Ida'nın Yüzü Agata Trzebuchowska, Yönetmenlik Debut'u 'Ties' ile Sinema Dünyasını Sarsıyor

Haber Merkezi

05 September 2025, 17:21 tarihinde yayınlandı

Ida Yıldızı Agata Trzebuchowska'dan Cesur Yönetmenlik Çıkışı: 'Ties' ile Sınırları Zorluyor

“Ida” filmiyle dünya çapında tanınan ve oyunculuğuyla büyük beğeni toplayan Agata Trzebuchowska, kamera arkasına geçerek ilk uzun metrajlı filmi “Ties” ile yönetmenlik serüvenine adım attı. Trzebuchowska'nın bu cesur geçişi, sinema dünyasında merakla beklenen bir gelişme olarak öne çıkıyor. Kendisi, oyunculuğun hiçbir zaman temel hedefi olmadığını, “Ida”nın ise “harika bir tesadüf” olduğunu belirtiyor; bu tesadüfün onu sinemaya ve yönetmenliğe ittiğini vurguluyor.

“Ties”: Ergenlik Korkusunun Derinlikleri ve Cesur Bir Tema

Trzebuchowska'nın hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği “Ties”, 16 yaşındaki Maks’ın, ölmekte olan büyükannesiyle ilgilenirken kız kardeşi Emma’ya beklenmedik bir şekilde aşık olmasını konu alıyor. Film, bu hassas ve tartışmalı temayı, erotik sınırların aşılmasıyla birlikte büyükannede uyanan rahatsız edici insanlık dışı bir güçle harmanlayarak, sıradan bir yazı karanlık ve yabancı bir şeye dönüştürüyor.

“Korkuyu, tartışmalı konuları insanlara tanıtmada harika bir araç olarak görüyorum. Ensest kesinlikle bunlardan biri.” diye belirtiyor Trzebuchowska. Bu açıklama, filmin sadece bir korku unsuru değil, aynı zamanda toplumsal bir tabuyu sanatsal bir dille ele alma arayışını ortaya koyuyor.

Bu bağlamda, Asya sinemasından gelen ve Oscar adayı olan Kamboçya yapımı psikolojik korku gerilim filmi 'Tenement' gibi örnekler de, tür sinemasının insan psikolojisinin karanlık yönlerini ve toplumsal travmaları keşfetme gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Başkent Phnom Penh'deki, Khmer Rouge dönemiyle ilişkilendirilen köhne bir apartmanda geçen 'Tenement', annesinin ölümünün ardından evine dönen Kamboçyalı-Japon manga sanatçısı Soriya'nın geçmiş ve şimdiki zaman arasındaki sınırları bulanıklaştıran ürkütücü vizyonlarla yüzleşmesini konu alarak derinlemesine bir psikolojik gerilim sunuyor.

Bağımsız Sinemanın Gücü: Hızlı ve Tutkulu Bir Yapım Süreci

Warsaw merkezli Lumisenta Film Foundation tarafından Patryk Sielecki ve Adrianna Rędzia yapımcılığında hayata geçirilen “Ties”, sadece altı ayda tamamlandı. Sielecki, bağımsız sinemanın olağanüstü gücüne vurgu yaparak, küçük bir ekiple ve minimal özel fonlarla böyle bir projeyi hayata geçirmelerinin, Polonya’daki fonlama süreçlerinin yıllar sürebildiğini düşündüğümüzde, sektör için yeni bir model oluşturduğunu belirtiyor. Bu durum, tıpkı devlet desteklerinin yetersizliğine ve bölgesel çalkantılara rağmen kendi özgün hikayelerini beyaz perdeye taşıyan ve uluslararası film festivallerinde büyük başarılar elde eden Balkan sineması gibi, bağımsız yapımların direniş ruhunu ve küresel sahnedeki yükselişini yansıtıyor. Trzebuchowska da senaryoyu bir ayda yazdığını ve "çıldırmış" yapımcının şans eseri kabul etmesiyle projeyi finanse etmeden yazın çektiklerini ekliyor. Bu tür bağımsız ve cesur yapımlar, küresel festivallerde ses getirirken, Kamboçya'nın Oscar adayı 'Tenement' gibi filmlerin de gösterdiği gibi, küçük sinema endüstrileri için uluslararası başarıya ulaşmanın tanıtım, lobicilik ve dağıtım ağları gibi zorlu süreçleri içerdiğini de hatırlatıyor. Benzer bir örnek olarak, İspanyol sinemasından yükselen Bruno Martín'in ilk uzun metrajlı gerilim filmi 'Luger' de, düşük bütçeli bir yapım olmasına rağmen Fantastic Fest, Strazburg ve Sitges gibi prestijli tür filmi festivallerinde büyük beğeni toplayarak, bağımsız sinemanın küresel sahnedeki yerini sağlamlaştırıyor.

