli bir "çağrı ve yanıt" niteliği taşıdığını da kabul ediyor. Hayranların bu vedayı sevip sevmemesi bir yana, dizi son ana kadar kendine sadık kalmayı başardı.
Kaynak: Bu haberde yer alan analizler ve final bölümü detayları, Variety'de yayınlanan kapsamlı bir incelemeden derlenmiştir.