Neredeyse 20 yıl önce tüm dünyanın nefesini tutarak izlediği, medya çılgınlığına dönüşen Amanda Knox davası, Hulu'nun yeni dizisi 'The Twisted Tale of Amanda Knox' ile yeniden gündemde. 20 Ağustos'ta ilk iki bölümüyle izleyiciyle buluşacak olan dizi, Monica Lewinsky'nin baş yapımcılığında ve Knox'un ortak yapımcılığında K.J. Steinberg tarafından yaratıldı. Dizi, oda arkadaşı Meredith Kercher'ın vahşice öldürülmesiyle suçlanan ve yıllar süren hukuk mücadelesinin ardından aklanan Amanda Knox'ın hikayesini bu kez onun perspektifinden anlatmayı hedefliyor. Projenin merkezinde ise Knox'ı canlandıran ve bu rol için 10 yıldır beklediğini söyleyen genç yıldız Grace Van Patten yer alıyor. Bu karmaşık davanın detaylarına ve Hulu dizisinin anlatısına daha yakından bakmak için Amanda Knox Davası: Hulu'nun "The Twisted Tale" Dizisi ve Haksız Mahkumiyetin Gölgesi başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

Peki, kamuoyunun hafızasına 'Foxy Knoxy' lakabıyla kazınan bir karakteri canlandırmak nasıl bir deneyimdi? Van Patten, bu karmaşık rolün üstesinden gelmek için sadece iki ay gibi kısa bir sürede yoğun bir hazırlık sürecine girdiğini belirtiyor. Bu süreç, İtalyanca öğrenmekten, davanın tüm detaylarını yeniden incelemeye ve en önemlisi, hikayenin merkezindeki isimle, yani Amanda Knox'un kendisiyle yüzleşmeye kadar uzanıyor.

Yıllar Süren Hayalin Gerçekleşmesi: Rol ve Gerçeklik Arasındaki İnce Çizgi

Grace Van Patten'in Amanda Knox'ı canlandırma arzusu yeni değil. 2016 yılında Netflix'te yayınlanan ve davanın medyadaki yansımalarını eleştirel bir gözle inceleyen 'Amanda Knox' belgeselini izledikten sonra bu rolün hayalini kurmaya başladığını ifade ediyor. O dönemde menajerlerine, “Eğer bir gün Amanda Knox hakkında bir proje yapılırsa, bu benim için bir rüya rol olur” dediğini anlatan Van Patten için bu proje, adeta bir kaderin cilvesi.

Role hazırlık sürecinin kısalığına rağmen bunu bir avantaja çevirdiğini söyleyen oyuncu, “Daha fazla zamanım olsaydı belki de aşırı düşünürdüm. Bu kısıtlı süre beni daha çok çalışmaya itti” diyor. Fiziksel dönüşümün de karakteri bulmasında kilit rol oynadığını ekliyor. Mavi kontakt lensler ve saç kesimiyle Knox'a olan benzerliği, kendi performansını daha objektif izlemesine olanak tanımış.

Kendimi gerçekten tanıyamıyorum ve bu, daha önce işlerimi izlerken hiç hissetmediğim bir şey. Bu bir bakıma iyi oldu, çünkü diziyi kendime karşı acımasız olmadan izleyebiliyorum. O ben değilim. Daha nesnel bakabiliyorum.

Gerçek Amanda Knox ile Yüzleşme: “Tirtir Titriyordum”

Projenin en can alıcı anlarından biri, Van Patten'in danışman yapımcı olarak projede yer alan Amanda Knox ile ilk kez Zoom üzerinden görüşmesi olmuş. Bu anı “Tirtir titriyordum. Çok gergindim” diyerek anlatan oyuncu, hayatının en travmatik dönemini bir başkasının canlandıracak olmasından Knox’un ne düşüneceğini bilmediğini söylüyor. Ancak korkularının yersiz çıktığını belirtiyor:

“Amanda son derece açık ve savunmasızdı. Ona karşı anında bir bağ ve koruma içgüdüsü hissettim. Hayatının büyük bölümünde anlatısı başkaları tarafından oluşturulmuş, insanlığa olan güvenini kolayca kaybedebilecek biri. Bana güvenmeyi seçmesi harika bir histi.”

Bugün Amanda Knox, kamuoyu figürü olmasının yanı sıra, haksız yere hüküm giyen insanların hakları için mücadele eden bir aktivist, yazar ve podcast sunucusu konumunda. "Waiting to Be Heard" ve "Free: My Search for Meaning" adlı iki kitap kaleme alan Knox, Frederick Douglass Adalet Projesi ve The Innocence Center gibi kuruluşlarla da işbirliği yapıyor. Hatta yıllar sonra kendisine en ağır suçlamaları yönelten savcı Giuliano Mignini ile bir ilişki kurarak 2023'te İtalya'ya geri dönüp onunla yüz yüze görüşmesi de dikkat çekici gelişmeler arasında. Evli ve iki çocuk annesi olan Knox, kendi deneyimlerini bir misyona dönüştürerek adaletsizliklere karşı ses olmayı sürdürüyor.

"Affetmek, bir insanın ne kadar kırılgan ve değerli olduğunu fark etmenin doğal bir sonucudur." - Amanda Knox

Amanda Knox Davasının Duruşma Maratonu

Eleştirel Bakış: Gerçek Suç Hikayeleri ve Şöhretin Bedeli

Bu tür diziler, gerçek trajedileri eğlence formatına dönüştürdüğü için sıkça etik tartışmalara yol açıyor. Knox'un hikayesi de bu tartışmadan muaf değil. Bir yanda, bir kadının medya tarafından nasıl şeytanlaştırıldığını ve adalet sistemindeki hataları gösterme amacı varken, diğer yanda Meredith Kercher'ın ailesinin acısının yeniden gündeme gelmesi söz konusu. Ancak bu projede Amanda Knox'un bizzat yapımcı olarak yer alması, anlatının kontrolünü eline alma çabası olarak da yorumlanabilir. Hatta Knox'un eski patronu Patrick Lumumba'ya iftira atmaktan aldığı mahkumiyetin 2024 yılında İtalyan mahkemeleri tarafından onanması, hukuki hikayesindeki karmaşık ve ironik bir noktayı temsil ediyor; ancak bu ceza daha önce yattığı hapis süresiyle telafi edildi.

Van Patten, bu deneyimin kendisine şöhret ve kamuoyu algısı üzerine de çok şey öğrettiğini belirtiyor. Özellikle Knox'un hapisten çıkarılıp ilk duruşmasına götürüldüğü ve öfkeli bir kalabalıkla karşılaştığı sahneyi çekerken hissettiklerini unutamadığını söylüyor: “Bunun gerçekten yaşanmış bir an olduğuna inanamadım. Kimsenin böyle bir şey yaşamak zorunda kalmaması gerekir.” Bu deneyim, bir oyuncunun işini sevdiği için başladığı yolda, özel hayatını kaybetme ve kontrolü dışındaki bir anlatının parçası olma riskiyle nasıl yüzleştiğini de gözler önüne seriyor.

'The Twisted Tale of Amanda Knox', sadece bir hukuk draması değil; aynı zamanda medya, adalet ve bir kadının kimliğini geri kazanma mücadelesi üzerine güçlü bir yorum sunuyor. Grace Van Patten'in performansı ise bu karmaşık hikayenin insani boyutunu izleyiciye aktarmada kilit bir rol oynuyor.

Bu haberde yer alan bilgiler, Variety'de yayınlanan Grace Van Patten röportajından derlenmiştir.