Sen,Nexus Editörün Yorumu: Bağımsız Ruh ve Cesur Temalar

Agata Trzebuchowska'nın “Ida” gibi uluslararası başarıya ulaşmış bir filmden sonra bu denli bağımsız ve provokatif bir projeyle yönetmenliğe adım atması, sanatçının ticari kaygılardan ziyade sanatsal ifadeye odaklandığını gösteriyor. Polonya gibi sinema kültürü güçlü bir ülkede bağımsız prodüksiyon sistemleri geliştirmek, genç yeteneklerin ve cesur hikayelerin daha hızlı ve özgür bir şekilde izleyiciyle buluşmasını sağlayabilir. Bu tür bağımsız atılımlar, tıpkı Balkan sinemasının son yıllarda uluslararası festivallerde elde ettiği başarılar gibi, bölgesel çalkantılara ve devlet desteklerinin yetersizliğine rağmen özgün hikayeleri küresel arenaya taşımanın mümkün olduğunu gösteriyor. “Ties”in ele aldığı ensest teması, birçok izleyici için rahatsız edici olabilirken, sinemanın sadece eğlence değil, aynı zamanda toplumun karanlık yüzlerini tartışmaya açan bir platform olduğu gerçeğini de hatırlatıyor. Trzebuchowska'nın korku türünü bu amaçla kullanması, sanatın eleştirel ve dönüştürücü gücünü vurguluyor.

Gelecek Projeler ve Sanatsal Kimlik

“Ties”in ardından aynı ekiple “Urke” adlı bir başka projeye başlayacak olan Trzebuchowska, ayrıca “This Is No Place for You” adlı bir filmi de yönetecek. Bu film, Polonya kırsalında büyüyen iki kız kardeşin Fransa’nın güneyine seyahat ederek zengin bir kadının ilgisi için rekabet etmelerini konu alıyor. Trzebuchowska, bu filmi “Karlar Kraliçesi”nin daha karanlık bir versiyonu olarak tanımlayarak, realizmi peri masalıyla birleştireceğini ve “Ties”deki gibi ergenlik ve cinselliğin karanlık yönleriyle ilgileneceğini belirtiyor.

Trzebuchowska'nın sinemaya olan ilgisi, oyunculuktan ziyade yaratıcı sürecin arkasındaki gücüyle besleniyor. Onun için sinema, insan doğasının karmaşıklığını ve değişim korkusunu, hatta insan arzularının derinliklerini keşfetme aracı. Bu yaklaşım, onun filmlerinin sadece bir hikaye anlatmaktan öte, izleyiciye kendi duyuları aracılığıyla dünyayı deneyimletme amacı taşıdığını gösteriyor, gerçekliği bozsa bile. Bu bağlamda, Kamboçya'nın Oscar adayı 'Tenement' filmi gibi yapımlar da, Khmer Rouge dönemiyle ilişkilendirilen mekanlarda kişisel travmaları ve tarihsel atmosferi harmanlayarak, izleyiciye benzer şekilde dünyayı kendi duyuları aracılığıyla deneyimletme amacı taşımaktadır.

**Kaynak:** Variety – Agata Trzebuchowska’dan Yönetmenlik Çıkışı